24 Ekim 2020 01:32

Esnaf Kazım-Gül Doğan çifti: Biz Bağkur’u ödeyemezken holdinglerin borcu siliniyor

"Denizlili esnaf da o kadar bunalım içinde ki, yoksa bir insan ölümü ister mi? Valinin de empati kurup “Sıkıntılarınız ne?” diyeceğine “kapatın” demesi çok vahim bir olay, esefle kınıyorum"

Fotoğraf: Kazım-Gül Doğan çiftinin arşivinden

Paylaş

Serpil İLGÜN

Korona etkisiyle daha da büyüyen yoksullaşma nedeniyle alım gücünün düşmesi ve geçtiğimiz nisan, mayıs aylarında bazı işyerlerinin kapatılması, orta ve küçük ölçekli esnafı oldukça etkiledi. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) verilerine göre, bu yılın ilk 6 ayında 35 bin 965 işyeri kapandı. Sadece haziran ayında 7 bin 222 işyeri kapanırken bu, son 5 yılın en yüksek haziran ayı rakamları olarak kayıtlara geçti.

Geçtiğimiz hafta Denizli Valisinin şehrin diğer yöneticilerini de yanına alarak yaptığı esnaf denetimi sırasındaki tavrı oldukça tepki almıştı. Özellikle oyuncak satan Esnaf Üzeyir Yazır’ın “Geberiyorum” çığlığı karşısında dükkanın kapatılması emrini veren Vali Ali Fuat Atik, gelen tepkiler üzerine kararı geri almak zorunda kalmıştı. 

Cumartesi söyleşisinde bu hafta ekonomik kriz ve pandeminin esnafa yansımalarını ele aldık ve İstanbul Pendik’in yoksul mahallerinden birinde yıllardır esnaflık yapan Kazım-Gül Doğan çiftini dinledik. Satışların düşmesi ve borç sarmalıyla daha da zor günler geçirdiklerini aktaran Kazım ve Gül Doğan, “Yakıcı sorunlar yaşayan esnafların sessizliği” konusunda, iktidarın ve cemaatlerin esnaf üzerindeki etkisine dikkat çekiyor. Kazım-Gül Doğan çiftiyle, pandemi ve ekonomik krizin yanı sıra AYM tartışmalarından, askıda ekmek kampanyasına ülkenin diğer gündemlerini de konuştuk. 

Sizi tanıyarak başlayalım. Kaç yaşındasınız, kaç çocuğunuz var, kaç yıldır esnaflık yapıyorsunuz?

Kazım Doğan: 51 yaşındayım, 25 yıldır esnaflık yapıyorum. Konfeksiyon tarzı, giyim, bir de tuhafiye tarzı. 24 yaşında bir oğlumuz var. Eğitimine devam ediyor. 

Daha önce farklı işlerde çalıştınız mı? 

Çok az çalıştım, bir dönem ücretli öğretmenlik yaptım. Koşullar gereği bırakmak zorunda kaldım.

İşyeriniz kira mı?

Evet. Ve tüm esnaf için ödenemeyecek kadar fazla. 

Ekonomik kriz korona öncesi de yaşandığı için soralım; korona öncesi işleriniz nasıldı?

Ekonomik kriz küçük esnafın yakasını zaten bırakmıyor hiç. Sürekli sıkıntılı geçiyordu.

O dönemdeki ortalama günlük kazanç neydi, koronadan sonra ne kadar düştü?

Bizde ilk dönem koronada işler tam tersi oldu. İki, üç ay bizim işler ikiye katlandı.

Nasıl?

Konfeksiyon/tuhafiye olduğumuz için kapatılan dükkanlar arasında değildik. Örgü yünü de sattığımız için kadınlar da hep ip aldığı için bizim işler arttı. Evden çıkma yasakları oluyordu ya, kadınlar evden çıkamadığı için örgü ipine yöneldiler. Giysi o kadar satamadık mesela. O sebepten işlerimizde artma oldu. Ama sonra kapatmalar kalkınca işlerimiz yine düştü. Korona günleri bizi gelecek açısından, hastalık açısından en strese koyan, en endişelendiren günler. 

Veresiye talepleri arttı mı? Zamanında ödeme yapılabiliyor mu?

Veresiye satışımız yok. Sattığımız ürünler büyük maliyetli ürünler değil. Fakat kredi kartlı satışımız arttı. İnsanlar nakit alamadıkları için kredi kartıyla almak zorunda kalıyorlar. 

Müşterilerin pazarlık yapma istekleri de artmıştır…

Gül Doğan: Evet. İnsanların gelir düzeyi düştüğü için daha fazla pazarlık yapmak istiyorlar. Kendilerince haklılar ama biz de gelen zamlarla en asgari, en az kârla sattığımız için zor anlar yaşıyoruz. Bizim hitap ettiğimiz kesim zengin kesim değil, zaten zar zor geçinen insanlar, işçi aileleri. İster istemez aldıkları para bizim gibi dolar karşısında eriyor, giderler kat kat artıyor, çocukları okuyor… İster istemez pazarlık isteği artıyor. Biz de en az kârı koyduğumuz için bir de o stresi, sıkıntıyı yaşıyoruz.

Bazen bir haftaya yaklaşan sokağa çıkma kısıtlaması günlerinden nasıl etkilendiniz?

Şöyle bir şey, virüsün bilinmezliğinden dolayı canımızı ortaya koyarak çalıştık. İş olmasa da çalışmak zorundayız çünkü ödemeler, kira, krediler… Ödememiz lazım. Ev kredimiz var, mal alıyorsun, malı borçla alıyorsun, ödemeler geliyor, kredi çekiyor ödüyorsun, yani rahat bir şey yok esnaf için. Çünkü sistem insanlara araba almayı, ev almayı teşvik ettiği için, insanlar da almak için ne yapıyor, borçlanıyor. Biz de ev kredisine girdik, kurtulamıyorsun borçtan. Çünkü bankalara faiz ödemek zorunda kalıyorsun aynı zamanda. Bu da bir cendere oluşturuyor, çıkamıyorsun. 30 bin lirayı buldu banka borcumuz. Giderek de artıyor. 

DÖRT YILDIR BAĞ-KUR’UMUZU ÖDEYEMİYORUZ

Pandeminin ilk günlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan 100 milyar TL’lik ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’ açıkladı. ‘İşlerinin olumsuz etkilendiğini beyan eden esnaf ve sanatkarların Halkbank’a olan kredi borçlarının, nisan, mayıs ve haziran anapara ve faiz ödemelerini 3 ay süreyle ve faizsiz olarak erteleyeceğiz’ gibi maddeler içeren bu paketten yararlanabildiniz mi?

Kazım Doğan: Yok, faizsiz erteleme olmadı. Bize telefon açtılar bankadan “Borcunuzu erteleyelim” diye ama “Normal faizi alırız” dediler. Öyle olunca istemedik. Fakat esnafa düşük faizli 25 bin TL krediden faydalandık.

Bu para size ne kadar nefes aldırttı? Sonuçta borç kalemi daha da artmış oldu…

Tabii. Dediğim gibi bir süre işler iyi gittiği için biz borçlarımızı ertelemek istemedik. Ama şimdi ödeyebilecek miyiz, belirsiz. Eşimle birlikte çalışıyoruz, mesela 3-4 yıldır 

BAĞ-KUR’umuzu ödeyemiyoruz. Borçları döndürme pahasına ödeyemiyoruz, ne zaman ödeyebiliriz onu da bilmiyoruz. Biz BAĞ-KUR’umuzu ödeyemezken Cengiz Holdinglerin vergi borçları siliniyor. Bu da zorumuza gidiyor. Cumartesimiz yok, pazarımız yok, iş saatimiz çok uzun, günde 11-12 saat çalışıyoruz. Bunları ayakta kalma pahasına yapıyoruz. Hasta olsak da çalışıyoruz. Hemen hemen bütün esnaf bu durumda.

