15 Ekim 2021 10:59

Sağlık örgütleri: Aşıya değil halk sağlığını tehdit eden uygulamalara karşı çıkılmalı

Kovid-19 aşısına dair yapılan kara propagandaya ve aşı karşıtlarının 17 Ekim'de İzmir'de yapmak istediği mitinge dair konuştuğumuz sağlık örgütlerinin temsilcileri, "Mitinge izin verilmemeli" diyor.

Fotoğraf: Pixabay

Reklam

Ramis SAĞLAM
İzmir

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de aşı karşıtlığı tartışmaları devam ediyor. Hükümet yetkilileri ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere yetkililer aşı olma çağrıları yaparken bir taraftan da aşı karşıtları 17 Ekim 2021 tarihinde İzmir’de “Büyük Uyanış” başlıklı mitingde bir araya gelmeye hazırlanıyor. İzmir’deki sağlık örgütleri temsilcileri ve Emek Partisi İzmir İl Başkanı ile konuyla ilgili görüştük.

MÜFTÜOĞLU: HALK SAĞLIĞI SUÇU İŞLENİYOR

İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Funda Müftüoğlu, en az 2 doz aşısı olan 18 yaş üstü nüfusta aşılama oranı yüzde seksenlere dayanan, büyükşehirler içinde en yüksek orana sahip İzmir’de aşı karşıtı miting yapılmasının kabul edilebilir olmadığını söyledi. Müftüoğlu, “Yalnızca aşı karşıtı olarak değil maske ve mesafe kuralına da karşı olduklarını önceki mitinglerinde maskesiz alanda yer alarak ilan etmiş olan bu grup açıkça, aşı karşıtı propagandalarıyla halk sağlığı suçu işlemektedir” dedi.

Aşılı bireyin yalnızca hastalıktan korunmayacağını, aynı zamanda hastalığın yayılması ve bulaşmasını da önlediğine dikkat çeken Müftüoğlu, aşı karşıtı gruplar tepkilerinin bireysel olduğunu iddia etse de art arda aşısız ya da aşı karşıtı kişilerin Kovid-19 nedeniyle öldüğünü ve bu tür propagandaların önümüzdeki günlerde daha çok can alacağını söyledi.

ULAŞOĞLU: MİTİNGE İZİN VERİLMEMELİ

SES İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hülya Baran Ulaşoğlu, maskesiz ve mesafe kuralları gözetilmeksizin gerçekleştirilecek olan mitinge İzmir Valiliği’nin izin vermemesi gerektiğini söyledi. Ulaşoğlu, “Aksi bir tutum, aşılamadan önce kaybedilen 445 hekimin vebali üstümüzdeyken, hastanelerde gece-gündüz ailelerinden ayrı, izinleri iptal edilerek çalışan, aile sağlığı merkezlerinde ağır iş yükünün yanında bir de günde bir buçuk milyona yakın Kovid-19 aşısı uygulayan sağlıkçıların emeklerini hiçe saymak olacaktır” dedi.

Aşı karşıtlarının söylem ve mitinglerinin kişisel özgürlük ve hak olarak değerlendirilemeyeceğini söyleyen Ulaşoğlu, “Halk sağlığı açısından hepimizin uyması gereken zorunluluklar var. Hele de sağlık çalışanlarının hastane bahçelerinde yaşadıklarını anlatmasına izin vermeyip hıfzıssıhha kurulu kararı ile yasaklayan Valilik böyle bir mitinge nasıl izin verir, anlam veremiyoruz” diye konuştu.

DURUSOY: BİLİMSELLİKLE İLGİSİ YOK

Aşı karşıtlığının bilimle ilgisi olmadığını belirten Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Raika Durusoy da “Pandemide kaygı düzeyinde de artış oldu ve kaygılı insanlar sağlıklı değerlendirme yapamayabilir. Milyonda bir dozda görülebilecek bir etki çok fazla büyütülüp insanlar manipüle edilebilir. Sağduyuyu korumak, akıl ve mantıkla karar vermek lazım. Güvenilir ve bilimsel kaynakların önerilerini izlemekte fayda var” dedi.

Durusoy, aşı konusunda tereddüdü olanların hastalığa yakalandıklarında hastalığı ağır geçirme ve ölüm risklerinin yüksek olacağını bilmeleri gerektiğini ekledi.

ÇAMLI: PANDEMİYLE MÜCADELEDE AŞI ANAHTARDIR

İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise, aşıyla dünyada her yıl milyonlarca kişinin salgın hastalık dolayısıyla ölmesini ya da sakat kalmasını engellediklerini hatırlatarak “20. yüzyılda gördüğümüz birçok hastalığı artık görmüyorsak ya da hastalıkların etkisinin azaldığını fark ediyorsak bu aşı sayesindedir. Bu salgında, hastaneye yatan veya vefat eden kişilerin yüzde 90'ından fazlası aşısız ya da eksik aşılı. Bu da aşının pandemiyle mücadelede ne kadar etkili bir anahtar olduğunu bir kez daha kanıtlıyor” dedi.

“SUSKUNLUK, AŞI TEREDDÜDÜNÜN ARTMASINA YOL AÇABİLİR”

Lütfi Çamlı, ifade özgürlüğü kapsamında böyle bir miting yapılmasına izin verilse bile bu ülkeyi yönetenlerin buna en üst düzeyden cevap vermesi ve net bir tavır alması gerektiğini söyleyerek, “Suskunluk, kamuoyunda yanlış anlaşılabilir ve aşı tereddüdünün artmasına yol açabilir. O yüzden yöneticilerin net bir tavırla, hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde açıklama yapmaları görev ve sorumlulukları gereğidir” diye konuştu.

UYAR: AŞIYA KARŞI OLMAK BİLİME KARŞI DURMAKTIR

Emek Partisi İzmir İl Başkanı Emine Uyar, “Salgın hastalıkların önüne geçebilmek bugüne kadar aşı ile mümkün olabilmiştir. Çocukluğumuzda geçirdiğimiz pek çok hastalığı bugün görmememiz yine bu hastalıkların aşılarının bulunması ve halkın yaygın olarak aşılanması sayesindedir. Bugün aşıya karşı olmak bilime karşı durmaktır. Asıl karşı durulması gereken aşının ve hayati önemdeki pek çok ilacın uluslararası şirketlerin tekelinde bulunması, para ile satılması, Kovid-19 nedeni ile dünya çapında milyonlarca insan hastalıkla pençeleşirken ve pek çok insan da hayatını kaybederken patentinin paylaşılmamasıdır. Kapitalist sistem içerisinde sağlığın ticarileşmesinin sonuçlarını dünyada ve ülkemizde en derinden Kovid-19 sürecinde yaşadık” dedi.

“HASTALIĞIN YAYILMASINA GÖZ YUMANLARA KARŞI SOKAĞA ÇIKILMALI”

Uyar, “Bizler komplo teorilerine değil ülkemizdeki ve dünyadaki saygın bilim insanlarının, onların örgütlerinin ne dediğine bakmak ve o doğrultuda hareket etmek durumundayız” diyerek halk sağlığı söz konusu iken daha sorumlu davranmak gerektiğini belirtti.

Ülkeyi yönetenlerin salgının başından bu yana olduğu gibi aşı konusunda da samimi davranmadıklarını söyleyen Uyar, “Aşı olmayanları ikna ve teşvik etme konusunda kayda değer bir çalışma yürütülmemekte, barış mitingleri yasaklanırken aşı karşıtı mitinglere izin verilmektedir. Yüz yüze eğitim konusunda da aşı, test ve hijyen kuralları konusunda da gerekli önlemler alınmamakta, hastalığın yayılmasına göz yumulmaktadır. Asıl olarak bunlara karşı sokağa çıkılmalıdır” diye konuştu.

Reklam