23 Eylül 2020 23:30

Eteğimizdeki virüsleri dökmek!

İktidar cenderesinde her şey olması gerektiği gibi işlerken doğa, insanca yaşam, şiddet karşıtı temel hak ve özgürlük talepleri, tüm hak arama ve özgürlük mücadeleleri korona gerekçesiyle engellendi.

Fotoğraf: DHA

Hakan Keysan
Hakan Keysan

Kaba bir aymazlık çağındayız artık kuşku götürmez…

İnsanın insana insanca bakacağı bir görgüye bir ruha bir dayanışma duygusuna doğru evrilmeyi beklerken; insanın insandan uzaklaştığı, arasına kalın görünmez mesafelerin koyulduğu bir içe kapanma çağına giriverdik…

Bu yalnızlaşma dürtüsü nicedir insan-insanın kurdudur cenderesinde içten içe işleniyordu. Tüketimin tek düstur olduğu ve yükselmenin insan çiğneyerek popülize edildiği bir tüketim dünyasında korona salgını bu süreci hızlandıran bir fırsata dönüştürüldü.

İktidar cenderesinde her şey olması gerektiği gibi işlerken doğa, insanca yaşam, şiddet karşıtı temel hak ve özgürlük talepleri gibi tüm hak arama ve özgürlük mücadeleleri korona gerekçesiyle engellendi.

Üstüne ağzı salyalı hakaretler…

Aymazca yapılan tehditler…

Ve bundan güç alan vandalların saldırıları sahne aldı. 

Hiçbir dönem bu denli hor görülmemişti insanlık.

Hiçbir dönem kapatılmamıştık kendimize.

Hayatımıza anlam katan bütün güzellik ölçütü değerlerimiz ve maddi yaşam koşullarımızı yaşanır bir düzeyde tutan gündelik hayatımızdan oldukça uzaktayız şimdi.

İnsanlığımızla kendimiz arasındaki mesafe kapanmayacak biçimde açıldı.

Böylesine kendimizden uzaklaştığımız, eğitimden nasiplenmediğimiz, bilinç ve duygu hanemizden ayrı düştüğümüz bir dönem daha yaşamamıştık.

Eğitimin, okulda yapılan hali yerlerde sürünürken uzaktan eğitimle daha çok uzaklaşıp gitti elimizden eğitim.

Buradan daha nereye doğru gidilir bilemiyorum.

Bunca acıdan, şiddetten ve sömürüden kendimize doğru giden bir yol açmak için yırtınmadıktan sonra bu yolcuğun bizi daha da sefil bir dünyaya götüreceği kaçınılmaz…

YENİ BİR DÖNÜŞÜM ÇAĞI…

Tüm iktidarların idealize edip işlevsel kıldığı bu yeni “DEVLET” mekanizmasıyla Covid-19’un ortaya çıkışının anlamlı bir ilişkisi var.

Süreç, salgından kurtulmak olarak mı işletiliyor; yoksa salgının bir fırsata dönüştürülmesi ve buradan yeni bir çağa geçisin olanaklarının yaratılması olarak mı?

Üstü örtük bir faşizmin zerk edildiği bu post-covit dönem yeni nesiller üzerinde bambaşka bir yaşamın kapısını aralayacak. Ama bu yeni yaşamda da özgürlük, adalet, eşitlik olmayacak; alışkanlıklarımız ve gündelik ilişkilerimiz üzerinde bambaşka bir yaşam formatı getirecek.  Tüm dünya ülkelerinde atılan bu işaret fişeği ile toplu bir dönüşümün fitili ateşlendi.

Tıpkı Gregor Samsa gibi, bir sabah uyandığımızda kendimizi kıllı bacakları olan bir yaratık olarak görmeyeceğimizi artık kimse garanti veremez…

Böylesine kendimize kapatıldığımız içsel bir şiddeti yaşamamıştı toplu olarak insanlık.

Küresel ölçekte devam eden bu tecrit durumu bilim, iletişim teknolojisi ve sermaye odaklı dünya yapılanmasını senkronize bir eşgüdümle halklara dayattı.

Bu yeni proje insanlık üzerinde uygulamaya geçirilirken üretimden yana, halktan yana, sömürü odaklı olmayan bir yaşam alanını açığa çıkaracak iradenin temsiliyeti ve çeper bulması da tüm toplumlar için somut bir gereksinim haline gelmiştir.

Bu talebi eve kapanarak değil tam tersi her durum ve koşulda daha görünür kılınarak açığa çıkarmak için insanlığın üzerine serpilmeye çalışılan ölü toprağını itmemiz gerekiyor.

Her şey değişip dönüşürken eski yöntemlerle statik bir çıkar yol bulmak veya davranış geliştirmek zaten mümkün değil. İnsanlığa saldırının ve şiddetin dozunun acımasızca yükseltildiği bu günümüzde hele…

Böyle bir pencereden bakınca bu değişmekte olan dünyada ve hızla tüketilen kaynakların ortasında toplum yararına bir projenin üretilemeyeceği ortadadır.

Ancak alternatif yaşam alanlarını savunan insanların da bu değişimi görerek yeni tavırlar geliştirmesi de önümüzde çırılçıplak duruyor.

Herkes eteğindeki virüsleri şöyle bi silkelesin!...

Çünkü bu iş artık yaşamı savunan ve ancak üretmekle var olabileceğine inanan ve tasarlayan yeni insanın kendi işi olacak.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI