04 Eylül 2021 00:55

Mehmet Sincar cinayeti 28 yıldır aydınlatılmadı: 3 kuşaklık adaletsizlik, bitmeyen yas...

1993'te katledilen DEP Milletvekili Mehmet Sincar'ın duruşması 6 Eylül'de Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Avukat Şaneşin Aydın: "JİTEM’ciler bu dosyaya dahil edilmelidir."

Fotoğraf: Mahsum Kara/Evrensel

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Bir milletvekili, Mehmet Sincar, sokak ortasında katledileli 28 yıl oldu. Dosyadaki tek tutuklu tetikçi Cihan Yıldız’dı, o da 2019’da salıverildi. Davanın duruşması Sincar’ın ölüm yıl dönümünden iki gün sonra, 6 Eylül Pazartesi günü, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Adalet ise henüz çok uzak… Ve aradan geçen 28 yılda yas da "yük" de nesilden nesile geçiyor. 

28 YIL OLDU, BİR ARPA BOYU YOL ALINMADI

4 Eylül 1993. Saat 18.00 sıralarıydı. DEP Milletvekili Mehmet Sincar, 6 DEP’li vekil ile birlikte faili meçhul cinayetleri araştırmak için Batman’daydı. Kentin en kalabalık yerinde saldırıya uğradılar, sekiz kurşun isabet etti Mehmet Sincar’a. Batman İl Yönetim Kurulu Üyesi Metin Özdemir ile birlikte hayatını kaybetti.

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’di ve daha 2 ay önce, Batman’a gitmiş ve çiçek atmıştı vatandaşlara. "Bin operasyon yaptık" diyen Mehmet Ağar Emniyet Müdürü, Ünal Erkan Olağanüstü Hal Bölge Valisiydi. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Süleyman Demirel oturuyordu.

Cinayetten hemen sonra başladı skandallar zinciri. Önce Devlet Bakanları Necmettin Cevheri ve Mehmet Gölhan katilin yakalandığını açıkladı, "Her şey iyiye gidecek" diyorlardı. Çok geçmeden dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu katilin yakalanmadığını belirterek bakanları yalanladı. "Her şey iyiye gidecek" açıklamalarından "Tetikçiler firarda" açıklamalarına gelinmişti bile.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) oluşturulan "Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu" Batman, Diyarbakır ve Silvan’da yaptığı incelemeler sonunda bir rapor hazırlamıştı. O rapor Hizbullahçılar diye bilinen "örgüt" elemanlarının sırtını "devlet"e dayamış ve "kontrgerilla" faaliyeti olup olmadığının "araştırılmaya" değer olduğunu söylüyordu. "Araştırılmaya değer görülmedi", araştırılsaydı belki Sincar hayatta olurdu, dahası yeni "faili meçhuller" eklenmezdi belki.

TETİKÇİ DİYE SUNULAN KİŞİ BİLE SERBEST

1996’ya gelindiğinde ise mafya-devlet-siyaset ilişkilerinin açığa çıktığı Susurluk kazası meydana geldi. O kazadan sonra hazırlanan rapora da girdi Sincar cinayeti.

Rapora göre Mehmet Sincar'ın katilleri "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım, PKK itirafçısı Aladdin Kanat ve Mesut Mehmetoğlu ile yine PKK itirafçısı İsmail Yeşilmen’di. Tüm bunlara rağmen yine de bir adım atılmadı. 17 Ocak 2000’de Hizbullah Lideri Hüseyin Velioğlu, İstanbul Beykoz'da hücre evi olarak kullanılan villada çatışmada öldürüldü. O villada ele geçen belgeler sonrası 31 sanıklı Hizbullah ana davası başladı. Ve Mehmet Sincar’ın da bu örgütün tetikçileri tarafından katledildiği iddia edildi. İddiaya göre Sincar cinayetinin tetikçisi Hüseyin kod adlı Cihan Yıldız'dı. Yıldız, 2008 yılında Avusturya'da yakalandı, Türkiye'ye iade edildi ve Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamaların ardından Sincar cinayeti de dahil 6 cinayet ve 2 silahlı yaralama eylemlerinden sorumlu tutularak, müebbet hapse mahkum edildi. 2019’da ise Yıldız'ın avukatlarının yaptığı yeniden yargılama talebi kabul edildi ve Yıldız serbest bırakıldı. Sonuçta Yıldız 6 cinayetten yalnızca 11 yıl yatmış oldu.

SİNCAR ÖLDÜRÜLDÜĞÜNDE 3 YAŞINDAYDI: "YÜKÜ BİZE KADAR TAŞINDI"

"Şimdi durum ne" sorusunu sormak için arıyoruz Avukat Şaneşin Aydın’ı.

Mehmet Sincar öldürüldüğünde 3 yaşında olan Şaneşin Aydın aynı zamanda Sincar’ın akrabası. Sırtında 28 yıllık sürecin yükü var Aydın’ın: “6 Eylül’de duruşma var. Davada bir arpa boyu yol alınmadı, dahası başa dönüldü. Bakın yerel mahkeme yeniden yargılama kararı verip, Yıldız’ı tahliye ettiğinde, dosya, kararı veren mahkemede bile değildi. Yani mahkeme dosyaya bile bakmadan tahliye kararı verdi. O dosya bizim çabalarımızla ancak 4 ay sonra, temmuz ayının sonunda mahkemeye gelebildi. Bütün duruşmalarda yeniden tutuklanmasını talep ettik reddedildi.

