Fehmi Tosun'un avukatı Keskin: Dosya hakkında işlem yapılmadan zaman geçirildi

1995 yılında gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un Avukatı Eren Keskin adalet mücadelesini anlattı. Keskin, 25 yıl boyunca dosyada hiçbir işlem yapılmadan zaman geçirildiğine dikkat çekti.

19 Ekim 2020 00:00
Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul 

Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un Avukatı Eren Keskin 25 yıllık adalet mücadelesini gazetemiz Evrensel’e anlattı. Keskin, olayın tanıkları olduğu halde robot resimlerinin çizilmediğine, plakası ve markası belli olan araç hakkında da hiçbir araştırma yapılmadığına dikkat çekti. 25 yıl boyunca dosyada hiçbir işlem yapılmadan zaman geçirildiğine dikkat çeken Keskin, gözaltında kaybetme dosyalarının hepsinde benzer durumlara rastlandığına söylendi. 

Lice Çavundur köyünde yaşayan Tosun ailesinin hikayesi devletin koruculuk dayatmasına karşı çıkışlarıyla başlıyor. Baba Fehmi Tosun, 1991 yılında köye yapılan baskında gözaltına alınıyor ardından tutuklanıyor, 3 yıla yakın cezaevinde kalıyor. O cezaevindeyken diğer köylüler de koruculuğa karşı çıktıkları için köyleri yakılıyor. Fehmi Tosun, cezaevinden çıktıktan sonra köye dönme ihtimalleri de kalmadığı için İstanbul’a göç ediyorlar. Ama devlet Tosun ailesinin peşini İstanbul’da da bırakmıyor. Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995 yılında evinin önünde eşi ve çocuklarının gözleri önünde elinde telsiz olan kişiler tarafından kaçırılıyor ve kendisinden bir daha haber alınamıyor. Fehmi Tosun için 25 yıldır ailesi, insan hakları savunucuları akıbetini öğrenmek için mücadele ediyor. Gazetemize konuşan Tosun Ailesinin Avukatı İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, ailesinin Fehim Tosun’a dair arayışını ve adalet mücadelesini anlattı. Keskin, dosyayı yeniden yargıya taşıyacaklarını söyledi. 

PLAKA "GİZLİLİK" GEREKÇESİYLE SORUŞTURULMADI

Fehmi Tosun’un gözaltına alınmasının hemen ardından eşi Hanım Tosun’un devlet güvenlik mahkemesine başvurarak eşinin akıbetini sorduğunu dile getiren Keskin, “Tosun ailesi Fehim Tosun’un bindirildiği aracın plaka numarasını da alıyor. Bu dosyada bir delilimiz de var. Ama buna rağmen dosyada hiçbir araştırma yapılmıyor. Sözlü olarak bu plakanın sahte olduğu Hanım Tosun’a söyleniyor” dedi. Fehmi Tosun dosyasında toplanmayan birçok delilin olduğuna dikkat çeken Keskin, “34 UD 597 plaka sayılı bir araç var ve bu plakayı biz bilgi edinme yasası çerçevesinde İçişleri Bakanlığına sorduk. Bize verdikleri cevap aslında çok trajikomik bir cevaptı. Özel hayatın gizliliği nedeniyle bu plakanın kime ait olduğunun söylenemeyeceğini bize belirttiler. Oysa bu suça karışan bir arabanın plaka numarasıydı. 1995 yılında bu araç kime aitti? Biz bu nedenle Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişiklikler uyarınca şimdi tekrar sulh ceza mahkemesine başvurarak kovuşturmaya yer olmadığı kararın kaldırılmasını ve bu plakanın araştırılmasını yeni bir talep olarak sunacağız” diye konuştu. 

