19 Kasım 2012 08:47

Anadilde savunma tasarısı düzenlenmeye muhtaç

Cumhur Daş

KCK adı altında yürütülen davaların anadilde savunma talebi nedeniyle tıkanmasının ve 68 gün devam etmiş olan açlık grevlerinin ardından hazırlanan yasa tasarısını hukukçular gazetemize değerlendirdi.

HER AŞAMADA ANADİL KULLANILABİLMELİ

Yasa tasarısının yeniden düzenlemeye muhtaç olduğunu belirten Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, anadilde savunma hakkının sadece iddianameye, esasa ve savunmaya ilişkin kısımlarda tanındığını söyledi. Yargılamanın sadece başında ve sonunda değil tüm aşamalarında anadilde savunma hakkının tanınması gerektiğini ifade eden Coşkun eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Tasarıda tercüman ücretinin sanıklardan alınması yönünde bir düzenleme var. Bu büyük bir garabettir. Anadilde savunma talebinde bulunacak kişilerden tercüman parası alınması büyük bir caydırıcılık taşımaktadır. Bu talepte bulunacak kişiler bu ülkenin insanları, bu ülkenin kamu maliyetine kendi vergileriyle katkıda bulunan insanlar. Anadilde savunmaya ilişkin maliyetlerin de kamu tarafından karşılanması gerekmektedir.”  

‘OLUMLU ANCAK EKSİK’

Tasarıyı olumlu ancak eksik bir yaklaşım olarak değerlendirdiklerini belirten BDP Eş Başkan Yardımcısı ve KCK tutuklularının avukatı Meral Danış Beştaş, “Açlık grevinde olanların bir talebi olması itibariyle ve en azından yargılamadaki tıkanıkları aşmak ve tutukluların kendilerini savunmaları açısından olumlu görüyoruz. Ancak hukuk tekniği ve hakkın özü açısından şüphesiz eleştirilerimiz var” dedi. Tasarıya ilişkin önergeler hazırladıklarını ve Adalet Komisyonu ile meclis genel kurulunda bunları sunacaklarını ifade eden Beştaş, kanun taslağının değişmesi için yoğun bir çaba içerisinde olduklarını söyledi. Taslağın, ‘Yargılama dili Türkçe’dir. Başka bir dilde konuşmak isteyen bunun bedelini öder’ mantığıyla hazırlandığını belirten Beştaş, tercümanlığın bilirkişi kurumu olduğunu ve kamu davalarında bilirkişi ücretinin sanıktan alınamayacağını söyledi. Hakimlere anadilde savunmaya ilişkin geniş yetkinin tanınmasının olumsuz sonuçlarının olacağını belirten Beştaş, “Mahkemeye böyle bir takdir yetkisi verilmesi şu anki manzarayı tekrar ortaya çıkartabilir” dedi. Tasarıda yargılamanın sadece başında ve sonunda anadile izin verildiğini ve yazılı savunmaya da izin verilmediğini belirten Beştaş, “Bakanlık aksi düzenlemenin iki dilli yargılamaya yol açacağını söyledi. Eğer bir toplumda iki dil, üç dil, çok dil varsa çok dilli yaşam, çok dilli yargılama olur.” dedi.

KCK davasında yargılanan ve çok dilli belediyecilik hizmetlerinden dolayı daha önce görevden alınan Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, yasa tasarısını olumlu bir adım olarak değerlendirdiğini söyledi. Ancak tasarının beklentileri karşılamadığını ifade eden Demirbaş, “Önceki durumdan daha ileri bir adım. Ama halen yasanın kendisi anadilde savunma hakkını ifade etmiyor. Bildiği iyi bir dilden deniliyor. Ürkek bir adım. Buna rağmen pozitif bir adım olarak değerlendirmek mümkün. Yani hemen cepheden reddeden bir tavrımız yok. Önemli bir adım, ama yetersiz. Hakimin yetkisine bırakmak doğru değil. Bu keyfiyete neden olabilir. İlk ve son savunmada konuşulabilir deniliyor. Bu da doğru bir şey değil” dedi. (Diyarbakır/EVRENSEL)