26 Aralık 2012 14:52

Yaşıyormuş gibi yapmak: asgari ücret

Türkiye’nin çeşitli illerinden TBMM’ye giden işçiler, asgari ücretin yükseltilmesi talep etmişlerdi. Biz de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okuyan arkadaşlarımıza asgari ücret hakkındaki düşüncelerini sorduk. İktisat Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Sırma Akhan; “Halkın hayat sta

Yaşıyormuş gibi yapmak: asgari ücret
Paylaş
Utku ÖZVERİ İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

 HERKES KAZANACAĞI PARANIN PEŞİNDE
İktisat Fakültesi’nden bir başka arkadaşımız Abdullah Alan ise; “ben asgari ücreti belirlesem 2000 tl olarak belirlerdim” diyor ve ekliyor; “TOKİ’de çalışırken can güvenliğimiz yoktu. Binlerce voltluk elektrik geçen yerlerde kablolar çıplak halde duruyordu. Bizlerin can güvenliğini düşünen hiçbir kurum ve kuruluş yoktu. İnsan hayatına kimse değer vermiyor herkes kazanacağı paranın peşindeydi. Hükümetin uygulamalarına bakarsak bunlar düzelemez tabi kafalarına taş düşmezse.” İktisat fakültesinden bir diğer arkadaşımız İlknur Yavuz ise; “Asgari ücretin ne kadar olduğunu bilmiyorum ama geçinilebilecek bir ücret olmadığını biliyorum. Devletin bu konuda yapabileceği herhangi bir şey yoktur. Bir anda 750 tl nasıl 1500 tl nasıl yapsın yapamaz. Ancak 20 lira zam yapa yapa uzun vadede bir çözüm yolu bulabilir. Yoksa Yunanistan gibi ekonomik çıkmaza girilir. Ama geçinilecek bir ücrete çekilmelidir, o da nasıl yapılır bilmiyorum. Üniversiteyi bitirip de işsiz kalanlar kendini geliştirmeyenlerdir. Üniversitede kendini geliştiren bir öğrencinin çok rahat iş bulabileceğini düşünüyorum” dedi.
SİNEMAYA TİYATROYA GİTMEK BİZİM DE HAKKIMIZ!
Öğrenci arkadaşlarımızla ne düşündüklerine dair konuştuk. Ya okulun emekçileri? Asgari ücretle çalışanları? Asgari ücretle geçinmeye çalışan temizlik işçileriyle de konuştuk asgari ücret meselesini. Okul yönetiminden çekindikleri için isim vermek istemediler ve ne koşullar altında çalıştıklarını da bir yönüyle anlatmış oldular. İlk konuştuğumuz işçi şöyle diyordu; “asgari ücret en az yoksulluk sınırına çekilmelidir.
Sinema, tiyatro, dışarıda herhangi bir cafede oturmak bizim de hakkımız. Ama verilen ücretle temel ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz bile. Günde 9 saat çalışıyoruz. Fakat mesai ücretlerini alamıyoruz. Sendikalaşmak isterim. Hakkımız olduğu söyleniyor ama nerde bir sendikalaşma olsa işçiler işten atılıyor. Biz de korkuyoruz bu durumdan, üç kuruşluk maaşımızdan da olursak nasıl yaparız? 2010’un yaz aylarında maaşı 5 gün eksik aldık. Bunun için  rektörlüğe dilekçe yazdık. Fakat okulumuzda çalışan memur arkadaşlar, siz bizi şikayet etmiş oluyorsunuz. Biz bu dilekçeyi rektörlüğe gönderemeyiz dedi. Biz sizi şikayet etmiyoruz neden edelim dediysek de kabul ettiremedik. Sorunlar saymakta bitmiyor. Taşeron çalışıyoruz; devlet taşeron şirkete kişi başına 1900 lira para veriyor. Şirket bize ulaşım ve yemek parasıyla birlikte 1050 lira ücret veriyor. Taşeron şirket hiçbir iş yapmadan kişi başına 850 lira para kazanıyor. Devlet taşerona para vermeden 1900 lirayı bize verse de biz de daha rahat bir yaşam sürsek daha iyi olmaz mı? Devlet bizi düşünmelidir. İhaleler açılıyor, şirketler geliyor gidiyor. Hiçbiri de bu insanlara zam yapalım diye düşünmüyor. Yemekhaneye zamlar yapılıyor ama bize gelince paraları olmuyor. O kadar çok üniversite öğrencisi var ki bu öğrenciler düzgün bir maaşla nasıl iş bulacaklar hiç bilmiyorum. Çocuklarımızı okutmaya çalışıyoruz; okusalar iş bulabilecekler mi? 6700 hukuk öğrencisi İstanbul Üniversitesi’nde, diğer okulları bilmiyorum. Üniversiteye gitmek için dershaneye gidilmesi gerekiyor, biz bu parayla çocuğumuzu nasıl gönderelim?
Genç bir temizlik işçisi ise  şunu söylemeden geçemiyorum diyerek devam ediyor. Ben bekarım nasıl evleneyim, çocuklarıma nasıl bakayım bunları sürekli düşünmekten bıktım.”

ÖNCEKİ HABER

Katliamcıların yakasını bırakmayacağız

SONRAKİ HABER

Polisler yine kameralara takıldı!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...