3 Ekim 2020 00:40

Doç. Dr. Cemal Güvercin: ‘Kamuoyuna dürüstçe ve şeffaflıkla bilgi verilmeli’

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cemal Güvercin ile pandemide etik sorunları konuştuk.

Doç. Dr. Cemal Güvercin: ‘Kamuoyuna dürüstçe ve şeffaflıkla bilgi verilmeli’

Fotoğraf: Cemal Güvercin'in arşivinden alınmıştır.

Dilek OMAKLILAR
İzmir

Koronavirüs salgın dönemine karşı alınan önlemler tartışılırken Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cemal Güvercin ile pandemide etik sorunları konuştuk. Pandeminin sağlık alanında rutini bozduğunu söyleyen Güvercin, farklı etik sorunlara yol açtığını, mevcut sorunları da derinleştirdiğini dile getirdi.  

Pandemide etik sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Güvercin, “Sorunun tıbbi boyutu önde olmasına rağmen, bununla iç içe geçmiş sosyal, siyasal, ekonomik ve etik boyutu da dikkate almak gerekir. Pandemi mevcut toplumsal düzenin, günlük yaşamın ve bütün güç ilişkilerinin gözden geçirildiği ve bir şekilde de test edildiği dönemdir, topluma ayna tutar ve haklar ve özgürlükler açısından da toplumsal eşitsizlikleri açığa çıkarır. Buradan pandemi sürecinde oluşan etik sorunlara geçmiş de oluyoruz, çünkü eşitsizlik her boyutuyla bir etik sorundur. İnsanın değerli bir varlık olmasına ve eşitliğine dayanan etiğin, tıp alanında ortaya çıkan değer sorunlarını ele alan, çözümleyen ve uygun çözümler bulmaya çalışan farklılaşmış uzantısı tıp etiğini oluşturmaktadır” diyerek pandeminin sağlık alanında rutini bozduğu için de farklı etik sorunlara yol açtığını, mevcut sorunları da derinleştirdiğini söyledi.

"PANDEMİ YÖNETİMİ BİLİMSEL KURULLAR TARAFINDAN YAPILMALI"

Sağlık alanında etik sorunları toplumsal düzeyde makro ve birey-olgu boyutunda da mikro düzeyde de ele almanın uygun olduğunu ifade eden Güvercin, “Pandeminin kontrol altına alınması esasen birinci basamak düzeyinde önlemlerle bir set çekilebilirse başarılabilir. Ancak hasta sayısı artar ve buradaki set aşılırsa artık hastalık kontrolden çıkarak hastanelerdeki kapasiteyi tüketmeye başlar ve bu felaket senaryosudur. Böyle bir felaketin yaşanmaması için öncelikle pandemi yönetimi bilimsel kurullar tarafından yapılmalı, siyaset bu kararların uygulayıcısı olmalıdır” dedi.

"KİŞİLER GEÇİMİNİ SAĞLAMAK İLE PANDEMİ ÖNLEMLERİNİ ÇİĞNEMEK ARASINDA SIKIŞMAMALI"

“Pandemiye karşı toplumsal düzeyde kamusal önlemler alınması bir zorunluluktur, ancak bu durum yöneticilere, bireylerin bütün hak ve özgürlüklerini askıya alacak bir gerekçe veya açık çek verilmesi anlamına gelmez” diyerek sözlerini sürdüren Güvercin, “Kamusal yarar ile bireysel özgürlükler arasındaki dengenin sağlanması gerekir. Bütün önlemlerin amacı ve merkezindeki kavram, insanın değerinin korunması ve sağlıklı yaşama hakkının sağlanması olmalıdır. Ekonomik veya siyasal kaygıların bu değerlerin önüne geçmesi, etik açıdan kabul edilemez” diye konuştu.

Pandemi önlemlerinin yaygın olarak uygulanabilmesi için de toplum katılımını sağlamanın önemli olduğunun altını çizen Güvercin, “Toplumsal güveni sağlamak için kamuoyuna dürüstçe ve şeffaflıkla bilgi verilmesi, önlemlerin gerekçesinin açıklanması ve toplumun bu konuda desteklenmesi gerekir. Örneğin bireylere maskenin ücretsiz ve yeterli miktarda sunulması, ulaşım, işyerleri, eğitim kurumları ve toplu yaşam alanlarında fiziksel önlemleri sağlayacak düzenlemelerin, kamu eliyle yapılması ve denetlenmesi gerekir. Toplumsal karantina uygulandığında da kamunun, insanın değerini koruyacak düzeyde, insanca bir yaşam sürebilmesi için yeterli maddi desteğin gereksinim duyan herkese ve gereken sürede mutlaka sağlanması gerekir. Kişiler geçimini sağlamak ile pandemi önlemlerini çiğnemek arasında bir seçim yapmaya zorlanmamalıdır. Böyle bir seçimde toplumun kaybedeceği açıktır” dedi.

