01 Temmuz 2022 02:16

Cüneyt Arkın, Cüneyt Arkın’a karşı

Yeşilçam’ın en fiyakalısıydı, onu övmek de yermek de fiyakalı olmayı hak ediyor. Cüneyt Arkın yazısı romantik bir Cüneyt Arkın filmi değil dolayısıyla “iyi” ya da “kötü”den birini seçmemiz gerekmiyor.

Cüneyt Arkın | Fotoğraf: Süleyman Elçin/AA

Paylaş

Hakan GÜNGÖR

Yeşilçam sinemasının romantizmden başka bir yol olduğunu kabullenmesi uzun yıllar aldı, gerçekçi ve çok yönlü karakterler önce nadir denemelerle ve çok uzun yıllar sonra esaslı şekilde girebildi hayatımıza.

Eksik bir tarifle, romantizmde iyiler çok iyi, kötüler çok kötüydü. Birini ya çok sever ya da ondan nefret ederdik bu filmlerde. Ama sanat bize başka bir şey öğretti; sonunda her ne hissedersek hissedelim, birine tüm hataları, yanlışları, doğruları ile birlikte bakmayı.

Haliyle Cüneyt Arkın’ı anarken de bunu bir Cüneyt Arkın filmi gibi yapmamak gerektiğini, edebiyatla beraber belki de en çok sinemadan öğrendik. 

Arkın’ın uzun bir sinema yolculuğu oldu. Jönlük iyi ve kötü oyunculuğun dışında gereklilikler ister; jön güzel durur, etkileyici bakar, yakışıklıdır da. Eğer bunlar varsa gençliğinize zeval gelmedikçe yolunuza devam etme şansınız vardır. Ancak onun cebinde biraz daha fazlası vardı, filmlerinin çoğunda pek de gerekmediği için kullanmadı sanki…

BATTAL GAZİ, GÜNEŞ NE ZAMAN DOĞACAK’TAN DAHA TEHLİKELİ

En unutulmaz demeyeyim ama en çok izlenen filmleri Battal Gazi, Malkoçoğlu, Kara Murat gibi ırkçı turancı ideolojinin tarihi eğip bükerek yeniden yazmaya niyetlendiği filmlerdi.

Birazdan bahsedeceğim, antikomünist propaganda filmi “Güneş Ne Zaman Doğacak”tan da daha tehlikeliydi aslında bu filmler.

Tehlikeliydi, çünkü nihayetinde bunlar macera filmleriydi, o dönem kitlelerde heyecan uyandırıyordu ve Hristiyanlara, Doğu Roma’ya, kadınlara karşı suçlar işlerken bunu kitleler için “çok cazip” bir paketlemeyle sunuyordu.

Bunlar halkta karşılık buldu, neden ardı ardına çekildi zaten, çünkü yapımcılara çok para getiriyordu. Hal böyle olunca “daha da ahlaksız”, daha da kötü”, “daha da korkak” karakterler ortaya çıkmaya devam etti.

Bu filmlerde tüm Doğu Roma, tümden korkak, hain ve gaddardır. Türk gördüklerinde tir tir titrerler. Hıristiyan kadınların temsili zaten korkunçtur. “Kahpe Bizans’ın yiğit güzeli”, “Kancık kelleni ödlek gövdenden koparmaya geldim”ler de fiyakalı repliklerdir, maalesef kitlelerde etki yaratmıştır ve evet, aslında bu espri haline gelen cümleler ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcıdır. Dahası bu “kahramanın” ötekine, ondan olmayana, kadına yönelik yaklaşımı “kahramanca” bulunsun diye tasarlandığından kitlelerce gündelik hayata uyarlanmaya da uygun görünür.

