04 Haziran 2021 00:45

Kola kapağıyla geçim hesabı

Bayrampaşa Belediyesinden Kod-29’la işten atılan, şimdi hurdacılık yapan İzzettin Akan, sokaklardan topladığı bedava çıkan kola kapaklarını biriktirip erzak alışverişi yapıyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Murat UYSAL
İstanbul

Bir susam tanesi ile sofra kuranlar,
Her sabah her akşam yola duranlar

Bitmeyen gün, yarım gece
Acıları seçe seçe
Çalıştıkça didindikçe
Eksik kalanlar*

Üç kuruşa çalışan temizlik işçisi, işsiz kapı komşusu, dükkanını açamayan mahalle esnafı... Gün geçtikçe yoksulluğa daha fazla rastlanıyor, bir susam tanesi ile sofra kuranların sayısı artıyor. Bu susam tanesi kimi zaman işyerine gidiş gelişlerde minibüse binmeyerek, kimi zamansa mahalle mahalle gezilerek en ucuzu bulunan yağdan artırılan birkaç lira oluyor. Çalıştığı Bayrampaşa Belediyesinden Kod-29 ile işten atılan, şimdi haftanın üç günü hurda toplayarak geçimini sağlayan İzzettin Akan ve ailesinin susam tanesi ise çöpten topladıkları kola kapakları: “Topladığım kola kapaklarını götürüyorum bakkala, bedavası 3.5 liraysa 2 liradan veriyorum. 10 tane kapak toplayınca şeker alıyorum, tuz alıyorum. 200-300 kapak yaptığın zaman yağı da alabiliyorsun başka erzakını da...”

8 senedir ailesiyle birlikte İstanbul’un Bağcılar ilçesinde yaşayan İzzetin Akan’la buluştuğumuz noktadan eve ulaşmak 20 dakika sürüyor. Yürürken, son dönemde gündemde olan uyuşturucu ticareti meselesini “Bunlar siyasilerin Bağcılar temsilcileri, pudra şekeri satıcıları” diye gösterdiği, hemen hemen her köşe başında duran gençler üzerinden anlatıyor. “Bu gençlerin ne iş yaptığını bir İzzettin biliyor koca devlet mi bilmiyor?​” diye soruyor. Eski, müstakil bir evin önünde duruyoruz. Pencerenin korkuluklarına bağlanmış el arabasını işaret ediyor Akan. İşten atıldığından beri ekmeğini o el arabasıyla çıkarıyor. İlk demir kapıyı geçince ikinci kapıdan evin holüne giriyoruz. İki oda bir salon evde İzzettin Akan, eşi ve üç çocuğuyla beraber yaşıyor.

"ÇEKİRDEK KADAR BİRİKİMİM YOK"

Eşi ilk çocuklarına hamile kaldığında “Artık sigortalı bir işim olmalı” diye girdiği Bayrampaşa Belediyesinde ha bugün ha yarın diyerek 15 seneyi tamamlamış Akan. “15 senede ben ailemi zor geçindirdim. Üç tane çocuğum var, onlar için gece gündüz çalıştım, şimdi bir çekirdek kadar birikimim yok. İki oda bir salon bir evde oturuyorum, bu da benim değil kira” diyor.

15 sene emeğin karşılığında Kod 29 ile damgalanmış, bu damga yüzünden ne kıdem tazminatı alabilmiş ne de işsizlik ödeneği. Başvurduğu işlerde de Kod 29 damgası karşısına çıkmış. Çöp toplamak için arşınladığı sokakları bu defa el arabasıyla hurda toplamak için arşınlayan Akan geçim mücadelesini şöyle anlatıyor: “Çocuğa yılda bir aldığım ayakkabının daha ucuzunu bulmak için mahalle mahalle dolaşıyorum. Evime et getiremiyorum. İşçi adam nereden bulacak kırmızı eti? Kurbanda çevreden getirirlerse yeriz, yoksa o da yok. Patronlarımız öyle mi? Mideleri kaldırsa günün üç öğünü et yerler. Tavuğu hesap ederek alıyoruz çünkü bugün tavuk aldın ertesi gün ne yiyeceğini düşünmek zorundasın.”

200-300 KAPAK: YAĞ, TUZ, ŞEKER...

Belediyede çalışırken bulduğu geçim formülünü şimdi de devam ettiriyor. Bedava çıkan kola kapakları yağı tuzu şekeri oluyor: “Biz çöpten cips, kola kapağı toplayıp alışverişimizi onlarla yapıyoruz. Elimize geçen parayla alışveriş yapmaya çalışsak aç kalırız. Topladığım kola kapaklarını götürüyorum bakkala, bedavası 3.5 liraysa 2 liradan veriyorum. 10 tane kapak toplayınca şeker alıyorum, tuz alıyorum. 200-300 kapak yaptığın zaman yağı da alabiliyorsun başka erzakını da. Her bakkal da bu işi yapmıyor. Çevrede üç-beş tane bakkal var, biriyle aramız açıldı, o vermiyor ama daha aşağıda biri daha var, o sorun çıkarmıyor. Böyle geçiniyoruz başka türlüsü mümkün değil.”

ÇOCUKLAR EĞİTİME ULAŞAMADI

On çocuklu bir ailede büyüyen Akan ilkokulu anca bitirebilmiş. Maddi zorluklar, ailesinin durumu, okumasına imkan vermemiş. Öğretmeninin dediğine göre zeki çocukmuş, hatta öğretmeni onu okutmak istemiş ancak babası izin vermemiş. Okumanın tadını alamayan, imrenerek bakan çoğu işçi gibi Akan da çocuklarının okumasını istiyor. “Benim okumuşluğum olsaydı, bunların hiçbiri bana bir şey yapamazdı. Ama zaman, bizim zaman değil. Gençleri görüyoruz, okusalar da işsizler, sokaklar diplomalı işsiz dolu. Yine de benimkiler okusun istiyorum, çünkü okumayan daha zor durumda” diyor.

Ama pandemi sürecinde çocukları evde internet olmadığı için uzaktan eğitime düzenli katılamamış. “Üç öğrenci var, bir benim telefon var, ben dışarıya çıktığım zaman derse giremediler. Benim gibi milyonlarca işçinin çocuğu canlı derse giremedi. Ama zengin için öyle mi? Zengin adam kaybetmiyor olan benim gibi, bizim gibi garibana oluyor. Pandemi zamanında da en büyük zorluğu bizler çektik. Zengin adam evinde rahatına baktı çocuğunu özel okullara gönderdi, özel hocalar tuttu. Benim çocuklar doğru düzgün internet bulamadılar” diyor.

ÜÇ ÖMÜR ÇALIŞSAM KONUŞTUKLARI PARAYI TOPLAYAMAM

2003’ten beri AKP’den başka partiye oy vermemiş Akan. Bayrampaşa Belediyesine girmek için de AKP üyesi olmuş. Bugün, “Geç uyandık geç fark ettik” diyor. Daha önce kendilerini AKP’ye karşı uyaran kardeşlerini aile içinde dışladıklarını söyleyen Akan şunları anlatıyor: “O zaman öyle görüyorduk. Şimdi onun haklı olduğunu anlıyoruz. AKP’de en ufak görevi olan biri ya da onların çocukları gidip milyonluk arabalara biniyor. Bunların babalarının götürdüğünü ne ben hesap edebilirim ne sen hesap edebilirsin. Biz pudracı diyelim onlara. Seneler boyu evimizi geçindirmek için uğraşalım, canımızı verelim, onlar uyuşturucuya pudra şekeri adını taksın. Sedat Peker devletin içinden bunları açıklıyorsa demek ki devletin hali vahimdir. 12-13 sene üyesi kaldım ben bunların. 2003’ten beri başka partiye oy vermedim. Ama görüyorsun ben evimi zor geçindiriyorum, onlar milyonluk arabalardan inmiyor. Peker’in konuştuğu rakamlar 300-500 milyondan başlıyor. Değil bir ömür üç ömrüm olsa, yine çalışsam, bu parayı toplayamam adamlar tek seferde yiyorlar. Demek ki bu memleketin işçileri bunlara çalışıyor.”

