19 Ocak 2013 15:25

Sanatın diliyle sorgulayan sanatçı: Burhan Doğançay

Özcan Yaman

Genellikle ressam olarak bilinse de sanatın bir çok dalında çalışmalar yapmış, bir çok sanat dalını birleştirmiş bir sanatçıydı. Son yıllarda üzerinde belki de en fazla konuşulan sanatçı olmuştu. Günlük tartışmalardan uzak durmuş, duygularını ve düşüncelerini eserleri aracılığıyla göstermiş bir sanatçıydı. Ürettiği eserlerine baktığımızda siyasal, ekonomik sosyal alanlara ilişkin düşüncelerini okuyabiliyoruz. Birikimini Türkiye’nin ilk çağdaş sanat müzesi olan Doğançay Müzesinin kapılarını 2004’te halka açarak geleceğe miras bırakmıştır. Beyoğlu’nda, 150 yıllık beş katlı tarihi bir binada yer alan müzede Burhan Doğançay’ın eserlerinden küçük bir retrospektifle, babası Adil Doğançay’ın eserleri sergileniyor. Sanatçının müzede yer alan eserleri, onun erken dönem figüratif resimlerinden başlayıp, kent duvarlarından ilham alan işlerine ve fotoğraflarına uzanan elli yıllık sanatsal gelişimini kapsıyor.

Bir çoğumuzun Doğançay adını, Kasım 2009’da satılan tablolarından biri olan ‘Mavi Senfoni’nin Murat Ülker tarafından 2,2 milyon TL’ye alındığında haberimiz olmuştu. Bu satış uzun süre konuşuldu/tartışıldı. Peşinden, 2010 yılında Contemporary Istanbul fuarında Halil Altındere’nin “Portrait of Dealer” adlı çalışmasın da Burhan Doğançay’ın tablosunu Yahşi Baraz’ın kafasında parçalamasıyla gündeme oturmuştu. Sonuç olarak yapılan bir ‘sanat nesnesinin’ kullanımına ilişkindi. O dönemde hem Evrensel gazetesinde hem de Evrensel Kültür dergisinde haber ve söyleşileri yayınlamıştık. Kısaca özetlemek istiyorum.


YAHŞİ BARAZ: “...Sanat çok lüks bir şey dünyanın haline bakılınca. İnsanlar açlık çekiyor; 1 milyar insan sabah kalktığı zaman o gün ne yiyeceğini bilmiyor. Böyle bir dünyada sanatın esamesi bile okunmaz. Birçok insan hayatında sanatla tanışmadan yaşayıp ölmüştür. Sanat, gelişmiş toplumların geliştirdiği bir olay. Biz ne yapıyoruz, diyoruz ki bir konu eleştirilirse ancak oradan ileri gidilir. Biz de sanatı eleştiriyoruz. Nasıl eleştiriyoruz? Sanat daha nasıl geliştirilebilir diye eleştiriyoruz.

...Markalaşma evet. Böyle bir suni Pazar yaratıldı Türkiye’de. Biz de dedik ki, yeni bir dönem başlatalım. Bu yeni dönemde de piramidin en üstündeki adama bir sataşma gibi oldu, yani Doğançay’ı aldık. Çünkü en pahalı ressam o. Dedik ki buraya kadar bazı şeyler. Doğançay’ı durduruyoruz, yeni bir sayfa açılıyor Türkiye’de. Paranın daha başka isimlere gitmesini, daha gençlere doğru inmesini temin etmek gibi. Doğançay’ı onore ettik, ama onu şimdi böyle kötülüyormuş gibi bir imaj da çıkabilir. Öyle olmasını da istemem tabii. Çünkü bir sembol olarak biz onu kullandık. Şimdi parçalıyoruz yani, o dönemi bitiriyoruz. Yeni bir döneme başlıyoruz.

HALİL ALTINDERE“: ...Neden Galeri Baraz? Türkiye’de galeri deyince ilk akla gelen olduğu için. Alıcılarla üreticileri ilk bir araya getiren kişi Yahşi Baraz. Herkes Yahşi’nin tezgâhından geçmiştir. 1976’da insanları Doğançay’ın tablolarına ikna eden de, tanıştıran da o olması da önemli. Doğançay sanat sayfalarından ekonomi sayfalarına geçişiyle de önemli. Birinin yüzüne boya fırlatmak ya da tablo geçirmek benim buluşum değil; taklitçilikle suçlanıyorum ya, Erwin Wurm benim de çok sevdiğim bir sanatçı, yaptığı işi heykel gibi yaptığı için google’a girseniz bile bulamazsınız zaten. İnsanlar kimin kafasına neyin nasıl geçirildiğinden çok, sanki ortada soyut iki tane resim var ve fırçaların vuruş darbeleri birbirine benziyormuş gibi davranıyor ve kopyacılıkla suçluyorlar...”

BURHAN DOĞANÇAY: “...Burada yapıtçının fiyatının yükselmesi bütün yapıtçıların fiyatlarını yükseltiyor. On sene evvel 100 bin liraya, 100 bin dolara resim satılması olay oluyordu.

Bugün normal bir şey. Yani resmin meta haline gelmesini anlamadım. Niçin yapıldı anlamadım. Sansasyon yaratmak mı anlamadım Sanatın ölçütü nedir? ... Sanat dünyasında 7 asırdır yani 1400’lerden bu yana resmin ölçüsü nedir? Evvela onu söylesinler bana. Resmin ölçüsünü bulmak için çalışılmış. Bir tenisçi yenerse birinci olur, atlet 100 metreyi 8 saniyenin altında koşarsa birinci olur.

Edebiyatın ölçüsü de Tolstoy. Ama resmin ölçüsü yok. Onun için uğraşmışlar, demişler ki, en pahalı resim, en iyi resim; en pahalı resmi yapan da en iyi ressamdır. Şimdi en pahalı ressam Picasso’dur, en iyi resim onundur ve Picasso gibi insan da bir asırda, 2 asırda bir geliyor. Yanılma payı çok az. Van Gogh kaç milyon dolar? Zaten resim metaydı. Batı memleketlerinde resimler kaç milyonlara gidiyor. Bazılarına fiyat biçemezsiniz.” demişti.