Bu filmler korkunç bir propaganda filmi olan Güneş Ne Zaman Doğacak’tan bile tehlikeliydi demiştim. Yönetmenliğini Mehmet Kılıç’ın, senaristliğini Tufan Güner’in yaptığı bu film “Komünistler sizi mahvedecek, onurunuz ayaklar altına alınacak” gibi zırvalıkların 70 dakikada yaklaşık 700 kere tekrar edildiği bir filmdi.

Tartışılacak bir sanatsal yönü dahi yoktur, bu nedenle mesajlarını açık ya da kapalı bir maceranın içine yerleştiren tarih serileri daha “işlevseldir” maksadı açısından.

ELEŞTİRDİĞİMİZ FİLMLERİNİN YÖNETMENLERİNİ DE KONUŞALIM

Evet bir oyuncunun bir rolü kabul etmesi ve o üretimin bir parçası olması sorumluluğunu da alması anlamına geliyor. Şunu da bizim hatırlatmamız gerekiyor: Bu filmlerin yönetmenlerinin, senaristlerinin, yapımcıların sorumlulukları daha büyüktü.

Kara Murat’ı uyarlandığı çizgi romanının Yaratıcısı Rahmi Turan’dan; Yönetmeni Natuk Baytan’dan, Yapımcısı Türker İnanoğlu’ndan, Senaristi Erdoğan Tünaş’tan ayrı düşünmek hakkaniyetli olmaz sanırım. Arkın’ın sorumluluğunu eksiltmiyorum; gerçek tasarlayıcıları da hatırlatıyorum.

Battal Gazi serisinde hele işler biraz daha karışır. Battal Gazi Destanı’nın yönetmeninin kim olduğunu hatırlıyor musunuz? Atıf Yılmaz’dı. Senaryoyu Ayşe Şasa’yla beraber yazmıştı. Zeki Ökten’in yardımcı yönetmenliğini de unutmayalım.

Film önce yönetmenindir, hadi sonra yapımcısının ve senaristinin. Ama görünen başrole tüm sorumluluğu yıkarken, hadi yıkalım, bu isimlere ve yapımcı senarist olarak işin içinde yer almış mesela Memduh Ün’e, mesela Duygu Sağıroğlu’na dönüp edecek lafımız yok mu?

Cüneyt Arkın bu filmlerine sahip çıkıyor muydu peki? Evet. Esaslı bir öz eleştiri veremezdi, vermedi de. Cüneyt Arkın bu karakterleri filmin tasarlayıcılarıyla beraber yarattı ama bu karakterler de Cüneyt Arkın’ı yarattı.

Mevzunun bu yanını bitirmeden son derece ilginç bir anı:

TÜRKÇÜLER TEHDİT ETTİ, KURŞUN GÖNDERDİ

Cüneyt Arkın’ı bir gün bir film yapımcısı çağırdı, Cüneyt Arkın’ın anı kitabından okuyoruz; Arkın eve gitti ve içeri girdiğinde ağır otomatik silahlı gençler olduğunu gördü. Gençler, Arkın’ın ifadesiyle, “Kamplarda eğitim gördükleri belli olan komando tavırlı gençler”di.

“Bize film yap” dediler, Arkın, “Hayır, imkansız” dedi. “O zaman buradan sağ çıkamazsın” yanıtını aldı.

Korktu, belli etmedi, ev sahibine döndü, “Bu evden çıkıncaya kadar hayatımdan sen sorumlusun. Bu bir Türk geleneğidir. Türkçü olduğunuza göre bunu çok iyi bilirsiniz” dedi.

Sakince döndü, dışarı çıktı ve taksiye atlayıp uzaklaştı. Sonraki günler çocuklarına “hediyeler” gelmeye başladı, ilki 9 mm’lik bir kurşundu.

Bitmedi, sonraki yıllarda benzer bir teklif ve tartışma yeniden yaşandı, Deli Yusuf filminin setinde ayağından kurşunlandı. Cüneyt Arkın kurşunlayanları çete döküntüsü mafyalardan biri diye anıyordu.

Oldukça sorunlu filmlerde kendi rızasıyla oynadı; ama belli ki reddettikleri ve tehdide, saldırıya maruz kaldığı da vardı. Teklif edilen filmin Güneş Ne Zaman Doğacak’tan farkı neydi, kimdi bunlar gibi soruları artık ona soramayacağız.

Buraya kadar tamam; ancak birkaç konumuz daha var.

MADEN, REDDETTİĞİ ÖDÜL, KOMÜNİZM PROPAGANDASINDAN YARGILANIŞI

Bugün hâlâ filmleri tekrar tekrar izlenen “aile filmlerinin” yönetmeni Ertem Eğilmez ile Tarık Akan’ın yolları ayrıldığında Ertem Eğilmez, Tarık Akan’ı bir kuşatma altına almıştı. Tarık Akan iş bulamıyordu. Bunu yıkmanın çaresini ararken Maden filmi gündeme geldi. Türkiye sinemasının o döneme kadarki üretimleri düşünüldüğünde işçi temsili açısından doğruya en yakın ve en güçlü örneklerinden biri olan bu filmde Tarık Akan o kuşatmayı Cüneyt Arkın’ın da omuz vermesiyle aştı. Hem maddi olarak hem de o filmde rol alarak.

Tarık Akan’ın röportajları duruyor, “Maden filmi de çıktığı zamanda inanılmaz büyük bir iş yaptı. Yani yeri göğü oynattı. Ve bu sistemi bir ölçüde biz terse çevirdik” diyordu.

Maden’le bırakmayalım, bir ikisini daha analım.

Koca Yusuf’a bakın; baştan ayağa bir modern Köroğlu uyarlamasıdır; hiciv her sahnesinde vardır; gecekondu halkının müteahhitlere karşı nasıl bir araya gelip direndiğini öyle güzel anlatır ki slogan atmadan bir slogan yerleştirir içinize.

Ee 1972, Altın Koza? Yılmaz Güney’e verilen ödül siyasi baskılarla geri çekildi, Cüneyt Arkın açıklandı bu kez ödül sahibi olarak, almadı. Cüneyt Arkın’ı eleştirme sebeplerimizi alt alta yazalım; sonra bir de şu ödülü koşa koşa gidip alacak aktörlerin listesini yapalım; ikincisi ilkinden kısa değildir.

Yıkılmayan Adam filminde komünist propaganda yaptığı gerekçesiyle 15 yılla yargılanan da oydu. Vatandaş Rıza’yı, İstasyon’u, Gurbet Kuşları’nı biz silsek, sinema tarihi silmez artık.

İYİ ARKIN-KÖTÜ ARKIN KAVGASININ GALİBİ

Sonuç olarak Arkın’ı sevmek ve sevmemek için sayısız nedenlerimiz var; doğru yere konumlandırmak için de hepsini birden anmamız gerekiyor.

Bir önemi var mı bilmiyorum ama “Cüneyt Arkın, Cüneyt Arkın’a Karşı” adlı bu farazi filmde, benim için ikisi de birbirini yenemiyor.

Uzlaşacağımız nokta şu olabilir; Yeşilçam’ın en fiyakalısıydı, onu övmek de yermek de fiyakalı bir yerden olmayı hak ediyor.

Dedim ya, Cüneyt Arkın yazısı romantik bir Cüneyt Arkın filmi değil; dolayısıyla “iyi” ya da “kötü”den birini seçmemiz gerekmiyor.

Düşmanlık mı? Arkın’ın canlandırdığı “Güneş Ne Zaman Doğacak”taki Yavuz ile Maden’de canlandırdığı İlyas birbirine düşman olurdu; bunu unutmamak gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Kredi ve banka kartlarındaki temassız ödeme limiti artırıldı

SONRAKİ HABER

Adana merkezli soruşturmada 36 kişinin gözaltı süresi 4 gün daha uzatıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...