29 Aralık 2012 08:02

ODTÜ'yü kınayan Konsey Başkanı, Bakanlık müşaviri çıktı!

ODTÜ’ye Başbakan Erdoğan'ın gelişinin ardından çıkan olaylarda ODTÜ'lü öğrencileri suçlayan Türkiye Öğrenci Konseyi Başkanı Nihat Buğra Ağaoğlu, Sağlık Bakanlığı müşaviri olduğu ortaya çıktı.Hürriyet gazetesinin haberine göre konseyin başkanlığını yürüten Ağaoğlu 2009&rsqu

ODTÜ'yü kınayan Konsey Başkanı, Bakanlık müşaviri çıktı!
Paylaş

Hürriyet gazetesinin haberine göre konseyin başkanlığını yürüten Ağaoğlu 2009’da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Ağaoğlu, 3 yıl içinde çeşitli kademelerde görev yaptığı Sağlık Bakanlığı’nda müşavirliğe kadar yükseldi. Ağaoğlu, 2009 Eylül’ünde İstanbul Sultanbeyli Sağlık Bakanlığı Manolya Sağlık Ocağı’nda pratisyen hekim olarak meslek hayatına başladı. Nisan 2010’a gelindiğinde Ağaoğlu, Sağlık Bakanlığı Sultanbeyli Sağlık Grup Başkanlığı’nda Başkan Yardımcısı–Başkan Vekilliği görevini üstlendi. Ağaoğlu’nun 2009-2010 yılları arasındaki görevi ise İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü İl Döner Sermaye Komisyon Üyeliği oldu. Ağaoğlu, Ağustos 2011’de İstanbul İl Özel İdaresi Ağız ve Diş Hastalıkları Hastanesi’nde Başhekim Yardımcılığı’na getirildi. Aralık 2011’den bu yana Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Üniversite Sağlık Projeleri’nde yöneticilik görevini üstlenen Ağaoğlu, 3 yılın sonunda bakan müşavirliğine kadar yükselmeyi başardı.

Ağaoğlu, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Tıbbi Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı’nda doktora yaptığı için öğrenci sıfatıyla 2011’de Marmara Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanlığı’na seçildi. Ağaoğlu, 2011’den bu yana da YÖK’e bağlı Türkiye Öğrenci Konsey Başkanlığı görevini yürütüyor.

Ağaoğlu, “Devlet memurluğu ile öğrencileri temsil eden konseyin başkanlığını bir arada yürütmek, üniversitelerin özgürlüğü ve özerkliği açısından bir engel teşkil etmiyor mu?​” sorusuna da, “Hayır hiçbir engel yok. Hatta tam tersi avantaj bile teşkil ediyor” yanıtını verdi.

ODTÜ’YÜ KINADI

ODTÜ’deki olayların ardından YÖK binasında açıklama yapan Ağaoğlu, ODTÜ yönetimini kınayarak  “ODTÜ’ye gelen Başbakan bu ülkenin başbakanıdır. Onu her yerde koruyan polis bu ülkenin polisidir. Doğal olarak Başbakan’ı korumak adına bulunan polise ithamlarda bulunulması bizce anlamsızdır. Eğer oradaki öğrenciler o an polis tarafından tahrik edilmişlerse o molotofkokteyllerini bu kadar hızlı hazırlayabilen arkadaşları savunma sanayimizde destek olacak çalışmalar içinde bulunmaya davet ediyoruz. Sözüm ona ‘protesto özgürlüğü’ adı altında meşrulaştırmaya çalışan ve tüm bu yaşananları geri planda engellemeyerek olaylara çanak tuttuğunu düşündüğümüz ODTÜ’nün mevcut yönetimini de kınıyoruz.” demişti. (HABER MERKEZİ)


ODTÜ'lü öğrencileri suçlayan Türkiye Öğrenci Konseyi Başkanı Nihat Buğra Ağaoğlu'nun Sağlık Bakanlığı müşaviri olduğu ortaya çıkmasının ardından Emek Gençliği yaptığı yazılı açıklamada 'Zaten Ağaoğlu’nun bir memur olarak konuşması pek doğru olmaz. O sussun, üniversitenin gerçek sahipleri, seçilmiş öğrenci temsilcileri, iş, bilim, özgürlük isteyen binlerce genç, memur olmadığı için AKP’ye biat etmek zorunda olmayan gençler konuşurlar.' dedi.

