Gezi Parkı Davası: Mahkeme Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi

Gezi Davası’nın ikinci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

26 Kasım 2021 06:14
Son Güncellenme Tarihi: 26 Kasım 2021 16:12
Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Çarşı davası ile birleştirilerek torba davaya dönüştürülen Gezi Davası’nın ikinci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görüldü. Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Soros artığı” diyerek bir kez daha hedef aldığı Osman Kavala duruşma katılmadı. Kavala "adil yargılama yapılmasına imkan kalmadığını" belirterek duruşmalara katılmayacağını açıklamıştı. Mahkeme heyeti oy çokluğuyla Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 17 Ocak 2022’de görülecek. 

TORBA DAVADA İKİNCİ DURUŞMA

Yargıtay ve İstinaf mahkemelerinin bozma kararları sonrasında birleştirilen Gezi Davası’nın ikinci duruşması görülüyor. 2013 yılında başlayan Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 2017’den bu yana tutuklu bulunan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 16 hak savunucusu ve Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’nın 35 üyesi ile Amerikalı akademisyen Henri Barkey’nin de eklendiği "torba dava" kapsamında toplamda 52 kişi başta "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" olmak üzere birçok suçlamayla karşı karşıya. Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkesinde görülmesi beklenen duruşma, salonun dar olması nedeniyle yine 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna yapılıyor.

CHP Milletvekili Sezgin Tanrrıkulu, HDP milletvekilleri Oya Ersoy, Züleyha Gülüm ve TİP Milletvekili Ahmet Şık, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ile Taksim Dayanışması üyelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin takip ettiği duruşmayı İsveç ve İngiltere konsolosluk yetkilileri de takip ediyor.

KAVALA KATILMADI

Kimlik tespiti ile başlayan duruşmaya 1487 gündür tutuklu olan iş insanı Osman Kavala katılmadı. Kavala, daha önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Soros artığı” açıklamalarından sonra, "adil yargılama yapılmasına imkan kalmadığını" söyleyerek, duruşmalara katılmayacağını açıklamıştı.

Bu duruşma Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi uyarısı açısından da önem arz ediyor. Zira Avrupa Konseyi Osman Kavala'nın tutukluluğu ile ilgili Türkiye'ye 30 Kasım’a kadar süre vermiş, Kavala’nın bu tarihe kadar serbest bırakılmaması halinde Türkiye hakkında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal ettiği gerekçesiyle yasal süreç başlatılacağı uyarısında bulunmuştu. 

BİRLEŞTİRME KARARINA İTİRAZ

Duruşmada söz alan Beşiktaş Çarşı Grubu üyelerinin avukatları birleştirme kararının kaldırılması yönünde talepte bulundu.

Çarşı davası sanıklarından Koray Yalnız’ın avukatı, müvekkilinin yurt dışında yaşadığını ve savunmasının istinabe yoluyla alınmasını talep ettiğini ancak mahkemenin bu konuda bir karar vermediğini söyledi. Yalnız’ın avukatı, müvekkilinin dosyasının ayrılmasını talep etti.

Çarşı davası sanıklarından Yusuf Demirci’nin avukatı Ömer Kavili, davanın bir an önce bitirilip sanıkların aklanması gerektiğini söyledi. Kavili, "30. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyayı Çarşı davası avukatlarına vermeden nasıl olur da bizden esas hakkında beyanda bulunmamızı istersiniz? Kanunsuz bozma kararı veren Yargıtay kararından dönüp Çarşı davası sanıkları hakkında beraat vermenizi talep ediyorum" diye konuştu.

"9 YILDIR AYNI FEZLEKELERLE GELİP GİDİYORUZ"

Çarşı davası avukatlarından Ersan Şen, müvekkili Cem Yakışkan yönünden dosyanın ayrılmasını talep etti. Dosyada Yakışkan yönünden bir delil olmadığını söyleyen Şen konuşurken sesini yükselttiği gerekçesi ile mahkeme başkanı tarafından uyarıldı. Ersan Şen sözlerini, "Cem Yakışkan ile ilgili zerre delil varsa hodri meydan. Bizler avukatlar birer figüran değiliz. Bizlerin görevi temsil ettiğimiz sanıkların doğru ve dürüst olarak yargılanmasını sağlamaktır” diyerek noktaladı.

Ardından tekrar söz alan Avukat Ömer Kavili, Ersan Şen’e ‘savunma sınırını aştığı’ iddiasıyla uyarı veren mahkeme başkanına bunun gerekçesini açıklamakla yükümlü olduğunu hatırlattı. Kavili, "Arkadaşımız konuşurken rahatsız oldunuz, biz avukatlar zaten sizi rahatsız etmek için buradayız” dedi.

"SİYASİ İRADE İSTEDİĞİ İÇİN BİRLEŞTİRME İLE DAVA UZATILMAK İSTENİYOR"

Çarşı dosyası sanıklarından Bülent Ergenç’in avukatı Yıldız İmrek, sanıklardan ses alınmasını ve ses karşılaştırması yapılması yönündeki 12. numaralı karara da itiraz ettiklerini söyledi. İmrek, "Bu deliller hukuksuz elde edilmiştir, bu nedenle bu hukuksuz delillerle karşılaştırma yapılmasını reddediyoruz” dedi. İmrek davaların birleştirilmesine itiraz ederek "Bu birleştirme usulsüz ve sanık haklarını engelliyor, temsil ettiğim insanın haklarını savunamıyorum. Çünkü daha temel bir insan hakkı ihlali var. Bir insan haksız, hukuksuz yere 4 senedir hapiste. Çarşı ve Gezi'nin torba dava haline gelmesi siyasi irade istediği içindir, çünkü birleştirmenin hiçbir hukuki koşulu yoktur. Siyasi irade istediği için yapılan birleştirme ile dava uzatılmak isteniyor. Bu şekilde müvekkilimin aklanma hakkı ihlal ediliyor.”

"BU ABSÜRTLÜĞE SON VERİN"

Çarşı davası avukatlarından Efkan Bolaç ise bir taraftar grubuna hükümete darbe yapmaya teşebbüs etmekle suçlandığını hatırlatarak, "Böyle absürt bir iddia var. Diğer taraftaysa rehin alınmış ve 1500 gündür tutuklu olan bir kişi var. Ve niye tutulduğuna dair bir delil ya da dayanak yok. Bu yargılamanın neden yapıldığına dair ne sizin ne de savcılık makamının bir fikri olmadığını düşünüyorum. O nedenle hukuken bu absürtlüğe son verilmesini istiyorum” diye konuştu.

Duruşmada söz alan Çarşı avukatları 9 yıldır aynı polis fezlekeleri ile yargılandıklarını belirterek, fezlekeleri hazırlayan polislerin ise ‘FETÖ soruşturmalarında’ ceza aldıklarını söyledi.

Ardından duruşmaya ara verildi.

KAVALA'NIN AVUKATI AYTÖRE: BİZ SİYASİ PARTİ TOPLANTILARINDA YARGILANIYORUZ

Verilen aranın ardından duruşmaya savunmalarla devam edildi. Osman Kavala’nın Avukatı Tolga Deniz Aytöre söz aldı. Osman Kavala’nın duruşmaya katılmamasını ve savunma yapmamasını desteklediğini söyleyen Aytöre, “Biz hukukla yargılanmıyoruz. Biz siyasi parti toplantılarında yargılanıyoruz. Daha da kötüsü buna ses çıkarmayan yargı makamlarının olduğu mahkemelerde yargılanıyoruz” dedi.

AİHM’nin ihlal kararını hatırlatan Aytöre, "Gezi dosyasında beraat kararı çıkınca apar topar bir suç üretilmeye çalışıldı. Casusluk amacıyla devletin gizli kalması gereken bilgi ve belge temin etmekle suçlanıyoruz. Biz diyoruz ki bize bu bilgi ve belgeleri verin. Ortada bilgi ve belge yok” ifadelerini kullandı.

"BARKEY İLE GÖRÜŞTÜĞÜ İDDİA EDİLİYOR, DOSYADA BİR TANE GÖRÜŞME İÇERİĞİ YOK"

Mahkeme tarafından verilen tutuklamanın devamı kararlarına dair konuşan "Siz gelip huzurda tartışılmayan, savunmamızı almadığınız delilleri tutuklamanın devamına gerekçe yapamazsınız. Bu deliller zaten tutuklamaya yeterli olsaydı Gezi davasında beraat kararı verilmezdi. MASAK raporu Gezi dosyasında düzenlenmiş bir rapor. MASAK raporu nasıl casusluk dosyasında tutuklamanın devamına gerekçe oluyor. Henri Barkey ile defalarca görüşüldüğü iddia ediliyor, dosyada bir tane görüşme içeriği yok. Bu delillerle tutuklamanın devamına karar vermeniz olası değil. Yaklaşık 4 yıldır hep aynı şeyleri tartışıyoruz. Birinin ‘sağ koluyuz’, ‘Saros’un bilmem sol koluyuz’ suçlamaları. Belgesi nerede, yok. Peki bu kadar yokluğun arasında siz tutuklama kararını nereden çıkarıyorsunuz?” diye sordu.

