Prof. Dr. Rıfat Okçabol: MEB’in “Eğitimin 20 yılı raporu”, TÜİK’in işsizlik oranları gibi
MEB, 2000-2019 yıllarında eğitimde yaşanan dönüşümü incelediği bir kitapçık yayımladı. MEB'in iddialarını sorduğumuz Prof. Dr. Okçabol, "Bu rapordaki rakamlar TÜİK'in işsizlik oranları gibi" dedi.

Fotoğraf: Ufuk Ertop/AA
İLGİLİ HABERLER

Eğitim Sen: iktidar ihtiyaçlarını gözeten bir şûra kabul edilemez

Eğitimde organize işler

Eğitim Sen: Eğitim bütçesi yeni sınıf yapmaya değil, müteahhite gidiyor
Hasan Metin TAŞKIRAN
Millî Eğitim Bakanlığı, (MEB) "Türkiye'de Eğitimin 20 Yılı: 2000-2019" başlıklı bir kitapçık yayımlayarak 2000 ile 2019 yılları arasındaki eğitimde yaşanan dönüşümü inceledi. MEB'in örgün eğitim istatistikleri ve verileri kullanılarak hazırlanan kitapçık; eğitime erişim, yatırım ve eğitim performansı olmak üzere üç ana başlıkta toplandı. Bu başlıklarda Türkiye genelinde incelenen değişimler, kitabın sonunda il düzeyinde de değerlendirildi ve 81 ilde yapılan faaliyet sonuçları, ayrı ayrı sunuldu. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın takdimi ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in önsözü ile başlayan kitapçıkta genel olarak AKP iktidarının 18 yıllık eğitim politikasını allayıp pullanılmış, neredeyse her konuda ne kadar iyi bir eğitim politikası (!) yürüttükleri iddia edilmiş. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıfat Okçabol ile MEB’in yayımladığı kitapçığı ve iddialarını konuştuk. Raporun inandırıcılıktan uzak ve gerçek dışı olduğunu söyleyen Okçabol, “Bu rapora güvenilmez, bu rapordaki rakamlar İstatistik Enstitüsü’nün işsizlik oranı gibi rakamlar” dedi.
İDDİA ETTİKLERİ BAŞARI TABLOSUNDA DAHİ 4+4+4 SINIFTA KALDI
MEB’in hazırladığı “Türkiye'de Eğitimin 20 Yılı: 2000-2019” kitapçığının Eğitime Erişim Göstergeleri bölümünde okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim alanlarında; okullaşma oranları, öğrenci ve öğretmen sayıları gibi birtakım veriler bulunuyor. Verilerde ise 4+4+4 eğitim sisteminin yürürlüğe girdiği yıllarda düşüş dikkat çekiyor, konuya ilişki görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. Rıfat Okçabol ise rapor için “Buradaki bazı verilere güvenmeyi bırak inanmak mümkün değil ama veriler üzerinden bir şey söyleyecek olursak 4+4+4 yasası çıktıktan sonra okul öncesi eğitimi boşladılar. Rakamlar doğru olmasa da genel gidişi yansıtıyor tabi ki” diye konuştu.
Raporda yer alan tabloda 2011 yılında okul öncesi eğitimde 1 milyon 170 bin öğrenci varken 55 bin öğretmen olduğu, 2013 yılında yani 4+4+4 yasası çıktıktan sonra öğrenci sayısının 1 milyona düştüğü gözlemleniyor öğretmen sayısının ise 63 bine çıktığı iddia ediliyor. Örneklerdeki verilerin inandırıcı olmadığını söyleyen Okçabol, “İmkanı yok. Zaten okul öncesinin çoğunluğu özel okul, özel okullarda öğrenci sayısı düşerken öğretmen sayısı artar mı?” ifadelerini kullandı.
“UTANMASALAR ÖĞRENCİ BAŞINA 1 ÖĞRETMEN DÜŞÜYOR DİYECEKLER”
Yine raporda okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısına ilişkin veriler ise Türkiye gerçekleri ile pek de paralel değil. Raporda iddia edilen öğretmen başına düşen öğrenci sayıları 2019’da; okul öncesi 16,5, ilköğretimde 16,1, ortaokulda ise 14,8 olduğu. Bu verileri değerlendiren Okçabol, “Neredeyse öğrenci başına bir öğretmen düşüyor diyecekler utanmasalar. Eğitim Sen’in raporları Eğitim-İş’in raporları sınıf kalabalığından şikayet ediyor. Pandemide önlem olarak sınıf mevcutları düşürülmeli, öğretimi ikiye falan bölün diyorlar. Yani mesela elimdeki veriye göre ortaokullarda öğretmen başına 14,8 öğretmen düşüyormuş, özel okullarda bile böyle oran yok nasıl böyle yazıyorlar ben anlamıyorum. Maalesef iktidar her alanda toplumu kandırdığı gibi eğitim alanında da toplumu kandırıyor” dedi.
“CÜMLEYİ ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYOR BİZİMKİLER NE BAŞARISI”
Kitapçığın Eğitim Performansı Göstergeleri bölümünde ise Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olan PISA verilerine ilişkinde birtakım grafiklere yer veriliyor. Uluslararası öğrenci değerlendirme verilerini yalnızca Türkiye kısmıyla sınırlı bırakan grafiklerde geçmişe dönük sonuçlar karşılaştırılarak bir başarı tablosu çiziliyor. Türkiye’nin PISA sonuçlarını ve raporda hazırlanan tabloyu değerlendirmesini istediğimizde ise Rıfat Okçabol şu ifadeleri kullandı; “PISA ve TIMSS verileri için güzel güzel grafikler yapmışlar, 2018’de son PISA raporu çıktığında bir makale yazmıştım o zaman da yine MEB övünüyordu ‘Yükseldi, şöyle yaptık, böyle yaptık’ diye ama yükselen ne? Diğer ülkelerin ortalaması ile karşılaştırdığımızda onların ortalamasına bile çıkamıyoruz. Toplumu kandırıyorlar öyle görünür bir başarı yok, var olan başarı daha önceki yıllardaki başarısızlığa göre başarı. En son verileri hatırlıyorum cümleyi anlamada zorluk çekiyor bizimkiler neresi başarı.”
SAHİDEN ÖĞRENCİ BAŞINA 6 BİN LİRA DÜŞÜYOR MU?
Kitapçıktaki bir diğer bölüm Yatırıma Dayalı Göstergeler, bu bölümde ise bakanlık bütçesi, pansiyon sayısı, burs alana öğrenciler ve basılan kitaplar gibi veriler bulunuyor. Verilerin belki de en dikkat çekici olanı ise öğrenci başına düşen bakanlık bütçesi. 2019 yılında Milli Eğitim Bakanlığı öğrenci başına 6 bin 239 TL harcadığını iddia ediyor. Yıllık Milli Eğitim Bütçesini öğrenci sayısına bölünmesiyle elde edilen bu verilerin gerçekliği; okula kayıt parası, istenen malzemeler ve hatta kimi okulda temizlik görevlilerinin veliler tarafından tedarik edildiği düşünüldüğünde oldukça tartışmalı. Bütçenin artışına ilişkin konuşan Okçabol önümüzdeki ay yapılacak eğitim şurasını da hatırlatarak, “Bütçe artarken mutlak değer olarak artıyor, yatırım artmıyor ki, bütçe artmış peki artan ne, bedava kitap dağıtmışlar milyarlarca, artan o. Mesela aralık ayında şura yapacaklar nerede yapacaklar 20. Şura’yı? 5 yıldızlı otelde yapacaklar, Ankara’da şura salonu var orada yapsalar, şura üyeleri öğretmenevlerinde kalsa bedavaya mal olacak bütçede hep onlar var. Ders aletlerini 2011’den beri kitapları hep dışarıya bastırıyoruz paralar hep oraya gidiyor” diye konuştu.
Burs verilerinde 2015-2016 yılında 40 bin bursiyerin azaldığını belirten Okçabol, “Ne oldu, burs alanlar vaz mı geçti? Peki bu verilerde örneğin burs alanların oranları ne imam hatibe gidenler ne genel eğitimde ne mesleki eğitimde ne belli değil. Yani bütün bunların anlamı şu; bu rapora güvenilmez, bu rapordaki rakamlar İstatistik Enstitüsü’nün işsizlik oranı gibi rakamları” İfadelerini kullandı.
Evrensel'i Takip Et