İşte Emek Gençliği'nin o açıklaması:

'YÖK binasında ODTÜ’ye dair kınamalar yapan, bologna sürecine övgüler yağdıran Türkiye Öğrenci Konseyi’nin Başkanı Nihat Buğra Ağaoğlu, Sağlık Bakanı’nın Müşaviri, dolayısıyla AKP’nin memuru olduğu basına yansıdı.

Milyonlarca öğrenci nerden burs alacağını düşünürken Öğrenci Başkanının Jaguarlı olması ve ODTÜ’de yürüyen binlere birkaç marjinal grup demesi, üniversite bileşenlerinin kaldırılması için eylemler yaptığı YÖK binasında, YÖK’ü savunması Ağaoğlu’nun temsilciliğini hayli tartışmalı hale getirmişken, AKP’nin memuru çıkması bizleri şaşırtmadı. Ama Ağaoğlu’nun açıklamalarını basının ve kamuoyunun bundan sonra AKP’nin bir memuru tarafından yapıldığını unutmayarak, Nihat Buğra’nın öğrencilerin değil hükümetin temsilcisi olduğunu hatırlayarak, açıklamalarına yer vermelerini istiyoruz.

Öğrenci Konseylerinin nasıl seçildiği, seçimlerin öğrencilerden kaçırılarak yapıldığı ve atamalarla belirlendiği tartışması sürerken, “biz seçilmişleriz” diye çıkan Jaguarlıların, bizi temsil etmediği ve bizim adımıza konuşamayacağı artık somutlaşmıştır. Zaten Ağaoğlu’nun bir memur olarak konuşması pek doğru olmaz. O sussun, üniversitenin gerçek sahipleri, seçilmiş öğrenci temsilcileri, iş, bilim, özgürlük isteyen binlerce genç, memur olmadığı için AKP’ye biat etmek zorunda olmayan gençler konuşurlar.

ÜNİVERSİTEYİ KİM TEMSİL EDER?

Türkiye Öğrenci Konseyi başkanı ve aynı zamanda AKP’nin sağlık bakanının müşaviri olan  Nihat Buğra  Ağaoğlu, 18 Aralık’tan bugüne yaşanan bütün süreçte üniversite bileşenlerinin ve üniversite yönetiminin yaptıklarını kınayan açıklamalar yaptı.  Üniversitelerin “bir şeye karşı savunulacak birer kale” olamayacağını söyledi. Eylemi birkaç marjinal grubun yaptığından bahsederken, üniversite öğrencilerini bu grupların temsil edemeyeceğini söyledi.

Peki soruyoruz, üniversiteyi; hocası, asistanı, öğretim elemanı, çalışanı, öğrencisi temsil etmiyorsa kim temsil ediyor? AKP’nin memuru kimliğini taşıyan bu zat mı temsil ediyor öğrencileri, üniversiteyi? Demokratik üniversiteden bahseden AKP, öğrenci temsiliyetinde kendi memuruna yer veriyor. Bu bahsettiğimiz zihniyet mi, asıl temsilciler? Biz bunu kabul etmiyoruz, bu kimlikte insanların üniversitenin bileşenlerini temsil ettiğine inanmıyoruz. Öğrenci konseyleri başkanının memur olması kabul edilemeyecek bir durumdur. Biz sermaye hükümeti AKP’nin memuruna da, jaguarlı konsey başkanlarına da karşıyız. Öğrenciyi, üniversiteyi temsil etmek öyle değil, bilimi, kardeşliği, üniversiteyi sahiplenerek gerçekleşir. Bugün üniversiteyi temsil etmek başbakan vari konuşmalar yapmak değil, üniversite öğrencilerinin diliyle konuşmaktan geçer. Devlet memurluğu yapmak, aynı zamanda üniversitenin özerkliği ve özgürlüğü açısından bir engeldir. Onların söylediğinin aksine bugün üniversiteler tam da savunulacak birer kaledir. Üniversiteler bugün, sermayenin değil bilminin kalesi olmalıdır. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Bugün bilim, sermaye tarafından Roboski’de insanların katledilmesi için kullanılan; üniversitelerde, meydanlarda ve yaşam alanlarında tepemize yağan gaz bombalarının yapımı için, ya da militarist bir amaç uğruna kullanılan hale gelmiştir.

