06 Kasım 2020 10:42

CHP İzmir depremi raporu: Fay Kanunu Teklifi bir an önce kanunlaştırılmalıdır

CHP heyeti İzmir'de deprem bölgesindeki tespitlerini kamuoyu ile paylaştı. Açıklamada Fay Kanunu Teklifinin bir an önce kanunlaştırılması gerektiği vurgulandı.

Fotoğraf: AA

Reklam

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Doğa Hakları ve Çevre Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, Enerji ve Altyapıdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile bölge milletvekillerinin yer aldığı CHP heyeti hazırladığı raporu açıkladı.

AFAD’ın verilerine göre, deprem nedeniyle 114 yurttaşın yaşamını yitirdiği, yaralanan 1035 vatandaştan 999’unun taburcu edildiği, 36 kişinin tedavisinin devam ettiği bilgisi verilen raporda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İzmir Büyükşehir Belediyesine aktardığı verilere göre 34.072 binada tespit yapıldığı, 231 acil, ağır hasarlı ve yıkılan bina, 251 orta hasarlı bina, 1834 az hasarlı bina bulunduğu, Menemen ilçesi Asarlık bölgesinde 20 hanede zemin kayması yaşandığı belirtildi.

Raporda 786’sı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından olmak üzere 2910 çadır kurulduğu, 786 çadırda 3 bin 842 yurttaşın konakladığı; AFAD tarafından ise 2.124 çadır kurulduğu, bu çadırların bin 324’ünde yurttaşların konakladığı, 803’ünün boş kaldığı yer aldı. Toplam 49.731 battaniye ve yorgan, 2.065 ısıtıcı ve 1 milyon 348 bin 77 maske dağıtımı ile gıda ve yemek yardımları yapıldı.

“BİR KİRA BİR YUVA” KAMPANYASI

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan “Bir Kira Bir Yuva” Kampanyası kapsamında yapılan yardımın, ilk 24 saatlik zaman diliminde 10 milyon 770 bin TL’ye ulaştığı ve bununla 1100 ailenin 5 aylık kirası ödenebilir duruma glediği belirtilen açıklamada, “Raporumuzun kaleme alındığı 5 Kasım günü itibarıyla ise 20 milyon 75 bin TL toplanmış bu rakam ile 2000’in üzerinde aileye 5 aylık kirası ödenebilir seviyeye ulaşılmıştır. Ayrıca, Halkın Bakkalından alınan erzak destekleri 13 milyon TL’ye yaklaşmıştır” denildi.

“BİNALAR HAKKINDA ÇÜRÜK RAPORLARI VAR”

Raporda deprem sırasında çöken binalarla ilgili çürük raporları olduğu belirtilerek şu bilgiler verildi:

Rıza Bey Apartmanı Hakkındaki Rapor

"Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi tarafından düzenlenen 25 Nisan 2012 tarihli rapora göre, depremde yıkılan Rıza Bey Apartmanı için zemin+8 kat olarak 1993 yılında ruhsat verilmiş, bina 1975 tarihli deprem yönetmeliğine göre inşa edilmiştir. Söz konusu raporda, sıklaştırma bölgelerinde sıklaştırma olmadığı, zemin katta dükkanlar ve ağır çıkmalar olduğu, bu ağır çıkmaların bina için risk teşkil ettiği, 2005 yılındaki deprem sonrasında kolon giriş bağlantı noktalarında oluşan çatlakların epoksiyle tamir edildiği, merdiven boşluğunda tesisattan kaynaklanan rutubetlenme olduğu, beton sınıfı C15 ile C17 arasındaki seviyede olduğu, beton kalitesinin düşük olduğu, düz demir kullanıldığı, etriye aralıklarının düzensiz ve kolon kiriş bağlantılarında etriye sıklaştırılmasının yapılmamasının deprem riski açısından önemli olduğu tespit edilmiştir.

Raporda, binanın temel alanının bulunduğu bölgede zemin etüdü yapılması gerektiği, zeminsel sıkıntı varsa bu sıkıntının ortadan kaldırılması gerektiği, zemin etüt raporu hazırlandıktan sonra 2007 deprem yönetmeliğine göre performans analizinin yapılmasının bina için iyi olacağı, bu sebeple, gerekli ortak kararın alınması halinde Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Uygulama Merkezi ile irtibata geçerek zemin etüdü ile beraber performans analizi yaptırılması önerilmiştir."

