05 Ağustos 2020 00:34

Prof. Dr. Zehra Arıkan: Uyuşturucuya karşı öğrenci odaklı bir koruma programı olmalı

Uyuşturucu madde bağımlılığı tedavisi alanında çalışan Prof. Dr. Zehra Arıkan, uyuşturucu kullanımındaki artışın sebebini Evrensel'e değerlendirdi.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Doğa Başak ÖZTÜRK
Ankara

Uyuşturucu bağımlılığı başta gençler arasında olmak üzere birçok ülkede toplumun kanayan yaralarından biri. Peki özellikle yoksul yaşam alanlarında yaygın olan uyuşturucu kullanımındaki artışın sebebi ne? Madde bağımlılığına karşı mücadele için ne yapılması gerekiyor?

Prof. Dr. Zehra Arıkan, uyuşturucu madde bağımlılığı tedavisi alanında çalışan bir Psikiyatr ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görev yapan bir akademisyen. Konuyu Evrensel'e değerlendiren Arıkan, “Sosyoekonomik seviyesi düşük yaşam alanlarında bazı maddeler daha fazla kullanılıyor. Başlamak için bir tek neden yeterli. İnsanlar kullanmaya başladığında bir keyif amacıyla kullanıyor. Pek kolay tedaviye gelmek istemiyorlar. İstersem bırakırım diyorlar, bundan kurtulamadıklarını görünce tedaviye gelmeye karar veriyorlar. Önce aileleri teşvik ediyor. Bu fark etme geç oluyor, bağımlılık oluşunca fark ediliyor. Tedavide birkaç seçenek var. İlk yol AMATEM’e başvurmak, ikinci yol eğer kişi yakalanmışsa denetimli serbestlik mahkeme kararıyla tedavi oluyor. Üçünü yol ise özel hastanelere başvurmak.” sözleriyle Türkiye’de madde bağımlılığı tedavisi görmek isteyen bir bireyin seçeneklerini anlatıyor.

"BAĞIMLILIĞI YOK EDEMİYORUZ, MADDE KULLANIMINI DURDURUYORUZ"

Bağımlılık tedavisinin kolay olmadığını belirten Arıkan, "Nasıl ki bir şeker hastasının ömür boyu beslenmesine, hayat stiline dikkat etmesi gerekiyorsa bir bağımlının da tedavide dikkat etmesi gerekiyor. Bağımlılığı yok edemiyoruz ama madde kullanımını durduruyoruz” diyor. Madde kullanılmadığı zaman, bağımlıların yaşadığı yoksunluk belirtilerinin onları bir çıkmaza sürüklediğini ve işlerin her seferinde daha da zorlaştığını belirten Arıkan, en ağır seyreden yoksunluğun genelde eroin bağımlılarında yaşandığını ve kişiyi ölüme kadar götürebileceği uyarısında bulunuyor.

GEÇİNMEK İÇİN ÇOK ÇALIŞMAK ZORUNDA KALINCA ÇOCUĞA ZAMAN KALMIYOR 

Arıkan şöyle devam ediyor: “Yaşam alanının sosyoekonomik durumu çok önemli. Sosyoekonomik düzey şu şekillerde etkiliyor. Geçinmek için çok çalışan anne babaların olduğu ailelerde çocuklar gözardı ediliyor. Çocukların merakı ve keyif alma anlayışı ilgisizlikten bu yönde şekillenebiliyor.” Korumanın küçük yaşlarda başlaması gerektiğini vurgulayan Arıkan, ailede ve okulda öğrenci odaklı bir koruma programı gerektiğini söylüyor. İnsanların keyif alanlarını açmak gerektiğini anlatan Arıkan, "Aileleri eğitmemiz, öğretmenleri bilinçlendirmemiz gerek ama çocukların keyif alanlarını açmak, bilgilendirmek, yaşam becerilerini arttırmak ve meraklarını daha olumlu meraklara yönlendirmek bizlerin elinde" diyor. 

"KEYİF ALANI YOKSA MADDEYE YÖNELİM BAŞLAR"

Bir hastasının ona “Hocam her kullanıcı aslında bir satıcıdır. Ben zaman zaman ‘bize de alır mısın?​’ diyen arkadaşlarımı biliyorum bana 100 TL veriyorlarsa 50 TL’lik malı kendime ayırırdım. Bu da satmaktır.” dediğini anlatan Arıkan, madde kullanımındaki artışın ülkeden ülkeye değiştiğini anlattı: "İnsanların eğer artık keyif alanları kalmadıysa maddeye yönelirler. Örneğin Japonya’da madde kullanımı çok az çünkü orada bu konuyla yerel yönetimler ilgileniyor. ‘Madde kullanmayın’ demek bile maddeyi hatırlatmaktır. Gelir ve sosyolojik açıdan düşük olan yerlerde eğer keyif alanı yoksa, aileler bilgilenmiyorsa, çocuklar okula doğru düzgün gidemediyse, eğitimleri aksıyorsa, yaşam becerileri gelişmediyse bağımlılık artar. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır. İnsanları özellikle de çocuklarımızı korumalıyız.”

