01 Mayıs 2021 05:12
Son Güncellenme Tarihi: 01 Mayıs 2021 11:29

İkizdere’de taş ocağına karşı direnirken gözaltına alınan 4 köylü serbest

Rize İkizdere’de taş ocağına karşı direnen köylüler jandarma müdahalesi ile karşılaştı, 4 kişi gözaltına alındı. Köylüler tepkili: Asker vatandaşın değil, müteahhidin bekçiliğini yapıyor.

Fotoğraf: Murat Çepni

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Rize İkizdere’de İşkencedere Vadisi’ni doğa talanından korumak için direnen vatandaşlara jandarma müdahale etti, 4 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınırken yerlerde sürüklenen kadınlardan ikisi fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Direnişte bulunan köylüler tepkili: “Jandarmanın gözetiminde makineler çalışıyor. Yani bu ülkenin askeri kendi vatandaşını değil bir müteahhit firmanın makinelerinin bekçiliğini yapıyor maalesef.” Direnen kadınlardan da mesaj var: “Oruçluyuz, direniş yapıyoruz. Biz pes etmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz. Sizden rica ediyoruz, bizi yalnız bırakmasınlar.” 4 köylü İkizdere İlçe Jandarma Karakolundaki ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Serbest bırakılan köylüler tekrar vadiye gelerek eylemini sürdürdü.

2 KADIN FENALAŞTI, HASTANEYE KALDIRILDI

İkizdere’deki SR Tarım adlı bir şirket iki yıl önce bir taş ocağı projesi planlandı. Ancak proje mahkeme tarafından iptal edildi. İki yıl aradan sonra bu kez AKP’ye yakınlığı ile bilinen Cengiz İnşaat vadide taş ocağı kurmak için ruhsat aldı. Köylüler dava açtı. Yargı süreci devam ederken iş makinaları vadide çalışmaya başlayınca köylüler nöbete başladı.

Vadilerine iş makinelerinin girmesine tepki gösteren ve nöbet eylemi yapan vatandaşlar bu sabahın erken saatlerinde yine vadiye çıktı. Çalışma alanında nöbete başlayan köylüler jandarma tarafından gözaltına alındı. Yerlerde sürüklenerek gözaltına alınmaya çalışılan 2 kadın fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Köylüler, iş makinesinin çalışma yapacağı yönde bulunan ağaçlara çıkarak kendilerini zincirledi.

YILMAZ: ÜLKENİN ASKERİ VATANDAŞINI DEĞİL MÜTEAHİN MAKİNELERİNİ KORUYOR

İkizdere Dernekler Federasyonu Başkan Yardımcısı Musa Yılmaz, sabah 5.30 sıralarında bölgeye geldiklerini belirterek sonrasında yaşananları şöyle anlattı: “İş manikalarından yaklaşık 300-400 metre yukarıda oturuyorduk. Kadınlar vardı, hep beraber sohbet ediyorduk. Fiili bir şey yoktu, bir anda jandarmalar yanımıza geldiler. Sorgusuz sualsiz saldırmaya başladılar. Kadınlar tartaklandı, sürükleyerek götürdüler 2 kadın hastaneye gitti. Burada da bizi ormanın içine kadar sürdüler. Şu anda ormanın içerisindeyiz, jandarma karşımızda onlar bizi seyrediyor, biz onları seyrediyoruz. Ama makineler çalışıyor. Jandarmanın gözetiminde makineler çalışıyor. Yani bu ülkenin askeri kendi vatandaşını değil bir müteahhit firmanın makinelerinin bekçiliğini yapıyor maalesef.

“Biz ormanı, vatanımızı koruyoruz” diyen Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Burada çeşitliliği çok yüksek bir vadidir, burada yaban domuzları yaşıyor, kurt var, ayı var, çakal, geyik, dağ keçisi var. Karaca var. Yine arılarımız, peteklerimiz var, 1500 tane peteğimiz vardır bu vadide. Daha şimdiden sularımız bulanık akmaya başladı. Ki bu vadide akan su içme suyudur. Ama maalesef evlerden bulanık şu akıyor. Makineler kalan hafriyat nedeniyle.”

YILMAZ: GİRESUN’DAN DERS ÇIKARSINLAR

Ağustos ayında Giresun’da yaşanan sel felaketini hatırlatan Yılmaz, “Yaşanmışlıklardan insan ibret alır. 20 yıldır bu ülkeyi yöneten iktidar en azından daha geçen sene Giresun’da yaşadığımız felakete hatırlıyorsunuz, bir sürü insan hayatını kaybetti. Bu ağaçla yerle bir edildiği zaman ki ediliyor yukarıdan yağan yağmur direk toprak emme fırsatı bulmadan dereye akıtacak ve sel başlayacak burada. Bu resmen bir tabiat-doğa katliamıdır. Bunların gözünü para bürümüş. Yukarlarda ağaçlık olmayan, orman olmayan bir sürü yer var. Maliyeti yüksek diye yukarılara çıkmıyorlar. Ya da aşağıda taş ocakları var. Ama oradan parayla almak istemiyorlar. Geliyorlar bu güzelim tabiatı bozuyorlar. Ve devletimizin askeri de bunları koruyor. Burada bu kadar ısrar etmenin, güç kullanmanın ne anlamı var, iki tabur asker var burada” dedi.

İKİZDERE ÇAĞRISI: BURAYI BOŞ BIRAKMAYIN!