PEKİ ODTÜ'DE NE OLMUŞTU?

ODTÜ’de yaşananlar malum. Demokratik protesto hakkı... Gaz ve ses bombaları... Polis şiddeti... Göktürk-2 uydusunun AKP’nin savaş politikalarının bir parçası olarak kullanılıyor oluşu... Nerde olduğu hala belirlenemeyen sözde molotoflar... Sermayenin üniversitelerdeki elini daha çok güçlendirmek için giriştiği YÖK reformu... Patriotfüzeleri... Roboskikatliamının bir yılı aşkın süredir faillerinin yargılanmıyor oluşu... O gün başbakanı protesto edenlerin talepleri ve yaşadıklarının küçük bir kısmı bunlar.

Sonrasında yaşanan üniversitenin bütünüyle birleşik bir mücadeleye koyulması ve gerçekleşen iş bırakma eylemi. Ardından başbakanın “çatal diliyle” başta öğretim elemanları ve öğrencileri suçlayan bütünüyle ODTÜ’ye yönelik yaptığı  açıklamalarla birlikte, bir takım rektörler tarafından üniversitenin tabanından bağımsız yaptığı benzer açıklamalara şahit olduk. Ancak kimisinin adı Konya’daki  Zümrüt apartmanı katliamına bulaşmış insanların ismini taşıyan (Sabahattin Zaim Üniversitesi) kimisi de ülkenin ülkenin büyük üniversitelerinin  rektörleri, önlerine “bir yerlerden gelen” metni; kimisi okumadığını iddia ederek imzaladı. Hatta bunlara göre amfilerde film gösterimleri, tiyatrolar, konserler düzenlemek, asla olamayacak bir şey. Kendi içinde bütünüyle birleşmiş olan ODTÜ’ye, destek de hemen bu açıklamaların yapıldığı üniversitelerin öğretim elemanları ve öğrencilerinden geldi.  Kimisi rektörlük binasını işgal etti, kimisi eylemlerle basın açıklamalarıyla destek verdi.

İşte tüm bu gelişmeler YÖK binasında AKP’ye biat ettiğini açıklayan Ağaoğlu ile bilimin sermayenin ihtiyacına göre değil, halkın yararına toplumsal şekilde kullanılması gerektiğine inan gençler arasında bir temsiliyet sorunu başlatmıştır. Artık öğrencilerin Ağaoğlu’nun Öğrenci Konseyi Başkanı olamayacağını kanıtlamaya ihtiyacı yoktur. Ağaoğlu bütün görevlerinden istifa ederek, öğrenciliğini ispat etmeye çalışmalıdır.

Bizler tüm öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanlarıyla üniversiteleri, seçilmiş demokrasiden, özgürlükten, bilimden yana öğrenci temsilcilerini; bilimi, barışı, demokrasiyi ve kardeşliği savunmaya, çağırıyoruz.'

ÖNCEKİ HABER

Donan dereye düşen çocuk bulunamadı

SONRAKİ HABER

2013’te barış ve demokrasi mücadelesinde daha ileriye!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...