05 Şubat 2022 23:47

Nafaka gerçekleri: "Çocuğum için nafaka istedim, ölümle tehdit edildim!"

Ayşe, şiddetten kurtulmak için boşanırken “Yeter ki kurtulayım” diyerek nafaka istemiyor kendi için. Ancak çocuğa ödenen iştirak nafakası ödenmeyince dava yoluna gidiyor, karşılığı ise ölüm tehdidi...

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

Nuray ÖZTÜRK
İzmir

6. yargı paketi ile Meclise getirilmesi beklenen kadınların nafaka hakkını ortadan kaldıran “Devlet Destekli Nafaka Modeli”ni; nafaka alamayan, almak için dava açarken ölümle tehdit edilen, şiddetten kurtulmak için nafaka hakkından mahrum kalmak zorunda kalan kadınlar anlatıyor. Çalışırken emeklerinin karşılığının bile devlet tarafından ödenmediğini hatırlatan kadınlar yeni düzenlemeyi kabul etmezken, 200-300 liralık nafaka hakkının dahi hayatlarında önemli boşlukları doldurduğunu yaşadıklarıyla ortaya koyuyor.

"ŞİDDETTEN KURTULAYIM DA NE OLURSA OLSUN DİYORSUN"

Ayşe Bostan 48 yaşında 20 yıl önce boşandı. “Şiddet, tehdit, aldatma ne ararsan var” diyor boşanma sebebini açıklarken. Can sıkıcı konular olduğunu söyleyip hatırlamak dahi istemiyor ancak nafaka hakkına yönelik saldırılar yüzünden anlatacağım diyor: “20 yıl önce anlaşmalı şekilde boşandık, 7 yıl evli kaldık nafaka talep etmedim. Çocuk 5 yaşındaydı, o zaman iştirak nafakası bağlandı onu da 1 yıl ödedi, sonrasında ödemedi. Boşandığımda kızım kreşe gidiyordu. O bir yıl ödediği iştirak nafakası kreş parasının yarısını bile karşılamıyordu. O kadar küçük bir rakam ki. ‘Evli iken bir gözün görür boşanınca hiçbir gözün görmez’ diyorlar ya öyle işte. Hakaret, şiddet, aldatma hepsi vardı. Yeter ki kurtulayım dedim.”

Evlenmeden önce de evliliği boyunca da boşandıktan sonra da hep çalışmış Ayşe; “Hamileliğimde bile çalıştım. Boşandıktan sonra erkek kardeşimin evine geçtim. O zaman bir kolejde asgari ücrete çalışıyordum. Ama geçinmek için kalan yemekleri eve getiriyordum, başka türlü mümkün değildi. Hiçbir sosyal hayatım olmadı ne maddi ne manevi hiçbir şey yaşamadım bunca yıl. 48 yaşımdayım, ne yaşadın diye sorsalar cevap verebilecek hiçbir şeyim yok. Çok uzun yıllardır kendime kıyafet dahi aldığımı hatırlamıyorum.”

Kardeşi evlenip kendi evine gelince Ayşe tek başına geçinemeyeceği için ailesinin yani anne babasının yanına taşınmış. “Çocuk büyüdükçe ihtiyaçları da büyüdü. Kazanç azaldı, kiralar çok yükseldi mecburdum. Ailemin yanına taşındım. Babası hiçbir destekte bulunmadı.”

Eski eşinin bir Amerikan şirketinde bölge müdürü ve maaşının da gayet iyi olduğunu söylüyor Ayşe, ancak iş nafakaya gelince… “Ödemediği yılların iştirak nafakası için dava açtım. Tehdit etti beni, ‘Öldürürüm seni’ dedi. Sadece beni öldürmekten de bahsetmiyor, kızımı, annemi, babamı… Davayı geri çektim.”

Ayşe, hükümetin nafaka hakkıyla ilgili ortalığa saçılan planlarına dair; “Ben bu devletten kadına ve çocuğa dair iyi hiçbir şey beklemiyorum. Yapılanlar, yaşananlar ortada. Zaten kadınlar kendi için bir şey istemiyor çoğu zaman, yeter ki kurtulayım diyor boşanırken, çocukları için istiyor. ‘Ömür boyu nafaka ödüyorum’ diye veryansın ettikleri bu...” diyor.

"ÜNİVERSİTELİ ÇOCUĞUMA ANCAK 100 LİRA GÖNDEREBİLİYORUM"

Bornova Kadın Dayanışma Derneği üyelerinden Birgül Altıok ise, 51 yaşında 2 kızı var, 25 yıl evli kaldı. Çocuklar yüzünden çalışamadı, çocuklar biraz büyüyünce çalışmaya başladı: “Evlendiğimin ilk yıllarında fiziksel şiddet vardı, sonra psikolojik şiddet ile devam etti. Boşanmak hep aklımdaydı ama çocuklar küçüktü cesaret edemedim. Zaten küçük yaşta görücü usulüyle evlenmişsin dünyan o adamdan ibaret, kolay değil cesaret etmek. Aslında küçük kızım 2 buçuk yaşındayken boşanmak istedim. Kalktım ailemin yanına gittim, beni çocuklarımla tehdit etti. ‘Sen çalışmıyorsun, çocuklar küçük velayeti sana vermem, vazgeç’ dedi. Ben de çocuklarımdan vazgeçmektense kendi hayatımdan vazgeçtim.”

Boşanma sürecinde “Yeter ki boşanayım” diyerek nafaka talep etmediğini söylüyor Birgül, “Arkadaşlarım nafaka al diye uyardı aslında ama ben kendim için bir şey istemedim, çocuklar için de duygusal baktım sanırım, babası verir herhalde çocuklarına diye düşündüm ama öyle olmadı. Küçük kızım 17 yaşındaydı, velayeti babası almak istedi, benim tek derdim çocuklarımla yaşamak sorun çıkmasın diye kabul ettim. Meğer nafaka ödememek içinmiş. Çocukların ikisine de nafaka bağlanmadı, o da vermedi.” Şu an büyük kızı ve kendinin çalıştığını söylüyor Birgül ama koşulları çok ağır: “Kombiyi açamıyoruz. Geçen ay 400 lira geldi. Yaktığımız süre 15 gün. Battaniyelerle oturuyoruz evde. Elektrik faturaları da zamlandı. Ne yapacağımızı şaşırdık. Hayat çok pahalı asgari ücrete zam geldi ama sende var hiç! Kızım nişanlandı, evlilik hazırlığı yapıyor çeyiz vs. ev eşyası almamız lazım babasından yardım istedi. Göndermedi. ‘Benim de borçlarım var, yeni evlendim’ dedi. Diğer çocuğum üniversite okuyor daha 100 lira harçlık göndermedi ona. İçim yanıyor, çocuğun hazırlıkları için her şeyi en ucuzundan halletmeye çalışıyoruz. Üniversitede okuyan kızıma aylık 100 lira harçlık verebiliyorum. Harçlık dediğime bakmayın aslında yol parası, çoğu zaman yürüyerek gidip geliyor, bazen okuldan dönerken otobüse biniyor. Bu çocuk 23 yaşında bir genç, gerisini siz düşünün.Şimdiye kadar iyi kötü götürdük ama bu sene çok zor. İş yerimden ekmek kalırsa ekmek getiriyorum eve, onu bile kâr görüyorum. Salata kalırsa onu getiriyorum bazen, tatlı çıkıyor, tatlımı alıp geliyorum kızlar pay ediyorlar birbirlerine…”

Çocuklar için nafaka istemediğine pişman olduğunu söyleyen Birgül, “Alsam benim için bir şey değişmez. Zaten çok az nafaka oranları. Ama en azından cebine 100 lira değil de 200 lira 300 lira harçlık girerdi” diyor.

KADINLAR DEVLETTEN SADAKA DEĞİL GÜVENCE İSTİYOR!

Boşanan kadına özellikle çocuk da onda ise kendi ayakları üzerinde durana kadar her türlü destek sunulması gerektiğini söylüyor kadınlar. Devletten sosyal yardıma indirgenen “sadaka” nihayetinde nafakadan ziyade, talepleri güvenceli iş, güvenceli gelecek ve emeklerinin karşılığını alabilmek…

Ayşe: “Devlet boşanan kadına iş bulmalı, meslek edindirilmeli, çocuğun eğitimini üstlenmeli… Yapılması gereken bu, nafaka hakkının sınırlandırılması değil.”

Birgül: “Devlet nafaka hakkına yine göz dikmiş buna dayanarak neymiş ara buluculuk getirecekmiş, evlilik süresiyle sınırlayacakmış, erkeklerin, babaların ödemesi gereken nafakayı gerekirse devlet ödeyecekmiş. Benim emeğimin karşılığını ödemeyen devlet mi ödeyecek! Ben asgari ücretle çalışan bir insanım, 8 saat çalıştım 10 saat çalıştım, hafta sonu çalıştım, bayram demedim çalıştım. Emeğimi ödemedi. Asgari ücretliye bu kadar zam yapmış, bizi görmemiş emeğimizin karşılığını vermiyorken, nafaka hakkımızı mı verecek? Kadınlardan yana tavır mı alacak? Kadının emeğinin karşılığını vermeyen nafakasını da ödemez. Nafaka hakkıyla uğraşacaklarına, 5 çocuğuyla ortada kalan kadına iş olanağı yaratsın, istihdam etsinler. Çocuklar için destek sağlasınlar ücretsiz kreş olanağı yaratsınlar. Bunları yapmadan nafaka mağduriyetini gidereceğiz demek inandırıcı gelmiyor. Tüm kadınlara çağrımdır nafaka hakkına sahip çıksınlar ve mutlaka nafaka talep etsinler. Onların vicdanına bırakmasınlar özellikle çocuklar için iştirak nafakasını alsınlar, babasıdır yapar eder demesinler.”

ÖNCEKİ HABER

Karadeniz Sahil Yolu'nda ulaşım, kaya düşmesi nedeniyle aksadı

SONRAKİ HABER

Atık tesisini kaldırım ihalesi diye yapmışlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...