Yılmaz’ın bir de çağrısı var: “Buradan Meclise, Mecliste grubu olan olmayan tüm siyasi partilere, milletvekillerine çağrı yapıyorum. Burası bir nefestir, bu nefese İstanbul’da yaşayan insanın da ihtiyacı vardır. Nefes alan her canlının buraya ihtiyaç vardır.  Buraya daha çok kulak versinler, ses olsunlar, kamuoyu oluşturmasını bize destek olsunlar. Buraya sürekli gelsinler, burayı boş bırakmasınlar. Bizim 150 metre ileride evlerimiz var, otluklarımız var, ineğimiz, keçimiz buradan besleniyor, bu vadiyi yok etmekle insanların sonrasındaki ekmeği ellerinden alıyorlar, zeytini ellerinden alıyorlar. Buna ses olsunlar…”

TANAL: SABAH BURADA İNSAN AVI YAŞANDI ADETA

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal a bölgede. Sabahın erken saatlerinde yaşananları anlatmakla başlıyor Tanal: “Vatandaşlar burada doğasını kollamak için sahurdan sonra ormana müdahale edilen alana geldi. Vatandaşlarımız orman içerisine sürüldü, orman içerisinde adeta bir insan avı var, kadınlar yerlerde sürüklendi. 4 kişi gözaltına alındı, yerde sürüklenen kadınlardan 2’si fenalaştı, hastaneye kaldırıldı.

Aşağı yukarı 400-500 asker insanların çalışma alanına yaklaşmasını engelliyorlar.”

TANAL: İDARE BURADA ANAYASAL SUÇ İŞLİYOR

İkizdere’de Anayasal suç işlendiğini söyleyen Tanal, “Anayasa’nın 169. maddesi Orman ve Orman Köylüsü başlığını taşır. Burada devlete, ormanları koruması ve orman alanlarını genişletmesi noktasında sorumluluk yüklenir. Yine aynı şekilde Anayasa’nın 56. maddesi vatandaşın sağlıklı bir çevrede yaşaması konusunda devlete ödevler yükler. Devlet buradaki sorumluluğunu yerine getirmediği, buradaki sorumluluğunu kötüye kullanıyor. Burada doğasını koruyan vatandaş kamu yararına hareket ediyor, idare ise kamunun zararına hareket ediyor. Taş ocağına karşı direnen köylülerin gözaltına alınması değil, ödüllendirilmesi gerekiyor. Ama bu yapılmadığı gibi burası tabiat varlıkları koruma alanı içerisinde olduğu halde ÇED raporuna ihtiyaç yoktur deniyor” dedi.

TANAL: KADINLAR BİRİLERİNİN RANTI UĞRUNA KIYILAN DOĞA İÇİN MÜCADELE EDİYOR

Bölgedeki doğa katliamının gerekçesinin taş ocağı yapımı olarak açıklandığının altını çizen Tanal sözlerine şöyle devam etti: “Rize’ye lojistik destek limanı yapıyoruz deniyor. Limandan önce demiryolu yapman gerekiyor, onlar yok. Tali işler yapılmadan biz taş taşıyacağız diyorlar. Buradaki iddia şu, taş ocağının arkasına sığınılarak burada maden araması yapılmak isteniyor. Burada bir rant var, kar hırsı var, bunun için vatandaşlar bunları yaşıyor. Buradaki vatandaşlar kamu görevlilerine hiçbir şey yapmıyor, sadece buradaki haklarını korumaya çalışıyor. Kadınlar koruyor bunu. Kadınlar birilerinin rantı uğruna doğaya kıyılmasına karşı direniyor. Sabah jandarma komutanı ağaçlara çıkan ve direnen kadınlara, ‘sizin burada miras hakkınız bile yok, inin, ne yapıyorsunuz’ diyor. ‘Burası şantiye alanı’ diyor. Burası şantiye alanı değil, burası yaşam alanı. Bu çalışma ile birlikte burada hayvan göçü başladı, hayvanlar da ölecekler. Bunun günahı kimin boynuna.”

RABİA TUNCER: AĞACIMIZI, DEREMİZİ RAHAT BIRAKSINLAR

Tanal ile konuştuğumuz sırada bölgede direnişte olan kadınlar aldı sözü. Önce Rabia Tuncer konuştu: “Biz burada taş ocağı istemiyor, makine gürültüsü istemiyoruz, toz yutmak istemiyoruz. Biz kuş sesi duymak istiyoruz, burası bizim doğup büyüdüğümüz yer, biz derelerin sesi ile, kuşların sesi ile büyümüşüz. Biz sadece şunu istiyoruz: Bizim doğamıza dokunmasınlar, ağacımızı, deremizi rahat bıraksınlar. Biz çok üzgünüz, kırgınız. Çok öfkeliyiz.

EMİNE TUNCER: PES ETMEYECEĞİZ, BİZİ YALNIZ BIRAKMAYIN

Sonra Emine Tuncer aldı sözü: “Biz sabahın erken saatlerinde gidiyoruz. Eylemimizi yapıp geri dönüyoruz. Sizden rica ediyoruz, bizi yalnız bırakmasınlar. Herkes elinden geleni yapsın, bizim bu doğayı korumamız lazım. Allah rızası için bize yardımcı olsunlar. Oruçluyuz, direniş yapıyoruz. Kaç gündür mücadele ediyoruz, mücadelemize devam edeceğiz. Biz pes etmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz. Bizi kandırdılar çalışma yok dediler ama gelmişler burada çalışma yapıyorlar.

Bu cennet vadimizden vazgeçmeye niyetimiz yok. Bu katliama dur demek lazım, biz burada büyüdük, dedelerimiz-ninelerimiz burayı bize bıraktı, biz de çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağız. Para için bunların olmaması lazım.”

ÖNCEKİ HABER

AKP’li Melih Bulu, Boğaziçi'nin güvenliğini 'sertlik yanlısı' MHP'li isme verdi

SONRAKİ HABER

1 Mayıs için Taksim’e çıkmak isteyen 212 kişi gözaltına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa