05 Ağustos 2020 00:29

İşçi mektubu: Patron hiç çalışır mı, hazıra konar!

“Şimdi ben evdeki patronluktan kolayca vazgeçebilir miyim, zor gibi görünüyor. Ama bu yolda bir çaba ve emek harcamak da benim kendime sözüm olsun…”

Fotoğraf: İşçiler

Paylaş

Gebze’den bir işçi

Geçen haftanın ortaları, sanırım çarşamba günü fabrikada üçteki çay molasından yeni dönmüşüz. Bizim Esma seslendi: “Abi yarın sabah işe gelirken kahvaltı yapma biz kadınlar aramızda ayarladık fabrikada sabah kahvaltısı yapacağız.”

Sanırım beni de ya şeytan dürttü ya da gönlümden geçen dile geldi. Ya dedim, “Ben işe gelirken zaten kahvaltı yapmıyorum. Önüme seren yok.” Hay demez olaydım. Ayten ordan lafa girdi. “Niye abi senin elin tutmuyor mu, sen kahvaltı hazırlayamaz mısın?​” Ya çok şükür elimiz tutmasına tutuyor da, hazırlamasına hazırlarız da hani evin patronu biz değil miyiz!.. Patron hiç çalışır mı, hazıra konar.

Eşim Meral de bizim bölümde beraber çalıştığımız kadın işçi arkadaşları tanır. Semra ordan bodoslama lafa girdi: “Abi bu dediklerini şimdi Meral’e söyleyeceğim.” Al başına belayı. Bizim Semra Tokatlı, eşim Meral de Tokatlı. Emek Partisinin 8 Mart etkinliklerine katılmışlıkları da var. Şimdi kadın dayanışması mı desem, hemşehri dayanışması mı desem velhasıl ikisi birden tokatlar beni! Hemen kıvırıp sıyrılmaya çalıştım: "Ya Semra bir işçiye yakışır mı ispiyonculuk."

"Abi çok kurnazsın ya işine geldi mi patron öyle patron böyle diyorsun, işçilikten bahsediyorsun ama evde patronluğa özenip, patronluğu kimseye bırakmıyorsun. Biz ne yapalım abi fabrikada işçi, evde hizmetçi..." Baktım iş sarpa sarıyor, "Ya tamam" dedim "Ben işimin başına gidiyorum, yarın kahvaltı için benden bir şey istiyor musunuz?"

"Yok abi" dediler "Memleketin erkekleri güçlü kuvvetli ya sen yarın içi çay dolu tepsiyi getirirsin çayıra."

"Tamam" dedim "Getiririm. Ama sakın ha tepsi taşırken resmimi çekmeyin." Serde erkeklik var! Akşam eve geldim, yemek önümde hazır, sesimi çıkarmadım, keyfim yerinde mutluyum. Bir an nerden aklıma düştüyse Semra, Ayten, Esma geldi aklıma. 10 saat fabrikada onlarla beraber çalıştık, benim önümde yemek hazır ya onların? Hemen vazgeçtim düşünmekten, yemeğe giriştim.

"Meral çay hazır mı?"

"Çay hazır, bir zahmet kalkıp da alıver çayını." Al işte "feministçe" bir yaklaşım. En sonunda kuracağım bir ‘Erkeklerle Dayanışma Derneği’. Sizce tutar mı?

Fabrikadayız. Sabahki 10 çay molasının zili çaldı. Bizimkiler seslendi, "Abi sen çayları al gel, şekerleri unutma." Yemekhaneden çay bardaklarını tepsinin üzerine koyup elimde tepsi mevlam kayıra çıktım çayıra deyip koyuldum yola. Bizim erkek işçi arkadaşlar: "Ooo abi eline de yakışmış tepsi..."

“Ulan” dedim, “Kamyon yüklerken getirmiyor mu size de çay, ayran, soğuk su…”

"Abi o tepsi başka bu tepsi başka!"

Ulan şu düştüğüm hale bak ya sanırsın açık büfe kahvaltıya gidiyorum alt tarafı domates peynir… Elimde tepsi çayıra doğru giderken birden aklıma geldi. Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan, evde Meral, fabrikada Esma’sı, Semra’sı, Emek Partisi Gebze İlçe Örgütünden kadın arkadaşlar, beni her gördüğünde evlilikle ilgili bana nasihat veren anam, dedim ki kendi kendime eyvah eyvah yedin oğlum ayvayı sen! Bir de bunları yazdık. Ne diyeyim, kurtarın beni…

Fabrikanın çayırına vardım. Bizimkiler hazırlamışlar kahvaltıyı ne de olsa elleri alışık. Ben dün akşam önümdeki hazır yemeği kaşıklarken onlar evde poğaça, börek, kete yapmışlar. Dedim "Ne ara hazırladınız bunları", "Abi sen merak etme biz 7/24 işbaşındayız" dediler. Öyle açık büfe 40 çeşit kahvaltı çeşidiyle donatılmış bir sofra değildi çayırdaki kahvaltımız. Ama tadı ve güzelliği bir başkaydı. Evet dayanışma vardı, paylaşma vardı, emek vardı, ben kendimi biraz hazıra konmuş gibi hissettim. Çay molası 15 dakika... Çayımızı yudumlarken kadın cinayetlerinden, çocuklarımızın geleceğinden, hayatın zorluklarından ama güzelliklerinden de söz ettik.

İşbaşı zili çaldı şimdi kadın-erkek işçiler olarak dolduracağız patronun kasasını. Akşam yine yemek benim önüme hazır gelecek… Ya bizimkiler.

Esma abi burayı sen toplarsın dedi ve kalktılar. Son sözü Semra söyledi. Şimdi yeni bir hayat kurma zamanıymış. Ne demek istedi ki ben anlamadım, umarım siz anlamışınızdır.

Şimdi ben evdeki patronluktan kolayca vazgeçebilir miyim, zor gibi görünüyor. Ama bu yolda bir çaba ve emek harcamak da benim kendime sözüm olsun…

ÖNCEKİ HABER

Çağdaş Gazeteciler Derneği Medya Raporu: Gazetecilik ilkesi çiğnendi

SONRAKİ HABER

Kaz Dağları'nın kuş envanterine 5 yeni tür eklendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa