20 Haziran 2021 11:43

Urartu arkeolojisinin duayen ismi: Altan Çilingiroğlu

Urartu Krallığı’yla ilgili kitapları, yüzlerce makalesi bulunan Prof. Dr. Çilingiroğlu’nun, 1989-2012 arasında yönettiği Ayanis Kalesi kazıları, Urartularla ilgili bilgilerimize yenilerini eklemişti.

Altan Çilingiroğlu | Fotoğraf: Aylin Erdem

Paylaş

Özlem ERTAN

Urartu medeniyetine dair çalışmaları, makaleleri ve kitaplarıyla Anadolu arkeolojisi alanında yeri doldurulamayacak bir isim olan Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu’nu 18 Haziran akşamı kaybettik. Altan Hoca’nın öğrencisi olma, onunla aynı kazılarda çalışma onuruna erişmiş şanslı insanlardan biriyim ben. Burada “şanslı” kelimesini rastgele kullanmadım. Zira Altan Çilingiroğlu’nun derslerine girmek, onunla sohbet etmek, onun bilgilerinden faydalanmak arkeoloji bilimine gönül vermiş herkes için eşi bulunmaz bir fırsattı. Her ne kadar bizden sonraki nesillerin bu imkana sahip olamayacağını bilmek üzücü olsa da Altan Hoca’nın, geride bıraktığı kitaplarıyla, yüzlerce makalesiyle uzun yıllara yayılan, zahmetli çabalarının ürünü olan bilgi birikimini gelecek kuşaklara aktardığını düşünmek insana az da olsa teselli veriyor. Neticede onun Doğu Anadolu ve Urartu arkeolojisi alanındaki çalışmaları, bundan sonra gelecek arkeolog kuşakları için de rehber olacak.  

ÖĞRENCİLİĞİNDE URARTU’YLA TANIŞTI

Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu, 1944 yılında Trabzon Sürmene’de dünyaya geldi. Liseden sonra girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya ve Arkeoloji Bölümünden 1969’da mezun oldu ve akabinde devlet bursuyla gittiği Manchester Üniversitesinde Urartu uygarlığıyla ilgili önemli çalışmaları bulunan değerli Arkeolog Charles A. Burney’nin danışmanlığında doktorasını tamamladı.

Ancak Altan Çilingiroğlu’nun Urartu medeniyetine ilgisi Charles A. Burney ile tanışmasından yıllar önce, İstanbul Üniversitesinde arkeoloji öğrencisi olduğu yıllarda başlamıştı. Öğrenciliğinde, o dönemde Prof. Dr. Afif Erzen’in yönettiği Çavuştepe kazılarına katılmıştı. 1960’lı yıllarda İstanbul’dan Van’a gitmek şimdikinden çok daha zordu. Uzun bir tren yolculuğuyla Tatvan’a ulaşmak, oradan da göl üzerinde hareket eden bir gemiyle Van’a geçmek gerekiyordu. Üstelik önemli bir Urartu kalesi olan Çavuştepe’de kazı koşulları da zorluydu. Kazı sezonu boyunca elektriğin bulunmadığı bir ilkokulda kalıyorlardı. Ancak tüm bu güçlükler onun arkeolojiye ve Urartu medeniyetine ilgisini hiç azaltmadı. Lisans bitirme tezini Urartu kaleleri üzerine yapan Altan Çilingiroğlu, akabinde Birleşik Krallık’a, Manchester Üniversitesine giderek burada doktora eğitimini tamamladı. Bu süreçte Charles A. Burney’nin yönettiği Haftavan Tepe kazılarında da çalıştı.

PROTOHİSTORYA VE ÖN ASYA ARKEOLOJİSİ

Türkiye’ye döndükten sonra ilk olarak Erzurum Atatürk Üniversitesinde akademisyen olarak görev alan Altan Çilingiroğlu, 1980 yılında ise Ege Üniversitesine geçti. 1984 yılında Van’daki Dilkaya Höyüğü’nde kazılara başlayan Altan Çilingiroğlu, Ege Üniversitesinde yıllarca başkanlığını yapacağı Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi Bölümünü kurdu. Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu, bir dönem Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi Bölümünün de bağlı bulunduğu Edebiyat Fakültesinin dekanlığını yaptı.

Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu, Urartu ve genel anlamda Anadolu arkeolojisine en büyük katkısını ise 1989’da başladığı ve emekliye ayrıldığı 2012’ye kadar başkanlığını yürüttüğü Ayanis Kalesi kazısıyla yapacaktı. Son derece önemli bir Urartu kalesi olan Ayanis’ten bahsetmeye başlamadan önce, Urartu medeniyeti hakkında kısaca bilgi vermek doğru olur.

