09 Temmuz 2020 00:54

Otel işçisi yazdı: Hakkım olanın karşılığını bile alamıyorum

NG Sapanca Otel çalışanı yazdı: Ne izin, ne 8 saat! Adı var kendi yok, iş başlıyor tempo! Bitecek tempo!

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

NG Sapanca Otel çalışanı
Sakarya

Merhaba Evrensel Gazetesi okurları;

Ben NG Sapanca Otel’de yaklaşık 5 yıldır çalışan bir işçiyim. Burada 10 yılını dolduran insanlar da var. Sizlere biraz neler yaşadığımızı, hangi şartlarda çalıştığımızı ve isteklerimizi anlatmaya çalışacağım.

Pandemi sürecine girerken patron bunu fırsata çevirip yıllık izinlerimizi ve mesailerimizin tamamını verip bizleri izine yolladı. Ardından İŞKUR’a muhtaç bıraktı. Bizler bayram seyran dinlemeden, emekçinin bayramı 1 Mayıs’ta bile “Gel” dediklerinde geliyoruz. Ve her zaman patronun cebine göre hareket etmek zorunda bırakılıyoruz. Sendikamız olmadığından meydan boş ve bizi her türlü kullanıyorlar. Patron; emeklerimizin karşılığı olan ücretimizi hakkıyla teslim etmeden, bizleri sürekli daha fazla çalıştırıp tam tamına 1 yıl içinde 4 otel daha satın aldı. Kiraladı demiyorum, satın aldı!

Şubat maaşım ile ocak maaşım arasında 650-700 lira fark var. Şu an otel faaliyette ve hükümetin açıklamalarına paralel şekilde açıldı. Bizler bu geçen süreçte ne bir sosyal yardım ne bir ek ücret görebildik. Dev gibi şirketimizden; “Kütahya’nın sahibi”, “Afyon’un sahibi” patronumuzdan onca emek karşılığında hiçbir şey görmedik. Emeğimiz hiçe sayıldı…

Otelde şöyle bir şey de var. Çalışan 300’e yakın personelin ancak 4’te 1’i işbaşı yapabildi, ben de bunlardan biriyim. Ne izin, ne 8 saat! Adı var kendi yok, iş başlıyor tempo! Bitecek tempo!

"HAKKIM OLANI ALAMIYORUM"

Herkes perişan, kiminin eşi hamile, kiminin çoluk çocuğu var. Ben de korkumdan eşimi annesine yolladım, çünkü hiçbir tedbir yok işyerimizde. Hikayeden hijyen çıkartmaları, sosyal mesafeler bilmem ne. Gel gör ki yaşadıklarımız içler acısı, ne bir denetleme var ne bir kural var. Misafirler ağızlarını ayıra ayıra geziniyor, yeni düzeni istemiyorlar, hiçbir şey yokmuş gibi davranmaları akıl kârı değil. Olası durumda hastalansak haberleri olmaz. Test yok, hijyen yok, üstüne üslük kimi televizyon kanallarına paralar yağdırıp haber yaptırmaktan da geri kalmıyorlar. Yaşadıklarımızı çalışan arkadaşlar biliyor, bir de Allah. Personel soyunma odalarında havalandırmalar kapalı, her yer yaş, duvarlardan nem alıyor. Duşlara canları isteyince sıcak su verip, canları isteyince tuvalet kağıdı koyuyorlar. 1 gün varsa 1 hafta yok, hiç abartmıyorum… Hiç değerimiz yok! Patron, doğum günü olan bir arkadaşımızı soyunma odasında giyinip eve gidecekken geri çağırdı. Bu dev şirketin 50 lira verip pasta alacak, doğum günü kutlayacak parası yok, çok yazık.

"BU KADAR SERVETİ NE YAPACAKLAR?"

Bana iyilik falan yaptıkları yok. Ne pirim ne fazla maaş ne ekstra bir şey veriliyor. Ben hakkım olanın karşılığını bile alamıyorum. Yok edilmeye çalışılan küçük esnaf bile yanında çalışan bir işçisini yalnız bırakmıyor. O küçük esnaftan örnek almaları gerekirken binlerce çalışanı olan patronumuz kılını bile kıpırdatmadı koskoca mübarek Ramazan ayında bile…

Ne diyelim, çok doluyuz. 1 ayı geçti işe başlayalı, gitsek bir türlü gitmesek bir türlü. Her ikisi de bize zarar. Birincisi bedenimiz pul pul oldu yorgunluktan, ikincisi nankör oluyoruz gitmek istemeyince bu şartlarda. Ne yapacağız biz de bilmiyoruz. Bu kadar parayı, bu kadar serveti ne yapacaklar çok merak ediyorum? Nereye götürebilecekler? Nice milyarderler eli boş gitti, bunlar ne götürecek acaba?

ÖNCEKİ HABER

Hendek'te havai fişek fabrikasında alınmayan önlemler işçileri ölüme götürdü

SONRAKİ HABER

Trakya'daki sendikacılar: Kıdem için mücadele işyerlerine dayanmalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...