04 Temmuz 2020 10:49

‘Çoklu baro’ yasasını durdurabiliriz

Av. Tugay Bek, TBMM Adalet Komisyonunda görüşülen çoklu baro düzenlemesine karşı verilen mücadeleyi yazdı.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Tugay BEK
Avukat

Geçtiğimiz hafta “Çoklu Baro” tasarısının gündeme gelmesi ile birlikte illerinden yürüyüş başlatan Baro Başkanları, Ankara önlerinde durdurulmuş, başkente girişlerine izin verilmemişti.

Baro Başkanlarının polis tarafından darp edilmesi, yerlerde sürüklenmesine karşı Türkiye’nin belli başlı kentlerinde adliye ve Baro binaları önlerinde avukat eylemleri düzenlendi. Baro Başkanlarına yiyecek, çadır gibi ihtiyaçların ulaştırılmasının polis tarafından engellemesi tepkileri daha da artırdı. Baro Başkanlarının, birlik içerisinde ve kararlı duruşu farklı siyasal görüşten avukatların eylemlere katılımının artmasına neden oldu. Baro Başkanlarının “Türkiye’nin tüm şehirlerinden avukatları Ankara’ya yığarız” tehdidi iktidarın barikatı kaldırmasını ve Başkanların Ankara girişini sağladır.

Açık ki 26 saatlik bekleyiş ülkemiz tarihinin en kalabalık ve yaygın avukat eylemlerinden biri oldu.  “Yandaş Baro” yaratma isteği ile hazırlanmış, yargı bağımsızlığını tamamen kaldıracak olan yasa tasarısı karşısında Baro Başkanlarının haklı ve meşru eylemi, avukatların yanı sıra tüm toplumsal kesimler için bir umut oldu. Bu eylemlerin ikinci bir Gezi eylemini tetikleyebileceği yorumları yapıldı.

Başkanlarının eylem alanına gelen Metin Feyzioğlu’na sırtlarını dönmesi toplumsal mücadele tarihimizin unutulmaz görüntüleri arasında yerini aldı. Baro Başkanlarının eylemleri TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun itibarını tamamen sona erdirdi.

Ülkemizde bulunan 80 Baronun 78’inin kabul etmediğini deklere etmiş olmasına rağmen (Kalan iki baro da olumlu bakıyor değil), tasarının yasalaşması konusunda iktidar tavizsiz tutumunu sürdürdü. Tüm bu tepkilere rağmen muhalefetten, avukatlardan, sır gibi saklanan “Çoklu Baro” tasarısı hafta başında TBMM gündemine getirildi.

Tasarının TBMM Anayasa Komisyonu’na gelmesi ile Ankara’da “Büyük Savunma Mitingi” yapma kararı alındı. İktidar ise kimse için sürpriz olmayacak bir şekilde pandemi gerekçesine sarıldı ve 15 gün süre ile Ankara’daki tüm eylemleri yasakladığını duyurdu. Yasaklama kararı karşısında Barolar, ortak bir irade ortaya koyamadılar. İstanbul başta olmak üzere birçok Baro, otobüs kaldırarak avukatları toplu bir şekilde Ankara’ya taşıma kararından geri döndü

Tüm bu olumsuzluklara karşın, kararlı, genç, başarabileceğine, iktidara geri adım attırabileceğine inanmış kalabalık bir avukat kitlesi Ankara Adliyesi önünde toplandı. 2016 yılından bu yana her türlü gösteriyi acımasızca bastırmış olan Ankara polisi avukatların toplanmasına müsaade etmek durumunda kaldı. TBMM’ye gitmek isteyen avukatlar polis barikatını aşmak için uzunca bir süre mücadele ettiler. Ankara polisinin, “kamu vicdanını yaralayıp, harekete geçirecek ölçüde kanlı görüntülere sebep olmadan avukatları engellemek” hususunda iktidar tarafından sıkıca tembihlendiği anlaşılıyordu.

Çoklu Baro tasarını geri çektirmek için Ankara’ya gelmiş olan avukatlar, koordinasyon, planlama ve kararlılıkta zafiyet gösteren Baro Başkanlarını alenen eleştirmekten de çekinmedi. Ankara dışında gelen avukatlar, bulundukları geldikleri şehirlere geri dönerken bir kaç yüz kişilik bir avukat grubu yasanın  Komisyondaki görüşmeleri bitene dek sabahın beşine dek Ankara Adliyesi önünde bekleyişi sürdürdü.  

TÜM BU SÜRECİN AVUKATLAR VE HALKA GÖSTERDİĞİ

Baroların, avukatlara yasa tasarısını anlatması, eylem ve etkinliklerin karar alma süreçlerine tüm mensuplarını dahil etmesi gerekmektedir. Eylemlerin en ön safında yer alan genç avukatlar, kendilerinin dikkate alınmasını, önerilerinin değerlendirilmesini ve karar alma süreçlerinde daha fazla etkin olmak istiyorlar.  Yerellerde avukatların yanı sıra halkın tüm kesimlerine “Çoklu Boru” yasa tasarını anlatacak eylem ve etkinlikler gerçekleştirilmelidir.

Meslekleri ve yargı bağımsızlığını ilgilendiren bir yasa tasarısı karşısında itirazlarını dile getirmek için yola çıkmış olan Barolar, iktidarın mağdur ettiği tüm toplumsal kesimler için umut kaynağı olmuştur. ‘Çoklu Baro’dan sonra iktidarın gündeminde olan sıradaki yasa değişiklik gündemleri, Baroların bu mücadelede hangi toplumsal kesimlerle birlikte ortak hareket etmesi gerektiğini göstermektedir.

Baroların;

  • Kıdem tazminatlarını göz konulan işçilerle,
  • Tıpkı Barolar gibi yok edilmek, zayıflatılmak, yandaş hale getirilecek olan TMMOB, TTB gibi meslek odaları ile,
  • Sosyal medyada kendilerini ifade etme imkanı elinde alınmak istenen gençler ile
  • İstanbul Sözleşmesi’nde geri çekilerek, kazanılmış hakları elinden alınacak olan kadınlarla birlikte ortak bir mücadele örmek zorundadır.
  • Ayrıca “Kıdem tazminatımız kırmızı çizgimizdir. Genel greve çıkarız” açıklaması yapan sendikalar ile birlikle bir genel grev ve genel direnişin örgütlenmesi için görüşmeler yapmalıdır.
  • Eşit, özgür, adil bir ülke yaratma mücadelesinde önemli bir tarihsel sorumluluk ile karşı karşıya olan Barolar, iktidarla girmiş olduğu bu “varlık yokluk mücadelesinde” gerekli adımları atmadan görevini yapmış sayılmayacaktır.
ÖNCEKİ HABER

Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen Vedat Aydın için adalet istedi

SONRAKİ HABER

Yol yapımı sırasında heyelan: 2 işçi hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...