"ÇIKARSA 10 LİRA"

Erdoğan’ın “Bir yüzüğüm var” sözlerini kullandığı mitingi canlı izlediğini söyleyen Akan, “Gariban kısmın yüzde 75’i 80’i AKP’ye oy veriyor. Zaten garibanların sırtından buralara geldiler. Çok şükür şu an o garibanlar yavaş yavaş uyanmaya başladı. Ben ve ailem uyandık, kardeşlerim uyandı. Ama bu düzen değişir. Onlar bizim ensemize basarak 3.5 milyonluk arabaya binecekler biz de akşam çocuğumuza ne getireceğiz diye düşüneceğiz. Kola kapağıyla hesap yapıyoruz. Çöpten ekmek toplayıp evine götüren arkadaşlarımız var ya. Onlarca işçi böyle yaşıyor. Allah öyle etsin ki; biz olalım onların yerinde, olalım ki hesabını soralım, ne demekmiş Kod 29 ile işten atılmak, ne demekmiş namussuzlukla damgalanmak öğrensinler” diyor.

Akan’la sohbetimiz bittiği sırada kapı çalıyor. İçeriye giren evin büyük oğlu, henüz 13 yaşında. Çekingen, utangaç. Yarım ağız “Hoş geldiniz” diyor. “Tekstil’de çalışıyorum. Yan komşunun çocuklarıyla beraber gidiyoruz, günlüğü 40 lira bazen 10 bazen 11 saat” diyor, babasına destek olduğunu düşünerek. “Hoş geldiniz” derken utangaç boynu bu sözleri söylerken dikleşiyor. Evin holüne büyük oğlanla beraber çıkıyoruz kapı tekrar çalıyor, gelen evin ortancası, 2 yaş var büyük ile aralarında. Ortancanın avucunda kola kapakları. “Çıkarsa 10 lira” diyor...

* Barış Yıldırım - Erguvanlar Açmadan


"SENDİKAYLA BELEDİYE EL ELE İŞTEN ATTILAR"

İzzettin Akan 15 yıl emek verdiği Bayrampaşa Belediyesinden Kod 29 ile atılışının hikayesini 2017’de KHK ile geçirildikleri sözde kadrodan başlayarak anlatıyor: “Kadroya geçeceğiz, haklarımız iyi olacak dedik. Taşerondayken asgari ücret 1300 liraydı, ben 2 bin 200 lira para alıyordum. Kadro demek; fazla çalışmamak, çalışırsan karşılığını almak demekti. Taşeronda mesai ücreti istemek, işten atılma sebebiydi. Ama gelin görün ki hiçbir şey değişmedi hatta ücretler konusunda daha beter koşullara geldik.”

2018 yılında ise “Sendikalı olacaksınız” demiş Belediye yönetimi. “Hangi sendika diye sorduk, ‘Hangisi olduğunu biliyorsunuz’ dedi yönetici, ‘Hepiniz mecburi Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş’e üye olacaksınız’ dedi. O dönem iyi bir sözleşme imzaladık. İmzalanan sözleşmeye göre asgari ücretin yüzde 35 üzerinde ücretler alacaktık. Ama bu sözleşme uygulanmadı. O süreçte bir tane sendikacı görmedik. 2 sene boyunca sendika uğramadı. Ta ki yeni bir sözleşme dayatılana kadar. Bunu imzalatmak için işçiye baskı kurma görevini sendikaya vermişler” diye anlatıyor Akan.

Dayatılan sözleşmeyi işçilere imzalatabilmek için şantiyeye gelip giden sendikayı ilk kez o zaman gördüklerini söylüyor. İşçi temsilcisi olma fikri ise o zamanlar hiç aklında yokmuş, “Sinirli bir adamım, haksızlığa gelemem. Başımı ağrıtmak istemedim. Bizim baştemsilcimizin arkadan sendikayla başka oyunlar çevirdiğini duydukça, gördükçe ben de adayım dedim. Kimse yoktu işçinin hakkını savunacak ben savunacağım, dedim. Baştemsilcinin 1.5 ay keyfi tatile çıktığını sendika başkanının yazlığında kaldığını duyar olduk. Aynı dönem Bayrampaşa’da işçiler açlıktan kırılıyor. Neyse bir şekilde aday olduk sonra işçi temsilcisi oldum. İlk dönemde başladık sendika ile atışmaya. Bir gün işçilerin önünde şube başkanı, ‘İzzet benim adamımdır ama bize bile karşı geliyor’ dedi. Ben kimsenin adamı değilim, buraya da işçinin hakkını savunmaya gelmişim. Bize burada bir sözleşme koyuyorsunuz bunu imzalayın diyorsunuz. Önceki sözleşmenin 10. maddesinde yüzde 35 zam var bu sözleşmede o yok. Yeni sözleşmenin 13. maddesinde iş aletlerine en ufak zarar gelirse işçi tazminatsız işten atılır diyor. Önceki sözleşmede bu yok. Biz bunu nasıl kabul edelim? İşçi kovasını süpürgesini sokağa bağlıyor, farz edelim gece biri kovanın içine bir ateş attı, delindi yandı. Bu malzemenin sahibi işçi tazminatsız işten atılacak, bunu kabul edemeyiz. Bunları söyleyince işçiler beni şube başkanının önünde alkışladı. Orada benim ipimi kesti bunlar. Yani tek başına belediye beni işten atmadı. Hem belediye hem sendika el ele işten attılar beni. Sendika başkanı yüzüme karşı ‘İki şahide bakar’ dedi. Ben de suçum varsa yaparsınız suçum yoksa zaten yapamazsınız dedim. Yapıyorlarmış, yapabiliyorlarmış. Birkaç gün sonra bir cuma günü beni çağırdılar. Dedikleri gibi iki tane şahit tutmuşlar, namaz saati işime son verdiler” diyor.

İŞTEN ATMALAR DURDU, İŞÇİLER DAHA İYİ ÜCRETLERE ÇALIŞIYOR

Kendilerinden kesilen paraların nerelere aktarıldığını da az biraz tahmin ediyor Akan, “Bayrampaşa’da hangi işçiye Birlik İnşaat’ı sorsanız, cinleri tepesine gelir. Biliyor çünkü işçilerin kendisinden kesilen paralar o inşaat şirketine gidiyor. Bayrampaşa’nın her yerine bina diktiler, belediye yönetiminde hepsinin ortaklığı var şirkette” diye konuşuyor. Arkadaşlarının hakkını savunurken işten atılan Akan’ın verdiği mücadele kapı önüne koyulmakla bitmemiş. “Her hafta belediyenin önüne gittim, haksızlığa karşı mücadele verdim. Benim lehime olmasa da arkadaşlarımın lehine olumlu sonuçlar aldık. Bizimle başlayan işten atmalar, eylemlerimiz sonucunda durmuş görünüyor. İşçilerin ücretlerinde de iyileştirme yapıldı. Bayrampaşa Belediyesi işçileri yılbaşından önce 2 bin 700-2 bin 800 arası ücret alıyordu. Şimdi işçiler 3 bin 500’e yakın bir paraya çalışıyor” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye, Katar’a Dünya Kupası için polis gönderecek

SONRAKİ HABER

Adana Tabip Odası Başkanı Menteş: Aşılama hızlanmazsa yeni bir pik gelebilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...