Bazı bilim insanları koronadaki yükselişe bakarak, yeniden kapanmak gerektiğini söylüyor. Hangi şartlarda olursa kapanma sizin için endişe kaynağı olmaktan çıkar? 

Kazım Doğan: İnsan sağlığı açısından bakınca itiraz edemezsin ama bir esnaf olarak kapatmak demek bitmek anlamına geliyor. 

Gül Doğan: Borçlarımızın faizsiz ertelenmesi, kira yardımı veya ayda 1000, 2 bin lira geçim yardımı verilirse tabii ki destekleriz ama bunlar olmazsa, bizi daha büyük bir borç batağı içine sokacağı için de istemeyiz. 

İktidarın korona yönetimini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Kazım Doğan: Yapılması gerekenleri yapmıyor. Toplumu kendi kaderine bırakıyor. Veya sürü bağışıklığıyla bunu geçirme taraftarılar. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir mantığıyla gidiyor.

Gül Doğan: Başından beri kesinlikle ciddiyetle ele almadıklarını, ilk başlarda önlem almadıkları için virüsün bu kadar yayıldığını düşünüyorum. İnsanların inisiyatifine bırakıyorlar, maske tak, şu kadar mesafede dur… Sadece bununla olacak bir iş değil. Çok daha etkili tedbirler almaları gerekiyordu, bunu yapmadılar. Vaka sayısını bile insanlardan gizlediler, böyle olunca insanlar önemsememeye başladı, sonunda bu hale geldik.

DENETİM DEĞİL KORKU SALMA

İçİşlerİ Bakanlığı bir genelge yayımlıyor ve ‘Şu tarihlerde 81 ilde işyerlerine, esnafa korona denetimi yapılacaktır’ deniyor. Denetimlerin haber verilerek yapılmasını bir esnaf olarak nasıl karşılıyorsunuz?

Gül Doğan: Böyle olmaz tabii. Habersiz olması gerekir ki gerçekten tedbirler alınıyor mu, kurallara uyuluyor mu bunlar ortaya çıkar. Haberli olunca iki gün dikkat eder, sonra normale döner. O yüzden kesinlikle yanlış. 

Gelelim Denizli’deki vali-esnaf tartışmasına… Öncelikle, ‘Neden maske takmıyorsun’ sorusunu oyuncak satan genç esnafın “Gebermek istiyorum” yakarışıyla yanıtlaması karşısında ne hissettiniz? 

Gül Doğan: Demek ki canına tak etmiş yaşadığı sıkıntılar. Koronadan önce zaten kriz vardı, demek ki o esnaf da o kadar bunalım içinde ki yoksa bir insan ölümü tercih edebilir mi? Valinin de empati kurup “Sıkıntılarınız ne?​” diyeceğine o şekilde tepki vermesi, “Hemen burayı kapatın” demesi çok vahim bir olay, esefle kınıyorum valiyi. 

Valilerin, kaymakamların, belediye başkanları, emniyet müdürleri, bürokrat ve koruma ordusuyla denetimler yapmasına sizin yorumunuz ne? 

Gül Doğan: Korku salma bence. Psikolojik baskı. Denetim öyle olmaz ki, denetim nedir, sağlıkla ilgili birisi olabilir, işte bir zabıta falan. Ordu şeklinde denetim olmaz. Gövde gösterisi, başka hiçbir şey değil. Valinin özür dilemesi de formaliteden yapılmış bir şey bence, yoksa gerçekten üzüldüğünü düşünmüyorum. 

ESKİDEN HAFTA SONU KAPATIP GEZMEYE GİDEBİLİYORDUK, ŞİMDİ BU BİR LÜKS! 

Siz de ev geçindiriyorsunuz, tencere kaynatıyorsunuz… Pazara altı ay önce ayırdığınız bütçeyle bugünkü bütçe ne kadar değişti ve hangi kalemlerden vazgeçiyorsunuz veya erteliyorsunuz? 

Kazım Doğan: Valla öyle bir şey ki zorunlu olmayan bir şeyi alamıyoruz. Diğerlerini kısıtlıyoruz. Çünkü alım gücümüz düştü, gün geçtikçe daha yoksullaşıyoruz. 

Gül Doğan: Eskiden mesela cumartesi pazar çalışmak zorunda değildik, kapatıp dinlenmeye, gezmeye vaktimizi verebiliyorduk ama son dönem bu bize lüks gelmeye başladı. Artık cumartesi pazar da çalışıyoruz. Buna mecburuz. 

Bunlar sizi ‘Artık sürdüremiyoruz, kapatalım’ fikrine sürüklüyor mu?

Gül Doğan: Evet, farklı bir şey ne yapabiliriz diye kafamızda döndürüyoruz. 

Kazım Doğan: Ama borçtan dolayı kapatamıyoruz. Diyelim devretsek, hiçbir tane borç kalmasa dönüp bakmayacağız. Gidip işçi olarak çalışmayı deneriz, ama borçları kapatamayınca yapamıyorsunuz.

Gül Doğan: Çünkü esnafsanız sorunlar işte bitmiyor, eve gelince de düşünüyoruz; ne yapabiliriz, ertesi günü nasıl çıkarırız, hangisine ağırlık vermemiz gerekir, ödemeleri nasıl ödeyelim… evde de devam ediyor. Hani genelde sorunlar işte bırakılıyor ya, bizim işte bırakma lüksümüz yok. 

İKTİDARLARIN VE CEMAATLERİN İLK ÖRGÜTLEDİKLERİ KESİM ESNAF

Ekonomik kriz, kira, her gün büyüyen borçlar, endişeler, kepenk kapatmalar… Esnaf özellikle de küçük esnaf, sessiz kalmak veya kepenk kapatmak yerine neden haklarını aramıyor? 2001’deki gibi esnaf eylemleri, tepkiler neden ortaya çıkmıyor?

Kazım Doğan: Nedeni, genelde esnafların siyasal iktidarı desteklemesi, politikalarıyla içli dışlı olmaları... Özellikle cemaatlerin ve sağcı partilerin esnaflar üzerindeki örgütlülüğü müthiş. İlk örgütledikleri kesim esnaflar. Dağıttıkları bildiriler olsun, cemaatlerin organizasyonları olsun her şeyi esnaf üzerinden yapıyorlar. 

Cemaatlerin esnaf üzerindeki etkisi artıyor mu? 

Gül Doğan: Bence zayıflıyor. Ama önceden epey güç kazanmıştı. Kendi insanlarını örneğin “Ekmeği şuradan al, kıyafeti buradan al” diye yönlendiriyorlardı. 

Güç kaybedişin, kontrolün zayıflamasının nedeni ne sizce? 

Kazım Doğan: Cemaatler içlerindeki son yaşananlardan dolayı yavaş yavaş güç kaybediyor. Üstüne kriz gelince etkileri zayıflıyor. Muhalif bir örgütlenme olmadığı için de esnaf sessiz kalıyor. 

ERDOĞAN OYLARININ DÜŞTÜĞÜNÜN FARKINDA

Erdoğan ve Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesine müdahaleleri, AYM’nin bir üyesinin ışıkları yanan AYM fotoğrafını paylaşmasından sonra yapılan ‘Darbe yapmak istiyorlar’ yorumları… AYM tartışmalarını nasıl izliyorsunuz? 

Gül Doğan: Ben şöyle bakıyorum, AYM zaten halktan yana kararlar vermiyordu ama şu an bariz bir şekilde aldığı kararların taraflı olduğunu görüyorum. Gençliğimde AYM kararları bu kadar tartışılmazdı veya mahkemeler o karara uyardı. Şimdi oradaki üyeler de taraflı oldukları için ne yazık ki tarafsız bir karar olmuyor. 

Türk Tabipleri Birliğine, meslek odalarına yönelik hedef gösterme, yapılarını değiştirme girişimleri için ne söylersiniz? 

Gül Doğan: TTB’ye veryansın ederek saldırsalar da en sonunda Sağlık Bakanlığı da TTB’nin açıkladığı verileri kabul ediyor. Doğruları söyleyen, araştıran, bizleri aydınlatan bir kurumu nasıl kaldıracaklar? Bana saçma geldi doğrusu. Bize bilgi veren kaynağı elimizden alacaklar. 

Gündemden düşmeyen erken seçim için ne düşünüyorsunuz?

Gül Doğan: Erdoğan’ın seçim istememesinin sebebi, bence insanların yaşamış olduğu bu problemlerden dolayı oylarının düştüğünün farkında olması. Ama tabii ki seçimler bizim için kurtuluş mu, değil! Seçim yapılıyor ama halk için, bizim gibi küçük esnaf için değişen bir şey olmuyor. Yine onlar geliyor, yine onlar kasasını dolduruyor ama halk yine geçiminin derdine düşüyor. 

AKP ve MHP’ye tepkiler nasıl peki? Örneğin müşterilerinizden iktidar blokuna, Erdoğan’a nasıl tepkiler geliyor?

Kazım Doğan: Tepkilerini daha açık ve net bir şekilde, hatta radikal biçimde dile getiriyorlar, onu gözlemliyoruz. 

Gül Doğan: O kadar canları yanıyor ki, bunu ortaya koyuyorlar. Eskiden tam destek sunanlar, oy verenler… Özellikle oy verenlerin “Ellerim kırılsaydı da vermeseydim” diyenleri çok duyuyoruz. Bizim oy vermediğimizi bildikleri için bizim yanımızda rahat konuşabiliyorlar. 

Anketlere göre kararsızların oranı artıyor. Bu konudaki gözlemleriniz nasıl? ‘AKP-MHP’ye artık oy yok’ diyenler, başka bir partiye yöneliyorlar mı?

Gül Doğan: Yaşadıklarından sonra “Hiçbirine oy vermeyeceğiz” diyenler var tabii. MHP’ye verip de İYİ Partiye oy veririm diyenler de var, ama bunun yanında kararsız olanlar da var ve bu grup bence de büyüyor. 

VATANDAŞI BİR EKMEĞE MUHTAÇ ETMENİN İTİRAFI

Devlet Bahçeli’nin başlattığı askıda ekmek kampanyası için sizin düşünceniz ne?

Kazım Doğan: Vatandaşı bir ekmeğe muhtaç etmenin itirafından öte bir şey değil. Bazı şeyleri tiye alarak yaklaşmak gerek, yoksa bu yakıcı sorunlar karşısında kafayı yememek mümkün değil. Değerlendirmeye de gerek yok, çünkü sınıfsal karakterlerini yansıtıyorlar zaten yaptıkları her şeyde. O yüzden mantıklı bir yorum yapmak da mümkün değil. 

Gül Doğan: Bizde insanlar “Açız” demekten utanırlardı, onur kırıcı olarak görülürdü ama şimdi insanlar sokakta bağırıyor “Açım, çocuklarım aç, işten atıldım ve çocuklarıma bir ekmek bile götüremiyorum” diye. Gerçekten çok vahim günler yaşıyoruz. Ya da bir tane babanın eşine pazar parası veremediği için intihar etmesi içler acısı. Askıda ekmek olayı da durumun ne kadar içler acısı olduğunun bir göstergesi. Bir insanın bir ekmek alacak parası olmaması ne kadar acı bir şey. 

Bahçeli’nin “TTB kapatılsın” demesi de… TTB nedir, doktorlarımızın olduğu bir örgütlenmedir. TTB’ye bile yasa dışı bir şeymiş gibi kapatılsın demek ne demek? Böyle bir kurumu düşman olarak ortaya koymak, onların kimin yanında olduklarını gösteriyor.

ÖNCEKİ HABER

Kıdem tazminatının “belirli süreli sözleşme” ile gasbı komisyonda kabul edildi

SONRAKİ HABER

Gazeteci Hayri Tunç'a 2 yıl hapis cezası verildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...