LİSEDE KULLANMAYA, ÜNİVERSİTEDE SATMAYA BAŞLADI

Lisede madde kullanmaya, üniversitede ise satmaya başlayan Ahmet mafya ilişkisine dikkat çekerek, "Bu mafyaların arkasında sağlam adamlar olduğu için bu işin satışı durdurulamıyor. Hep ortamda benden daha büyük, bu işi döndüren birileri vardı" diyor. Gazetemize konuşan Ahmet, Türkiye’nin saygın üniversitelerinden birinde Kimya bölümünde okuyan bir üniversite öğrencisi. 16 yaşındayken madde kullanımına, 19 yaşındayken ise harçlık parasını çıkartmak için bir şekilde madde satmaya yani torbacılığa bulaşmış. Bu süreç boyunca uyuşturucu kullanan insanlardan, aldığı insanlara kadar bu ortamları ve insanları çok gözleme şansı olmuş. Bu genç yaşına rağmen bu konularda edindiği deneyimleri ve başlangıç hikayesini anlattı: “Ben orta sınıf bir ailenin çocuğuyum. Çocukluğum da ergenliğim de her normal insan gibi geçti. Ama lise döneminde bazı psikolojik sorunlarla boğuşmaya başladım. İşte o süreçte psikiyatrik ilaçların yanında beni rahatlatması için esrar kullanımına başladım. Bunda takıldığım ortamların da etkisi oldu. Uyuşturucu kullanımının çok yaygın olduğu bir arkadaş grubuna veya mahalleye girdiğinizde bir şekilde sizi de içeri alıyor. Esrar kullanmanın bana iyi geldiğine ve sorunlarımı yok ettiğine kendimi inandırdım.”

"HER ORTAMDA BİR ABİ OLUR"

Satma hikayesi ise ilginç. Maddeye başladığı ortamda bir "abi" olduğunu söyleyen Ahmet şöyle devam ediyor: "Ekipteki herkes ona 'abi' derdi, çok saygı duyulan biriydi. Yaşı da büyük. Bir gün bu abinin yurtdışından bir sürü madde getirdiğini öğrendik. Ben zaten tahmin ediyordum, çünkü aşırı zengin bir adamdı ve elle tutulur bir mesleği yoktu. Biz ne zaman ailemizle kavga etsek gider bu abide kalırdık. Bize göz kulak olurdu. Bir gün bana böyle bir teklifte bulundu. Benim de o sıralar ailemle aram kötüydü o yüzden bir süre abide kaldım ve o esnada bana getirdiği mallardan vermeye başladı. Satmamı istedi ben de paraya ihtiyacım olduğu için yaptım. Kendimi elbette kötü hissettiğim zamanlar oluyordu ama hiç derin düşünmedim bu konuyu.”

"GENELDE MAFYA DESTEĞİ OLUYOR"

Ahmet’e, “Bu abi bu işi nasıl yapıyor? Kimler destekliyor?" diye sorduğumuzda şöyle bir cevap alıyoruz: “Yurtdışında bunun ticaretini çok rahatlıkla yapan yapabilen gruplar var. Sadece esrardan bahsetmiyorum, aklınıza gelebilecek her türlü maddenin satışı yapılıyor. Deep web gibi platformlardan tutun, neredeyse nakliye şirketi gibi çalışan insanlar var. Bunların arkasında genelde mafya desteği oluyor. Mafya her yerde var. Türkiye’de çok büyük mafya ağları var. Bu mafyaların arkasında sağlam adamlar olduğu için bu işin satışı durdurulamıyor. İstanbul’un en zengin semtlerinde dönen partilere de katıldım,  en fakir semtlerde de sattım. Hep ortamda benden daha büyük, bu işi döndüren birileri vardı. Bu benim bırakmamla bitecek bir iş değil” Ahmet, aynı zamanda kendisi gibi paraya ihtiyacı olduğu için bu işi yapmaya başlamış pek çok üniversite öğrencisi olduğunu ve kendilerini bu yola sürükleyen bir sürü mafyatik bağlantılı insan olduğunu anlatıyor.

"ZENGİNLER SEÇİCİ, YOKSULLAR NE OLURSA OLSUN DİYOR"

Ahmet, satış yaptığı esnada pek çok uyuşturucu madde kullanan insanla tanışmış. Madde kullanan insanları çokça gözlemlediği için farklı sınıflardan, farklı yaşlardan veya sosyoekonomik seviyelerden insanları analiz edebiliyor: “Yoksullar ver de ne olursa olsun mantığıyla yaklaşıyor. ‘Yoksunluk’ adı verilen bir şey var. Bir bağımlı, madde içmediğinde ortaya çıkan belirtiler var. Zaten bağımlı olmalarının en büyük sebeplerinden biri de o yoksunluğu yaşamak istememeleri. Yoksul insanlar yoksunluk yaşadığında evini bile satabilir! Kalan son paralarını da buna verebilir. Genelde daha kolay ulaşılabilir uyuşturucular kullanıyorlar. 'Kalitesiz mal' diye tabir edilenlerden alıyorlar. Halinden tavrından her şeyinden yoksul olduğunu anlıyorsun. Sınıf farkını ben de hep gördüm bu camiada. Zenginler ise seçici, zaten kokain çok pahalı bir şey eğer kaliteli malsa... Bunlar hiç acımadan alırlar, kaç gram alacağı fark etmez” diyor.

Bu kadar genç yaşta bu deneyimleri yaşamasının onu nasıl etkilediğini ve neler hissettiğini sorduğumda Ahmet, “Bırakmak istiyorum. En azından satmayı bırakmak istiyorum ama ben bıraksam bu iş çözülmeyecek ki. O adamlar olduğu sürece bitmez” diyor. Ahmet ileride hayatını yoluna koymayı isteyen ve geleceğinin parlak olduğunu düşünen ve bu konu haricinde sosyal hayatı normal olan geleceğe dair güzel hayalleri olan bir genç. O yüzden planları arasında bu işi bırakmak ve onu buna sürükleyen insanlarla iletişimi kesmek var.

ÖNCEKİ HABER

İzmir'deki İstanbul Sözleşmesi eylemine Emniyetten engelleme girişimi

SONRAKİ HABER

Prof. Dr. Adnan Gümüş: Sınavdaki başarısızlıktan yetkililer sorumlu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa