Gazeteci Metin Göktepe, katledilişinin 25. yılında mezarı başında anıldı

25 yıl önce, “Mutlaka ben izlemeliyim” diyerek gittiği haberde polislerce gözaltına alınan ve sonrasında darbedilerek öldürülen Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe mezarı başında anıldı.

08 Ocak 2021 06:01
Son Güncellenme Tarihi: 08 Ocak 2021 13:03
Paylaş

Polislerce gözaltına alınan ve dövülerek öldürülen Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe, katledilişinin 25. yılında, İstanbul Esenler’de bulunan Kemer Mezarlığındaki mezarı başında anıldı.

Anma etkinliğine Metin Göktepe’nin ailesi, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, Cumartesi İnsanları, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Berkin Elvan'ın ailesi, CHP ve HDP milletvekilleri, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, HDP İstanbul İl Eş Başkanı Erdal Avcı ve çok sayıda gazeteci katıldı. "Metin Göktepe ölümsüzdür”, “Evrensel yazıyor, Metin yaşıyor", "İnadına hepimiz birer Metin'iz", “Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın”, “Metinler ölmez Evrensel susmaz” dövizleri ve Emek Partisi flamaları taşındı. Göktepe’nin mezarına Evrensel gazetesi ile birlikte karanfiller bırakıldı.  Sık sık, “Evrensel yazıyor, Metin yaşıyor” sloganı atıldı.

"METİN BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISINDAN TUTUNMA NOKTAMIZ"

Kovid-19 salgını nedeniyle kısıtlı sayıda kişinin katıldığı anma etkinliğinde ilk sözü Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat aldı. Anmada konuşan Fatih Polat, "Metin basın özgürlüğü açısından bizim tutunma noktamız. Şu anda cezaevinde çok sayıda gazeteci meslektaşımız var. Buradan tutuklu gazetecilere selam göndermek istiyorum, asla yalnız değiller, asla yalnız olmayacaklar. Ağır bir dönemden geçiyor Türkiye. Bizim mesleğimiz açısından bakıldığından da herkese eşit mesafede yayın yapacağını söyleyen bir televizyon, bir ay yayın hayatı sürdüremiyor. Onun dışında Evrensel'in 25 yıl dönümünde TELE1’de yayımlanan tanıtım reklamında üç renkli bir şal nedeniyle TELE1'e en ağırından ceza veriliyor. Ardından Evrensel'e ceza veriliyor. Mesleğimiz üzerinde ağır bir kuşatma var. Gazeteciler açısından en ağır bir dönem. Biat etmeyenlere yönelik ağır bir baskı var. Ancak Metin'in haberi takip etme konusunda kararlı duruşu ve toplum olarak habere tanıklık bakışı, 4 yıllık meslek hayatı vardı ama çok güçlü bir damar bıraktı şimdi. Metin'in şahsında, halkın haber alma hakkını savunmaya devam edeceğimizi söylüyorum. Dönemin koşullarının bizim gerçeğe tanıklığımızı hiçbir şekilde engelleyemeyeceğini bir kez daha söylemek istiyorum " dedi.

O IŞIK SÖNMEDİ!

Sözlerine, “25 yıl geçti. 25 yılda Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda ileriye doğru bir adım atılmadı, geriye gidildi" diyerek başlayan TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, "Dünya sıralamasında Türkiye hızla basın özgürlüğü sıralamasında arka sıralara doğru ilerlemesini sürdürüyor. Medyaya ve halka düşman bir iktidar var. Böyle iktidarın olduğu ortada 70 gazeteci tutuklu. Yüzlerce gazeteci adliyede haberlerini savunmak zorunda bırakılıyor. Bütün bu baskılara rağmen Metin'in yaptığı gibi bugün de hâlâ gazeteciler gerçeğin peşinde olmaya devam ediyor. Metin ve onun gibilerin yaktığı ışık bugünlere kadar geldi. Metin bugün de yüzlerce, binlerce gazeteciye yol gösteriyor” diye konuştu.

Metin Göktepe'nin mezar anmasından bir görüntü.

