15 Ekim 2020 00:02
Son Güncellenme Tarihi: 15 Ekim 2020 11:06

Doç. Dr. Ceren Sözeri: Meslek gazetecilerin elinden gidiyor, sahip çıkmamız gerekiyor

Türkiye Etik Gazetecilik Koalisyonu'nu yürütücülerinden Doç. Dr. Ceren Sözeri ile konuştuk. Sözeri, "Meslek gazetecilerin elinden gidiyor ve sahip çıkmamız gerekiyor" diyor.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Türkiye’de "etik" dediğimiz kavramın çok kullanıldığı ama az uygulandığını biliyoruz maalesef. Hele ki bu gazetecilik etiği olunca… Hedef göstermeler, yanlış yönlendirmeler, kutuplaşmayı derinleştirmeler maalesef tüm basın ortamına fazlasıyla hakim. Aslında İletişim Fakültelerinde gazeteciliğin temel ilkeleri arasında daha ilk derste öğrenilir “gazetecilik etiği”. Üzerine binlerce makale, yüzlerce kitap yazılmıştır, ancak uygulamaya gelince bir anda her şeyin rengi değişir. İşte tam da böyle bir ortamda Türkiye Etik Gazetecilik Koalisyonu kuruldu. Koalisyon profesyonel gazeteciler ve basın meslek örgütü temsilcileri olarak etik gazeteciliği desteklemek, oto-sansürle mücadele etmek ve hükümetlerin medyaya yönelik hasmane tutumunu değiştirmek için kurulduğunu belirtiyor etikgazetecilik.org isimli kendi sitelerinde. Peki bu ne demek? Koalisyon hangi ihtiyaç üzerinden kuruldu, neler yapıyor, kimler var? Kolaylaştırıcılığını Gazetemiz Evrensel Yazarı Doç Dr. Ceren Sözeri ile Türkiye Etik Gazetecilik Koalisyonu’nu konuştuk.

GAZETECİLİKTEN VE ETİK İLKELERDEN VAZGEÇMEYELİM KAYGISIYLA DOĞDU

“Etik gazeteciliği güçlendirmek için bir aradayız” diyerek Türkiye Etik Gazetecilik Koalisyonu (TEGK) oluşturuldu. Öncelikle koalisyon nasıl bir ihtiyaç üzerinden kuruldu?
Türkiye Etik Gazetecilik Koalisyonu, basın özgürlüğü önündeki siyasal, yasal ve ekonomik baskıların arttığı, hapisteki gazetecilerin, ceza davalarının, soruşturmaların, ekonomik yaptırımların doğal olarak birincil mesele olduğu bir dönemde gazetecilikten ve etik ilkelerden vazgeçmeyelim kaygısıyla doğdu. Çünkü meslek gazetecilerin elinden gidiyor ve bizim sahip çıkmamız gerekiyor. Basın özgürlüğü ve basın etiği birbirinden ayrı düşünülemeyecek iki kavram.

GAZETECİLİK ETİĞİNE KAFA YORAN HERKES KOALİSYONDA

Koalisyonun içerisinde pek çok basın meslek örgütü de yer alıyor. Kimler var?
Öncelikle şunu belirtmek gerek, Koalisyon adından da anlaşılacağı üzere bir kurum değil, bir tüzel kişiliği yok. Hiçbir kurumun görevini yerine getirmediği iddiası ya da bir kurumun yerini alma amacı yok. Türkiye’de gazeteciliğin etik sorunlarına kafa yoran gazetecilik örgütlerini, medya kuruluşlarını, gazetecileri, sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirip varolan sorunlar hakkında tartışmaya, mümkünse, özellikle genç gazeteciler için, çözüm üretmeye çağırıyor. Bugüne dek düzenlediğimiz toplantılara Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı, Hrant Dink Vakfı, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu ve Teyit.org gibi kurumlar, medya kuruluşlarından temsilciler ve bireysel olarak gazeteciler, akademisyenler ve gazetecilik öğrencileri katıldı. Bu toplantılara, tartışmalara destek vereceklerini bildirdi.

İKTİDARIN KONTROLÜNDE OLAN MEDYADA ETİK SORUNLARI TARTIŞMAK ZOR

Türkiye’de gazetecilik etiği en sorunlu alanlardan biri. Özellikle iktidara yakın medyada etik adına çok da bir şey göremiyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsun?
İktidarın tamamen kontrolünde olan medya açısından etik sorunları tartışmak zor. Çünkü etik kodlara uyabilmek için en gerekli şart, özgür olabilmek yani editöryel bağımsızlığın bulunması. Bu nedenle iktidar medyasının durumunu, habercilik sorunlarını şimdilik bir kenara bırakıyoruz. Kurumsal ya da bireysel olarak bu tartışmalara katılmak, katkı vermek isteyen herkese kapımız açık tabii. Bununla birlikte etik ihlaller yalnızca iktidara yakın medyanın sorunu değil. Siyasi tercihlerle gelen kutuplaşma sonrasında hükümete muhalif olarak etiketlenen medyanın doğal olarak etik habercilik yaptığına dair bir yanılgı oluştu. Bağımsız olmak ya da muhalif olmak otomatik olarak etik gazetecilik yapmak anlamına gelmiyor. Öncelikli olarak kendi içimizdeki sorunları tespit etmeli, tartışmalı ve çözmek için yollar bulmalıyız. Gazetecilerin kendi aralarında oluşturacağı dayanışmanın genişlemesinin, mesleğe saygınlığı artıran özdenetim mekanizmalarını da güçlendireceği, okurla yeni bir tür dayanışma ilişkisi oluşturacağı kanaatindeyiz. Başarıya ulaştıkça halka genişleyecek ve şimdilik uzak zannettiğimiz yerlere de ulaşacaktır.

"HİÇBİR ZAMAN İDEAL BİR MEDYA ORTAMINDA YAŞAYAMADIK"

"Gazetecilik etiği" denildiğinde iletişim fakültelerinin Gazetecilik101 dersidir aslında. Ancak Türkiye’de anlatılanla yaşanan birbirine pek de uymuyor. Bir hoca olarak üniversitelerde etik konusu nasıl tartışılıyor?
Etik Gazetecilik Koalisyonu’nun şu anda üç yürütücüsü var. Deneyimli gazeteci Can Ertuna şu anda gazeteciliğinin yanı sıra akademisyen, Mustafa Kuleli TGS’de genç gazeteciler için eğitimler düzenliyor. Bu meslekte alaylı olanlar da okullu olanlar da aslında iyi gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğini biliyor. Üniversitelerde adlı adınca dersler olduğu gibi başka derslerin içeriğinde de mutlaka etik tartışmalar yer alıyor. Buna rağmen hiçbir zaman ideal bir medya ikliminde yaşayamadık. Çünkü buna etki eden pek çok faktör var. İdealize bir etik tutum hakkında dersler alan bir öğrenci haber merkezine gittiğinde bunların pek çoğunun geçersiz olduğu bir ortamla karşılaşıyor, çoğunluk mutsuz oluyor, bazıları terk ediyor, bazıları kısa sürede uyum sağlıyor. Bazıları ise kalıp, direnip değiştirmeye çalışıyor. Zamanla etik sorunlar çeşitlendiği gibi çözüm yolları da çeşitleniyor. Ya da bazen doğru bildiğimiz şeylerin yanlış olduğunu öğreniyoruz, bunları düzeltmeye, doğrusunu öğrenmeye çalışıyoruz. Etik konusu durağan bir alan gibi görünse de aslında hızla değişen, güncellenen, yeni tartışmalarla gelişen dinamik bir alan.

İYİ GAZETECİLİK İÇİN OTOSANSÜRLE MÜCADELE

Koalisyon etik gazeteciliği desteklemekle beraber oto-sansürle mücadele de etmeyi de planlıyor. Türkiye’deki sansür ve oto-sansür üzerine kitaplar yazılabilir ama kısaca nasıl değerlendiriyorsun Türkiye’de otosansürün geldiği noktayı?
Otosansür Türkiye’de oldukça yaygın ve sansürden çok daha tehlikeli bir olgu. Gazetecilerin bir kısmı açılacak soruşturma ya da davalardan korktuğu, tazminat davalarından çekindiği, işini kaybedeceği ya da en basitinden ‘zaten yayınlanmayacağını’ bildiği için otosansür uyguluyor. Bazı alanlarda haber yapılamıyor ya da sadece bazı gazeteciler yapıyor, haberlerin pek çok unsuru eksik kalıyor, daha da kötüsü otosansür dezenformasyon ve misenformasyonun kapılarını sonuna dek açıyor. İyi gazetecilik için mücadele edilmesi gereken alanlardan bir tanesi otosansür ancak tek başına mücadele etmek de de bir o kadar zor. Otosansürü yenmenin ilk yolu dayanışma, ikincisi ise etik gazetecilik. Araştırmacı gazeteciliğin cezalandırıldığı kadar iyi yapıldığında okuyucu tarafından ödüllendirildiği bir ülkede yaşıyoruz. Geçmişte ve bugün bunun pek çok örneği mevcut.

"GAZETECİLİĞİN BİRİNCİL SERMAYESİ GÜVEN"

Koalisyonun faaliyet programı arasında “gazetecilik açısından güvenilir markalar inşâ edilmesi”ne dair çalışmalar da olacak. Neler yapmayı planlıyorsunuz? Türkiye’de gazetecilik açısından güvenilir markalar var mı? Ya da ‘büyük’ gazeteler artık ne kadar güvenilir?
Gazeteciliğin birincil sermayesi güven, güven inşa edemediğinizde ya da o güveni yıktığınızda bu alanda varolmak zor. Bugün eskinin ana akımı sayılan büyük gazeteler iktidarın kontrolünde ve artık orada gazetecilik yapma imkanı kalmadı. Oradan ayrılan, atılan gazeteciler kendilerine ya internet medyasında ya da daha küçük sayılabilecek gazetelerde ya da her ikisinde yer buldular. Dil bilenler uluslararası medya için çalışmaya başladı. Bazıları ise teknolojinin olanaklarıyla kendi medyasını oluşturdu. Ortada baskı yerine bunu destekleyecek araçlar olsa, çeşitlilik adına oldukça olumlu bir ortam ancak maalesef böyle değil. Türkiye’de insanların güvendiği gazeteler, internet siteleri ya da bireysel gazeteciler elbette var. Baskılarla mücadele edip, ekonomik olarak ayakta kalmaya çalışırken bir taraftan da sıkı bir okuyucu/izleyici/dinleyici denetimine tabiler. Ancak burası da sorunsuz bir alan değil. Okuyucuyla dayanışmak, yeni gelir modelleri oluşturabilmek yani varlığını sürdürebilmek için iyi gazetecilik şart; yalnızca ideolojik gerekçelerle medyada ayakta kalmak zor.

BASKILAR HER YERDE ARTIYOR

Dünyada gazetecilik etiği nasıl? Tartışmalarda neler var?
Benzer sorunlar var, kamuoyu olarak en yakından takip ettiğimiz ABD’de kutuplaşma medyayı parçalamış, birer tribün haline dönüştürmüş durumda. Avrupa da aynı şekilde. Daha kötüsü gazetecilere yönelik baskılar her yerde artıyor. Bizden farkları geçmişten bugüne gelen, okuyucusuyla güven ilişkisi kurabilen sağlam medya kuruluşları var, el değiştirmeler yoluyla en azından şimdilik birer araca dönüşmediler. Ama bu kurumların yıkılmayacağı ya da sarsılmayacağı anlamına gelmez. Otoriter eğilimler gösteren iktidarların olduğu her yerde basın özgürlüğü ve gazetecilik mesleği tehdit altında, o nedenle geniş katılımlı tartışmalar önemli. Bu Koalisyon’un kuruluşu sırasında, her aşamasında  bize destek veren Etik Gazetecilik Ağı (EJN) Kurucusu Aidan White’ın ve şu anki başkanı Hannah Storm’un deneyimlerinden çok faydalandık. Mümkün olduğunca toplantılara çağırıyoruz, karşılıklı deneyim paylaşımlarından çok şey öğreniyoruz. Şu sıralar salgın nedeniyle seyahat edemediğimizden bu tartışmaları blog üzerinden sitemize taşımayı uygun gördük.

ÖNCEKİ HABER

Yasaklanan Bêrû’nun oyuncuları: Kürtçeye tahammül edemiyorlar

SONRAKİ HABER

Pandemi kulüp çalışmalarına engel değil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa