1 Aralık 2012 07:30

İhvan’ın içinden

Sara Ebubekir

Müslüman Kardeşler nasıl bir örgüt?

Kardeşlik iki gruba ayrılmış durumda; birinci grup örgütün geliştirilmesini ibadet gibi zorunlu bir görev olarak görüyor. Bu gruba Hayrat el-Şater, Mahmud Gozlan, Mahmud Ezzat ve kardeşliğin şu anki rehberi (8. Yüksek Rehber) ve örgütün kontrolünü elinde tutan Muhammed Badi tarafından liderlik ediliyor.

Diğer grup için Kardeşlik’in katı bir örgütsel yapıya sahip olarak toplumu etkileyen bir harekete dönüşmesine gerek yoktur. Bu grup Ömer el-Telmesani’nin (3.Yüksek Rehber) öğrencileri tarafından geliştirildi. Ben bu ikinci grupta yer alıyordum.

İlk grup, farklı yöntemleri savunan herkesten kurtulmak istiyordu. 1996’da başlarından savdıkları ilk kişi şu anki el-Vasat partisi lideri Abul Ela Madi ve onun yandaşlarıydı. Ben o dönemde gruba mensup değildim ama onlar gibi düşünüyordum. Daha sonra onlar Habib, El-Za’farny ve Muhammed Davud ile birlikte Abul-Fotouh’dan kurtulana kadar Fotouh’un kardeşlik içindeki tüm yetkilerini sınırladı. Bu el-Şater’in rakiplerine yönelik bir temizliğiydi.

Kardeşlik günümüzde hâlâ her iki grubun üyelerini de barındırıyor. Kardeşlik içinde şu an olanlarla ilgili ne düşünüyorsun?

Sadece Kardeşlik içinde değil bütün Mısır üzerinde bir güç mücadelesi var. El-Şater ve onun grubu 25 Ocak 2011’deki devrimden önce Kardeşlik içindeki mücadeleyi kazandı. Şu anda Kardeşlik içerisinde kontrol onlarda. Gelecekteki kavga, Kardeşlik içinde değil Mısır üzerindedir. Mursi başkan olduğunda Kardeşlik’ten bağımsız bir çevre oluşturmak istedi ve hâlâ da bunun için çabalıyor fakat Kardeşlik buna izin vermez. Çünkü Mursi’den kendi politikalarını uygulamasını isteyecekler. Kardeşlik seçimlerde el-Şater’in kendilerini temsil etmesini istedi ancak yasal evrak sorunları nedeniyle istedikleri olmadı. Bu yüzden kontrol edebileceklerini düşündükleri Mursi’nin adaylığını onayladılar. Cumhurbaşkanlığı kampanyasına baktığımızda kampanyayı yürüten el-Şater gibi gözüküyordu. Sanki tamamen kendi eseriymiş gibi Al-Nahda(Rönesans) projesinden bahsediyordu. El-Şater kendi yerine Saad El-Katatny’nin (Halk Meclisinin eski sözcüsü ve Özgürlük ve Adalet Partisi’nin şu anki başkanı)  desteklenmesini istedi fakat parti, Mursi’nin liderliğinde bir toplantı yaptı ve Mursi’nin desteklenmesine karar verildi.  Bu Kardeşliğin değil partinin tercihiydi.

MURSİ-EL ŞATER REKABETİü

Parti neden bu kararı aldı?

Kararı parti değil Mursi aldı. Mursi’nin eski rejimle ve Yüksek Askeri Konsey’le iyi ilişkileri, geniş bağlantıları vardı. Mübarek rejimiyle kendi arasındaki iletişim kanallarını açık tutma becerisi onun gücüne dayanıyordu. Eski Mısır İstihbarat Başkanı Ömer Süleyman, Şubat 2011’de, Kardeşlik’in bir yetkilisiyle görüştüğünde bu El-Katatny değil Mursi olmuştu. Mursi, el-Şater’in evraklarının reddedileceğini biliyordu. Böylece o ertesi gün destek sağlamak için bir parti toplantısı ayarladı ve oylama yapılmasını istedi. Doğal olarak onlar partinin başkanı Mursi lehine oy verdi.

El-Şater, “Gerçek başkan ben olacağım” dermiş gibi, ekonomik gücü ve Al-Nahda projesiyle Mısır ekonomisini nasıl canlandıracağı üzerinde duruyordu. Seçimlerden önce Özgürlük ve Adalet Partisi’nin gazetesine “Mursi’nin kazandığı ilk günden itibaren Mısır’daki ekonomik projelerin tek sorumlusu ben olacağım” diyordu. Kendisini Mursi’nin başarısının arkasındaki kişi olarak gösteriyordu. El-Şater’in gözleri bir sonraki başkanlık yarışında. Mursi yeniden seçilmek isterken Kardeşlik ondan desteğini çeker ve el-Şater’i seçerse bu Mursi’nin başarısız olduğu anlamına gelecek.

