27 Ocak 2021 23:41

Rusya'da neler oluyor?

Rusya’da geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen gösteriler hem Türkiye hem de dünya çapında geniş yankı buldu. Peki Rusya'da neler oluyor? Eylemlerin amacı ne?

Fotoğraf: AA

Paylaş

Sinan ÖZBEY
Moskova

Rusya’da geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen gösteriler hem Türkiye hem de dünya çapında geniş yankı buldu. Bunun en büyük sebebi kuşkusuz Rusya’da geniş kitle gösterilerine alışık olunmaması ve özel olarak da Rusya’nın ve Devlet Başkanı Putin’in dünya siyaset sahnesinde tuttuğu yer. 

Belki tekrar etmek pahasına bu günlere gelene kadarki son dönem gelişmelerini kısaca özetleyelim: 

  • Uzunca bir süredir, internet (bloglar ve YouTube) tabanlı olmak üzere yolsuzluklar ve adil seçimler üzerine yoğunlaşan muhalefeti ile öne çıkmaya çalışan, avukat ve eski bir iş adamı olan Aleksey Navalnıy’ın ağustos ayında Rusya’nın Tomsk şehrinden Moskova’ya dönüşü sırasında zehirlenmesi, 
  • Ardından Almanya’nın uçak göndererek Berlin’de tedaviye götürmesi ve birkaç ay Berlin Charite Hastanesinde tedavi görmesi 
  • Bu sırada Almanya’nın resmi olarak Navalnıy’ın noviçok (kimyasal silah) ile zehirlendiğini açıklaması, Rusya’nın buna dair ellerinde kanıt olmadığını açıklaması ve soruşturma açmayı reddetmesi 
  • Tedavisinin ardından 17 Ocak günü Rusya’ya dönüşünde pasaport kontrolü sırasında, daha önce hakkında verilmiş şartlı tahliye hükümlerini ihlal ettiği gerekçesiyle tutuklanması 
  • 20 Ocak’ta üzerinde epeyce bir zaman ve emek harcanmış olduğu anlaşılan “Putin’in Sarayı” adlı videonun Navalnıy sunumuyla YouTube kanalında yayımlanması - Tutuklanma sonrası Navalnıy’ın ve ekibinin halkı 23 Ocak’ta sokaklara çıkmaya çağırması 

Son birkaç gün içinde bu yaşananlarla ilgili hem sosyal medyada, hem de haber sitelerinde birçok değerlendirme yer aldı. Özellikle Batılı medya kuruluşları Navalnıy’ı Putin’in en ciddi rakibi ‘muhalif lider’ olarak selamlarken, sol-sosyalist çizgide yayın yapan bazı internet siteleri ve sosyal medya hesaplarında da Navalnıy’ın ırkçı-milliyetçi eğilimlerine vurgu öne çıktı. 

NAVALNIY’IN MİLLİYETÇİ VE GÖÇMEN KARŞITI PROFİLİ

Navalnıy’ın milliyetçi ve göçmen karşıtı fikirlerini burada bir kere daha vurgulamak, liberal çevrelerde oluşturulan ‘özgürlükçü, liberal ve demokratik muhalif lider’ mitinde çok önemli bir gedik olması açısından önemli. 2005’ten 2010’ların ortalarına dek her 4 Kasım’da düzenlenen, özellikle 2006-2008 döneminde yarattığı atmosferle birlikte ırkçı-faşist saldırılarda ve onlarca Orta Asya göçmeninin katledilmesinde etkisi olan “Rus Yürüyüşleri”nin düzenleyicilerinden birisiydi Navalnıy. Özellikle bu dönemde devlet eliyle de milliyetçilik teşvik ediliyor ve en hafif deyişle ırkçı çetelerin önü kesilmiyordu. 1990’larda yaşanan toplumsal buhran ve açık yağma yıllarının ardından 2000’de Putin’in iktidara gelmesi ve petrol ve doğal gaz temelli büyüme ile ekonominin toparlanması, devamında ulusal bir konsolidasyon ihtiyacını da beraberinde getirmişti. Bu kapsamda Sovyet döneminin simgeleri Rus ulusal simgeleri ile hızla değiştirilmeye başlanmış, Ekim Devrimi’nin yıl dönümü olan 7 Kasım Bayramı da resmi tatil olmaktan çıkarılmış, onun yerine kimsenin nereden geldiğini bilmediği bir ‘Rusya Birlik Günü’ olarak 4 Kasım resmi tatil ilan edilmişti (halen de öyle). Kaba tabirle bu ‘birlik’ günü Rusya’daki aşırı milliyetçi ve ırkçı gruplara hareket alanını sonuna kadar açmıştı. Navalnıy da işte bu yükselen milliyetçilik gemisinin dümenine geçmekten geri durmamıştı.

SON SÖYLEMLERİ POPÜLİST OLMASIYLA AÇIKLANABİLİR

Rusya’nın Kafkasya bölgesinde bulunan cumhuriyetlerine ve halkına karşı takındığı açık düşmanlık, halen YouTube kanalında duran ve ‘müslüman kıyafeti’ giymiş insanları hamam böceklerine benzeten ve bireysel silahlanma çağrısı yapan videosu Navalnıy’ın o dönemki (2008) çizgisini açıkça yansıtıyor. Denilebilir ki, bunun üzerinden çok uzun zaman geçti ve fikirleri değişmiş ve ırkçı fikirlerini terk etmiş olabilir. Ne var ki Navalnıy 2017’de Guardian gazetesine verdiği söyleşide bu fikirlerini aynen koruduğunu ve bu söylemleri nedeniyle en ufak bir pişmanlık duymadığını söylüyor. Kendi çizgisine benzer bulduğu Batılı politikacılar arasında da Le Pen’i ilk sıraya koyuyor. Bu bakımdan son yıllardaki söylemlerinin odağına artık milliyetçiliği ve Rus olmayan halklara karşı düşmanlığı almayıp yolsuzluklar ve adil seçimleri almış olması tamamen popülist bir politikacı olması ile açıklanabilir. 

ÖNE ÇIKMASININ NEDENLERİ NELER?

Navalnıy’ın son dönemde, deyim yerindeyse ‘cürümünün’ aksine, Rusya muhalefeti deyince en üst sıraya çıkmasına yol açan siyaset durumuna da kısaca göz atmak gerekiyor: Oligarşiye yakın bir devlet yapılanması ve belli başlı büyük sanayi kuruluşlarının ve devlet bankalarının yönetimini elinde bulunduran, ‘siloviki’ denilen eski istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin tam kontrolü sağladığı bir ekonomik ve siyaset düzeni, buna eklemlenmiş ve iktidarın meşruiyetini sağlamlaştırmaktan başka fazlaca bir siyasi varlık göstermeyen güya ‘komünistinden’ liberal demokratına düzen partileri, bunun karşısında da büyük oranda apolitikleşmiş ve bireycileşmiş, düzen partilerine ne ilgi gösteren, ne de tepki gösteren, politikayı büyük oranda dış politika ve ABD ve Avrupa ile ilişkiler ve kıyaslamalar üzerinden okuyan halk kitleleri. Sendikaların ve kitle örgütlerinin büyük oranda iktidarın veya sözüm ona muhalefetin kontrolünde olup, gerçek bir toplumsal mücadele ve hak arama platformu olmaktan uzak oluşu. Ama bir yandan da özellikle son yıllarda emeklilik yaşının yükseltilmesinden, anayasa değişikliği ile Vladimir Putin’in kendisine 2036’ya kadar iktidar yolu açmasından, son dönemde yapılan değişikliklerle mevcut ve eski başkan ve yöneticilere ömür boyu korunma zırhı sağlanmasından ve tabii ki pandemi döneminde emekçilerin yaşadığı büyük ekonomik sıkıntılardan kaynaklanan rahatsızlıklar. İşte yukarıda sıraladığımız ve Navalnıy etrafında yaşanan gelişmeleri ve daha önce görülmemiş şekilde Rusya’nın 100’den fazla şehrine yayılan gösterileri bu siyasal toplumsal durum eşliğinde yorumlamakta fayda var 23 Ocak’ta sokaklara çıkma çağrısı yapıldığı andan itibaren iktidarın daha önce benzeri çağrıları yok sayan tutumunun aksine bu kez bütün kurumları ve kendi kontrolündeki medyası ile mitinglere katılımı engellemeye yönelik çaba göstermesi de bu durumun farkında olmasından kaynaklanıyordu. Özellikle lise öğrencilerinin TikTok platformu üzerinden mitinge çağrı videoları yayımlaması karşısında devlet kurumları karşı propagandayı ‘Reşit olmayanların’ siyasal gösterilere katılmalarının yasak olması ve ebeveynleri hakkında yasal işlem yapılacağı duyurularak halkın tehdit edilmesine yoğunlaştırdı.

Miting günü Rusya genelinde 4 bine yakın gösterici gözaltına alınmış olsa da - bir iki küçük vaka dışında - gösterilere müdahalenin ölçülü olmasına özen gösterilmeye çalışıldığı yorumlarının da yaygın olduğunu not etmekte fayda var (Örneğin Petersburg’da gösterici bir kadının karnına tekme atan polisin daha sonra eline çiçek alıp hastanede özür dilemeye gitmesi). Bunun sebebini de yine yukarıda değindiğimiz gibi derinleşmeye başlayan toplumsal hoşnutsuzlukları, polis şiddeti sonucu oluşacak görüntülerle birleştirebilecek bir alan açılmasına engel olmak olarak değerlendirebiliriz.

YÜZDE 40 İLK DEFA BİR SOKAK GÖSTERİSİNE KATILIYOR

Eylemlere katılanların genel bir profilini çıkartmak çok zor olsa da, yapılan anketlere göre yüzde 40 civarı ilk defa bir sokak gösterisine katılırken, yaş ortalaması da 31-32 civarında bulunmuş. En çok atılan sloganlarsa “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için”, “Hırsız Putin”, “Navalnıy’ya özgürlük” şeklindeydi. Politik bir figür olarak Navalnıy etrafında odaklanan eylemler olmasının yanında Putin iktidarına ve oligarşik düzene yönelik tepkinin de ortaya konulduğu bir hava hakimdi. Navalnıy’ın kurucusu olduğu Yolsuzlukla Mücadele Vakfı yine 31 Ocak için miting çağrısı yaptı. 

SOSYALİSTLER EYLEMLERİN DIŞINDA KALMAYI TERCİH ETTİ

Son olarak Rusya’daki sol-sosyalist çevrelerin tutumu ile ilgili bir değerlendirme ile bitirelim. Bütün Rusya ve hatta dünya bu eylemleri konuşurken sol-sosyalist örgütler Rusya’da çok nadir görülen bu toplumsal hareketliliğin uzağında kalmayı tercih etti. Genel olarak emekçiler içerisinde fazla bağlarının olmamasının etkisi bir yana, Navalnıy şahsında yukarıda sıraladığımız ‘itici’ gerçeklerin de etkisiyle eylemlerden uzak durdular. Eylemlere katılım gösterip yolsuzluklara ve oligarşik devlet yapısına karşı büyümeye başlayan tepkileri, Navalnıy figürü etrafında şekillenen ‘hak ihlalleri’ odağından çıkarıp Rusya’daki derin siyasal özgürlük sorunları ile birleştirmek, önümüzdeki dönemde bu tepkilerin muhtemelen kaybolmayacağı, tersine genişleyeceği ihtimalini de düşündüğümüzde değerlendirilmesi gereken bir tutum olabilir.

ÖNCEKİ HABER

Tez- Koop-İş Sendikası İzmir Barosu ile sözleşme imzaladı

SONRAKİ HABER

Türkiye Doğu Akdeniz’deki iddiasından geri adım attı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...