Şimdi dosyaya dahi bakmadan karar veren mahkeme yargılamayı yapıyor. 28 yıldır aydınlatılmayan bir cinayet, Susurluk raporuna girmiş bir cinayetten bahsediyoruz. JİTEM bağlantısına dikkat çekiyor bu rapor. Ama dosyaya bile girmiyor bu rapor. Adaletsizlik ağır bir yüktür ve bu yük bize kadar taşındı. Bizden sonrakilere taşınmasın artık…"

ZAMAN AŞIMINA GİTMESİN!

Dosyanın sanığı Cihan Yıldız "Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs" suçlaması ile yargılanıyor. Bu suçta zaman aşımı süresi 30 yıl. Şaneşin Aydın dosyanın zaman aşımı tehlikesi ile karşı karşıya olduğunun altını çiziyor: “Mart ayındaki duruşmada dosya esas hakkındaki mütalaa için savcıya gönderilmişti ancak şu ana kadar henüz ortada bir mütalaa yok. Bu ve ’90’larda işlenen faili meçhul cinayetler insanlığa karşı işlenmiş bir suç kapsamında değerlendirilmeli, zaman aşımı tartışma konusu dahi olmamalıdır.  Bunu söylüyoruz. Yine asıl sorumluların ortaya çıkarılması konusundaki taleplerimiz karşılanmalıdır. JİTEM’ciler bu dosyaya dahil edilmelidir. Esas sorumlular yargılanmadan çıkacak karar eksiktir, adaleti getirmez."

GELMEYEN ADALET, DİNMEYEN YAS…

Bir telefonla aldı Cihan Sincar "acı haberi." Eşi Mehmet sincar öldürülmüştü, 40’ındaydı daha. 3 çocukları vardı. Çocukları Kamuran 2,5, Ferhat 11, Felat ise henüz 13 yaşındaydı…

O telefondan sonra düştü yollara Cihan Sincar. 28 yıldır bıkmadan usanmadan adalet arıyor. Yasını bile tutamadan… Ya da hiç bitmeyen bir yasla.

Şimdi torunları var. "28 yıl, dile kolay" diye başlıyor sohbetimiz… Aslında dile bile kolay değil. Cihan Sincar devam ediyor: "Bir de bize sorun. Bütün dünyamız altüst oldu o telefonla. Kan dökülmesin diye git sen, sonra senin kanını döksünler… Çok ağır yıllar geçirdik, çok acılar çektik. Acısı ilk günkü gibi. Özlemi büyüyor. Torunlarım var şimdi, soruyorlar ‘niye, kim yaptı’? Yani nesilden nesile aktarılıyor acılar, yas."

“Ama” diyor ve ekliyor: “Ama büyük bir onurdu da onun eşi olmak, onu tanımak. İnsanlar öyle bir değer veriyor ki ona. Büyük bir onur duyuyorum. O çok iyi bir insandı. Çok zordu günler, faili meçhuller, köy boşaltmalar, koruculuk sistemi… Nerde biri dara düşmüş koşardı. ‘Söz vermişiz Cihan biz, söz vermişiz’ diyordu. Halkın vekiliydi, halkı için mücadele veriyordu. Vekilliğini yaptı. Tek suçu vardı, Kürt’tü.”

"BU UTANÇ ONLARINDIR"

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel "Fırat’ın kıyısında kaybolan bir koyundan sorumluyuz" demişti, Başbakanı Tansu Çiller "yaşama dokunuzlmazlığı"nı ağzından hiç düşürmüyordu. Devamını Cihan Sincar anlatıyor:

“Hepsi ‘katili bulduk, yakaladık diyorlardı. 28 yıl geçti, birini tutmuşlardı, onu da bıraktılar. Türkiye Büyük Millet Meclisinin vekiliydi, kılını bile kıpırdatmadılar. Devlet kendi milletvekilinin katilini bugüne kadar ortaya çıkarmadı, bu utanç onlarındır, Meclisindir. Biz biliyoruz katil bir kişi değil, bunu organize edenler var. Belgeler devlet arşivlerindedir, isteseler bugün ortaya çıkarırlar ama istemiyorlar. Ama bırakmayacağız peşini. Ömrümüz yettiği kadar. Ben ölsem çocukları var, torunları var… Halkı var, barış isteyen milyonlar var. Onlar bunun peşini bırakmayacak. Bir yerde adalet yoksa hiçbir şey yoktur. Bu dava aydınlığa çıkana kadar, arkasındaki güçler açığa çıkana kadar biz mücadeleye devam edeceğiz. Er ya da geç adalet gelecek. Barış da…”

ÖNCEKİ HABER

İstanbul 1 Eylül mitingi iptal edildi: Karar iki yerde protesto edilecek

SONRAKİ HABER

Silivri'de plastik üretimi yapan fabrikada çıkan yangın kontrol altına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...