29 Mart 2021 00:11

Metal işçisi yazdı: Kendi memleketinde insan huzursuz yaşar mı?

Gebze’den bir metal işçisi

Merhaba Evrensel okurları,

Gebze’de metal fabrikasında çalışan bir işçiyim. Gazete aracılığıyla içimdeki duygularımı ve kaygılarımı paylaşmak istiyorum. Ağır sanayide, günde 12-16 saat çalışıyorum. Yanlış duymadınız 12-16 saat! “Kendi isteğimle” fazladan çalışıyorum çünkü aldığım maaşla evi geçindiremiyorum. İki tane çocuğum var. Mutfak masrafı, gıda ve giyim harcamaları, okul masrafları derken maaştan geriye bir şey kalmadığı için fazladan mesai yapıp, cebimize üç 3-5 kuruş harçlık kalsın diye çabalıyorum. Yeri geliyor çocuklarımın yüzlerini göremiyorum, işten geldiğimde uyumuş oluyorlar. Onları göremememin üzüntüsü de ayrı bir sorun yaratıyor bende. Arkadaşlarımla doğru düzgün görüşme fırsatım bile olmuyor çalışmamdan dolayı. Hem o kadar saat çalışıp hem de ailemin ve kendimin ihtiyaçlarını karşılayamamak da moralimi bozuyor. Ondan sonra kendi kendime soruyorum, “Niçin yaşıyorum” diye. Yaşamak, uzun saatler boyu çalışıp ihtiyaçlarımızı karşılamak değil ki, sadece nefes alıp vermek değil ki yaşamak.

KİMLERİN YAŞAMINI KOLAYLAŞTIRIYORLAR

Her şeye yapılan zamlara yetişemez oldum. Çok da çalışsam yine de ay başını getiremiyorum. Peki, neden bu kadar yoruyorum kendimi? Hem bedenimi hem de sağlığımı mahvediyorum. İşte tam da buradaki sorunu açmak istiyorum. Belki de benim yaşamım milyonlarca işçiden farklı değil. Benim gibi bunca hayat pahalılığı içinde yaşamaya çalıştığımızı sanıp, patronların kârlarını daha da büyüten, bizi de giderek yoksullaştıran bu sistem ve politikalar değil midir yaşamımızı çekilmez hale getiren? Her geçen gün daha da kaygılı ve tereddütlü yaşamaya başlıyoruz. Yıllardır ülkeyi yöneten iktidar partisi AKP biz işçi ve emekçilerin yaşamını rahatlatma ve kolaylaştırma açısından ne yapmıştır? Kimlerin yaşamını kolaylaştırmak için yıllardır uğraşıyor? Tabii ki de patronların ve kendilerinin. Akşam işten geldiğimde kafamı yastığa rahat koyamıyorum. “Acaba memlekette ne olacak yine” soruları geliyor aklıma. Bir taraftan zamlar giderek artarken diğer taraftan tek adam yönetiminin kararname adı altında aldığı kararlar...

GREVLER DE BİR GECEDE YASAKLANIYOR

İstanbul Sözleşmesi’nden gece yarısı bir kararnameyle memleketteki cemaatlerin istemi üzerine geri çekilmesi kaygı verici değil mi sizce? Meclisteki partilerin onayıyla imzalanan, kadına yönelik şiddete karşı kadının güvence altına alınmasını öngören bu sözleşme tek adam tarafından feshedildi. Bu asla kabul edilemez. Yıllardır iktidarda olan AKP ve tek adam yönetiminin metal işçilerinin grevini bir kararnameyle yasaklamasıyla aynıdır aslında tüm mesele. Diğer taraftan yıllardır bu ülkede siyaset yapan bir partinin 6.5 milyon halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerinin milletvekilliğinin düşürülmesi ve partinin kapatılmak istenmesi meselesi aynıdır. Ben HDP’li bir işçi değilim, fakat bunca yapılanlar karşısında hiç de rahat değilim. Çünkü yıllardır bu ülkeyi yöneten iktidar partisi AKP, hem işçilere yönelik hem de halkın sorunlarına yönelik (işsizlik, yoksulluk...) hiçbir çözüm üretmemiş, bu sorunlar giderek derinleşmiştir ve koltuğu kaybetme korkusundan bütün kesimlere saldırmaktadır.

YETER Kİ ELLERİMİZ BİRLEŞSİN

Ülke içerisindeki kendine yakın olan kesimlerin isteklerini yapmak için harekete geçmiştir. Bu da anlaşılıyor ki hepsi seçime endekslidir. İşsizlik, yoksulluk onların umurlarında değildir. Benim gibi evini geçindirmek için uzun saatler çalışan işçiler hiç gündemlerinde yoktur. Sadece tek dertleri, işçiler arasında HDP’nin kapatılması, İstanbul Sözleşmesi, “Dış güçlerle uğraşıyoruz” gibi gündemi tartıştırıp bizleri bölmektir. Çünkü onlar da biliyorlar biz işçiler kendi sorunlarımız etrafında birleşirsek ve mücadele edersek gerçek yüzlerinin ortaya çıkacağını ve kimin için iktidarda olduklarını. İşçi kardeşlerim, abilerim, ablalarım, artık huzurlu bir şekilde işe gidip ve ailemizle sevdiklerimizle daha mutlu olmak istiyorsak, fazla mesai yapmadan insanca bir ücret almak istiyorsak, eve geldiğimizde kafamızı yastığa koymak istiyorsak, bunların bu düzenini, patronlar için, kendi koltukları için yıllardır başımızdan def etmek istiyorsak tek çaremiz fabrikalarda, mahallelerimizde yan yana gelip omuz omuza verip, bulundukları yerden alaşağı etmekten başka çaremiz olmadığını görmek, bunun için mücadele etmektir.

Gecelerinde yattığımızda sabah kötü haberle kalkmamak, gündüzlerinde işsiz kalmamak için şimdi işçiler olarak güçlerimizi birleştirme zamanı. Hadi hep birlikte bunu başarabiliriz. Bizi bölük pörçük etmelerine, birbirimize düşmanlaştırmalarına karşı uyguladıkları politikaları tersine çevirmek bizim elimizde. Yeter ki ellerimiz birleşsin. O zaman onlar yataklarında rahat uyuyamasın ve tedirgin olsunlar. Kendi ülkemizde özgürce ve kardeşçe bir arada yaşayalım...

Evrensel'i Takip Et