Bu dayanakları olan bir bilgi mi yoksa sizin kendi çıkarımlarınız mı?

Bu, kısmen Kardeşlik içinden aldığım bilgiler kısmen de kendi yorumum. Mursi’nin, el-Şater’in grubunu ortadan kaldırmak istediği yönünde işaretler var. İkinci gruba dahil insanları belirlemeye başladı ve el-Şater karşıtı iş adamı Hasan Malk’ı güçlendirdi. Mursi ayrıca el-Erian’a kendi danışmanı olması şansını verdi. El-Şater’in en büyük düşmanlarından Dr. Muhammed Beşer’i de El-Monofia’nın valisi yaptı. Mursi’nin yardımcısı olan Mahmud Mekki’nin el-Şater’le olan sorunlu geçmişi biliniyor. Aynı şey Mursi’nin danışmanlarından Selim el-Awa için de geçerli. Kısacası Mursi’nin tüm bu insanları kullanması kendisini el-Şater’in grubundan ayırması anlamına geliyor.


SİLAHLI EĞİTİM VERİLİYOR

Kardeşliğin milis eğittiği yönünde iddialar var, fakat hiç kanıt sunulmadı. Sizin milislerin varlığına dair kanıtınız nedir?

Ben görgü tanığıyım. Kanıtsa, çokça var. 2006’da İsrail Güney Lübnan’ı istila etmeyi denediğinde, (Sonradan Yüksek Rehber olan) Mehdi Akif avukatlar sendikasında kardeşliğin ‘İsrail’e savaşmak için Lübnan’a gönderebileceği 10,000 eğitilmiş genç adama sahip olduğunu’ söyledi. Bazıları dil sürçmesi olarak gördü fakat aynı ay Essam El-Erian’a el-Manar televizyonunda Kardeşliğin İsrail’in Güney Lübnan’a saldırısıyla ilgili ne yapacağı soruldu. O, eğer devlet buna izin verirse ve Akif’in ne dediği sorulursa, “Bizim çocuklar hazır ve eğitimli” açıklamasında bulundu. Bunlar İhvan’ın kendi açıklamalarıdır. Diğer bir kanıt; aynı yıl el-Ezher üniversitesinde (Kahire’de İslam üzerine eğitim veren bir üniversite) Kardeşlik tarafından gençlere yönelik savaş eğitimleri yürütülmesi. Onlar eğitimi filme aldı ve gazete ve televizyonlara birer CD gönderdi. Deve Savaşı (Mübarek yandaşlarının, Tahrir meydanındaki muhaliflere yaptığı saldırı) sırasında da bu netti. Deve ve atlarla saldırı olduğunda  iki grup eşkıyalarla çarpışabilirdi: Kardeşliğin gençleri ve bazı aşırılar, TV’lerde yayınlanan görüntüler açıktı. 28 Haziran’da güvenlik güçleri tarafından dövüldüm ve ayağımdan yaralandım. Genç İhvancılar tarafından kurtarıldığımı biliyorum. Hastaneye yatırıldım ve Deve Savaşı’ndan sonra onlardan bazıları beni ziyaret etti ve eğitimlerin onlara o günü ve devrimi kurtarmaya nasıl yardım ettiğini gururla anlattı. Kardeşlik devam edecek mi? Eğer yiyecek hiçbir şey bulamazsa kendi kendini yiyecek bir ateşe benziyor. Tahmin ediyorum, yakında dağılacak. Ömer Süleyman ile müzakere için masaya oturmalarından itibaren onların devrime (25 Haziran 2012) yardımı sona erdi. Onlar kendi gündemleri için devrimi kullandı ve ilk olarak referandum üzerine tartışmada bir anlaşmaya vardı. Ben referandumu en büyük suç olarak değerlendiriyorum ki İhvan ve Anayasa Uzmanı Tarık el-Bişri kendini devrime karşı adadı. Bir devrim, kendi güçleriyle gerçekleşir ve onun kendi mahkemeleri olmalıdır, bu nedenle biz devrim adına müzakereler için ordudan bir temsilci ve tanınmış siyasetçilerden oluşan sivil konsey istedik. Fakat biz aklanmaya neden olan (Mübarek rejiminin şahsiyetlerinin yanı sıra devlet görevlilerinin protestocuların vurulmasından suçlanması) normal yasal prosedürler üzerinden gittik. Biz Mübarek tarafından biçimlendirilen yasaları kullanarak ve Mübarek tarafından anayasa ısmarlaması bir değişiklikle geriye döndük. Buna ek olarak Kardeşlik, kendini devrimcilerden ayırdı. Kendini protesto edenlere eşkıyalıkla karşılık verdi.(Muhammed Mahmud Caddesi’nde yaşananlar süresince) Bir dinin neferi gibi değil  bir iş anlaşmasında kâr peşinde koşan biri gibi davrandılar.


ABD-İHVAN İLİŞKİSİ

İddianıza göre ABD Kardeşliği destekliyor çünkü ABD, ne isterse onu yapıyorlar...

Katameya’da şu an yapılan bir Amerikan üssü var. Bunu kanıtlamak için evraklara sahibim ve bunları yakında, anlaşmalar dahil yayınlayacağım. Ayrıca Camp David anlaşmasının sürmesi için İsrail’in Kardeşliğe ihtiyacı var. Eğer Ahmed Şefik kazansaydı ve ABD aynı şeyleri isteseydi Mısır halkının cevabı ne olacaktı? Eğer Şefik İsrail Başbakanı Şimon Peres’e son mektubu gönderen kişi olsaydı aynen tutulurdu. Eğer Şefik başkan olsaydı, Mısır’ın hava sahasını İsrail’in ihlal etmesine insanlar nasıl tepki verecekti? Tepki çok güçlü olacaktı ve o ikili ajanlık yapmaktan sanık olacaktı, çünkü o onların (Kardeşliğin)  kararlarını korumuyordu. ABD Mursi’yi destekliyor çünkü o bir Kardeşliğin gücüne sahip.


DENEYİMSİZ VE VİZYONSUZLAR

Mursi’nin şimdiye kadarki yönetimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mursi ve yanındaki yöneticiler deneyimi ve vizyonu olmayan amatörler. Ekonomik sorunlara çözümleri yok ve tutarsız açıklamalarda bulunuyorlar. Örneğin Mursi, kredi faizlerine izin vermeyeceğini söyledi ve sonra IMF kredisine başvurdu ki bu söylediğiyle yaptığı arasında tutarsızlık olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı ne ekonomik ne de politik vizyona sahip. Çok konuşuyor ama hiçbir şey yapmıyor.

Önümüzdeki 3 ayı nasıl görüyorsunuz?

Tanınmış bir yazar, Dr. Yusuf Alqaeed ile konuştuğumda bana ‘Ben çok karamsarım’ diyordu. Ben ona aynı zamanda hem iyimser hem de kötümser olduğumu söylüyordum çünkü Tanrı Mısırlılara daima bir çıkış yolu gönderir. Ancak, biz siyasi güç mücadelesinden daha büyük ve zor bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz; yoksul insanlar, geçimlerinin tehdit altında olduğunu düşündüğünde, bu durum şiddetli bir devrime yol açabilir. Özellikle ekonomik sorunları çözmede yeteneksiz olan şu anki rejim, fazlasıyla acı içinde olan yoksulların şiddetli bir muhalefetiyle karşılaşabilir. Diğer faktör, Kardeşlik’in güce ulaştığındaki tabiatıdır; Demokrasi sadece iktidarı ele almak için gerektiğinde kullanılır. Sonrasında onları koltuktan düşürecek bir seçim gerçekleşirse Kardeşlik buna savaş eğitimi almış gençleriyle izin vermeyecektir.


İHVAN’DA KADINLAR...

Kadınların Kardeşlik içindeki durumuna gelirsek... Sırlarla örtülü görünüyorlar.

Gerçek anlamda, kardeşlik içinde kadınlar üye olarak değerlendirilmiyor; onlar ailesindeki bir erkeğin alt üyesidir; baba, erkek kardeş veya koca. Kendi başına bir kadın üye olamaz. Oy hakkına sahip olamaz veya rehberlik konseyinin bir parçası olamaz. Ibrahim El-Za’farn’ın karısı, Gihan el-Halafwi konseye girmeyi denediğinde, kovuldu. Eğer erkek kovulursa genelde kadınlar da o zaman Kardeşlik’ten ayrılır. Benim karım gruptan ayrıldı. Kadınlar Özgürlük ve Adalet Partisi vasıtasıyla bunu telafi etmeye çalışıyor.

Daily News Egypt’ten çeviren İlyas Coşkun

Evrensel'i Takip Et