11 Ocak 2013 13:21

Susma, yalnız değiliz!

Merhaba Ekmek ve Gül okurlarıBen Kayseri’de faaliyet gösteren bir metal fabrikasında işçiyim. Dört yıldır işçi olarak çalışıyorum. Bazen “ekonomik durumumuz iyi olsa hiç çalışmam” diye düşünüyorum.Çocuğumu yedi yaşından beri evde yalnız bırakıyorum. Kendisi kalkıp kahvaltısını y

Susma, yalnız değiliz!
Paylaş

Ben Kayseri’de faaliyet gösteren bir metal fabrikasında işçiyim. Dört yıldır işçi olarak çalışıyorum. Bazen “ekonomik durumumuz iyi olsa hiç çalışmam” diye düşünüyorum.
Çocuğumu yedi yaşından beri evde yalnız bırakıyorum. Kendisi kalkıp kahvaltısını yapıyor, okula gidiyor, eve gelip yalnız kalıyor. Bir çok defa evde tehlike geçirdi. Aklım sürekli onda kalıyor; acaba yemeğini yedi mi, sobayı yakabildi mi, kapıyı tanımadığı insanlara açtı mı... Çocuğumuzu telefonla arayıp sormamıza izin vermiyorlar. Bir defasında telefonla çocuğumla görüşürken ustabaşı gördü ve bana “madem işini aksatacaksan, evinde kalıp çocuğuna baksana, ne işin var burada” dedi. Kadınların birçoğu ustabaşları görmesin diye başörtülerinin altına telefonu saklayıp konuşuyor. Hangi kadın çocuğunu gönül rahatlığı ile okuldan gelirken karşılamak, ilgilenmek dururken tanımadığı adamların ezici ve aşağılayıcı tavırlarına maruz kalmak ister ki?
Kadının mağdurluğundan faydalanıp tüm işçilerin içinde aşağılayıcı söz ve muamelelere maruz kalması son derece üzücü. Ustaların küfür, dayak ve aşağılamalarına “borcum var, yavrularım için mecburum” düşüncesi kadını bir kat daha zayıf bırakıyor. Şiddete uğrayan kadın şikayetçi bile olamıyor. Eminim çoğunuz diyeceksiniz ki, işçi neden şikayetçi olmuyor? Ama kimi nereye, kime şikayet edeceksiniz ki? Çünkü müdür de ya kadını aşağılar ve sindirerek ustayı haklı çıkarır ya da “uyarırız” lafıyla kadın işçiyi oyalar.
Birçok kadın işçi gördüğü şiddet karşısında kendini savunamıyor. Hemen panikliyoruz; korku ve heyecanla cevap vermeden ağlamaya başlıyoruz. Cevap veriyorsa “arsız” olarak görülüyor, sonra da bölüm bölüm gezdiriliyor. “Bak seni cam bölümüne göndeririz” diye zor işlerle tehdit ediliyoruz. Bundan sonra yaşayacakları öncekinden daha vahim oluyor. Önceden sadece ustası ile problem yaşarken sonrasında sorun çıkaran bir işçi olarak birçok işçi tarafından dışlanıyor, ustalar bunu yaptırıyor.
Biz kadın işçiler bu kadar mağdurken erkek işçilerin bizi ekmek düşmanları olarak görmesini anlayamıyorum. Eskiden kadınlar cinsel tacizden çok korkarlardı ama psikolojik taciz ve şiddet de biz kadın işçiler için çok tehlikeli boyutlara geldi.
Kendimizi çok sahipsiz hissediyoruz. Biz kadınlar kendimize değer vermeli ve kendimize verdiğimiz değeri karşımızdakine hissettirmeliyiz. Bunu hissettiremediğimiz zaman işyerindeki ustabaşların ve diğer erkek işçilerin sözlü ve fiziki şiddetine maruz kalıyoruz. Kendimizi yalnız hissetmemek için aramızda birlik sağlamalıyız. Böyle olursa haksızlığa uğrayan bir arkadaşımız olduğunda hep beraber ona sahip çıkabiliriz. Böylece işyerimizdeki şiddeti önleyebiliriz.

KAYSERİLİ KADIN İŞÇİLERE KURULTAY ÇAĞRISI: HAKKIMIZ OLANI YAŞAMAK İÇİN  BİRLİK OLMALI

Av. Eylem SARIOĞLU

Kayseri’de son dönemde özellikle metal sektörü başta olmak üzere işçi kadın sayısı artmaya başladı. Çalışma koşullarının çok zorladığı Kumtel, Femaş, Sinfer gibi fabrikalarda, başka yerlerde iş bularak ayrılan erkeklerin yerini, kadınlar almaya başladı. Kadınların buralardaki ağır çalışma şartlarına, angarya, hakaret hatta şiddet eşlik ediyor.
Ustabaşları veya erkek işçiler, kadın işçilere şiddet uygulama hakkını kendilerinde görebiliyor. Kadın işçilerin dergimize aktardığı şu iki örnek fabrikalarda şiddetin ulaştığı boyutu gösteriyor: Bir ustabaşı tuvalete gittiği için bandın başından ayrılan bir kadın işçiye izin almadığı gerekçesiyle çok rahat bir şekilde tokat atıyor ve hakaret ediyor. Ağzına geleni söyledikten sonra hiçbir rahatsızlık duymadan kadın işçinin yanından ayrılıyor. Kadın işçi ne yapıyor? Aklına kredi kartı borcu, kira parası, faturalar, çocuğunun ihtiyaçları geldiğinden sesini çıkaramıyor. Hatta işten atılacağı korkusuyla ustadan özür diliyor.  
Diğer örnek daha çarpıcı: Kadın işçi, üretilen ürünler bozuk çıktığı gerekçesiyle bir erkek işçinin küfürlerine maruz kalıyor. Cevap verdiğinde ise saçlarından tutularak, kafası yerlere vurularak dövülüyor. Bu kadın işçi ne yapıyor? Hemen müdürlerin yanına çıkıp şiddet gördüğü diğer işçiyi şikayet ediyor fakat “doktora gidip rapor alır ve şikayetçi olursan seni de tazminatsız işten çıkarırız” sözleriyle karşılaşıyor. Yani yasal olarak işyerinde işçilerin güvenliğini sağlamak ve ayrımcılığı önlemekle yükümlü patron ve müdürler de, şiddet gören kadından değil şiddet uygulayan erkekten yana oluyor. Tabi bu durum olaya şahit olan bütün kadınlarda duygu kırıklığına sebep oluyor.
İşyerlerinde artan şiddet olaylarıyla ilgili bildiri dağıtırken görüştüğümüz kadın işçilerin tepkileri farklı. Yaşananlara rağmen “bizim hiçbir sorunumuz yok, şiddet olmuyor bizim fabrikada, bir sıkıntımız yok” diyen de var. Fakat çoğu “yaşadığımız bu sorunlardan haberdar olup yazmanız bile bizim için çok iyi oldu” diyor. Kredi kartı borcunu, tazminatını düşünen, eşi işsiz olan kadınların hepsi çaresizlik duygusuyla gördüğü şiddete karşı bir şey yapamıyor, şikayet edemiyor. Şikayet etse de durumun değişmeyeceğini düşünüyor, diğer işçi arkadaşlarının sessiz kalması nedeniyle kendini yalnız hissediyor.
Zamanının çoğunu fabrikada, işyerinde geçiriyor kadınlar. Mesailer zorunlu, çalışma süresi günde 12-13 saati buluyor. Hasta olsalar bile izin alamıyorlar. Doktora gitmekte geciktiği için bir kadın işçinin elindeki yaraların egzamaya dönüştüğünü öğreniyoruz mesela. Bu fabrikaların çoğunda tuvalet ihtiyacını gidermek bile yasaklanabiliyor. Kumtel’de yoğun çalışma nedeniyle bandın başında bayılan, burnu kanayan kadınlar olduğunu anlatıyorlar. Çocuklarını evde tek başına bırakmak zorunda kalan, sadece uyurken gören kadın işçiler, anneliklerini sorguluyor. Aynı bölümde aynı işi yaptıkları erkeklerden daha az ücret alıyorlar. Yaptığı iş gereği bile olsa erkeklerle konuşan kadınlar “ahlaksızlıkla” suçlanıyor.
Dağıttığımız bildiri sırasında duyduğumuz “yaşadığımız bu sorunlardan haberdar olup yazmanız bile bizim için çok iyi oldu” sözleri gösteriyor ki, kadın işçiler birbirleri ile konuşup tartışmaya ihtiyaç duyuyor. Fabrikalardaki sorunların özellikle de sözlü, psikolojik ve fiziksel şiddetin boyutu yapılması gerekenleri acil kılıyor. Bu nedenle  işçi/çalışan kadınlar olarak yaşadıklarımızı, sorunlarımızı konuşmak, çözüm yollarını tartışmak ve yalnız olmadığımızın farkına varabilmek için bir araya geleceğiz...  Şubat ayı içerisinde gerçekleştireceğimiz kadın işçi/çalışan kurultayı ile çözüm için birlikte adım atacağız.

ÖNCEKİ HABER

2013 bütçesinde kadının adını bulana aşk olsun

SONRAKİ HABER

Öfkeyi saklayan eldivenleri atın gitsin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...