Cemal Güvercin

Fotoğraf: Cemal Güvercin'in arşivinden alınmıştır.

‘SAĞLIK ÇALIŞANLARININ KORUNMASI ETİK VE HUKUKİ BİR SORUMLULUKTUR’

Pandemi döneminde en riskli grup olan sağlık çalışanları açısından da değerlendirmelerde bulunan Güvercin, “TTB’nin son pandemi raporuna göre sağlık çalışanlarının Kovid-19 yakalanma oranı ortalama bir kişiden 8.5 kat daha fazla. Pandemi ile mücadelenin en ön safında bulunan sağlık çalışanlarının korunması etik ve hukuki bir sorumluluktur. Yeterli kişisel koruyucu donanımın sağlanması, çalışma ve nöbet koşullarının çalışanlarının lehine düzenlenmesi, yeterli beslenme ve dinlenme, işyerinde kararlara katılma ve tavandan ücretlendirmenin sağlanması, hasta olmaları durumunda da her türlü öncelikten yararlanmaları gerekir. Çalışma ve nöbet çizelgesinin adil yapılması, sağlık çalışanlarına açık olması ve herkesin kimin ne kadar risk aldığını bilmesi gerekir. Yöneticilerin sağlık çalışanlarının motivasyonunu olumsuz etkileyecek her türlü söylem ve eylemden kaçınması, aynı zamanda toplum sağlığına yapacakları bir hizmettir” diye ifade etti.

"AYNI ZAMANDA SAĞLIK ALANINDA ADALET DAĞITICISIYIZ"

Tıp etiğinde yaygın kabul görmüş ilkecilik yaklaşımına göre dört temel ilkeyi sıralayan Güvercin şunları kaydetti: “Bu ilkelerden biri, ‘Yarar sağlama’, ikincisi bilinçli zarar verecek eylemden kaçınmayı amaçlayan ‘Zarar vermeme’ ilkesidir. Sonraki ilke bireyin ‘Özerkliğine saygı göster’ yani hastaya uygulanacak tedavi, teşhis konusunda tam olarak bilgilendirilmesini sağla ve yapacağın işlemle ilgili hastanın onamını al. Son ilkemiz de adalet ilkesidir. Sağlıkta adaleti sağla, hizmet sunumunda ‘Sefada ve cefada adil ol’ anlamına geliyor. Hepimiz sağlık çalışanları olarak profesyonel meslek üyeleriyiz, bir taraftan da sağlık alanında adalet dağıtıcısıyız.”

Pandemilerde adalet ilkesi ve yarar sağlama ilkesinin hemen kendisini gösterdiğini ve adalet ilkesine ilişkin sorunların ortaya çıktığını dile getiren Güvercin, hastanelere gelen hasta sayısı, yatak veya tıbbi cihaz kapasitesinin üzerinde olursa ne olacak? Hastalar hangi ölçüte göre hizmet alacak? Gibi soruların da adalet ilkesiyle ilgili en çarpıcı sorunların olduğunu söyledi.  “Etik açıdan kabul edilebilir kriterler, sadece tıbbi olanlardır. Yarar sağlama ilkesine göre genel olarak hastanın yaşı, statüsü, sosyoekonomik durumu vs. değil, hastalığın iyileşme şansına yani ‘prognozuna’ göre hangi hastanın öncelikli hizmet alacağına karar verilir” diyen Güvercin, sağlık çalışanlarının ise önceliğinin olmasının toplum sağlığı açısından önemli olduğunu belirterek, bu durumun test yapılma ve aşı uygulanmasında da geçerli olması gerektiğini sözlerine ekledi.  Pandemi döneminde bir başka etik sorunun da özel yaşamın gizliliği konusu olduğunu hatırlatan Güvercin, hastanın kişisel verilerinin korunmasının önemine değinirken, Kovid-19 dışındaki hastalıkların devam ettiğini ve hastaların pandemi nedeniyle tedavilerinin aksaması veya hizmetlere ulaşamamasının da önemli bir sorun olduğunu dile getirdi.

Evrensel'i Takip Et