28 Mart 2021 00:32

İşçi sınıfı ve devrimin yazarı: Maksim Gorki

O güzel örneklerden birisi; asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov olan Maksim Gorki’dir. O, ezilen, sömürülen, yaşamları zehredilen büyük çoğunluğun içinden sıyrılıp gelen bir isimdir.

Fotoğraf: Wikimedia Commons

Paylaş

Ali ÇARMAN

İnsanın insanla savaşımına, insanın insan tarafından sömürülmesine, baskılanmasına yol açan yaşam koşulları, kendini tanıyamayıp gerçekleri görmesini perdeler. İnsan, emeklemeye başladığında bu yana kendisini köleleştiren ilişkilere, elini kolunu bağlayan sömürücü egemen sınıflara karşı hep mücadele etmiştir.

Böylesi koşullarda, tarihin istikametini kavrayıp gelmekte olan kaçınılmaz için her şeyini feda etme oldukça zor. Zor lakin imkansız da değil. Dünyanın toplumsal hayatına bütün yanlarıyla izleri silinmezcesine etkide bulunmuş iki büyük devrim; Paris Komünü ve Ekim Devrimi deneyi var elimizde. İşte o güzel örneklerden birisi; asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov olan Maksim Gorki’dir. O, ezilen, sömürülen, yaşamları zehredilen büyük çoğunluğun içinden sıyrılıp gelen bir isimdir.

DOĞDUĞU ŞEHRE GORKİ İSMİ VERİLDİ

28 Mart 1868 tarihinde, Novgorod şehrinde doğdu. Ekim devrimi sonrası doğduğu şehre Gorki ismi verildi. Mobilya işçisi olan babasını henüz dört yaşındayken kaybetti. Yedi yaşında sanat okuluna başladı. Ancak beş ay sonra yoksulluk nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı ve bir daha okul yüzü görmedi. Hayatın cenderesi rahat bir gün vermedi, babasının acısı henüz taze iken bu kez annesini kaybetti.

Bütün yoksul çocukları gibi Gorki sekiz yaşında hayata atılmak zorunda kaldı. Yaşamın bin bir türden zorluklarını tanıması ile çocukluğunu yaşamadan büyüdü ve olgunlaştı. Bir çocuğun yapabileceği bütün işlerde çalıştı; hizmetçilik, ayakkabıcıda, mağazalarda çıraklık, bulaşık yıkama, aşçı yardımcılığı ve inşaat işçiliği yaptı.

Gorki, en ağır şartlarda devam eden hayatı boyunca her fırsatta kendini okumaya verdi. Yarı aç ve sefil bir hayat içinde fikri zenginliğe ulaşmak ister. Bu arada yeni ufuklara yelken açtı. Kazan şehrine gider. Bir arkadaşının teşvikiyle üniversiteye girmek istedi. Ne var ki bu hayali gerçekleşmez ve hayat üniversitesinin bütün bölümlerini alnının akıyla başardı. Nitekim sonraki yıllarda bu zor dönemde yaşadıklarını, hayat üniversitesinde edindiği tecrübeleri (Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken, Benim Üniversitelerim) bir bir kaleme aldı.

İşçi sınıfı mücadelesini kendine başlıca iş edinmiş döneminin önde gelen isimleri gibi Maksim Gorki de gazetelerde yazmaya-çalışmaya başladı. Samarada 1895‘te bir gazetede redaktör olarak çalışır. Yeni Dünya, Yeni Hayat gazetelerinde görev aldı. 1905‘de ise Moskova’da Bolşeviklerin çıkarmış olduğu Mücadele gazetesinde makaleler yazdı. Bu süreç devrimin önderi Lenin ile olan politik ilişkisini perçinledi.

1903’TEN İTİBAREN BOLŞEVİK

Yaşamı boyunca kendini devrimin ve işçi sınıfı edebiyatının hizmetine veren Gorki; 1903‘ten itibaren kendini Bolşevik olarak ifade eder, bir parti militanının yapacağı bütün işleri üstlenerek yerine getirir. İşçi sınıfından yana her yazar gibi o da defalarca tutuklanır fakat arkasındaki büyük işçi ve halk desteği sayesinde her defasında serbest bırakılır.

