İzmir'de insan hakları açıklaması: Kriz, pandemi ve OHAL koşullarında insan haklarında ısrarlıyız
İzmir'de çok sayıda hak örgütü, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nde basın açıklaması yaptı.

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel
İLGİLİ BAŞLIKLAR

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü: Yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü ihlalleri arttı

Diyarbakır’da demokratik kitle örgütlerinden açıklama: İnsan haklarını talep etmeye devam edeceğiz

Türkiye Barolar Birliği: Demokrasiyi ve insan haklarını en güçlü şekilde savunmaya devam edeceğiz
İzmir'de TİHV, İHD, İmece Dostluk ve Dayanışma Derneği, İzmir Barosu, ÇHD, ÖHD, Halkların Köprüsü, Hak İnisiyatifi, İnsan Hakları Gündemi Derneği 10 Ekim Anıtı önünde Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri de katıldı.
"Kriz, pandemi ve OHAL koşullarında insan haklarında ısrarlıyız" pankartının açıldığı ortak açıklamayı İzmir Barosu İnsan Haklarından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ayşe Kaymak okudu.
"ÜLKE İŞKENCE MEKANI HALİNE GELDİ"
Kaymak, TİHV ve İHD Dokümantasyon Merkezi verilerine göre 2021 yılında Türkiye’de insan hakları ihlallerini açıkladı. Kaymak, "Anayasa’nın ve Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel hukukun mutlak olarak yasaklamasına ve insanlığa karşı bir suç olma vasfına rağmen işkence olgusu 2021 yılında da Türkiye’nin en başat insan hakları sorunu olmuştur. Denilebilir ki siyasal iktidarın baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir" dedi.
Ayrıca, 2021 yılında başta üniversite öğrencileri, gazeteciler ve politik aktivistler olmak üzere çok sayıda kişinin kayıt dışı biçimde gözaltına alınarak baskı ve tehdit yöntemleriyle ajanlaştırılmaya çalışıldığını da aktaran Kaymak, "Bunu kabul etmeyenlerden bazılarının 'örgüt üyeliği' iddiasıyla tutuklandığı ya da kaçırılarak bir süre çeşitli işkence ve diğer kötü muamelelere maruz kaldıktan sonra serbest bırakıldığı öğrenilmiştir" diye konuştu.
December 10, 2021
“İFADE, ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜKLERİ EN YOĞUN ŞEKİLDE ENGELLENDİ"
Basında, sosyal medyada ve daha genel olarak kamusal alanda ifade özgürlüğünün etkin kullanımı yoğun ve sistematik ihlaller yoluyla engellendiğini kaydeden Kaymak, pek çok habere, internet sitesine ve sosyal medya hesabına mahkeme kararları ile erişim ve yayın yasağı getirildiğini hatırlattı.
Örgütlenme özgürlüğünden, toplanma ve gösteri özgürlüğüne kadar birçok ihlale dikkat çeken Kaymak, kadına yönelik şiddet konusunda da veriler sundu.
"MÜLTECİLER GÖRMEZDEN GELİNDİ"
2021 yılında sığınmacı ve mültecilerin şiddete nefret söylemine maruz kaldıklarını ve yaşamlarını yitirdiklerini de hatırlatan Kaymak, “Salgının fiziksel, ruhsal, sosyal ve ekonomik tüm sonuçlarını en ağır bir şekilde yaşayan sığınmacılar/mülteciler/göçmenler, ne yazık ki toplumumuz açısından görmezden gelinen hatta gözden çıkarılan hayatlar oldular. İş ve gelir kaybı, güvencesiz ve kötü koşullarda çalışma, sağlık hakkına ve eğitime erişimde problemler artarken mülteci/sığınmacılara yönelik nefret söylemi ve ırkçı saldırlar da yoğunlaştı" dedi.
"İŞ CİNAYETLERİ PANDEMİDE DE ARTTI"
Türkiye'nin son kırk yılın en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşadığını belirten Kaymak, "Bugün ülkede hem biyolojik hem de sosyal yaşamını sürdürülebilmesi için salgın koşullarında çalışmak zorunda olan milyonlarca kişi bulunmaktadır. Bu ihlallerin en başında ise iş cinayetleri gelmektedir. Yıl içinde yaşanan iş cinayetlerinin toplam sayısı içinde, tüm tespit zorluklarına karşın, Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitiren işçilerin sayısı azımsanmayacak bir orandadır. İşsizlik ve yoksulluk en çok kadınları, çocukları ve mültecileri/ sığınmacıları/göçmenleri etkilemektedir. Kovid-19’un sağlık çalışanları için iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için gerekli düzenlemeler hâlâ yapılmadı" diye konuştu.
"EMEKÇİLERİN KAZANILMIŞ HAKLARINA DOKUNULMAMALI"
Kaymak son olarak, "Pandemi koşullarında yoksulluğun giderek arttığı Türkiye’de, işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarına dokunulmamalı, asgari ücret vergi dışı bırakılarak 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı dikkate alınarak belirlenmeli, enflasyon rakamları manüple edilmemeli, kıdem tazminatına dokunulmamalıdır. İşçi ve emekçilerin hak arama eylemleri yasaklanmamalı, grev ve toplu sözleşme hakları güvence altına alınmalıdır" dedi. (İzmir/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et