28 Kasım 2020 10:19

Uluslararası meslek örgütleri: Kürt gazetecilere yönelik baskı kabul edilemez

Uluslararası basın hakları ve ifade özgürlüğü kuruluşları, gazeteciler Adnan Bilen, Cemil Uğur, Şehriban Abi ve Nazan Sala’nın tutuklanmasına tepki gösterdi.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Van’da Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews Muhabiri Şehriban Abi ve Gazeteci Nazan Sala’nın tutuklanmasına birçok uluslararası ifade özgürlüğü ve basın hakları kuruluşundan tepki geldi.

MLSA’ya konuşan; aralarında Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Article 19, PEN, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) gibi dünyanın önde gelen basın ve ifade özgürlüğü kuruluşlarının bulunduğu pek çok kurum, muhabirlerin bir an önce serbest bırakılmasını talep ederek MA’ya ve Kürt gazetecilere yönelik baskıyı kınadı.

IPI: PANDEMİ SIRASINDA KEYFİ TUTUKLAMALAR KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Van’daki gazetecilerden üçünün pandemi nedeniyle tedbiren tahliyelerinin istendiği bir başvuruya cezaevlerinin pandemi açısından risk oluşturmadığına hükmettiği bir ara kararı bulunduğunu hatırlatan IPI Türkiye Program Koordinatörü Renan Akyavaş, “Tüm bunların üzerine, AYM’nin MA muhabirlerinin tutulduğu cezaevi koşullarının pandemi açısından sağlık riski oluşturmadığını belirtmesi son derece endişelendirici. Duyurulmayanı duyurmaya çalışan gazetecilerin haksız yere tutuklanmaları yetmezmiş gibi, bir de pandeminin ortasında hayatlarının riske atılması kabul edilebilir bir durum değil” dedi.

Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlamaların gazetecilere karşı kullanılma şeklinin bir cezalandırma pratiğine dönüştüğünü söyleyen Akyavaş, “Van’da iki vatandaşın Türk silahlı kuvvetlerince helikopterden atıldığı iddiasını haberleştiren gazetecilerin, haberlerin hemen ardından terör örgütüne üyelik iddiasıyla gözaltına alınması Türkiye’de süregelen bu cezalandırma pratiği açıkça gözler önüne seriyor” dedi.

26 Kasım’da MA Van bürosunda görev yapan muhabir Dindar Karataş’ın da “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklandığını ve Ankara’da görev yapan MA muhabiri Hakan Yalçın’ın da 27 Kasım’da gözaltına alındığını hatırlatan Akyavaş,  “Ekonomik problemlerden, askeri operasyonlara pek çok konuda haber yapan gazetecilerin yargılamalar ve tutuklamalarla etkin şekilde korkutulmaya çalışıldığına şahit oluyoruz. Bu durum Mezopotamya Ajansı gibi Kürt halkının sorunlarını haberleştirmeye öncelik veren önemli bir haber ajansının çalışanlarına yönelik daimi baskılarla daha ciddi bir boyut kazanıyor.” dedi.

Akyavaş, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) olarak bu gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep ettiklerini ve MA’ya yönelik saldırıları kınadıklarını belirtti.

PEN: KÜRT GAZETECİLERE YÖNELİK SUÇLAMALARDA SOMUT KANIT ÖNE SÜRÜLMÜYOR

PEN Norveç Türkiye danışmanı Caroline Stockford ise 2018’de 54’ü gazete olmak üzere 185 medya kuruluşunun AKP hükümeti tarafından kapatıldığını hatırlatarak “Şimdi görüyoruz ki Kürt gazetecilere yönelik özgürlük, güvenlik ve ifade özgürlüğü hakkı ihlalleri Türk gazetecilere kıyasla çok daha fazla” dedi.

Geçmişte, Özgür Gündem ve Dicle Haber Ajansı’na yönelik saldırılara şahit olduklarını hatırlatan Stockford, “Ne yazık ki Van’da Kürt gazetecilere yönelik son soruşturmalar da Kürt gazetecilerin maruz kaldığı ayrımcılığın net bir örneği” diyerek, PEN Norveç’in hukukun üstünlüğünün yeniden tam olarak tesis edilmesi ve Kürt gazetecilerin hedef alınmasına son verilmesi çağrısı yaptığını bildirdi.