Bolşeviklerin önemli sonuçlar çıkardığı ve yenilgiyle sonuçlanan 1905 devrimi sonrası Gorki, partinin önerisiyle yurt dışına çıkar. İlk önce Amerika‘ya gider. Amerika‘da hareket alanı daraltılınca bu defa Kapri (İtalya) adasına gelerek 1913 yılına kadar burada kalır.

O sıralar Lenin de yurt dışında bulunmaktadır. Lenin yurt dışındaki devrimci işçileri eğitmek için Paris’te parti okulu açar. Aynı okula paralel olarak bir okul da Kapri‘de açılır ve Maksim Gorki parti okulunda dersler verir.

Gerek devrim öncesi, gerekse de devrim sonrası parti yayınlarının tümünde insan ve emek konulu yazılar yazmayı elden bırakmaz.

Büyük bir saygı duyduğu Lenin gibi Gorki de işçiler için yazdığını unutmadan kullandığı yalın dil, dolaysız ve aracısız betimleme gücü onu büyük başarılara imza atmaya götürür. Her iki dönemin sanatçısı olma onurunu taşır.

GENÇ KUŞAKLAR GORKİ’Yİ OKUMALI

Kapitalist toplumun insan bilinci ve ilişkilerini nasıl tarumar ettiğini her gün yaşayarak görüyoruz. Ve böylesi bir toplumda insanlığın aydınlık yolunda ilerlemek öyle kolay olmasa gerek! İktidarı ve ellerindeki ayrıcalıkları kaybetmemek üzere kendilerinin düzenlemiş oldukları hukuk kurallarının dahi çiğnendiği ülkemizdeki bu tehlikeli karanlık süreçten çıkışın yolunu bulmak için Gorki’nin yapıtları önemlidir.

Yaşamı, eylemi ve yapıtlarıyla birlikte geriye muazzam denebilecek bir miras bırakan Gorki’yi günümüz genç kuşakları tarihin derinliklerinde saklı güzellikleri, gerçekliğin, sanatın ve edebiyatın sarsıcı etkisini ve yaratıcılığı görmek ve de bilince çıkarmak için yeniden okumalı.

Yaşamı boyunca tüm enerjisini işçi sınıfı davasına vermiş, tüm dikkatlerini yaşamdaki güzelliklere, gelmekte olan yeniliklere çekmiş ve dünya tarihine devrimin yazarı olarak silinmezcesine kazınmış Gorki’nin yapıtları bugün de güncelliğini ve öğreticiliğini koruyor.

Gorki’nin eserleri okunduğunda; toplumun bütün yükünü sırtlayan, gündelik koşturmacalar içinde yok olup giden milyonların bir araya geldiklerinde, örgütlenmeye başladıklarında, kendi geleceklerini kendi ellerine almaya kalkıştıklarında katbekat artan bir gücü ve yaratıcılığına tanık olunacak.

İşçi sınıfına sürekli umutlu olmayı aşılayan Maksim Gorki’yi 153. doğum gününde saygıyla anarken yazımızı örgütlenme çalışmasının büyük bir eseri olan Ana romanından alıntıladığımız Devrimci İşçi Pavel’in çarın subaylarına söyledikleriyle tamamlayalım: “Yaptığınız her şey suç, çünkü insanları köleleştiriyor. Yalanlarınız, açgözlülüğünüz ve kötülüğünüzle insanları sindirmek için bir canavarlar ve şeytanlar dünyası yarattınız. İnsanları bu canavarlardan kurtarmak bize kalıyor. Siz insanı yaşamdan koparıp mahvettiniz; sosyalizm, mahvettiğiniz bu dünyayı yeniden ele alacak, onu büyük bir bütün olarak yeniden kuracaktır.”

ÖNCEKİ HABER

Kütüphane Haftası’na eleştirel bir bakış

SONRAKİ HABER

Cumartesi Anneleri: Davalı değiliz, davacıyız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa