22 Eylül 2020 00:30

Tarım işçisi gençler okuyabilmek için tarlada çapa sallıyor

Garip İlter ve Yusuf Gün çocukluk yıllarından itibaren aileleriyle birlikte il il dolaşıyor. İki genç bir yandan tarlalarda çalışırken bir yandan okullarına devam etmeye çalışıyor.

Fotoğraf: Volkan Pekal | Evrensel

Paylaş

Seren ELATAŞ
Mesut BAYLAV
Adana

Tarım işçisi olan Garip ve Yusuf okuyabilmek için çalışmak zorunda kalan milyonlarca gençten sadece ikisi. Tarlada çapa sallayan birçok öğrenci okulu bıraktığından, göç yollarında okula devam edebilmek mücadele gerektiriyor. Garip ve Yusuf hayallerinin peşine takılarak bu zorlu yolları aşmak istiyor. İkisi de hayallerini gerçekleştirebilmiş değiller. Okula gitmek için çalışmak zorundalar.

Garip İlter, 22 yaşında. Nevşehir Üniversitesinde Güzel Sanatlar Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi. Yaşamının 12 yılını tarım işçiliği yaparak geçiren Garip yaşamını şöyle anlatıyor: “Köydeki kan davası nedeniyle 6-7 yıl göçebe hayatı yaşadık. Adana’ya geldiğimiz sürece kadar oturduğumuz yerde okul olmuyordu. Bu yüzden okulum sürekli aksadı. Aksamasaydı şu an mezun olup meslek sahibi olmuş olurdum.”

KAZANDI AMA ZORLUKLAR BİTMİYOR

Aksayan eğitimine kaldığı yerden devam eden Garip liseyi bitirip üniversite sınavına giriyor ancak hayali olan BESYO’yu kazanamıyor. Güzel sanatlar fakültesi seramik bölümünü kazanan Garip bu bölümü istemediğini ancak geçim derdi ön planda olduğu için seçtiğini anlattı. Zorluklar içerisinde okuyan Garip bir de ırkçı saldırı ile karşı karşıya kalmış. Üzerinde Amedspor forması olduğu için aynı yurtta kalan ülkücü gençlerin ‘Bu formadan rahatsız oluyoruz, bunlar terör örgütünü desteklemektir’ dediklerini ifade eden Garip, “Siz terör olarak görseniz de bu, bu ülkenin takımının forması” demiş. Ancak odalarına yönelik saldırılar olunca “Kötüye gitmesin” diyerek yurttan ayrılmış. Nevşehir turistik bir bölge olduğu için kiraların yüksek olduğunu anlatan Garip, “Bu yüzden orada da hem çalışıyorum, hem okula gidiyorum. Yağlı boyası, tuvali, guaj boyası, fırçası, tineri var. Kirayı mı ödeyeyim, interneti mi ödeyeyim, çalışmayıp ödev mi yapayım” diyor.

"UZAKTAN EĞİTİM VERİMLİ DEĞİL"

Pandemi sürecinde uzaktan eğitimin verimli geçmediğini anlatan Garip, “Bazı şeyleri öğretmenin öğretmesi gerekiyor. Online eğitim var ama çizimle ilgili takıldığımızda, yarıda kalamaz, sormamız gerekiyor. Sorduğumuz zaman hocalar ‘Beni bu saatte rahatsız etme’ diyor haklı olarak. Ama biz de eğitimden geri kalıyoruz. Çöpe atılan çalışmalarımız oluyor.” diyor.

"ÖĞRENCİ ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYOR"

Garip okul da olmadığı için tarlada çalışmaya devam ediyor. Tarımda çalışma ve yaşam koşullarının zorluğunu dinliyoruz Garip’ten. 95 lira yevmiye ile geçinmenin zorluğuna vurgu yaparken Adana sıcağının yarattığı olumsuz etkiyi de ekliyor: “Bazı insanlar kira ödüyor, elektriği, suyu, interneti var. 6 kişilik bir ailede öğrenci de çalışmak zorunda kalıyor ama yine de geçinemiyorlar. Hak ettiğimiz ücreti almıyoruz. Akşam 5’e kadar çalışıyoruz. 40-45 derece oluğunu göz önünde bulundurduğunuzda aldığımız 90-95 liranın emeğimizi karşıladığını düşünmüyoruz.”

"PANDEMİDE HALKA DESTEK VERİLMESİ GEREKİYOR"

Tarımda pandemi sürecinin nasıl geçtiğini soruyoruz Garip’e. “Tarımda koronavirüs vakaları artıyor. Sadece maske takarak virüsü önleyemezsin. 15 kişilik dolmuşa 30 kişi bindiriyorlar. Mesafe olmazsa maske işe yaramaz” derken mecburen çalışmaya devam ettiklerini söylüyor. Hükümetin salgın yönetimine ilişkin ise şunları söylüyor: “Salgında zor dorumda olan ailelere 1000 lira para verildiği söylendi. Öğrencilere verilen kredinin/bursların arttırılması gerekiyor ya da ailelere destek çalışmaları yapılması gerekiyor. Elektrik faturaları düşürülebilir. KDV, ÖTV faturanın iki katı geliyor. Yöneticilerin halka destek vermesi gerekiyor. Halkından yemesi gerekmiyor. 160 koruması ile birlikte bir yerde yemek yiyip halka ödetmesinler.”

Genç işsizliğin rekor seviyelere ulaştığı bir dönemden geçiyoruz. Garip, 81 ilde üniversite olmasını bir sorun olarak görüyor: “Devletin 81 ile üniversite açıp öğrencileri kendisine borçlandırması bir sorun, öğrencilerin işsiz kalması daha büyük sorun. Öğrencilerin 17 yılını verip de boşta kalması ne kadar mantıklı olabilir ki. Bir de devlete karşı 25 bin lira KYK borcu altına giriyoruz. Tarımda çalışıp da bu borcu ödemek çok zor.”

Garip, KPSS’ye de gireceğini atanırsa ailesine destek çıkacağını, olmazsa bir atölye açıp çalışacağını söylerken “Benim KPSS sınavım var ama ben KPSS’ye hazırlanmam gerekirken hâlâ burada çalışıyorum” diyor.

"OKUL KAPANMADAN İŞ İÇİN AYRILIYORDUK"

Yusuf Gün, 20 yaşında. O da arkadaşı Garip gibi BESYO’da okumak istiyor. “Okula bir yıl geç başladım. Yedinci sınıfa kadar sürekli göçebe olarak yaşadım. Ekonomik nedenlerle aile sürekli bir yerde kalamadığı için göç etmek zorundaydık. Okul eylülde başlıyorsa ben tarlada olduğum için ekim ya da kasımda okula başlıyordum. Okullar haziranda kapanıyordu. Nisan, mayıs aylarında işe gitmek için okulu terk ediyorduk” diyor.

"HAYALLERİ KÜÇÜLTTÜK"

Yaklaşık on yıldır bahçe, budama işlerinde çalıştığını söyleyen Yusuf, “Dershaneye gidebilmek için pamuk fabrikasında işe başlayacağım. Annemin, babamın hayali doktor olmamdı. O hayalleri küçülttük. Şimdi BESYO’ya hazırlanıyorum” diyor. Bu sene sınav sürecinde de hem çalışıp hem sınava hazırlandığını anlatıyor: “İşten 7’de geldikten sonra banyo yapıp, yemek yiyip, 8 olmadan antrenmana gidiyordum. Sabah 5’te yine işe gidiyordum. Kazanamadım, bir daha hazırlanacağım.”

ÇALIŞIRKEN YASAK YOK GEZİNCE CEZA YEDİK

“Pandemi sürecinde herkes eve kapanmışken biz çalışıyorduk” diyen Yusuf şunları söylüyor: “Çalışırken herhangi bir yasakla karşılaşmıyorduk ancak bir akşam içecek bir şeyler almak için çıktığımda bana 450 lira ceza yazıldı. 5 günde kazandığım para boşa gitti. Yasak varken herkes içerideydi, tarım işçileri mecburen çalışıyordu.”

ÖNCEKİ HABER

İzlandalı milletvekili, hükümetin mülteci politikasını protesto için istifa etti

SONRAKİ HABER

İYİ Parti'nin yeni GİK ve MDK listesi belli oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...