Doğanlar Apartmanı Hakkındaki Rapor

"Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi tarafından düzenlenen 27 Şubat 2018 tarihli raporda, 1990 yılında 1975 tarihli deprem yönetmeliğine göre inşa edilen binada, depremler ve zemindeki sıvılaşmadan kaynaklı olarak zemin kattaki dükkanlarda kapı sıkışması ve deformasyon olduğu; dükkan zeminlerinde bombeleşmeler, birinci kat balkonlarında gözle görülecek seviyede sehim, ayrılma ve deformasyon, iki bina arasındaki deprem dilatasyon derzinde deformasyon, kopma, dökülmeler, dış cephede sıva çatlağı ve dökülmeler olduğu tespit edilmiştir.

Raporda, yapı güvenliğinin tehlikede olduğunun düşünüldüğü bina için, 2007 deprem yönetmeliğine göre belirlenen risklerin yapı açısından tehlikeli bir durum olup olmadığının tespiti için performans analizinin ve zemin etüt çalışmasının yapılması, 6306 sayılı kanun gereği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetki verdiği kurum ve kuruluşlar aracılığıyla binan risk tespitinin yaptırılması ve gerekli tedbirlerin alınması tavsiyesinde bulunulmuştur.”

“SORUMLULUĞU YURTTAŞA YÜKLEYEN AFET YÖNETİMİ”

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, 1 Kasım 2020 tarihli açıklamasında, İzmir Bayraklı’daki Rıza Bey ve Doğanlar Apartmanlarına ilişkin herhangi bir riskli bina başvurusu yapılmadığı için, binaya ilişkin riskli bina şerhi olmadığından söz ettiği hatırlatılan raporda, şu değerlendirmeler yer aldı:

“Bu binalara ilişkin çalışmanın 3194 sayılı İmar Kanununa göre değil, 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanuna göre denetlenmesi gerekmektedir.

Oysa ki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uygulamada ekseriyetle 'soylulaştırma' amaçlı kentsel dönüşüm uygulamaları üzerine yoğunlaşmaktadır. Şahısların başvurusu üzerine riskli yapı ilanı yapılabileceği gibi Cumhurbaşkanlığının riskli alan ilanı yapabilmesi de hukuken mümkündür. Cumhurbaşkanı’nın zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan alanı riskli alan olarak ilan etme yetkisi bulunmaktadır.

Diğer yandan 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunda, 'Yıkılacak derecede riskli olan yapıların bulunduğu alanlar ile kendiliğinden çöken veya zeminin kayması, heyelan, su baskını, kaya düşmesi, yangın, patlama gibi sebeplerle ağır hasar gören veya ağır hasar görme riski bulunan yapıların bulunduğu alanlarda dönüşüm uygulamaları maliklerin ve ilgililerin muvafakati aranmaksızın Bakanlıkça resen yapılabilir veya yaptırılabilir. Uygulama yapılacak alanın sınırları uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir' denilerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu konuda bir başvuru beklemeden de re’sen çalışmalar yürütebileceği düzenlenmiştir.”

“YAPI DENETİMİN ÖZELLEŞTİRİLMİŞ OLMASI DENETİMSİZLİĞİN BOYUTUNU ARTTIRMAKTADIR”

Söz konusu Rıza Bey, Doğanlar ve Karagül Apartmanları hakkında Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi tarafından hazırlanan raporlarda, bu binaların çürük oldukları, güçlendirilmeleri gerektiği yönünde görüş bildirildiği, söz konusu binaların zemin yapısındaki sorunlara da işaret edildiği bilidirelen raporda şu ayrıntılara yer verildi: “Bu binaların riski yapı statüsüne kavuşabilmeleri için illa ki yurttaşlar tarafından bir başvuru yapılmasını beklemek ihmalleri ortaya koymaktadır. Uygulamada, yapı denetimin özelleştirilmiş olması da denetimsizliğin boyutunu arttırmaktadır. Son yıllarda sık sık deprem yaşayan İzmir’de, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca re’sen araştırma yapılmamış olması, önleyici tedbirlere başvurulmaması ihmaldir. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ ve Belediyeler, riskli alan, riskli yapı gibi kavramları, kentsel dönüşüm projelerine bir yasal kılıf gibi kullanmakta, bu konuda yeterli teknik raporlar hazırlamadan işlemler tesis edebilmektedir. Böylelikle, afet riski altında olmayan kırsal ve kentsel alanlar da kentsel dönüşüm uygulama alanları haline dönüştürülmektedir.”

