21 Ocak 2021 23:25

Metal işçisi ilk günkü gibi kararlılığını koruyor

Sendika hakları için direnen Birleşik Metal-İş üyesi Ekmekçioğulları işçilerinin direnişi kar kış demeden kararlılıkla sürüyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Çorum’da DİSK’e bağlık Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olmaları nedeniyle 7 Aralık 2020’de ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadıkları iddiasıyla kod-29’dan işten çıkarılan Ekmekçioğulları Metal işçileri, direnişlerini sürdürüyor. Evrensel’e konuşan işçiler Ankara yürüyüşlerini “Çorum’dan fabrikaya kadar yürüyemezler dediler, yürüdük. Ankara’ya gidemezler dediler gittik. Gitseler bile Ankara’ya giremezler dediler, girdik. Bakanlıkta görüşme yapamaz dediler, yaptık. Çorum’a dönemez dediler döndük” şeklinde değerlendiriyor.

‘KARARLILIĞIMIZ DEVAM EDİYOR’

4 yıllık Ekmekçioğulları İşçisi Mehmet Can Dikmen, “Sabah 09.00’da meydanda toplandık ve yürüyüşe geçtik. Yürüyüşümüz ‘Ankara Ankara duy sesimizi, bu gelen işçinin ayak sesleri’ sloganıyla başladı. Yaklaşık 20 kilometrelik bir yolu yürüdükten sonra fabrika önüne geldik ve DİSK Genel Başkanımız burada bir açıklama yaptı. Ankara’ya gidene kadar 5-6 kez çevirme yapıldı. Bu engellemeler bilerek yapıldı. Kimliklerimiz alındı, sonra verilmedi. Biz de son çare olarak Elmadağ’ın girişinde yolu kestik. Yeniden yola çıktıktan sonra Kayaş’ta tamamen önümüzü kestiler. Polis bize ‘Çorum’a geri dönün’ dedi. Ama biz direndik ve kararlı olduğumuzu gösterdik. Sonuçta Ankara’ya girdik.  Bakanlıkta görüşme yapıldı. Bizden de temsilciler gitti. Sonrasında tekrar Çorum’a döndük. Ancak Çorum’a dönerken bir kere bile polis çevirmesi olmadı” dedi. “Kararlılığımız ilk günden bu yana devam ediyor” diyen Dikmen, “Hakkımızı almak için mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Göstermiş olduğumuz bu mücadeleden onur duyuyorum” diye konuştu.

‘İŞÇİNİN EN BÜYÜK SİLAHI BERABERLİĞİ’

Evli ve 2 çocuk babası İbrahim Barlas ise 2 yıllık işçi olduğunu belirterek, işçinin en büyük silahının birlik ve beraberliği olduğunu söyledi. Ankara yürüyüşlerinin sık sık polis tarafından engellendiğini ancak kendilerinin aynı kararlılıkla yola devam ettiğini kaydeden Barlas, “44 gündür işsiziz. Ekonomik olarak büyük sıkıntı içerisindeyiz. İşsizlik maaşı dahi alamıyoruz. Ancak birlik ve beraberliğimizden ödün vermeden mücadelemizi devam ettiriyoruz” şeklinde konuştu.

‘PARMAKLARIMI BU FABRİKAYA KURBAN VERDİM’

7 yıllık işçi olan Emrah Biçici ise patronun “Performans düşüklüğü” gerekçesiyle kendilerini işten çıkardığını anlatarak, “Ben parmaklarımı makineye kaptırdım. İki parmağım kesildi. Bu olay ekim ayında olmuştu. Aralık ayında ise işten çıkarıldım. Fabrikada çok iş kazası oluyor. Mesut isimli arkadaşımızın ayağı kırıldı, izinliyken işten çıkarıldı. Bir başka arkadaşımız virüse yakalanmıştı, karantinadayken işten çıkarıldı” dedi.

‘MÜCADELEMİZ ÖRNEK OLACAK’

Gökhan Tuncer, fabrikada 5 yıldır çalıştığını belirterek, bu süre içerisinde sadece emeğinin ve alın terinin karşılığı olan ücreti almak için çaba gösterdiklerini söyledi. “Bizim mücadelemiz OSB’deki diğer işçilere de örnek olacak” diyen Tuncer, fabrikada halen çalışan işçilere seslenerek, “Patronlara köle olmasınlar. Ezilmesinler. Biz onlar için de mücadele ediyoruz” dedi. Kendisinin kimsesiz olduğunu, gırtlağa kadar borç içerisinde bulunduğunu ancak onurlu bir şekilde mücadele yolunu seçtiğini belirten Tuncer, diğer fabrikaların işten çıkarılan metal işçilerini işe almadıklarını ifade ederek, “Patronlar kendi arasında birlik kurmuşlar, biz işçiler de birlik ve beraberliği sağlamalıyız” diye konuştu.

‘YETKİLİLER ADIM ATMALI’

Birleşik Metal-İş Anadolu Şube Örgütlenme Uzmanı Erhan Delioğlu da 44 gündür işçilerin yanından ayrılmadıklarını belirterek, bu sorunun ilin mülki amirlerince çözülmesi gerektiğini dile getirdi. Vali ve Belediye Başkanına seslenen Delioğlu, “İşçilerin taleplerine kulak versinler. Seçim zamanı geldiğinde bu işçilerden oy istiyorlar. Ezenin değil, ezilenin yanında olduklarını göstersinler” dedi.

TÜM ENGELLEMELERE RAĞMEN

Ekmekçioğulları Metal işçileri Çalışma Bakanlığında yapılacak görüşmeye katılmak üzere Ankara’ya doğru yola çıkmış, Kırıkkale ve Elmadağ’da durdurulmuştu. Polis işçilerin kimliklerini alırken işçiler yol kesti. Ankara’da ise Çalışma Bakanlığı önüne gelen çok sayıda DİSK üyesi ve gazeteci polis tarafından alandan uzaklaştırıldı. Gazetecilerin görüntü almasını engellemek için polisler kalkanları havaya kaldırdı.

Birleşik Metal-İş, “90 işçiyi kış ortası anayasal hakkını kullandıkları için işsizlikle terbiye etmek, sırf sendikaya üye olduğu için işten atmak serbest! Hakkını arayan Ekmekçioğulları işçilerinin yolu yine kesildi. Ankara’ya üstelik de Çalışma Bakanlığına gitmesi yasak mı?​” diye tepki gsöterdi.

İşçiler, polisin tüm engelleme çabalarına rağmen, sendika yöneticilerinin de bulunduğu bir heyetle birlikte Çalışma Bakanlığıyla bir görüşme gerçekleştirdi. (Çorum/EVRENSEL)


İŞÇİLERİN DİRENCİ AYAZI KIRDI

Muharrem ÖZÜNEL
Hıdır AYGÜN

Ekmekçioğulları Metal ve Kimya fabrikasında çalışan metal işçileri DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasına üye oldukları için işten çıkarıldılar. Örgütlenme süreci hakkında bilgi veren Birleşik Metal-İş Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan “7 aylık titiz bir çalışmadan sonra işçileri üye yapıp yetkiyi aldıklarını” söylerken esasında sendikal örgütlenmenin hayli meşakkatli bir iş haline geldiği de görülüyor. Sendikalı olmak anayasal hak, hatta birden fazla sendikaya üye olunabilir ancak işçiler örgütlenmek için patrondan gizli, deyim yerindeyse çalışmayı ilmik ilmik dokuyarak yürütüyor. Aileleriyle bile paylaşmadıkları bir çalışmanın sonucunda örgütlenebiliyor. Ekmekçioğulları patronu ise sendikanın yetkisini tanımayarak işçileri işten çıkarıyor. Devletinse Cargill örneğinde de olduğu gibi gücünü işçi sınıfına göstermesi patronların yüzünü güldürüyor. İşte patronlar bu politikalardan cesaret alarak anayasal bir hakkın kullanılmasını engelleyip suç işliyor. Öte yandan direnişin 40. gününde tüm işçileri işten çıkaran Ekmekçioğulları patronu tüm arsızlığıyla İŞKUR’dan işçi talep ediyor, üstelik talebi karşılık buluyor.

PATRONUN ELİNDEKİ KOZ: KOD-29

İşçiler İş Kanunu’nun 25/2 maddesi gerekçe gösterilerek kapı önüne konuldular. İşçiler arasında bir aydan 20 yıla kadar çalışanlar var. 20 yıldır ahlaklı olan işçiler her ne hikmetse sendikalı olduktan sonra birdenbire “Ahlak ve iyi niyet hallerine uymayan haller”den işten atıldılar. Hükümet sözde işten atmayı yasakladı ama 25/2 maddesi patronların sarıldıkları kullanışlı bir hüküm ve pekala çekinmeden kullanılıyor. Örgütlenme deneyimi yaşayan işçiler kod-29’la kara listeye alınıyor, böylece patronların başı ağrımıyor.

BUGÜNLERE NASIL GELİNDİ?

İşçiler çok ağır koşullarda çalıştıklarını, kanlarında çeşitli oranlarda kurşun bulunduğunu, dönem dönem tahlil verdiklerini ancak sonuçlarının kendilerinden saklandıklarını belirtiyorlar. En yüksek ücret alan işçinin eline 2 bin 750 liradan fazla geçmiyor. Bu koşullarda çalıştırılan işçiler sendikalı olduğunda Ekmekçioğulları patronu “Her şeylerini ben veriyorum, benden izinsiz sendikalı olamazlar” diyerek sınıfsal refleksini göstermişti. Kaldı ki işçiler görece iyi koşullarda çalışıyor olsalar da örgütlenme ve toplu pazarlık işçilerin en meşru hakkı ve kolektif gücünü kullanabilmek için de bu hakkını kullanmalı.

DİRENİŞ COŞKUYLA SÜRÜYOR

Başladığından bu yana direnişte kararlılık ve coşku sürüyor. Kuşkusuz bunda direnişçi işçilere verilen desteğin ve gösterilen dayanışmanın etkisi göz ardı edilemez. Ayrıca sendikanın direnişi sahiplenmesi, yöneticilerinin sürekli işçilerin yanında olması da işçilerin direncini korumasında etkili oldu. Emek Partisi başta olmak üzere siyasi partilerin, sendikaların, kitle örgütlerinin destek ziyaretleri direnişe güç verdi. KESK’e, Türk-İş’e bağlı sendika şubelerinden, Tüm Köy Sen’den, Amasya gibi komşu kentlerden gelen destek ve dayanışmalar önemli örneklerdir. Türk-İş’e bağlı sendikalardan Selüloz-İş’in kitlesel ziyareti işçilerin coşkusunu artırıp moral vermiştir.

DİRENİŞ ALANI MORAL YERİ

Ekmekçioğulları işçileri ilk günden itibaren tüm ayrılıklarını bir kenara bırakarak birliklerini sağlayarak kazanmaya giden yolun dayanaklarından birini oluşturmuştur. Çalışma koşullarının tüm zorluklarına rağmen direnişi kırmak için sürdürülen üretime katılan işçiler kısa bir süre sonra işi terk etmektedir. Bunda çalışma koşullarının zorlukları kadar direnişçi işçilerin yerlerine işbaşı yaptırılan işçilerle temasının etkisi de söz konusudur. Bir işçi disipliniyle her gün direniş alanını dolduran işçiler vardiya saatlerinde fabrikaya getirilen işçilere sloganlarla sesleniyorlar. Sürekli kaynayan çay kazanları, sohbet sıcaklığı direnişin başka motivasyon kaynakları haline gelmiştir.

ZEMHERİ AYAZINI KIRDI

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun katılımı ile 19 Ocak sabah 09.00’da kent merkezinde buluşulacak, 15.5 kilometre yol yürünerek OSB içindeki Ekmekçioğulları fabrikasının önünde yapılacak açıklamadan sonra işçiler Ankara yoluna düşeceklerdi. Valiliğin engelleme çalışmaları sendikanın ve işçilerin kararlı duruşuyla püskürtülmüş, “Ölmek olsa da sonumuz, Ankara’dır yolumuz”, “Gittiler sanmayın, biz hep buradayız”, “Sendika haktır engellenemez”, “İş ekmek yoksa barış da yok” gibi sloganlarla kararlılıkların ve taleplerin sergilenmesi, Ekmekçioğulları işçilerinin dirençleri ve coşkuları ile birleşince Çorum’da zemheri ayazı kırılmıştır.

KUŞATMA PÜSKÜRTÜLDÜ

İşçileri Ankara’ya sokmamak için önceden her türlü tedbirler alınmıştı. Çorum’da başlayan engelleme girişimi Ankara’ya kadar devam etti. Çorum’da fabrika önüne jandarma bariyer olarak, açıklama yapacak işçilerin tepesinde drone uçurup görüntü alarak, devlet gücünü ve safını işçilere gösteriyordu. Ankara’ya gelindiğinde ise yoğun bir polis kordonuyla karşılaşıldı. Görünen o ki, çeşitli aralıklarda 3 noktada kontrol merkezi kurarak Ekmekçioğulları işçilerinin Ankara’ya girişinin önünü kesmenin hesabı yapılmıştı. İşçilerin direnci bu kuşatmayı da püskürttü.

BU YOLU ÇOĞALTALIM

Bugüne kadar işçilerin birliğini sağlaması, mücadele kararlılığı, aldıkları destek ve dayanışma önemli. Bu direnişin olumlu yanlarının yanı sıra eksikliklerine de işaret etmek gerekiyor. Öncelikle direnişteki işçilerin ailelerinin görünmemesi bir eksikliktir.  Aileler duygu olarak direnişin yanında olduğu kadar direnişte işçilerle birlikte yer almalı. Öte yandan Çorum’un tüm emek ve demokrasi güçlerinin sahipleneceği bir yol izlenmeli. Ülkenin dört bir yanında süren direnişlerdeki işçilerin dayanışmasının ve duygu birliğinin sağlanması aynı zamanda sınıf kardeşliğini ve birliğini güçlendirecektir. Pandemi koşullarında, iktidarın dizginsiz baskı ortamında gerçekleştirilen bu direnişler, yaratacağı ve bırakacağı etkiyi güçlendirme, sınıfın mevzisini ilerletme, her türlü baskı ve kuşatmasını yarma konusunda yürünecek yolun kendisidir. Hep birlikte bu yolu çoğaltalım.

ÖNCEKİ HABER

CHP’li Alpay Antmen, Akkuyu’daki patlamaları Meclis gündemine taşıdı

SONRAKİ HABER

Gıda Mühendisleri İzmir Şube Başkanı: Gıda enflasyonu ekonomik ve sosyal bir sorun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...