07 Ağustos 2020 00:14

Beton yığınları arasında sıkışan hayatlar, Bolu sizi bekliyor

Pandemi süreci ayağını basacak toprağı, bağı bahçesi olmayan, apartman dairesinden dışarı çıkamayanları çok olumsuz etkiledi. Bolu yaylaları ”Nefes almak istiyorum” diyenleri bekliyor.

Fotoğraf: Şahin Yücel/Evrensel

Paylaş

Şahin YÜCEL
Bolu

Pandemi süreci; sokağa çıkma yasakları, fiziksel mesafe sınırlamaları toplum olarak hepimizde psikolojik, sosyal, sınıfsal kaynaklı sorunların ortaya çıkmasına neden oldu. Hele de ayağını basacak toprağı, bağı bahçesi olmayan, apartman dairesinden dışarı çıkamayanlar bu sorunları daha da fazla yaşadı. Bu süreç kurdun kuşun, börtü böceğin, toprağın, ağacın kıymetini tekrar hatırlattı bize. Beton yığınları arasında sıkışan hayatlar, fırsatını buldukları ilk anda kendilerini doğaya bıraktı. Bolu yaylaları ”Nefes almak istiyorum” diyenler için bütün doğal güzelliklerini sunmaya hazır. Yedigöller, Abant ve Gölcük gibi doğal güzellikleri ile bilinir Bolu daha çok. Güneye doğru Seben, Kıbrıscık ilçeleri yönünde, çam ve köknar ormanları arasından coşkun akan derelerin, suyu buz gibi çeşmelerin yanından yarım saatlik bir araç yolculuğu Bolu’nun başka güzellikleri ile karşılaştırır oysa.

Bolu yaylaları

ŞİFA NİYETİNE

Kısa süren bir tırmanıştan sonra Kızık Yaylası karşılıyor bizi. Kızık Yaylası doğusundan 5 dakika sonra Göksu Tabiat Parkı’na; Aladağ Göleti’ne ulaşıyoruz. Bin bir renkli çiçekleri, geniş meraları, görkemli ormanları ve kamp alanıyla karşılıyor biz ziyaretçilerini Göksu. Gölün mavisi, pembesi, sarısı, ormanın yeşiline, gökyüzünün beyaz bulutuna karışıyor. Göçmen kuşlara ev sahipliği yapan göl, bize de çevresinde biten dağ çileklerini sunuyor. Toplayıp şifa niyetine afiyetle yiyiyoruz. Tabiat parkı çevresindeki yamaçlarda ve meralarda yaylacıların hayvanları otluyor. Kamp alanında ise farklı illerden gelenlerin çadırları kalıcı olduklarını gösteriyor. Park içinde yemek yiyebileceğimiz bir restoranın olması sevindiriyor.

Bolu yaylaları

ÇANTI EV

Güneye doğru Seben tabelasını takip ederek 10 dakika sonra Seben Gölü ve yaylalarındayız. Seben ilçesine bağlı her köyün en az bir yaylası var. Yüz yıldan fazla zamandır, yaz mevsiminin hemen başında yaylalara çıkan köy halkı; yaylaların sırtını dayadığı ormanda mantarını toplar, kışlık odununu tedarik eder; uçsuz bucaksız çayırlarda hayvanlarını otlatır, kışlık peynirini, yağını çıkarır, yayla şenliklerini yapar, yazın sıcak günlerini bu doğa harikası yaylalarda geçirir, güz sonu köylerine dönerlermiş. Pandemi süreci şenliklerin iptal edilmesine neden olsa da hâlâ yaylaları aynı amaçlarla kullanan köylüler var elbette.

Son yıllarda yaylalar köy halkının dışında şehirlilerin de ilgisini çekmeye başlamış. Köy nüfusunun azalmasıyla birlikte yaylalar, daha çok yaz aylarında dinlenmek, yazın sıcağında nefes almak amacıyla kullanılmaya başlanmış. Bu durum yaylalarda yapılaşmayı da artırmış doğal olarak. Kimi yaylalarda ormanın doğal dokusuna uygun konutlar yapılırken kimisinde ise betopan görüntüsü insanı rahatsız ediyor. Çantı ev denilen, tamamen ağaçtan yapılan evlerin sayısı azalmış, olanlar yıllar geçtikçe yıkılmış, viran olmuş. Yerlerinde şimdi göl manzaralı yeni evler var, tabii herkesin bütçesine göre!Yaklaşık 10 yıl önce geniş bir meranın üzerinde, yağan kar ve merayı besleyen derelerin suyunun tutulması ile Batı Karadeniz’in en büyük gölü, Seben oluşturulmuş. Gölün çevresinde Kozyaka, Dedeler, Solaklar, Alpağut, Nimetli yaylaları var. 10 yıl önce geniş bir merada hayvanlarını otlatan yaylacılar, şimdi aynı yerde oluşturulan gölü seyrediyor pencerelerinden… Gölde balık avlıyor.  Ancak gölün, bölge iklimini değiştirdiği söyleniyor. Yakın illerden balık avcılarının da ilgisini çekiyor göl. Yapılaşma, balık avcılığı ve piknikçilerin artması ne yazık ki çevre kirliliğini artırmış.  

Yaylalar yönüyle oldukça zengin bölgede, Seben Gölü’nün kenarından ilerleyerek Kıbrıscık yoluna sapıyoruz. Ulaşım için oldukça uygun olan yolda izcilik kampı tabelasını takip ederek, Bıyıklar Yaylası’nın yanından Başalan Yaylası’na geçmeye çalışıyoruz. Kıvrılarak tırmandığımız yolda, bir sağımıza bir solumuza geçerek bize eşlik eden derenin sesini dinleyerek ilerliyoruz.

Bolu yaylaları

"ÇAM KOLONYASI GETİRDİM SANA"

Yolun kenarında, yenice kesilmiş, kabuğu soyulmuş tomruklar dizilmiş boy boy. Her yanı saran çam kokusu Arkadaş Zekai Özger’in dizelerini düşürüyor aklımıza…

“Çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
Bolu ormanlarından çarpan bir koku sanki
Köroğlu’nun ter kokusuaman kokusu,
billah kokusucanlarım, canım benim”

Yolda, yürüyüşe çıkmış kampçılarla selamlaşıyoruz. Nihayet Başalan Yaylası’ndayız. Başalan Yaylası’na izcilik kampının kontrol noktasından geçerek giriyoruz. Ormanla çevrilmiş, yemyeşil bir vadiden yüzümüze vuran serinlik ve ormanın kokusu huzur veriyor. Başalan’da yapılaşma oldukça az. İzcilik kamp tesisleri ve 23 yayla evi. Sezer ve Akpınar ailelerinin gülümseyen yüzleri karşılıyor bizi. Yıllardır yazları Başalan’a çıkıyorlarmış. Kışın da geldikleri oluyormuş. Kışın çok kar yağsa da kamp nedeniyle yayla yolu açık tutuluyormuş. Mütevazı bir yayla evleri var. Konukseverliklerine ise diyecek yok. Başalan’a yolunuz düşerse tereddütsüz kapılarını çalabilirsiniz.‘

Bolu yaylaları

"BURADA HUZUR BULUYORUM"

Öğretmen Emeklisi Sedat Ayhan, huzuru Başalan’da bulmuş. Vadinin içinden geçen derenin üstündeki tahta asma köprüye “Huzur ismini verdim” diyor. Huzuru dostlarıyla paylaşmaktan geri durmamış. Kendi olanaklarıyla, üç oda, salon mutfaktan oluşan bir ev yapmış. Temmuz sıcağına rağmen odalardaki soba ve yün yorganlar dikkat çekiyor. Pansiyonun geniş balkonunun orman ve vadi manzarası harika. Adını da “Üç Oda Pansiyon” koymuş. Kendi yaptığı “üzüm suyu”nun tadı damağımızda kaldı doğrusu. Tesisin önündeki bahçede türlü türlü sebze var. Bütün hizmetleri kendisi veriyor. ”Eşimi ikna edemedim” diye de söylenmeden edemiyor.

Günlük gezimizi Başalan’da sonlandırıyoruz. Dönüşe geçmeden önce Sezer ve Akpınar ailelerine ve Sedat Öğretmen’e konukseverlikleri için teşekkür ediyoruz. Bir teşekkür de havası azalmış araba lastiğimizi şişiren Çakırbekir’in oğluna.

Görkemli ormanı ve muhteşem vadiyi selamlayarak ve yaylanın havasından derin bir nefes daha alarak dönüş yoluna koyuluyoruz.

ÖNCEKİ HABER

"Özel okulların açılacağı belli olmayan dönem için para toplaması haksız"

SONRAKİ HABER

Zonguldak'ta vinçten düşen genç işçi yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...