27 Nisan 2022 00:48

Başpınar işçileri kurultayda buluştu | Ek zam için mücadele kararı

Antep’te Başpınar İşçi Kurultayı’nda bir araya gelen işçiler, iş bırakma eylemleriyle elde ettikleri zamların eridiğini, önümüzdeki aylarda yeni bir mücadele başlatacaklarını vurguladı.

Başpınar işçileri kurultayda buluştu | Ek zam için mücadele kararı

Fotoğraf: Evrensel

Antep’te Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikasının (BİRTEK-SEN) düzenlediği Başpınar İşçi Kurultayı birçok fabrikadan işçilerin katılımıyla gerçekleşti. Başpınar geneline yayılan iş bırakma eylemlerinin, işçilerin yaşadıkları sorunların ve çözüm yolunun gündem edildiği kurultayda iş bırakma eylemleriyle kazanılan zamların eridiği vurgulandı. İşçiler önümüzdeki aylarda ek zam talebiyle yeni bir mücadele başlatma kararı aldı.

Düztepe Mahallesi’nde bulunan Gaziantep Çepnileri Derneğinde yapılan kurultaya 25 fabrikadan 70 civarında işçi katıldı. İlk konuşmayı yapan BİRTEK-SEN Genel Sekreteri Mikail Kılıçalp, Antep’te ek zam talebiyle 35 fabrikada yapılan eylemleri hatırlattı. İşçilerin mücadelesiyle ücretlere yapılan zamların yeniden eridiğini hatırlatan Kılıçalp, “Antep’te yeniden direnişler yaşanabilir. Esas olan buna nasıl müdahale edeceğimizdir” ifadelerini kullandı. Kılıçalp yaklaşan 1 Mayıs’ın da işçiler açısından bir fırsat olduğunu vurguladı.

"KENDİ YARALARIMIZI KENDİMİZ SARALIM"

Bir dokuma fabrikasında çalışan ve sendikanın kuruluşunda da görev alan bir işçi, Başpınar’da son iki senede yaşanan eylem ve direnişleri hatırlattı. Yasin Kaplan, Güven Boya, Angel Halı’daki eylemleri hatırlatan işçi, “Bu direnişleri Kod 29 ile işten atılan işçiler yaptı. İşçiler yaralarını kendileri sarmalı. Hepimiz bir sınıfız. Din, dil, ırk fark etmez. İşçiler ne yazık ki kendi sınıfının değil başka sınıfların hizmetinde. Biz patronlara şimdiye kadar her şeyimizi verdik. Artık kendimiz için bir şeyler yapalım” dedi.

"HAYAT İŞÇİLER İÇİN CEHENNEME DÖNDÜ"

Bir çuval fabrikasında çalışan ve kurultayın örgütlenmesinde de yer alan bir işçi de işçilerin hayatının her geçen gün daha da kötüye gittiğini vurguladı. Geçim koşullarının ağırlaştığını, hayatın işçiler için cehenneme döndüğünü dile getiren işçi Başpınar’daki direnişleri hatırlattı. Çuval işçisi, “Başpınar’da sürekli oluyor ama birdenbire öfkeyle gelişen, taleplerin net olmadığı şekilde oluyor. Şireci’nin iki fabrikası aynı anda greve çıkıyor ama işçilerin birbirinden haberi yok. Çuval fabrikasında patron zam teklif ediyor, bir işçi 5 bin 500, diğeri 6 bin lira istiyor. Bu da kargaşaya, yenilgiye sebep oluyor. Bu bölünmüşlüğü bitirmek üzere bir şeyler yapmamız gerekiyor” dedi.

Eylemler sonrası ücretlerin enflasyona ezilmeye devam ettiğini, eylemlere öncülük eden işçilerin ise işten atıldığını belirten işçi, “Başpınar’da yeni bir eylem dalgası öngörüyoruz. Zam talebimizi ve her şeyden önce işyerlerimizde ve sanayide birliği nasıl sağlayacağız, bunları konuşmamız lazım. Bir diğer önemli konu, mevcut sendikalara güven yok ve işçilerin kendi mücadelesini sırtlaması meselesi BİRTEK-SEN’le ete kemiğe büründü. Üçüncüsü, bu örgütlülüğü daha kalıcı hale nasıl getireceğiz, sendikamızı nasıl büyüteceğiz” diye konuştu.

"İŞÇİLER GÜNÜ KURTARMANIN DERDİNDE"

Başka bir çuval işçisi de Başpınar’da aynı işi yapan işçiler için eşit ücretin olması gerektiğini söyledi. Çuval işçisi şöyle devam etti: “Ben A firmasında 6 makineye bakıyorum, öbür arkadaş B firmasında 10 makineye bakıyor. Ücret yanı olmalı ki işçinin güvencesi olsun, bir yerden çıktığında aynı ücrete başka bir yerde iş bulabilsin.”

1999’dan beri işçilik yaptığını, işçiliğe Ünaldı’da başladığını söyleyen bir dokuma işçisi de “İşçiler artık günü kurtarmanın peşinde. İşçilik ucuzlatıldı. İşçilerde aç kalırım korkusu var” dedi.

"DİNLENME HAKKIMIZ ELİMİZDEN ALINDI"

Genç bir dokuma işçisi de zorunlu pazar mesailerine vurgu yaptı. Haftada bir gün dinlenme haklarının bile ellerinden alındığını vurgulayan işçi, “Bizim çoluğumuz, çocuğumuz var ama hayatımız yok. Kimse biz yaşıyoruz demesin. Bunu arkadaşlarımıza sürekli anlatmamız lazım” dedi.

Ardından konuşan bir işçi de pandemi sürecinde sokağa çıkma yasaklarında, pazar tatillerinde bile çalıştıklarını hatırlattı. İşçi, “Çoluğumuzdan, çocuğumuzdan feragat ettik. Şu an çeşitli bahanelerle işten atmalar oluyor. Konteyneri bahane ettiler, hammaddeyi bahane ettiler. Ne isteyeceğimiz hakkında ortak bir fikrimizin olması ve zamanında hareket etmek gerekiyor” diye konuştu.

"ONLAR UÇAĞA BİNDİ BİZ HACI MURAT'A"

Sonrasında 1996 Ünaldı direnişini yaşayan bir işçi de Ünaldı grevine 7 kişinin öncülük ettiğine dikkat çekti. Çay ocaklarında yapılan toplantılarla 20 bin işçinin harekete geçtiğini aktaran işçi, “Sigorta hakkı yoktu kazandık. Mesailer direnişten sonra 8 saate düştü” dedi.

Şu an Başpınar’da makinelerin kapalı olduğunu söyleyen işçi, “İki haftadır işe gidemiyorum. Bize aynı gemideyiz diyen insanlar uçağa bindi, biz Hacı Murat’a biniyoruz. Aynı gemide değiliz, hakkımızı savunacağız” dedi.

"ÜRETEN BİZİZ, BİR ARAYA GELMELİYİZ"

Dokuma fabrikasında çalışan bir işçi de şunları söyledi: “Kimse aldığı maaşın çokluğuna, baktığı makinenin azlığına güvenmesin arkadaşlar. Biz birlik olmazsak hepimiz her şeyi kaybedeceğiz. Şu an çektiğimiz her zulme biz kendimiz izin veriyoruz. ‘Pazar günü geleceksin’ diyorlar gidiyoruz. Biz korktuğumuz için işverenlerin eli çok güçlü. Şu korkuyu bir yere bırakalım, kendi taktığımız zincirleri kırmalıyız. Biz işçiyiz, en kalabalık biziz. Bu kadar halıyı polisler üretmiyor, hukukçular üretmiyor, milletvekilleri üretmiyor, patronlar üretmiyor. Üreten biziz arkadaşlar. Bir araya gelmeliyiz, sendikaya ihtiyacımız var, sendikanın olmadığı yerde neler olduğunu görüyoruz” dedi.

