"Dalaman'da kalker ocağı kaçak çalışmaya devam ediyor"

Abidin ÇINAR
Muğla

Muğla Dalaman’ın Kapukargın ve Çeştepe Mahallesi sınırı içerisindeki faaliyet gösteren kalker ocağı, bölge halkının tepkilerine ve ÇED raporu olmamasına rağmen faaliyetlerini sürdürüyor.

Madendeki son durumu görmek, gelinen aşamayı mahalle halkı ile konuşmak üzere TEMA Muğla İl Temsilcisi Sergenden Sezer’le Kapukargın ve Çeştepe mahallelerine gittik. Çeştepe köylüleri; “Kalker ocağının kaçak çalışmaya devam etmesi köyümüzü ve canlıların yaşamlarını tehdit etmeye devam ediyor” dedi.

TARIM MÜDÜRLÜĞÜNÜN RAPORUNA UYULMUYOR

Kapukargın Muhtarı Turan Sarıhan, 18 Aralık’ta yürütmenin durdurulması talebiyle dava açtıklarını hatırlatarak, kalker ocağının çeşitli girişimlere rağmen faaliyetine devam etmesi nedeniyle zeytinliklerinin zarar gördüğünü vurguladı. Köylülerden Mahmut Orhan, Mustafa Ontaş ve İbrahim Kocapınar, tapulu arazilerinin bitişiğinde maden faaliyeti sürdürüldüğünü dile getirdi. Tapularının “zeytinlik alanı tapusu” olduğunu ve kalker ocağının ise hemen zeytinliklerin bitişiğinde olmasını anlayamadıklarını anlatan köylüler, “Çevre Şehircilik Bakanlığından bir an önce kalker ocağının faaliyetlerinin durdurulmasına dair yazıyı bekliyoruz” dedi. Muhtar Turan Sarıhan ise ilçe ve il tarım müdürlüklerinin kalker ocağının kapanması yönünde görüş belirtmesine rağmen işletmenin çalışmaya devam ettiğini ifade etti.

Köylülerden Bilan Sarıhan, ocağın hemen altında yer alan Bedri Rahmi Koyu’nun da tozlar nedeniyle zarar gördüğünü; ocaktan çıkan gürültünün de turizme zarar verdiğini söyledi. Çeştepe Köyünden Süleyman Şalk da zeytinlik alanı zarar görenlerden. Şalk, “Zeytin ağaçlarımız dinamitlerle yıkıldı, birçoğu da kesildi” diyerek anlattı mağduriyetini.

KÂR ŞİRKETE, MALİYET HALKA

Ocaktan çıkarılan kalker taşlarının şirketin Dalaman ve Kayadibi’nde bulunan tesisinde işlendiğini söyleyen Kapukargın Muhtarı Turan Sarıhan, “Buradan çıkarılan kalker bize fayda sağlamıyor. Tüm gelir şirkete akıyor. Ocaktan çıkan kamyonlar toprak yolları bozuyor, kazalara neden oluyor. Patlamalar su kaynaklarının yolunun değişmesine de neden oluyor.” dedi.

Bir heyet oluşturarak Ankara’ya giden köylüler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına mağduriyetlerini ilettiklerini, bakanlıktan olumlu yanıt beklediklerini söyledi.

ZEYTİNLİĞE MADEN, SİT ALANINA LİMAN!

Bölgede incelemeler yapan TEMA Muğla İl Temsilcisi ve Muğla Sıtkı Kocaman Üniversitesinde akademisyen olan Sergenden Sezer de gözlemlerini Evrensel’e aktardı.

Muğla’nın el değmemiş ormanı, dağı, ovası, kıyısı, akarsuyu kalmadığını söyleyen Sezer, “Turizmin, narenciye üretiminin, balıkçılığın, ormancılığın ve zeytinciliğin bu denli yoğun yapıldığı, ülke ekonomisine katkı sağladığı bir yerde bu kadar çok maden ruhsatı verilmesini akılla açıklamak mümkün değil” dedi.

Çıkarılan madenlerin Kıyıkışlacık (İassos) gibi tarihi sit alanlarına kurulacak limanlarla yurtdışına pazarlanacağını söyleyen Sezer, pandeminin de bu tip faaliyetler için fırsata çevrildiğini dile getirdi.

Çevreyi tahrip eden faaliyetlerin sınır ya da kural tanımadığını da vurgulayan Sezer, “TEMA Vakfı ve Muğla Çevre Platformu olarak sürekli takip etmeye çalışsak da maalesef yetişmekte güçlük çekmekteyiz. Halkımızın mutlaka bu sorunlara karşı duyarlı olması ve bizlere destek vermesi şarttır. Yapılan bu faaliyetlere Muğla Büyükşehir Belediyesinin ve ilçe belediyelerinin de karşı olduğunu ve davalar açtığını biliyoruz ama buna rağmen izinler Çalışma ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) tarafından verilmektedir” dedi.