"BU İDDİANAME MAHKEMEYE YALAN SÖYLÜYOR"

Aytöre mahkeme başkanına dönerek şunları söyledi: "Madem Osman Kavala ile Henri Barkey arasında ‘yoğun görüşme’ler var. Neden geçen duruşma kendisine sormadınız, neden ‘bu kadar ne konuştunuz’ diye sormadınız? Bu iddianame mahkemeye yalan söylüyor. Dosyada devletin HTS raporu var, Kavala ile Henri Barkey arasında bir görüşme olmadığına dair. Ve adil yargılanma hakkımız elimizden dört yıldır alınıyor. Yasal usulleri olmayan suçlamalar tutukluluk devamına yönelik kararlar alınması yanlış ve hukuka aykırı kararların ötesinde, kamu yetkisinin kötüye kullanılması sorunudur”

BAYRAKTAR: MAHKEMENİZ TARİHİ BİR GÖREVLE KARŞI KARŞIYA

Osman Kavala’nın Avukatlarından Köksal Bayraktar ise şunları söyledi: "Türkiye'deki yargı organları AİHM kararlarına uymak zorundadır. Buna dayanarak bundan üç yıl önce karar kesinleştiğinde avukatlar olarak müracaat ettik. Buna rağmen uymama devam ediyor. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, istinaf mahkemesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve mahkemeniz sanki AİHM kararı yokmuş gibi kendi kanunlarımız arasında dönüp duruyoruz. Böyle Türkiye'yi giderek uçurumun kenarına getiriyoruz. Osman Kavala tam 1487 günden bu yana hürriyetinden mahrum bir şekilde yaşıyor. 4 yıldır insan hakkı ihlali yaşanıyor. 4 yıldır bir insan dört duvar arasındadır. Osman Kavala ve bizler siyasi baskı altındayız. Hiçbir siyasinin ‘şunun artığıdır’ deme hakkı yoktur. Hiçbir siyasetçi 4 yıldır tutuklu olan birisi ile ilgili ‘mahkum olacak’ deme hakkı yoktur. Bundan yargının bağımsızlığının ihlali ortaya çıkıyor. Dolayısıyla siz tarihsel bir görevi üstleniyorsunuz. Türkiye’de yargı bağımsız mıdır değil midir, sizler bugün bunun kararını vereceksiniz. Yani Osman Kavala’yı hürriyetine kavuşturmanız kararı ile yargının bağımsızlığını göstereceksiniz. Ve sizlerden bunu arz ediyoruz.”

SAVCI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI TALEP ETTİ

Beyanlarının ardından söz alan duruşma savcısı sunduğu mütalaasında Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Ardından tekrar söz alan Avukat Köksal Bayraktar, savının tutukluğun devamı yönündeki beyanı için “Anayasaya aykırı düşünce ile karşı karşıyayız” dedi.

MAHKEME TUTUKLULUĞUN DEVAMINA KARAR VERDİ

Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına oy çokluğuyla karar verdi. Bir sonraki duruşma 17 Ocak 2022’de görülecek.

"YARGI ŞANSINI KULLANAMADI"

Kararın ardından Osman Kavala'nın Avukatı Deniz Tolga Aytöre, Osman Kavala'nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu açıklama yaptı. Açıklamalarda şu ifadeler öne çıktı:

Osman Kavala'nın Avukatı Deniz Tolga Aytör: "Bugün bağımsızlık konusundaki endişeleri gidermek konusunda bir şanstı, siyasetin yargıya müdahalesinin olmadığını göstermek için şanstı. Bence yargı bu şansını kullanamadı"

"ENDİŞEM BU DURUMUN KANIKSANMASI"

Osman Kavala'nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra: "Benim büyük endişem bu durumun kanıksanması, normalleşmeye başlaması ve normal kabul edilmesi. Sadece bunun normal olarak kabul edilmemesi gereken bir durum olduğunu belirtmek istiyorum"

"YAŞAM HAKKINA MÜDAHALEDİR"

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu: "Gerçekten uzak dayanaklarla, siyasi saiklerle bir insanı içerde tutmak hürriyeti tahdit suçundan çok daha öte yaşam hakkına müdahaledir" 

DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA: "GERÇEKLERİ ÇARPITMANIZA İZİN VERMEYECEĞİZ"

Duruşma öncesi Taksim Dayanışması adliye önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada şu vurgular öne çıktı:

"Sekiz sene, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, senelerdir süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi’yi kirletemezsiniz! Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz! Gezi Direnişi’ni bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız beyhudedir! Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz! Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz!  Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz! Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü haklıyız! Gezi hep haklı!"

