Hendek Davası | Gerçeğin açığa çıkması sorumluların ceza almasına yetmez
Facianın tüm sorumlularının, buna göz yuman kamu görevlileri de dahil hak ettikleri cezaları alabilmesi ve Hendek için adalet talebiyle dayanışmayı büyütelim.

Fotoğraf: Onur Güden/DHA
İLGİLİ HABERLER

Hendek iş cinayeti davası 25 Ekim 2021'e ertelendi
Arzu ERKAN
Emek Partisi MYK Üyesi
“Ben basınla duyuracağım sesimi, kapatmayacak. Türkiye duyacak, dünya duyacak. Parası olan kazanmayacak bunu üç kuruş için fabrikada kölelik yapan kazanacak…” Tarih, 6 Ocak 2021. Yer, Sakarya Adliyesi bahçesi.
“Bu davayı zenginler kazanamayacak. Bu dava işçilerimizin davası. Bu dava toprağa gömülen, parça parça olan kardeşlerimizin davası”… Tarih, 13 Eylül 2021… Yer, Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri Ferizli duruşma salonu önü.
Bu sözler Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikasında yaşanan patlamada kardeşi Sebahattin Tepeçınar’ı kaybeden Hatun Tepeçınar’a ait.
İlki, 6 Ocak’ta görülen ilk duruşmada, kendisi ve diğer işçi yakınları ile patlamada yaralanan işçiler duruşma salonu küçük olduğu gerekçesi ile salona alınmayarak, bekledikleri adliye bahçesinde o anları kayıt altına almaya çalışan Evrensel Gazetesi Muhabiri Hasret Gültekin Kozan’ın polislerce engellenmeye çalışılması sonrası isyanı.
İkincisi ise önceki gün görülen dördüncü duruşma sonrası salon önünde basına yapılan açıklamada ağzından dökülen sözler.
İlk duruşmanın üzerinden 8 ay geçmiş, Hatun Tepeçınar ve diğer kardeşlerinin davaya müdahil olma talepleri önceki gün görülen dördüncü duruşmada da reddedildi.
Salona alınmadıkları ilk duruşmada yaşadığı öfke, sanıkların ağzından çıkan her sözcükle yaşadığı acının katmerlenmesi hiç bitmemiş. Her duruşmanın ardından adaletin sağlanarak, sorumluların hak ettikleri cezaları alacaklarına dair inancı bir kez daha sarsılıyor. Duruşmada Avukat Can Atalay’ın da dediği gibi Tepeçınar ailesinin müdahillik talebi 4 celsedir reddedilirken, sanıklar ve avukatlarının ilk duruşmadan bu yana gündeme getirdikleri “sabotaj” iddiaları, üstelik MİT’ten gelen “Böyle bir ihbar yoktur” yazısına rağmen mahkeme heyeti tarafından hâlâ incelenmeye değer bulunuyor!
GERÇEK ENGELLENEMİYOR
Emek Partisi olarak ilk duruşmadan bugüne davayı takip ediyoruz. Dört celsedir tutuklu yargılanan Patron Yaşar Coşkun’un işçileri hakir gören tavrına, kendi sınıfının has bir temsilcisi olarak işçilerin sağlığı ve hayatını bir maliyet unsuru olarak görmekten öteye gitmediğine tanığız. İlk duruşmada “İşçi arkadaşlar ağzından çıkacak sözlere dikkat etsinler” diyerek mahkemede ifade veren işçileri tehdit etmekten geri durmayan Patron Yaşar Coşkun, dördüncü duruşmada daha da ileri giderek hiçbir önlem alınmayarak, üretim baskısı ile adım adım gelen faciayı verdikleri ifadelerle ortaya koyan, üstelik de bir bölümü patlamadan yaralı kurtulan işçiler hakkında gerçek dışı beyan verdikleri gerekçesi ile suç duyurusunda bulundu. Gerek sanık Yaşar Coşkun gerekse de sanık avukatları, işçiler ve yakınlarının avukatlarını hedef alan sözler sarf ederken, avukatların daha önce takip ettikleri davalar üzerinden onları “provokatör” ilan etmekten de geri durmadılar. Öylesine ki Patron Yaşar Coşkun “Bunlar Gezici, ben MÜSİAD başkanıyım” gibi sözler sarf ederek, kendisinin politik kimliği nedeniyle yargılandığı imasında bile bulundu.
İlk duruşmadan bu yana sabotaj iddiasının ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilmesi, işçiler ve yakınlarının tehdit edilmesi, kimi işçi ailerinin sanık avukatları tarafından hedef haline getirilmesi, sanık avukatlarının bileyerek isteyerek ortamı germe çabaları, hiçbir şey ama hiçbir şey gerçeklerin açığa çıkarılmasını engelleyemiyor.
Koruyucu ekipmanların mevzuata uygun verilmediği, kaçak barut üretiminin sanıkların reddetmelerine rağmen üstelik kendi tanıklarınca “Barut üretimi yapılıyordu” denilerek kabul edilmesi, yine kendi tanıklarının bile müdafi avukatlarının sorduğu sorular karşısında üretim baskısı yapıldığını kabul etmek durumunda kalması, tüm bunlar dördüncü celsede de bir kez daha ortalığa serildi.
Soma’dan, Ermenek’ten, Torunlar’dan biliyoruz ki gerçeklerin müdafiler ve avukatları tarafından duruşma salonlarından bilgi ve belgeleri ile açığa çıkarılması patronların ve patronların hiçbir önlem almadan işçileri çalıştırmasına göz yumanların ceza almasına yetmiyor. Adaletin terazisi, eğer işçi ve emekçiler, eğer demokrasi güçleri, eğer sendika ve meslek örgütleri, işçiler ve ailerinin yanında yer almazsa patronlardan yana ağır basıyor. Coşkunlardan önceki örnekler de, ilk duruşmadan bugüne yaşananlar da bunu gösterdi. Dördüncü duruşmada, emek ve demokrasi güçlerinin, sendika ve meslek örgütlerinin desteği, 6 Ocak’ta görülen ilk duruşmada verilen desteğin oldukça gerisindeydi.
İddianameye de yansıyan, alınmayan önlemler nedeniyle göz göre göre gelen bu facianın tüm sorumlularının, buna göz yuman kamu görevlileri de dahil hak ettikleri cezaları alabilmesi ve Hendek için adalet talebiyle dayanışmayı büyütelim.
Hatun Tepeçınar’ın da dediği bu davayı parası olan kazanmasın, üç kuruş için fabrikada kölelik yapan kazansın. 25 Ekim’de görülecek beşinci celsede; hep birlikte ve daha güçlü kaza değil bu bir cinayet diyelim.
Evrensel'i Takip Et