Genç bir dokuma işçisi de deneyim aktarımının önemli olduğunu vurguladı. Direniş yaşamayan işçilerin daha çekingen davrandığını belirten işçi, “Bu grevler, direnişler bizim için okuldur. İşçi orada her şeyi görür, öğrenir. Buraya gelen arkadaşlar daha önceki grevleri yaşayan arkadaşlardır ve istediklerini almışlardır” diye konuştu.

"ÖNEMLİ OLAN BİZİM NE YAPACAĞIMIZ"

Kurultayda Çemen direnişine öncülük eden işçiler de konuştu. Grevin, işçilerin ücretlere 100 lira zam talebiyle başladığını hatırlatan bir işçi, “Başpınar’da asgari ücretten biraz fazla ücret alma, bayramlarda 10 yevmiye hakkı 2012’deki eylemlerden sonra kazanıldı. O zaman Konukoğlu’nun fabrikası eylemde değildi ama görüşmeye o da geldi. Konukoğlu’na ‘Daha önce dört ikramiye vardı bunlar niye kaldırıldı’ diye sorduğumuzda, ‘Benim gönlüme göre, ister veririm ister vermem’ dedi. Ama dışarıda 6 bin kişi var, bana da yansır diye korktu. Patron masanın başında oturuyor, ‘Zammı ben veririm, ben alırım’ diyor. Eylemin sonucunda zammı verdikten sonra öbür sene birazını kırpıyor, sonra biraz daha kırpıyor. Sonra asgari ücretle aynı seviyeye geliyor. Şimdi toplanıyoruz, 300 lira fazla alıyoruz, patron kabul ediyor. ‘Önümüzdeki sene nasıl olsa alırım’ diyor. Belki birleşip daha iyi bir fark alabiliriz. Ama bu geçici. O yüzden bizim bir çatı altında birleşmemiz lazım” dedi.

SINIF SENDİKACILIĞINA VURGU

Başpınar’da işçilerle birlikte hareket eden bir sendikanın olmadığını ancak BİRTEK-SEN’in bunu yapacağını vurgulayan işçi, “Boyar’da işçiler dışarı çıkıyor. Öz İplik-İş örgütlü ama gelip selam vermiyor. Ya da DİSK’teki sendikacılardan dolayı işçiler bir yere varamadı. Biz bundan sonra bu çatı altında birleşeceğiz. Yarın öbür gün, bir sıkıntı olduğunda senin muhatabın patron olmayacak, sendika olacak. Bu sendika işçilerin sendikası. İşçiler üzerinde hak iddia eden her işçi, bu sendikanın başkanlığını yapabilir, hesap sorabilir” şeklinde konuştu.

Kurultayda, geçtiğimiz yıl fabrika girişinde telefonlarını teslim etmek istemedikleri için Kod 46 ile işten atılan ve üç hafta sürdürdükleri direnişin sonucunda haklarını alan Angel Halı işçilerinden de söz alan oldu. İşçilerin başına bir “felaket” gelmeden harekete geçmediğini belirten bir işçi, “Biz sendikayı suç zannederdik, işimizi kaybetmemize sebep olacak bir şey zannederdik ama direnişte gördük ki sendika bizmişiz. BİRTEK-SEN’i ‘Bizim de bir büromuz olsun’ diye kurmadık. Sınıf sendikacılığı için kurduk. Başka sendikacılar, koltuğunda oturuyor. Patron diyor ki zam şu kadar olsun, sendikacı da tamam diyor. Bu sendika öyle bir sendika değil” ifadelerini kullandı.

"TALEPLERİMİZİ ORTAKLAŞTIRMALIYIZ"

Salondan gelen “Neden işçiler BİRTEK-SEN’i seçsin” şeklindeki soruya ise BİRTEK-SEN Genel Sekreteri Mikail Kılıçalp şöyle cevap verdi: “Kendi sendikamız çünkü. İşçilerin kurduğu, işçilerin yönettiği, işçilerin söz sahibi olduğu bir sendika. Biz bu sendikanın içinde ne kadar yer alabilirsek sendika işini yapacak. Bu sendika başarılı olursa buradaki arkadaşların başarısı olacak. Sendikanın aşağıdan yukarı doğru yönetilmesini sağlamalıyız. Biz sınıf sendikacılığı ilkesiyle yola çıktık. Bu da kendi fabrikamızda vardiya vardiya örgütlerimizi kurarsak, taleplerimizi ortaklaştırırsak olur. Bizim talebimiz Başpınar’ın talebi deyip patronlara dayatabilirsek olur. Biz bunu daha önce dokumada yaşadık. 540 işyerini dernek çatısı altında bir fabrika gibi örgütledik. Şimdi sendikanın amacı da bu.”

"TÜRKİYELİ VE SURİYELİ İŞÇİLER BİRLİK OLMALI"

Çalıştığı fabrikada sendikalaşma mücadelesinde yer alan Suriyeli bir işçi de 9 yıldır Türkiye’de yaşadığını ve pek çok farklı iş yaptığını belirtti. Suriyeli işçilerin düşük ücretle, sigortasız çalıştırıldığını ve Türkiyeli işçilerin kendilerine tepki gösterdiğini belirten işçi, Suriyeli işçilere ağır işlerin yaptırıldığını, haklarını aradıkları zaman ‘hain’ ilan edildiklerini söyledi.

Salondan bir işçinin “Bütün Suriyeliler devletten aylık alıyor. Faturalarını devlet ödüyor diyorlar. Doğru mu” diye sorması üzerine Suriyeli işçi şu yanıtı verdi: “Bir kez para aldık devletten. Benim kiram 2 bin 500 lira. Faturalarımı, her şeyimi ödüyorum. Suriyeliler geldi, Suriyeliler rahat yaşıyor. Suriyelilerin arabası var, telefonu var diyorlar. Ama Suriyeliler gidip çalışıyor da telefon alıyor. Suriyeliler yaşamak istiyor, hepimiz yaşamak istiyoruz. Hepimiz işçiyiz.”

Daha önce sigortalı çalıştığı fabrikada sendikalı olduklarını, işten atıldıklarını ve yerli işçilerle direniş yaptıklarını söyleyen işçi, “Hakkımızı aradığımız zaman suçlu oluyoruz. Eylem yaptığımız zaman sigortalı iş bulamıyoruz. Fotoğraflarımızı görüyorlar bizi işe almıyorlar. Türkiyeli ve Suriyeli işçiler, birlikte olmalı” diye konuştu.

2010’daki Çemen direnişine katılan işçilerden biri de Suriyeli işçilerin yerli işçilerin eylemine destek vermediğini söyledi. Suriyeli işçilerin düşük ücretle çalışmasının, yerli işçilerin ücretlerini de geriye çektiğini ifade eden işçi, “Suriyeliler benim hakkıma el koyuyor. Biz eylem yaptığımızda onlar çalışmaya devam ediyor” dedi. Salondaki diğer işçiler ise bu sözlere tepki gösterdi. Bir işçi, son yaşadıkları eylemlerin hiçbirinde Suriyeli işçilerin yerli işçilere engel olmadığını belirtti. Bir dokuma işçisi de “Suriyelileri düşman olarak görmeyin” dedi. Daha önce Ünaldı’da halı dokuma işçiliği yapan ve halen dokuma işçiliğine devam eden bir işçi de “Ben küçükken ‘Urfalılar, Suruçlular olmasa daha iyi çalışırız’ derlerdi. Şimdi Suriyeliler için aynısını diyorlar” dedi. Başka bir işçi de “Siz Çemen’de direnirken içeride grev kırıcılığı yapanlar Suriyeliler miydi? Hepsi Türk’tü” sözlerini kullandı.

"KİM HALKLARI BİRBİRİNE KIŞKIRTIYORSA İŞÇİ SINIFINA DÜŞMANDIR"

BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen Ünaldı sanayisinde çalışırken Antepli işçilerin Urfalı işçilere tepkili olduğunu, bunun bugün Suriyeli işçilere duyulan tepkiye çok benzediğini söyledi. Türkmen, “Birecik’ten, Suruç’tan, Bozova’dan geliyorlardı, biz zam istiyorduk onlar istemiyorlardı. Biz pazar günü çalışmazdık, onlar çalışırlardı. Biz fazla mesaiye kalmazdık, onlar kalırdı. Çünkü köyden çıkıp gelmiş, bir iş bulmuş hayatta kalmak için. Sana yetmiyor ama onun için nur nimet. Onu kaybetmemek için her denileni yapıyor. Daha fazlasını hak ettiğini öğrenmemiş. Ünaldı grevine öncülük edenler bize, ‘Siz böyle yaparsanız bundan patronlar çıkar elde eder. Bugün belki Urfalılar sizden daha kötü koşullarda çalışıyor ama yarın onlar da sizinle beraber mücadele edecek’ derdi. Sonra, Ünaldı direnişinin en önünde Suruçlu işçiler yürüdü” dedi.

Yerli ve mülteci işçilerin birlikte sendikalarında örgütlendiğini ifade eden Türkmen, “Bizimle birlikte mücadele eden, direnen, Suriyeli, Kürt, Türk, Arap işçi mi bizim kardeşimiz, yoksa hepimizi birden sömüren, hepimize birden bu haksızlığı yapan ama Türk, Kürt, Müslüman, diyen patron mu bizim kardeşimiz. Mesele bizim kendi sınıfımızı savunmamız” ifadelerini kullandı.

Irkçılığı körükleyenlerin işçi sınıfına düşman olduğunu ifade eden Türkmen, “Kim bu ülkede halkları birbirine kışkırtıyorsa bilin ki işçi sınıfına düşman. Çünkü tarih boyunca bu tür düşmanlıklar hep işçi sınıfına zarar vermiştir” dedi.

"KAZANIMLARI KORUMAK İÇİN DE BİRLİĞE İHTİYAÇ VAR"

Antep’te ek zam talebiyle yapılan direnişlere de değinen Türkmen, işçilerin birlik olduğunda neler başarabileceğini gördüğünü, ancak işçilerin örgütsüz ve dağınık olduğunun da görüldüğünü ifade etti. Patronların kendi aralarında birlik olduğunu aktaran Türkmen, işçiler açısından da birliğin nasıl sağlanacağının tartışılması gerektiğini vurguladı. Alınan zamların eridiğine dikkat çeken Türkmen, “İşçiler geçinemediği için pazar mesaisine kalıyor. Bunun sonu var mı? Pazar günü çalışsak da yetmiyor. Gece gündüz çalışıyoruz açız. İçinizde borcu olmayan bir işçi var mı? Bu ücretlerle, bu enflasyon, zam dalgası karşısında bir yıl daha bekleyebilir mi işçiler? O yüzden altıncı, yedinci ayda ek zam isteyeceğiz dedik. Bize senede bir kez zam yapıyorlar ama yediğimiz, içtiğimiz her şeye her gün zam geliyor. O zaman biz de en az gerçek enflasyonun üzerinde bir zam isteyeceğiz” dedi.

Birliğin yalnız mücadele edip hak kazanmak için değil kazanılan hakkı korumak için de elzem olduğunu dile getiren Türkmen, “İşte BİRTEK-SEN bunun için kuruldu. Çok iyi zam alsak bile yarın işten atılmayacağımıza dair güvencemiz yoksa ne olur? Sadece zam döneminde değil, sadece bıçak kemiğe dayandığı zaman değil, her zaman kazanımları koruyacak bir birliğe ihtiyacımız var” diye konuştu.

1 MAYIS ÇAĞRISI

Kurultayda işçiler ücretlerin erimesine karşı, zamların durdurulması ve gerçek enflasyon oranında bir ek zam talebiyle 1 Mayıs’a güçlü bir şekilde katılma kararı da aldı. İşçiler 1 Mayıs Pazar günü saat 12.00’de Balıklı Parkı’nda toplanma çağrısı yaptı. BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen de işçilerin talepleriyle 1 Mayıs’a güçlü şekilde katılması gerektiğini söyledi. (Antep / EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et