GEZİ DAVASINDA NE OLMUŞTU?

Gezi soruşturması, Gezi eylemlerinin ilk günlerinde başladı. Soruşturmayı yürüten isim Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle yetkili savcı Muammer Akkaş'tı. Yüzlerce sayfalık telefon görüşmeleri, polis fezlekesi, polisin fiziki takip sırasında çektiği fotoğraflar ve elbette sosyal medya paylaşımları dosyanın ‘delilleri’ arasına girdi. Akkaş soruşturmayı yürütürken 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yürüttüğü için görevden alındı. 8 Temmuz 2013’te Gezi Parkı eylemleri nedeniyle aralarında Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun bulunduğu yirmiden fazla kişi gözaltına alındı ancak sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. 26 kişi hakkında Mart 2014’te "terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla dava açıldı. İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi, görülen 7 duruşmanın sonucunda, 29 Nisan 2015’te tüm isimlerin beraatına karar verdi.

Ancak bununla bitmedi. Bu davadan 4 yıl sonra, 6 Kasım 2018'de düzenlenen operasyonla 114 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 12'si ifadelerinin ardından serbest bırakılırken Yiğit Aksakoğlu tutuklandı. Osman Kavala zaten aynı soruşturma kapsamında 1 Kasım 2017'den beri tutuklu bulunuyordu.

Bu kez İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca aralarında Osman Kavala, Can Dündar, Mücella Yapıcı’nın da olduğu 16 kişi hakkında Gezi Parkı eylemlerimi organize ve finanse ettiği iddiasıyla dava açıldı. İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde 24 Haziran 2019’da başlayan yargılama 18 Şubat 2020’de sonuçlandı. Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Can Atalay'ın da aralarında olduğu 9 kişinin “yüklenen suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığı”na karar veren mahkeme belagatlerine hükmetti. 7 kişinin dosyası ise ayrıldı. Savcı Edip Şahiner, karara itiraz etti, dosya istinaf mahkemesine taşındı. Kararın temyiz edildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (istinaf), Osman Kavala dahil 9 kişi için verilen beraat kararını bozdu.

Bu arada 2017’den beri tutuklu bulunan Osman Kavala zaten hiç hapisten çıkamadı. Hakkında yeni soruşturma olduğu iddiasıyla gözaltına alındı, yeniden tutuklandı. Bu kez eski CIA danışmanı Henri Jak Barkey ile aynı dosyaya konulan Kavala’ya 15 Temmuz'daki darbe girişimine dair suçlamalar yöneltildi: "Anayasa'yı ihlal" ve "siyasal veya askeri casusluk". İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada heyet, dava dosyası ile İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki Gezi Parkı dosyası arasında "fiili ve hukuki irtibat" bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmelerine, dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmetmişti.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince 28 Nisan 2021'deki duruşmada, dosyası ayrılan 7 kişinin bu dosya ile birleşmesine hükmetti. Böylece 16 kişi ile başlayan Gezi davasına Henri Jak Barkey’in eklenmesi ile yargılanan kişi sayısı 17’ye çıktı. Aynı duruşmada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen "Çarşı" davası dosyası da incelemek üzere istendi.

ÇARŞI DAVASI GEZİ’YE NASIL KATILDI?

Gezi Parkı olaylarına ilişkin aralarında Beşiktaş taraftar grubu Çarşı mensuplarının da bulunduğu 35 kişiye, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet", "terör örgütü kurma veya yönetme ile örgüte üye olma" suçlarıyla açılan dava beraatla sonuçlandı. Ancak Yargıtay beraat kararını bozdu. Bozma kararında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki Gezi Parkı olaylarına ilişkin dosya ile bu dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu iddia edilerek, "örgüt üyeliği suçunun özelliği nazara alınarak, her iki dosyanın birleştirilmesi…” gerektiğini belirtildi. Kararın ardından 35 kişi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden hakim karşısına çıktı. Yeniden yapılan yargılamada Yargıtay’ın bozma kararına uyuldu ve her iki dosya için birleştirme kararları çıktı.

Reklam
ÖNCEKİ HABER

TTB üyesi hekimler: Toplumun sağlık hakkı için mücadele ediyoruz

SONRAKİ HABER

MB Başkanı Kavcıoğlu: Enflasyonda kalıcı düşüş oluşana kadar tüm araçları kullanmaya devam edeceğiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...