FADİME ANADAN MESAJ: HEPİNİZDE METİN’İ GÖRÜYORUM

Metin Göktepe'nin kardeşi Meryem Göktepe, pandemi nedeniyle anmaya katılamayan Fadime Göktepe'nin mesajını okudu. Fadime ananın mesajında şu ifadeler yer aldı: “Metin'i unutmuyorsunuz, hepiniz sağolun. Ben nerede bir gazeteci görsem Metin'i görüyorum sanki. Hepiniz de benim için metinesiniz. Metin hep insanların iyiliğini isterdi. Arkadaşlarını çok severdi. Hep evden eşya götürürdü. 25 yıl oldu, hiç unutmadım ben Metin 'in acısını. Burnum sızılıyor Metinimi düşünce.   Oradaki herkese çok selam söylüyorum. Hepiniz benim için metinsiniz." Türkiye’de yaşananları gelişmeleri Metin’e anlatmak istediğini söyleyen Meryem Göktepe ise,  “Her gün 4 kadın öldürülüyor. Memleket kadın mezarlığına dönmüş durumda. İstanbul Sözleşmesi uygulansın. Öldürülen kız kardeşlerimiz adına da buradayız. Metin Göktepe gazeteciliği devam ediyor. Hepiniz Metinsiniz” dedi.

UMUDUMUZ, HER ŞEYE RAĞMEN İŞİNİ YAPAN GAZETECİLER!

DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren de "Çeyrek asır oldu sevgili Metin'i kaybedeli. Her yıl geliyoruz. Her yıl daha ağır bir tabloyu anlatıyoruz. Çok sayıda gazeteci yargılanıyor. Bütün kurumlarıyla gazetecilere saldırıyorlar. Metin Göktepe katledildiğinde sarı basın kartı yok denilmişti. Van’da savcı tutuklanan 4 gazeteciye ‘neden devlet aleyhine haber yapıyorsunuz’ diye sordu. Artık gazeteciliğe savcı karar veriyor. Gazeteciliği devlet tanımlayamaz. Bugün onlarca gazetecinin sarı basın kartı yok. Gazetecilere yönelik şiddetin cezasız bırakıldığı bir dönemdeyiz. Ayşegül Doğan hakkında, gazetecilik yaptığı için ceza verildi. Her şeye rağmen haber yapan gazeteciler bizim umudumuz. Umutluyuz” ifadelerini kullandı.

"GAZETECİLERE YÖNELİK ŞİDDETİN CEZASIZ BIRAKILDIĞI BİR DÖNEMDEYİZ"

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, "Benim mesleki acıdan ilk can alıcı ve bana ağır gelen Metin Göktepe cinayetini gündeme getirmekti oldu. 25 yıl sonra cinayette alınan yolun halan mihenk taşı olarak gündeme gelmesi olumlu bir şey. Gazetecilere yönelik şiddetin artık siyasi ağızlarda arzu edildiği bir dönemde yaşıyoruz. İktidar çevresinde estirilen hava özellikle gazetecilere yönelik şiddetin cesaretlendirilmesine neden oldu. Gazetecilere yönelik şiddetin cezasız bırakıldığı bir dönemdeyiz” dedi.

Metin Göktepe'nin mezar anmasından bir görüntü.

"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MÜCADELESİNİ BUGÜNE KADAR TAŞIMIŞ BİR SİMGE"

Daha sonra söz alan Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Metin Göktepe gazeteciliğinin örnek bir gazetecilik olarak çok şey anlattığını söyledi. Göktepe'nin aynı zamanda Emek Partisi üyesi olduğunu hatırlatan Akdeniz, "O emekten, halktan, Türkiye'nin bağımsızlığından yana bir gazeteciydi. Kalemi ve deklanşörü de bunun için çalıştı" diye konuştu. "Mezarlıkların bir dili vardır" diyen Akdeniz sözlerine şöyle devam etti: "Burada bu anıtın mimarı Cengiz Bektaş'ı anmak istiyorum. Burada güneş ışınları olarak yansıttığı ve alev topundan parlattığı o sıcaklık Metin’i 25 yıl boyunca Metin’i Türkiye’nin önemli bir simgesi olarak tuttu. Sennur Sezer’in şiirinde geçen o çakıl taşları işçilerin, emekçilerin, kadınların, her birimizin harca birer çakıl taşı koyarak yüreklerini buraya gömdükleri bir anıttır bu anıt.” Pandemi koşulları nedeniyle anmaya katılamayan Fadime Göktepe’ye selam gönderen Akdeniz, “Paris Komünü sonrası işçilerin infaz mangaları tarafından infaz edildiğini gösteren bir kabartma anıt vardır. O anıtta Marienne ön önde kollarını açmış ve ‘durun onlar bizim çocuklarımızdır’ diyerek infaz mangalarının karşısında durmuştur. 25 yıldır işçilere, emekçilere, öğrencilere, buraya her geldiğimizde ‘Metin’imin partisi’ diyerek bize kol kanat geren, ellerini iki yana açarak onlara dokunamazsınız diyen Fadime Ana bizim anamızdır. O işte demokrasi mücadelesini, basın özgürlüğü mücadelesini bugüne kadar taşımış bir simgedir” dedi.  Sakarya’da 7 işçinin hayatını kaybettiği, 127’sinin yaralandığı Coşkunlar havai fişek davasına gittiklerinde gördüklerini anlatan Akdeniz, “Hiçbir önlem alınmadan o işçiler öyle çalışmış. Ve göz göre göre ölüme gönderilmişler. İşte onun davasında Evrensel Muhabiri Hasret Gültekin Kozan kadınların isyanını çekerken polis engel olmaya çalıştı. O kadınlar ‘basın bizi çekecek, basın benim sesimi duyuracak’ diyerek polise müdahale eden de işçi kadınlar. Marinne’nin koruyucu eli ve Fadime Ana ile koruyucu Sakarya’daki işçi kadının koruyucu eli aynıdır” diye konuştu. Akdeniz sözlerini şöyle noktaladı: “Bu mirası sadece gazetecilerin faaliyetinin özgürlüğü olarak görmüyoruz. Türkiye'de siyasal özgürlüklerin, işçi sınıfı mücadelesinin ve halk iktidarının köşe taşlarından birisi olarak görüyoruz ve bunu yaşatmaya devam edeceğiz.”

"GAZETECİLERİ DEĞİL VURANLARI YARGILAYIN"

Gezi direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeği nedeniyle hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan da, Metin Göktepe’ye röportaj vermeye geldiğini söyleyerek, "Metin aynı benim Berkinim. Metin biliyor musun Berkin vurulduğunda 14 yaşındaydı.  Toprağa düşerken 15 yaşında 16 kiloydu. 22 yaşına girdi. Berkin yargılanıyor. Gazetenin manşeti de bu olsun. Biz o günden bu yana hep adalet dedik, hep adalet diyeceğiz. Bugün Berkin'in haberini yapanlar ceza aldı ama vuranlar ceza almadı. Benim çocuğumun cezasını gazetecilere kesmeyin, gazetecileri değil vuranları yargılayın" dedi.

"METİN BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN EYLEMLERİNDE YAŞIYOR"

Metin Göktepe’nin fiziki olarak hayatta olamasa da meslektaşlarının gönlünde yaşadığını ifade eden DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu şunları söyledi "Metin gerçeğin peşinde koşarken, halkın haber alma hakkını savunurken katledildi. Metin fizikken aramızda yok ama Metin yaşıyor. Metin gerçeğin peşinde koşan her gazetecinin her haberinde fotoğrafında yaşıyor. Metin grevdeki işçilerin mücadelesinde, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin eylemlerinde yaşıyor. Metin bize güç vermeye devam ediyor.”

"METİN’İN GAZETECİLİĞİNDEN İKTİDAR KORKMAYA DEVAM ETSİN"

Yıllarca Göktepe’yi kar altında andıklarını ve bugünün aydınlık olduğunu söyleyen CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ise, “Metin’in mezar başında konuşmaktan çok zorlanıyorum. Metin benim geniş ailemin parçası. Bugün gökyüzüne baktığımızda ilk defa aydınlık bir gökyüzünde Metin’in anma törenine katıldım. Aydınlık günlerin habercisidir bu güneş. Bugün iktidar o kadar çok korkuyor ki. Metin hakikat arayıcısıydı, Metin gibi hakikat arayıcıları hiçbir zaman korkmadı ve korkmayacaklar. Onlar hakikatin yok edilemeyeceğini biliyor. İktidar korkmaya devam etsin, Metin’in gazeteciliğinden, Gülsüm Elvan’dan Fadime anneden korksunlar. Metin’e burada iyi şeyleri anlatacağımız zamanlar çok yakındır. Bu ülkede adalet eşitlik özgürlük var diyeceğimiz günler yakın” ifadelerini kullandı.

"SON NEFESİMİZE KADAR MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ"

Son olarak söz alan HDP İstanbul İl Eş başkanı Erdal Avcı ise, Göktepe ile gençlik yıllarından tanıştıklarını ve birçok eyleme beraber gittiklerini dile getirerek, “Metin’le birlikte 20’li yaşlarımızda başladığımız bu mücadeleye bugün onun gibi son nefesimize kadar sürdüreceğimize söz veriyoruz. Metin şahsında hayatını kaybetmiş devrimci gazetecileri de anıyoruz” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

METİN GÖKTEPE KİMDİR?

Metin Göktepe, 10 Nisan 1968’de Sivas'ın Gürün ilçesine bağlı Çipil köyünde dünyaya geldi. Yaşamının ilk 11 yılını burada geçiren Göktepe, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan, 8 çocuklu bir ailenin 7. çocuğuydu. İlkokulu, köyün tek okulunda, birleştirilmiş sınıfta okuyan Göktepe, abla ve ağabeylerinin yıllara yayılan göçünün ardından 1979’da annesi ve babasından hemen önce küçük kardeşi Aziz ile birlikte İstanbul’a geldi. Aynı yıl Esenler’dekiHasip Dinçsoy İlköğretim Okulu’na kaydoldu ve 5. sınıfı burada okudu. Ortaokula o zamanki adıyla Esenler Lisesi’nde başladı ve liseyi de burada okuyarak şimdiki adıyla Bakırköy İbrahim Turhan Lisesi’nden 1986’da mezun oldu. Lisede de başarılı bir öğrenci olan Göktepe, mezun olduktan sonra bir yıl dershaneye devam etti ve buradaki başarısıyla, kardeşinin de dershaneye gitmesini sağladı. Yaz tatillerinde çalışarak harçlığını çıkaran ve böyle okuyan Göktepe, 1989 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’ne girdi. Bu sırada fabrikada çalışan ablası, ağabeyi ve 1986’dan itibaren kültürel ve sosyal faaliyetlerine katıldığı dernek sayesinde siyasetle tanıştı. Göktepe, üniversitede öğrenci gençlik mücadelesinin aktif bir üyesi oldu. Gazeteciliğe 1992 yılında Gerçek dergisinde başlamış, daha sonra 1995 yılında da Evrensel Gazetesi’nde muhabirlik yapmaya başlamıştır.

ÖLÜMÜ VE DAVA SÜRECİ

8 Ocak 1996 tarihinde cezaevinde öldürülen iki tutuklunun cenazesini izlemek için görevi başındayken polislerce toplu halde gözaltına alınan bin kişinin arasındaydı. Bin kişiye yakın insanla gözaltına alınıp; “gazeteciye özel muamele” diyen polislerce dövülerek öldürülen Göktepe’nin ölümü büyük yankılar uyandırmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan 11 Ocak 1996 günü 32. Gün programında, “Konuyla ilgili tam bilgim yok. Ancak son gelen bilgiler Metin Göktepe'nin duvardan düşerek öldüğü şeklindedir!” diye bir açıklama yaptı. Duvardan düştüğü iddia edilen gazetecinin -kamuoyu baskısıyla- gözaltında dövülerek öldürüldüğü kabul edilmek zorunda kalındı. Dönemin içişleri bakanı, savunduğu bu tez çürütülünce Fadime Göktepe'den özür dilemiş, ancak Göktepe'nin annesi bu özrü kabul etmeyerek sorumluların yargılanmasını talep etmiştir.

İlden ile 4 yıl süren dava şubat 1999 yılında yapılan mahkemeyle alınan kararla 11 memurdan altısına 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş, usul yönünden bozulan dava kapsamında 5 Mayıs 1999'da Yargıtay tarafından, ceza alan altı memurdan beşinin cezası onanmış sanık emniyet amirine verilen ceza esastan bozulmuştur. Kamuoyunda Rahşan affı diye bilinen afla şartlı tahliyeden yararlanan polisler toplam 1 yıl 8 ay yattılar. Metin Göktepe gözaltında öldürülmüş gazeteciler içinde katilleri için mahkumiyet kararı verilmiş ilk gazetecidir. (İstanbul/EVRENSEL)

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Samsun'da bir sağlık teknikeri Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Hrant Dink davasında Veysal Şahin ile Volkan Şahin hakkında tutuklama kararı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...