"BM SÖZLEŞMESİ UYGULANSIN"

Gözaltında kaybetme dosyalarının hepsinde benzer durumlara rastlandığına dikkat çeken Keskin, “Türkiye Cumhuriyeti devleti, Birleşmiş Milletler Zorla Kaybetmeye Karşı Sözleşme’yi imzalamadığı için gözaltında kaybetme dosyalarında zaman aşımı uygulanıyor. 20 yıl içinde hiçbir araştırma yapmadan, hiç delil toplamadan bütün kayıp dosyalarında olduğu gibi Fehmi Tosun dosyasında da kovuşturmaya yer olmadığı kararı veriliyor. Biz bu karara itiraz ettik. İtirazımız reddedildi. Anayasa Mahkemesine başvurduk orada da itirazımız reddedildi. En son Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurduk. Ancak son dönemlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde gözaltında kaybetmelerle ilgili çok kötü kararlar verildiğini görüyoruz. Çok teknik bakıyor ve eski politikasını tamamen değiştirirdi” ifadelerini kullandı.  2005 yılında Fehmi Tosun ile ilgili bir soruşturma başlatıp takipsizlik kararı verildiğini belirten Keskin, “Tosun ailesinin adresleri kayıtlı olduğu halde, söz konusu soruşturma ile ilgili aileye hiçbir tebligat yapılmamış. Sonrasında ise kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, ailenin adresine tebligat gönderilmemiş. Şimdi o dosyaya da ulaşmaya çalışıyoruz. Gözaltında kaybedilen insanların dosyaları ile ilgili çok değişik şeyler de karşımıza çıkıyor. Aileleri bütün yaşamları boyunca etkileyecek, işkence olarak nitelendirilebilecek gelişmeler de yaşanıyor” dedi. 

"BİR DÖNEM GÖZALTINDA KAYBETME DEVLET POLİTİKASIYDI"

BİR dönem gözaltında kaybetmenin devlet politikası olarak uygulandığına dikkat çeken Keskin, “Bizzat muhaliflere karşı kullanılan yöntemdi. Çok ağır işkence yöntemleri uyguluyorlardı. Gözaltında kayıpların çok büyük bir bölümü işkencede kaybedilmiş insanlar. Hem muhaliflere karşı uygulanmış bir yöntem ve zaten devlet politikası olduğu içindir ki Türkiye Cumhuriyeti devleti, Birleşmiş Milletler Zorla Kaybetmeye Karşı Sözleşme’yi imzalamıyor. Çünkü eğer o sözleşmeye imza atsa zaman aşımı ortadan kalkacak biz çok rahat çalışacağız” dedi. ’90’lı yılların da bu dönem gibi baskıların çok yoğun olduğu bir süreç olduğunu belirten Keskin, “O zaman sosyal medya yoktu. İnsanlar yaşadıklarını anlatamıyorlardı. Birçok aile korktu, bulunduğu yerden göç etmek zorunda kaldı. Dosyalar baskılar nedeniyle takipsiz kaldı. Ama dediğim gibi Fehmi Tosun dosyasında takipsizlik kararının kaldırılması yönünde bir karar alabilirsek bu belki diğer dosyalar için de iyi bir gerekçe olacaktır. Bu dosyaların hepsi devletin şiddet politikaların çok yoğun olduğu dönemlere ait dosyalar” diye konuştu. Gözaltında kayıplar için ortak talepleri olduğunu aktaran Keskin son olarak şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti devleti, Birleşmiş Milletler Zorla Kaybetmeye Karşı Sözleşme’yi bir an önce imzalamalıdır. Kaldı ki bu devletin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2011 yılında dönemin başbakanıyken bu ailelere söz verdi. Bütün kayıp dosyalarını çözeceğine dair. Bu sözler unutuldu. Bu sözü de bir kez daha hatırlatmak isterim.”

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Turkish Medical Association (TTB) targeted by Erdoğan: We will continue to speak up on every platform

SONRAKİ HABER

İpek Er davasında avukat: Tecavüz faili Musa Orhan delil karartabilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...