“İZMİR, İMAR BARIŞINDAN EN FAZLA FAYDALANAN 2. ŞEHİR”

İzmir’in imar barışından en fazla faydalanan ikinci şehir olduğu vurgulanan raporda, “İzmir’de 672 bin 211 bağımsız birim imar barışından faydalanmıştır. İmar barışından en fazla faydalanan 5 il sırasıyla İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Muğla’dır.

İmar barışından İstanbul’da 1 milyon 87 bin 963 bağımsız birim, İzmir’de 672 bin 211 bağımsız birim, Ankara’da 361 bin 85 bağımsız birim, Antalya’da 349 bin 375 bağımsız birim, Muğla’da 303 bin 249 bağımsız birim faydalanmıştır” denildi.

“KAMU İMAR BARIŞI KAPSAMINDA AFET DENETİM VE TEDBİR GÖREVLERİNİ ERTELİYOR”

Mevzuata göre, imar barışı kapsamında yapı kayıt belgesi verilen yapılarda, afete karşı dayanıklı olmadığı konusunda bir inceleme yapılmadığı, imar barışından faydalanan yapı sahibinin beyanlarının esas alınarak kayıt altına alma işlemi yapıldığının altı çizilen raporda şöyle denildi: “Önemle belirtmek gerekir ki; yapı kayıt belgesi, ilgili yapıya 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Yapılar Hakkındaki Kanun'dan muaf olma hakkı vermemektedir. Ancak, Kamu, imar barışı ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Yapılar Hakkındaki Kanun’dan kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirme hakkını saklı tutarak, ruhsatlı ya da ruhsatsız yapılarda afete karşı dayanıklılıkla ilgili denetim ve tedbir görevlerini belirsiz bir şekilde ertelemektedir.”

“AFETE MÜDAHALE EDENLER GÜVENCESİZ”

Afet öncesinde alınması gerekli tedbirlerden birisinin de afet müdahale ekiplerinin oluşturulması olduğu belirtilen açıklamada, “Afete müdahalenin hızlılığı ve verimliliği can ve mal kaybının büyüklüğünü belirlemektedir. Ülkemizde AFAD ve İtfaiye Birimlerine bağlı personeller, AKUT gibi sivil toplum örgütleri ve yurttaşların katılımıyla müdahaleler yapılarak deprem enkazlarında çalışmalar yürütülmektedir. Bu konuda özel eğitim gören personellerin sayılarının artması, özlük haklarının güçlendirilmesi önem taşımaktadır. Özellikle deprem riski yüksek olan kentlerde daha hızlı biçimde müdahale edilmesini sağlayacak personel istihdam edilmeli, ekipman bulundurulmalıdır. Deprem anında müdahalede, toplumsal dayanışma ve sivil toplum örgütlerinin katılımı da önem taşımaktadır. Bu nedenle, gönüllü müdahale timleri oluşturulması buna ilişkin eğitimlere ağırlık verilmesi müdahalenin güvenliği ve verimliliği açısından önem taşımaktadır” denildi.

Raporda İzmir’deki müdahalelerde, saatlerce müdahale işlemi gerçekleştiren personellerin bu süreç esnasında temel ihtiyaçlarını gidermelerine yönelik aksaklıklar yaşandığı ifade edilen raporda, “Şöyle ki, bu kişilerin dinlenme saatlerinde karavan vb. araçlarla barındırılması, temel ihtiyaçlarını giderebilecekleri mekan ve koşullara sahip olması, müdahalenin verimliliği yönünden önem taşımaktadır.” 

“DEPREME DİRENÇLİ KENTLER İNŞAA EDİLMELİ”

Depreme dirençli kentlerin inşası için, afetlerin fiziki, doğal, tarihi ve kültürel ve ekonomik zararlarının azaltılmasına ilişkin önleyici tedbirlerin güçlendirilmesi, afet riski azaltma politikalarının belirlenmesi, imar uygulamaları gibi öncelikli uygulamalarda Afet Riskini Azaltma politikalarına göre hareket edilmesi gerektiğine işaret edilen raporda; “Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi (2015- 2030)” kapsamında ülkelerin afet risklerini azaltmak birinci öncelik olarak belirlenmiştir (UNISR 2015). Kentlerde fay hatları, depreme ve aşırı doğa olaylarına karşı hassas ve dirençsiz bölgelerde yapılaşmalardan öncelikli olarak kaçınılmalıdır. Kentlerdeki nüfus yoğunlukları, iklim değişikliği gibi etkenler de afetin boyutlarını arttırmaktadır.

Halkın karar alma ve planlama süreçlerine katılımını öncüleyen, şeffaf bir yönetim anlayışı Afet Riskini Azaltma politikası için önkoşuldur. Türkiye’de deprem kapsamında toplanan vergilerin akıbetlerinin belirsizliği gibi, deprem kapsamında alınan tedbirlerin neler olduğu da bilinememektedir” denildi.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Raporda son olarak şu çözüm önelirileri sunuldu:

  1. Fay Kanunu Teklifi bir an önce kanunlaştırılmalıdır.
  2. Bağımsız bir deprem kurulu oluşturulmalıdır.
  3. Toplanan deprem vergileri depremin zararlarını azaltacak tedbirler ve deprem sonrasındaki normale dönüş ile rehabilitasyon çalışmaları için harcanmalıdır.
  4. Öntedbirlilik ilkesi gereğince, Afet Riskini Azaltma politikaları belirlenmeli, imar uygulamaları gibi öncelikli uygulamalarda Afet Riskini Azaltma politikalarına göre hareket edilmelidir.
  5. Büyükşehir Belediyeleri bünyesinde Deprem ve Aşırı Doğa Olayları ile Mücadele Daire Başkanlıkları, İl ve İlçe belediyeleri bünyesinde Deprem ve Aşırı Doğa Olayları İle Mücadele Müdürlükleri kurulmalıdır. Bu birimler tarafından deprem çalıştayları yapılmalıdır.
  6. Afetlere karşı dayanıksız yapı stokunun iyileştirilmesi ve kentsel dönüşüm uygulamaları yapılırken, soylulaştırma, zorla tahliye, mülkiyet hakkı ihlali, borçlandırma gibi davranışlardan kaçınılmalı; yurttaşların sağlık ve konut haklarını tesis edecek adil uygulamalar geliştirilmelidir.
  7. Afet riski tespitlerinin bilimsel ve objektif verilere göre hazırlanan raporlarla yapılması; bu raporların neticelerine göre iyileştirme ya da kentsel dönüşüm uygulamalarının yapılıp yapılmamasına karar verilmelidir. Bu kapsamda fay hattı üzerindeki tüm yerleşim birimlerinde bulunan yapı stokunun risk analizi bir an evvel yapılmalıdır.
  8. Kamusal müşterek alanlar, afet durumlarında kullanılabilecek mekanlar olarak kurgulanmalıdır. Arama-kurtarma, ilkyardım ve diğer temel ihtiyaç malzemelerinin bulunduğu üniteleri taşıması gereken, yurttaşların kolayca erişebileceği konuma sahip toplama alanlarının sayıları arttırılmalıdır.
  9. Arama kurtarma ekiplerinin personel sayıları arttırılmalı, afetle mücadele sırasındaki temel ihtiyaçlarını gidermeye yönelik koşullar iyileştirilmelidir.
  10. İzmir Seferihisar Merkezli deprem nedeniyle oluşan mağduriyetlerin giderilmesi zarar gören yerleşim alanları ve yurttaşlara herhangi bir ayrım gözetmeksizin eşit hizmet sunulmalı, mağduriyetleri oranında eşit koşullarda kamu hizmetlerinden yararlandırılmaları sağlanmalıdır.
  11. Deprem sonrasında evleri “oturulmaz” hale gelen mülkiyet sahibi ve kiracı yurttaşlara barınma imkânları sunulmalı; zararları tazmin edilmeli, eşya ve kira yardımı yapılmalıdır. (HABER MERKEZİ)
Reklam