13 Temmuz 2020 00:45

Narenciyede fiyat artacak: Üretici ve tüketiciyi koruyacak politika gerekiyor

Ziraat Mühendisleri Odası ve Tüm Köy Sen uyarıyor: "Üretici üretimden koparsa fiyatlar artar, herkes zarar görür. Hem üretici hem tüketici korunmalı."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Volkan PEKAL
Olcay AYTÜRK
Adana

Türkiye narenciye üretiminin önemli kısmının gerçekleştiği Çukurova’da kışın don ve aşırı yağmurların ardından mayıs ayında yaşanan aşırı sıcak ve poyraz sonucu dalında yanan ürünlerin yüzde 80’i döküldü.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Feyzullah Korkut, Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Narenciye Üreticisi Cahit İncefikir ile Tüm Köy Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, hem üreticiyi hem tüketiciyi koruyacak tarım politikası ihtiyacının altını çizdi.

Ürün rekoltesinin düşmesine bağlı olarak fiyatların artacağı ifade edilirken bu artışın üreticilere yansımayacağını belirten kurum temsilcileri hükümetin üreticiyi destekleyecek, ürünün tezgahta fiyatının armasını önleyecek politikalar üretmesini istedi.

NARENCİYEDE KAYIP BÜYÜK

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şubesinin verilerine göre Türkiye’de toplam 5 milyon ton narenciye üretimi gerçekleştiriliyor. Bu üretimin yüze 90’ı Antalya, Mersin, Adana, Hatay’daki kuşakta Akdeniz bölgesinde üretiliyor. Adana’da narenciye üretimi 1.5 milyon ton, bu rakam Türkiye narenciye üretiminin yüzde 30’luk bölümü anlamına geliyor.

ZMO Adana Şube Başkanı Feyzullah Korkut, 76 yılın en yüksek sıcaklıklarını yaşandığı mayısta zararın büyük olduğunu belirterek, “Çeşitlerine göre değişmekle birlikte 10 gün süren 50 derecenin üzerindeki aşırı sıcak, nemin yüzde 25’in atına düşmesi ve arkasından poyraz sonucu ürünlerin yaklaşık yüzde 80’i döküldü. Sıcaktan zarar görmemiş olsa ağaç üzerindeki meyve miktarı şu ankinin 5 katı olacaktı” dedi.

“ARACILARIN ARADAN KALDIRILMASI GEREKİYOR”

Ürün rekoltesinde meydana gelen düşüş ile beraber fiyatların artacağını ifade eden Korkut, ancak bu fiyat artışının üreticiye yansımayacağını söyledi. Üreticinin ürünleri depolama imkanı olmadığı için ürünü hemen elden çıkarmak zorunda olduğunu ifade eden Korkut, “Üretici zaten borçla harçla ucu ucuna denk getiriyor. Bunu depolayan da aracılar yani tüccarlar oluyor. Arada tüccarlar simsarlar var, komisyonlar var, nakliye var. Bu aracıların ortadan kaldırılması gerekiyor. Dalında 3 liraya satılan bir meyvenin manavda 13 liraya satılmasının önüne geçilmesi lazım” dedi.

BELEDİYELERE ÇAĞRI

Üreticinin ve tüketicinin birlikte korunması için Tarım Bakanlığına ve ilgili kurumlara iş düştüğünü ifade eden Korkut, “Bununla ilgili yerel yönetimlere de iş düşüyor. Kooperatifler kurabilirler. Aralarında diyaloglar oluşturup tüketiciye cüzi bir fiyatla sağlayabilirler. Örneğin burada yetişen narenciyenin, yetişmediği Ankara, Kayseri, Antep gibi belediyelere ulaştırılması zor bir olay değil” dedi.