ZORLU COĞRAFYADA KURULAN BİR KRALLIK

Altan Çilingiroğlu’nun akademik hayatında büyük rol oynayan Urartu Krallığı, Van Gölü’nün çevresi merkez olmak üzere günümüzdeki Doğu Anadolu’yu ve kuzeyde Ermenistan’ı da içine alan bir devletti. Dağlarla çevrili, kışın karlarla kaplı zorlu bir coğrafyada hüküm süren Urartular, yaptıkları sulama kanalları ve barajlar sayesinde 250 yıl boyunca ayakta kalmayı, devrin önemli bir krallığı olarak varlık göstermeyi başardılar. Yüksek tepelerin üzerine kurulan Urartu kaleleri hem savunma hem de yönetim merkezleriydi. Kalelerin eteklerinde ise halkın yaşadığı kentler bulunuyordu.

Aslında Urartu, Doğu Anadolu’da hüküm süren, başta Uruatri ve Nairi olmak üzere farklı beyliklerin bir araya gelerek oluşturdukları bir krallıktı. Bu beylikleri merkezi bir yapı içinde toplanmaya iten en önemli sebep ise Mezopotamya’daki Asur Krallığı’nın sık sık Doğu Anadolu’ya yaptığı seferlerdi. Beylikler Asur tehdidi karşısında güçlerini birleştirip Urartu Krallığı’nı kurdular. MÖ 858’den 600-595 yıllarına kadar da varlıklarını korudular.

II. RUSA’NIN GÖRKEMLİ KALESİ

Altan Çilingiroğlu’nun kazdığı Ayanis Kalesi, M.Ö. 673-672 yıllarında kurulmuştu ve Urartuların son büyük, görkemli kalelerindendi. Van Gölü’nün doğu kıyısındaki yüksek bir tepenin üzerinde bulunan Ayanis Kalesi, büyük bir deprem ve akabinde çıkan yangın sonucunda terk edildiğinden tüm arkeolojik buluntular yerli yerinde duruyordu. Tam da bu yüzden Ayanis kazıları Urartu arkeolojisi hakkında çok değerli bilgiler edinmemizi sağladı.

Urartu Kralı II. Rusa’nın yaptırdığı kalede, Urartuların baş tanrısı Haldi’ye adanmış bir tapınak ile krali ve dini bir yapı olan Podyumlu Salon da vardı. Tüm bunları Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu ortaya çıkardı. Kazılar gösterdi ki Ayanis sadece savunma amaçlı bir kale değildi, aynı zamanda dini, idari ve ekonomik anlamda da önemli bir merkezdi. Kral II. Rusa’nın mühürleri, çeşitli bölgelerden buraya mal gönderildiğinin kanıtı olan bullalar, çivi yazılı tabletler, silahlar, miğferler, kalkanlar Ayanis kazılarında çıkan zengin arkeolojik malzeme arasında sayılabilir.

Burada tablet konusunda küçük bir parantez açmak yerinde olur. Zira II. Rusa döneminden önce Urartu yazılı kaynakları kralların askeri zaferlerini ve inşa faaliyetlerini anlattıkları yazıtlardan ibaretti. II. Rusa döneminde ise kil tabletler de kullanıldı. Hatta Ayanis Kalesi’nde bulunan pişmemiş bazı tabletler, kalede çivi yazısı ve okuma-yazma öğretildiği sonucunu ortaya koydu.  

AYANİS KAZILARI

Ayanis kazılarına öğrencilik yıllarımda ben de katılmıştım. Van Gölü’ne tepeden bakan kalenin eteklerinde kurulu kazıevinin yanındaki çadırlardan birinde kalmış, binlerce yıl önce yapılmış o güzel Urartu kalesinde çalışmış, kazı dönüşü güneşin altında beklettiğimiz bidonlarda ısınan suyla duş almıştım. Kendi yemeğimizi kendimiz yapar, bulaşıklarımızı da yine biz yıkardık. Çok güzel, verimli, bizi her anlamda hayata hazırlayan yıllardı.

Ege’nin tarih öncesi hakkında da önemli çalışmaları bulunan ve bir dönem İzmir yakınındaki Ulucak Höyük kazılarını da yöneten Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu, bugün Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde düzenlenen törenin ve Bilal Saygılı Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Urla Kuşçular Devederesi Mezarlığına defnedilcek. Yetiştirdiği öğrencilerin kalbinde ve geride bıraktığı eserleriyle sonsuza dek yaşayacak.  

ÖNCEKİ HABER

Mata Otomotiv İşçisi yazdı: Her şey sermaye için kardeşim

SONRAKİ HABER

Kartal Belediyesinde işçilerden uyarı eylemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...