ARTİCLE 19: KÜRT GAZETECİLER UZUN SÜREDİR MEŞRU ÇALIŞMALARI NEDENİYLE TACİZ EDİLİYOR

İfade ve basın özgürlüğü hakkı üzerine çalışmalar yürüten ve ismini de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 19. maddesinden alan Londra merkezli sivil toplum kuruluşu Article 19 Avrupa ve Orta Asya Direktörü Sarah Clarke ise “Türkiyeli yetkililerin hukukun üstünlüğünü tesis etme ve gazetecilerin ifade özgürlüğünü sağlama yönündeki uluslararası anlaşmalardan doğan sorumlulukları yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi.

“Türkiye’deki Kürt gazeteciler çok uzun süredir, kamuyu yakından ilgilendiren konularda yaptıkları meşru çalışmaları nedeniyle taciz ediliyor ya da soruşturmaya maruz kalıyor. Bunlardan biri de Van’daki işkence iddiaları konusu” diyen Clarke, “Kürt gazetecilere yönelik kötü muamele, bilhassa da Nedim Türfent’e yönelik işkence belgelenmiş durumda” diye ekledi.

Gazetecilere karşı suçlarda cezasızlığın sona erdirilmesi için tüm bu iddiaların soruşturulması gerektiğini belirten Clarke, “Özellikle Kovid-19’un hapishanelerdeki bulaşımı sağlık üstünde gerçek ve acil bir tehdit olduğu için gazeteciler derhal tahliye edilmeli” diye ekledi.

CPJ: SORUŞTURMAYA GİZLİLİK UYGULAMASI GAZETECİLER İÇİN SUİSTİMAL EDİLİYOR

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret “Geçen ay Van’da tutuklanan dört gazetecinin tam olarak ne ile suçlandıklarını dahi bilmiyoruz” dedi.

Uzun süre iddianame olmaksızın parmaklıklar ardında tutulmanın gazeteciler için bir cezalandırma pratiğine dönüştüğünün altını çizen Öğret, “Bizim bunu konuştuğumuz gün Türkiye’nin farklı illerinden, İstanbul, Ankara, Erzurum’dan yine taze gözaltı ve tutuklama haberleri geliyor. Ne yazık ki ülkemizde muhalif gazetecilerin, en başta da Türkiye vatandaşı Kürt gazetecilerin, sebebini bilmeden gözaltına alınmak ve suçlamayı bilmeden hapis yatmak gibi bir mesleki sorunları var. Normal bir zamanda dahi kabul edilemeyecek bu keyfi gözaltı ve tutuklamaların küresel bir salgın ortamında ne kadar tehlikeli olduğu ve bunda ısrar edilmemesi gerektiği ise bariz” dedi.

AF ÖRGÜTÜ: GAZETECİLERİN SOMUT DELİL OLMADAN TUTUKLANMASI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanya Sorumlusu Milena Büyüm ise gazetecilerin yaptıkları haberler nedeniyle gözaltına alınıp sonrasında sulh ceza hâkimlikleri tarafından “örgüt üyeliği” suçlamasıyla, bu suçun işlendiğine dair somut deliller sunulmaksızın tutuklanmalarının ifade özgürlüğü hakkının uzun zamandır altında bulunduğu baskının devam ettiğinin somut örnekleri olduğunu ifade etti.

Uluslararası hukukta istisnasız bir şekilde yasaklanan işkence ve kötü muamelenin açığa çıkarılmasında gazetecilerin rolü her zaman ve her yerde çok önemli olduğunu vurgulayan Büyüm, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazeteciler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilmiş basın kartları olmaması gerekçe gösterilerek basın mensubu kabul edilmemiş, not defterlerindeki notlar, telefonlarındaki fotoğraflar gazetecilik faaliyetleri çerçevesinde değerlendirilmemiş, tutuklanma kararlarının gerekçesi olarak kullanılmıştır.  Uluslararası Af Örgütü olarak yöneltilen suçlamalar somut delillere dayanmadığı takdirde gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini yetkililere hatırlatmak isteriz”

Büyüm son olarak, “Yargı reformu tartışmalarının yoğunlaştığı bu günlerde yetkili makamların bu tür ihlal içeren uygulamaların önüne geçecek adımlar atmaları gerekiyor” diye konuştu. (MEDYA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Bakan Lütfi Elvan TÜSİAD’ın ardından TOBB temsilcileriyle de bir araya geldi

SONRAKİ HABER

Kılıçdaroğlu’ndan esnaflara: Türkiye bildiğiniz gibi değil, çok daha kötü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...