“TARSİM ÖDEMİYOR, ÜRETİCİ TARIM SİGORTASINDAN KAÇIYOR”

TARSİM’in zararı karşılamadığı gerekçesiyle çiftçinin tarım sigortasından kaçmaya başladığını ifade eden Adana Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Narenciye Üreticisi Cahit İncefikir, TARSİM tarafından poyrazın, aşırı sıcakların, doğal afet kapsamına alınmamasına tepki gösterdi.  Poyraz ve aşırı sıcağın doğal afet olduğunu dile getiren İncefikir, “Başka ne olsun? Ürünlerin rekoltesi yüzde 80 düştü. Üreticiyi kurtaracak olan her zaman yüksek rekoltedir. Kilosu 10 lira bile olsa yüzde 10-20’si ağaçta kaldıysa siz onu 10 liradan çarpsanız ne olur? Ama 200 kg ağacı 2.5 liradan çarpsanız kurtaran bir rakam çıkacak” dedi.

ÜRETİCİ DESTEK GÖRMÜYOR

Üreticiye yönelik yeterli bir destekleme programı olmadığını vurgulan İncefikir, “Dünya’da hiçbir ülkede tamamen dış devletlerin para birimine bağlı bir üretim modeli yoktur. Türkiye’deki gibi. Biz mazotu da, gübreyi de ilaçlarımızı da tamamen dolara, avroya endeksli alıyoruz. O para birimi arttıkça ben daha fazla masraf yapmaya başlıyorum. Bunun karşısında çiftçinin harcadığı mazotun sadece yarısını sübvansiyon olarak verirseniz bunun nesi destekleme? Bir şeyler gittikçe yitiyor, ekilmemeye başlıyorsa bunun nedeni üreticiye dönen rakamların yeterli olmaması. Siz ne kadar göz boyarsanız boyayın üretici ‘Ben kazanmazsam ekmem’ diyor. Ekmiyor da. Kaçmaya başlıyor. Araziyi satmaya çalıyor, farklı yere gidiyor. İş değiştirmeyi düşünüyor” diye konuştu. Akılcı, gerçekçi bir destekleme modeline ihtiyaç duyulduğunu söyleyen İncefikir, gerçek rakamlara dayanan, insanların masraflarına göre, yaptıkları harcamalara göre bir destekleme modeli olması gerektiğine vurgu yaptı.

ARADA ARACILAR VAR

Ürünün, tarladan çıktıktan sonra birkaç el değiştirdiğini ve arada komisyoncuların, tedarikçilerin kazandığını dile getiren İncefikir, şunları söyledi:

“Bu Türkiye’nin kronik sorunudur. Bunu batı, birlikler ve kooperatifler yoluyla çözmüş. Üretici de kazanacak, tüketici de pahalı yemeyecek. Burada korsan devreye girer, farklı şeyler olursa yüksek rakamlara çıkıyor. Marketlere sorduğumuz sorular var. Kars’tan Ardahan’a kadar deterjanı, çamaşır suyunu aynı fiyata satınca sıkıntı olmuyor. Ama tarımsal üründe İstanbul’la burası arasındaki fiyat farkı uçurum oluyor. Halbuki arada sadece nakliye var. Burada 1.5 liraya sattığını orada neden 7.5 liraya satıyorsun? Tüketici fiyatı yüksek görürse tüketmiyor, kısmaya başlıyor. 3 kilo alacağı yerde 1 kilo almaya başlıyor. Bu yüzden narenciye ağacını görmemiş, İsviçreli, Norveçli bizden daha çok narenciye tüketiyor.”

“ÜRETİCİ AFET YAŞADI”

Tüm Köy Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, üreticinin yaşadığı zararın bir afet olduğunu belirterek, “İlla evinin başına yıkılması gerekmez. Eğer üretici köylünün tarlasındaki ürün, bağındaki üzüm zarar görüyorsa zaten üretici afet görmüş demektir. Afet Kanunu kapsamına alınıp üreticinin zararı genel bütçeden karşılanması gerekir” dedi.

“TARIM SİGORTA YASASI DEĞİŞTİRİLMELİ”

TARSİM’in üreticilere çözüm üretmekten uzak olduğunu anlatan Başkavak, şunları söyledi:

“Örneğin geçen yıl bölgemizde üzüm bağlarını dolu vurdu. Eksperler yukarıdaki salkımları değil, alttaki salkımları sayarak rapor tuttu. Bugün de yine aynı şekilde sıcaktan dökülen ürünleri değil dalda kalan ürünü sayıyor. Aslında TARSİM üretici köylünün zararını ödememek için çalışıyor. Tarım Sigortası Kanunu’nun yeniden düzenlenmesi bir ihtiyaç haline geldi. Dondan, selden, sıcaktan zarar gören ürünün sigorta kapsamında olması gerekir.”

Üreticinin üretime devam edebilmesi için tarım desteklerinin de arttırılması gerektiğini ifade eden Başkavak, üreticinin bir çoğunun çiftçi kayıt sistemi (ÇKS) denince çiftçinin aklına sadece kredi geldiğini aktararak “ÇKS ile tarım desteği aldığından bahseden üretici köylü yok” dedi.

"MAZOTTAN VERGİLER KALDIRILSIN, DESTEKLER ARTTIRILSIN"

Tarımda desteğin rakam olarak artmış gibi görünse de oran olarak azaldığını ifade eden Başkavak, “Harcanan mazotun yarısına bile gelmeyen bir destek var. Üretici köylüye gerçek anlamda bir destek verilmelidir. Bunun karşılığı mazottan ÖTV ve KDV kaldırılmalıdır. Tarım destekleri arttırılmalıdır. Bu girdiler maliyeti belirleyen girdiler olarak karşımıza çıkıyor. Tarımda gelişmiş ülkeler aynı zamanda tarımı en çok destekleyen ülkeler. Bizde ise miktar olarak artıyormuş gibi görünse de oran olarak azalmaktadır. Çünkü AKP iktidara geldiğinde mazot ne kadardı şimdi ne kadar? 1.1 TL olan mazot bugün 6 TL’ye çıktı. Artan fiyatla artan desteklerin kıyaslanması gerekir. AKP iktidara geldiğinde alan bazlı destekleme vardı. Dönümüne 16 lira destek veriliyordu. Bugün 18 lira destek verilmiş oluyor” dedi.

“ÜRETİME DEVAM EDEBİLMEK İÇİN ÇİFTÇİ DESTEKLENMELİ”

Tüm dünyada yaşanan pandemi ve ikinci dalga beklentisi ile tarım ürünlerinin ihracat yapmama kararları aldığını ifade eden Başkavak, “Bu nedenle biz de kendi ülkemizin iç ihtiyacını karşılaması temelinde üretimin devam edebilmesi için önlemler almamız gerekir” dedi. Üretime devam edebilmesi için çiftçinin desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Başkavak, “Sıcaklardan zarar gören köylüyü afet kapsamına alınarak devletin önlemler alması gerekir. Tarım Sigortası Kanunu’nun değiştirilmesi gerekli. Bunlar yapılmadığı takdirde üretecek köylüyü bulmak da zorlaşacak” dedi.

AKDENİZ MEYVE SİNEĞİ UYARISI

Ürününün yüzde 80’ini kaybeden üreticiyi bekleyen sonraki riskin Akdeniz meyve sineği olduğunu dile getiren ZMO Adana Şube Başkanı Feyzullah Korkut, zararın büyümemesi konusunda üreticiyi uyardı. Üreticilere kitle yakalama tuzakları kullanmasını öneren Korkut, zararın önlenmesi ve önümüzdeki yıla ağacın hazır durumda olması için bunun önemli olduğunu vurguladı.

ÖNCEKİ HABER

Avukatların yargı bağımsızlığı mücadelesi sürecek

SONRAKİ HABER

CHP'li Ağbaba: AB ülkelerindeki memur maaşı Türkiye'dekinin 4,7 katı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...