20 Mart 2022 10:38

Buca Cezaevi yıkımı ölüm saçıyor| Kontrolsüz ve plansız yıkımlar belediye ve bakanlıkların sorumluluğunda

Buca Cezaevi’nde 69 bin metrekarelik 16 bloğun yıkımında ortaya çıkan asbest tehlikesini Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Serhat Tanyeri ile konuştuk.

Fotoğraf: Kenan Çetin/Evrensel
 

Reklam

Ramis SAĞLAM
İzmir

Buca Cezaevi’nde 69 bin metrekarelik 16 bloğun yıkımında asbest tehlikesi bölgede yaşayan halkın sağlığını tehdit ediyor. Yıkımın çevreye etkilerini Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Başkanı Serhat Tanyeri ile konuştuk.  

Yıkım sonucu ortaya çıkan atıkların kimyasal atıklar barındırdığını belirten Tanyeri, binaların yaşı ve bulunduğu bölgeye bağlı olarak, asbest, kurşun içeren boyalar, sızdırmazlık amacıyla kullanılan malzemelerden ve lamba balastlarından kaynaklanan çok klorlu bifeniller (PCB), lambalar ve floresanlarda bulunan cıva, cıva içeren çeşitli ekipmanlar (termostatlar vb gibi), pillerden ya da bataryalardan kaynaklanan kurşun, cıva, kadmiyum, gümüş, çeşitli elektronik atıklar, tehlikeli kimyasallar ve tehlikeli atıklar içerebildiğini söyledi.

Tanyeri, “Oluşan atıkların özelliklerine göre ayrılması ve geri kazanım/geri dönüşüm ve bertaraf işlemlerinden geçirilmesi gerekmektedir. Pencere ve kapıların, metal eşyaların, kabloların ve tehlikeli maddelerin bina yıkımından önce ayrıştırılması gerekmektedir. Yıkımlar ve yıkım sonrası ortaya çıkan yıkıntıların kaldırılması/depolanması konusu ülkemizde mevzuatlarla tanımlanmış olsa da uygulama ve denetimlerdeki yetersizlikler çevre ve halk sağlığı açısından riskler oluşturmaktadır. Bu risklerden birisi olan binaların hemen hemen pek çok kısmında bulunan asbest ise toplum sağlığı açısından büyük bir risk arz etmektedir” dedi.

"YIKIM İZNİ VE ASBEST RAPORU ZORUNLU"

İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği kapsamında da yıkım izni için asbest raporunun ilgili belediyeye sunulması gerektiğini söyleyen Tanyeri, “Kentimizin her bölgesinde yürütülen yıkım çalışmalarında yıkım öncesi tespitlerin yapılması, yıkım sırasında gerekli önlemlerin alınması zorunludur bulunmasına rağmen uygulamada yaşanan kontrolsüzlük ve denetimsizlik çevre ve halk sağlığı sorunu olarak büyümektedir. Binaların kontrolsüz ve plansız yıkımı ile ortaya çıkacak asbest maruziyeti ilgili belediye ve bakanlıkların ortak sorumluluğundadır” diye konuştu.

"ASBEST RAPORU YAYINLANMALIDIR"

Buca Cezaevi ile ilgili yürütülen süreçte; yapının inşa tarihide göz önünde bulundurulduğunda kullanılan yapı malzemelerinin asbest içerme olasılığının yüksek olduğunun altını çizen Tanyeri, asbest tespitine yönelik bir envanter çalışması yapılıp yapılmadığı, yıkım ruhsatına esas olmak üzere ilgili idareye sunulup sunulmadığı; asbest dışındaki tehlikeli maddelerin tespitine ve bertarafına yönelik çalışma yapılıp yapılmadığının kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini söyledi.

"YIKIMDA ÇALIŞAN İŞÇİLER DE RİSK ALTINDA"

Kentsel dönüşüm uygulamalarında asbest kaynaklı en önemli riskin asbest tozlarının havaya salınması olduğunu ifade eden Tanyeri, “Yıkılacak binada, asbestli maddeden üretilen söz konusu yalıtım ve kaplama malzemesi varsa önce çevresinin karantinaya alınması hem yıkım işinde çalışan personelin hem de çevrede yaşayanların zarar görmemesi için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Özellikle yıkım işleminin gerektirdiği yıkım sırasında binaya ve alana yönelik alınması gereken tedbirler, iş güvenliği, atık yönetimi, yıkım sonucu oluşan toz ve içeriğindeki bina kaynaklı kimyasal gazlara karşı alınması gereken tedbirlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve izlenmesi dolayısı ile yıkım işlemlerini gerçekleştiren firmaların ilgili yetkinliğe, uzmanlığa, yeterli uzman teknik kadroya sahip olması gerekmektedir” dedi.   

Reklam