16 Aralık 2012 12:11

‘Sanat ve insanın yüzleştiği koca bir dünya gördüm’

Nazlı Berivan Ak


Serginin adı “Yüzleşme”, tanıtımda sanat ve insan yüzleşiyor diyorsunuz, açar mısınız bu ifadeyi?
Sanat, bir itiraftır; sanatçı da itirafçı doğal olarak. En mahrem geçmişimizden tutun da en aleni düşüncelerimize kadar, bizim bile kendimize ifade edemediğimiz gerçeklerimiz ve bilinçaltımızda yatan her şeyin dâhil; birbirini itmeden, aynı yerde, aynı eşitlik ve mesafede durduğu tek yer sanattır. Tuvalin karşısına geçtiğimde bazen korkarım. Hani insan saklar, bastırır ya acılarını ya da hatırlamak istemediklerini, itirafını bir daha kaldıramayacağı şeyleri, işte onlara ellerimin bir özerklik bahşedeceğinden korkarım. Bu bir yüzleşmedir. Kendimle ve dışımdaki dünyayla paylaşacağım bir resim üzerinden diğer insanlarla bir yüzleşmedir bu. Ve simetrik boyutunu da bu mizansene kattığınızda, daha çoğul bir yüzleşme eylemi çıkar ortaya. Daha geniş; sadece kişisel olmayan, kendimizde barındırdığımız ve tüm yaşamı ilgilendiren konuların yoğunlukta olduğu böyle bir eylemde ortaya çıkacak olan o muazzam kitlesel yüzleşmeyi tahayyül ettiğimde, sanat ve insanın yüzleştiği koca bir dünya gördüm. İşte bu yüzden…

KENDİMLE, SİZİNLE; DAĞLA, TAŞLA...

Siz neyle yüzleşiyorsunuz bu projede?
Ben değil, sergiye gelen herkes! Şöyle açayım: İnsan, tarih boyunca doğayla ve kendisiyle mücadele etti. Kendisine karşı hep yenilse de, doğayla giriştiği birçok mücadeleden galip ayrıldı. Gücünü, topluluklardan imparatorluklara kadar birçok yapı içinde birleştirdi ve bu gücü günümüzde küresel yapılar içinde yönetiyor. “Süper güç” devletlerin dahi içinde “yönetilen” konumunda olduğu bu küresel yapılar yaşamlarını sürdürmek için sürekli projeler geliştirmek zorundalar! Odağında doğanın ve insanın, hedefinde paranın olduğu bu projelerin hayata geçirildiği bölgeler, tarih boyunca insanın ve doğanın en çok zarar gördüğü coğrafyalardır. Şöyle bir bakın! Suriye, Irak, Katar, Kıbrıs, Ürdün, İsrail, Lübnan, İran, Filistin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Bahreyn, Yemen, Mısır, Afganistan, Pakistan, Tunus, Cezayir, Libya, Sudan, Fas... Britanyalılarla Avrupalıların tanımıyla: Ortadoğu... Diğer tarafta ise bu projelerin sahipleri; Avrupa ve Amerika... İnsanın tarih boyunca sürdürdüğü mücadelede elde edebileceği gücün, hâkimiyetin zirve noktası... Kendimle, sizinle, komşumla, başkanımla, bakanımla yüzleşiyorum, doğayla, dağla, taşla, havayla, gökle, güneşle yüzleşiyoruz. Bütün meselem bu.

BİRİNDE REFAH DİĞERİNDE SEFALET

Niçin yüzleşmeye çağırıyorsunuz?
Avrupa ve Ortadoğu birbiriyle karşılaştırıldığında, birinde barış ve refah diğerinde savaş ve sefalet var değil mi? Savaşların artık bir yaşam biçimine dönüştüğü, acılarının duygusal körlüğe yol açtığı bu savaşlardan biri de sekiz yıl süren, İran ile Irak arasındaki ‘Birinci Körfez Savaşı’dır. Araplarla Farsların bu savaşı sonunda 7000 Kürt, kimyasal silahlarla katledildi, 10.000 kadarı da yaralandı. Dünya, 16 Mart 1988 yılında insanlık tarihine kara bir leke olarak düşen bu katliama karşı da sessiz kaldı. Ben sessiz kalamıyorum artık. O zamanki bombalar atıldığında sesimi yükseltebileceğim bir aracım, resim gibi evrensel bir ifade biçimim yoktu. Ama şu an atılan bombalara karşı onlarca metrekarelik dev resimler içinde avazımın çıktığı kadar bağırıyorum.

Uluslararası sergi dizisinin ilk ayağı deniliyor, nasıl devam edecek serginin kaderi, sırada hangi ülkeler var?
Türkiye’deki ilk ayağı “Yüzleşme” sergisi sonrasında sırasıyla; 2013 Nisan’ında Erbil, Haziran’da Venedik Bienali süresince Venedik’te ve ardından da Berlin’de devam edecek proje. 2014 yılı içinde de Fransa’nın beş farklı bölgesindeki önemli müzelerde gerçekleştireceğiz. Anlayacağınız, çok yoğun ve aynı derece heyecanda yıllar bizi bekliyor. Tabii ömür izin verirse.

Evrensel'i Takip Et