07 Ağustos 2020 11:36

Macron kendini Lübnan’ın kurtarıcısı olarak göstermek istiyor

Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un tartışılan Beyrut ziyaretiyle ilgili Humanite gazetesi, “Macron’un, Lübnan halkının eşit bir toplum mücadelesine yardımcı olacağı hiç de kesin değil” yorumu yaptı.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Pierre BARBANCEY
Humanite

Fransa ilk tepki gösteren ve Lübnan’a önemli yardım gönderen ülkelerden birisi oldu. İnsani yardım ve derhal müdahale edebilecek sağlık ekiplerini götürecek üç uçak harekete geçti. “Her şeyden önce ihtiyaç yeniden inşa, yakınlık, empati, acil insani yardım için destektir. Zaman yaraları sarma zamanı (…) ve sonra kimi soruları sorma zamanı gelecek” diye felaketin ertesi günü açıklama yaptı Fransız diplomasi şefi Jean-Yves Le Drian.

Dün (Perşembe) Beyrut’a gelirken Emmanuel Macron, kendisini General De Gaulle ya da Napolyon mu sandı? Başkan Michel Aun tarafından karşılandığı uçaktan inerken bir tweet attı (iletişim işlerinden sorumlu olanlar  ‘Fransızca ve Arapça’ diye özel olarak vurguladılar) ve güven verici olmak istedi: “Lübnan yalnız değildir”. Ardından yıllardır orada stoklanan 2 bin 700 ton amonyum nitratın bir yangın sonrası patladığı Beyrut limanına gitti. Daha sonra liman yakınlarında olan ve tamamen tahrip olmuş Gemmayze mahallesine gitti. Ve burada bir inanılmaz yaşandı. Çevresinde toplanan kalabalık “Bize yardım edin” ve “Halk rejimin yıkılmasını istiyor” diye haykırıyordu ve Fransız Cumhurbaşkanı, sanki grevdeki bir üniversitede toplanan genel kurulda konuşuyormuş gibi söz aldı ve Lübnanlı yöneticilere “Yeni bir siyasi sözleşme” sunacağını ve “Sistemi değiştirmeleri, bölünmelere son vermeleri (…) yolsuzluklara karşı mücadele etmeleri gerektiğini” söyleyeceğini ifade etti.

Hızını alamadı ve “1 Eylül’de tekrar geleceğim ve eğer bunu (taleplerini) gerçekleştiremezselerse sizlerle birlikte tüm sorumluluğu alırım” diye sözlerine devam etti.

ÇIKARLARINI TEHDİT EDECEK BİR İSTİSRARSIZLIĞI ENGELLEMEK İSTİYOR

Böylesi sözleri bir yabancı devlet başkanı kendi ülkesinin dışında söylese diplomatik bir sorun yaratırdı. Hele ki bunlar Fransa tarafından, yani Lübnan’ın eski mandacı gücü tarafından söyleniyorsa... Üstelik adını koymadan sözünü ettiği “sistem” mezhepseldir, (1998-2000 yılları arasında Maliye Bakanlığı yapmış) Georges Corm’un belirttiği gibi küflenmiş bir mirastır ve Lübnan’ın bağımsızlığından bu yana Paris’in desteklediği ve savunduğu bir sistemdir.

Bu sistemin taraflarından birisine; Hariri ailesinin yönettiği tarafa Suudi Arabistan’ın açık desteği artık kanıtlamaya gerek bile yok. Ağustos başında Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın yaptığı seyahat, Paris’in bu durumdan hiç memnun olmadığını gösterdi. Aşırı gergin bir jeopolitik ortamda Fransa, Lübnan’ın kendi çıkarlarını tehdit edecek istikrarsızlaşmasını istemiyor. Üstelik “siyasi dostları” etki kaybettiler: Saad Hariri artık başbakan değil ve partisi Müstakbel (Gelecek) Hareketi son genel seçimlerde bayağı sarsıldı. Yoksa bu “sistem”i teşhir etmek için neden art arda gelen ekonomik, sosyal, siyasi hatta askeri felaketleri beklesin ki?

Son olarak Lübnanlıların, dün (perşembe) olduğu gibi temel siyasi partilerin temsilcilerini toplayacak bir “kurtarıcı”ya ihtiyaçları var mıdır?

Üstelik geçen son bahardan bu yana yurttaşlık temelinde, yaşanan tüm sorunların kaynağı olan mezhepsel kökene dayanmayan bir devlet ve gerçek reformlar için mücadele ediyorlar. Lübnanlılar yaralarını sarmaya çalışırken Emmanuel Macron’un girişiminin, Lübnan halkının eşit ve klanlara bölünmemiş bir toplum mücadelesine yardımcı olacağı hiç de kesin değildir.

Çeviren: Deniz Uztopal

ÖNCEKİ HABER

Hiroşima’ya atılan atom bombasının 75. yılı: Nükleer tehlike şimdi daha büyük

SONRAKİ HABER

Lübnan Merkez Bankası patlamadan zarar görenleri borçlandırmayı planlıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...