Smyrna’dan İzmir’e Kentin Gündemi: Pandemi ve sağlık çalışanları

Smyrna’dan İzmir’e Kent Gündemi'nde bu hafta sağlık emekçileri konuk oluyor.

03 Temmuz 2020 08:46
Paylaş

İzmir’de sağlık emekçileri pandemide yaşanan süreci değerlendirdi. Smyrna’dan İzmir’e Kent Gündemi programının bu haftaki konukları İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Lütfi Çamlı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi SES iş yeri temsilcisi Günseli Uğur oldu.

“BİRİNCİ DALGA HENÜZ BİTMİŞ DEĞİL”

İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Lütfi Çamlı, ülkemizde 11 Mart’tan itibariyle görülmeye başlayan pandemi sürecinde İzmir Tabip Odası olarak neler yaptıklarını anlattı. 1 Haziran itibariyle ‘normalleşme’ sürecini değerlendiren Çamlı, “yetkililere göre normalleşme bize göre yeni açılım sürecidir. Bu dönemde tedbirlerde gevşeme ortaya çıktı. Bölgesel bazda birtakım kararlar alınabilir ama ülkemizde öyle olmadı. Bütün şehirlerde yoğunluğa bakılmaksızın aynı anda ve kademesiz bir açılım süreci ortaya çıktı. Öyle bir algı oluştu ki sanki pandemi geçti, her şey normalleşti. Ancak şu asla unutulmamalı pandemi devam ediyor. 1. dalgası henüz bitmiş değil ve bu kontrolsüz gevşeme sonrasında yeni alevlenmeler, pikler var. Hükümet birtakım tedbirlere gevşeme getirse de vatandaşa büyük sorumluluklar düşüyor. Özellikle maske kullanımı, fiziksel mesafe ve hijyen konusunda bireyler kendi sorumluluklarını yerine getirmek zorunda. Aksi takdirde bu yeni pikin gerçekten dramatik sonuçlara bizi götürmesi sürpriz olmayacaktır” diyerek uyarılarda bulundu.

TOPYEKÜN MÜCADELE VURGUSU

Çamlı, “Genel olarak şu bilinir, sonbahar aylarında üst solunum enfeksiyonlarında artış olur. Bu, pandemiden bağımsız olarak her sene yaşanan bir süreçtir. Dolayısıyla bu dönemde pandemide 2. dalganın olma ihtimali bir durum. İkincisi pandemi ile mücadele sadece Tabip Odası'nın ya da sağlık çalışanlarının mücadelesi ile olabilecek bir şey değil. Sağlık operatörlerinden Sağlık Bakanlığı'na, yerel yönetimlerden sivil toplum örgütlerine, vatandaşlara kadar olmalı” diyerek topyekün bir mücadele vurgusu yaptı. Ayrıca yaşanan olumsuzluklardan yurttaşları sorumlu tutmanın yanlış olduğunu söyleyen Çamlı, “Bu kararları, bu kadar kademesiz bir şekilde birden bire gevşeten hükümet, vatandaşı sorumlu tutmaya çalışıyor. Bu kesinlikle kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Tabii ki vatandaşın bireysel sorumlulukları var ama bu kararları bilimsel verilere bakmadan ekonomik kaygıları göz önüne alarak gevşeten sağlık otoritelerin çok daha büyük sorumlulukları var” diye ekledi.

PANDEMİ EK ÖDEMESİNİ SAĞLIK ÇALIŞANLARI TALEP ETMEDİ”

SES İşyeri temsilcisi Günseli Uğur ise, sağlık çalışanlarının sorunlarına değinerek, “Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde önce koruyucu ekipmanlar, sonrasında yemek ciddi bir sorun olarak karşımıza çıktı. İdare izinlerin kullanılmasına ilişkin sorunlar yaşandı. Bunlara karşı mücadeleyi sadece SES işyeri temsilciliği olarak değil, hastanedeki çalışanların en büyük kesimini kucaklayacak şekilde amaçladığımız birçok sendika ve kurumlarla bir araya gelerek yaptık” dedi. En ciddi sorunlardan birinin ek ödemeler olduğunu söyleyen Uğur, “Bütün basın açıklamalarında bunu çok net ifade ettik, pandemi ek ödemesini sağlık çalışanları talep etmedi. Bunu bize bakanlarımız vaad ettiler. Ancak bunun ödenmesi günü geldiğinde bir sürü adaletsizlikle karşılaşıldı. Akademisyenlerden teknikerlere çok farklı rakamlar olmakla beraber 4D ile çalışan işçilere hiçbir şekilde pandemiye özgü bir ücret ödenmedi” diye konuştu.

“PERFORMANS SİSTEMİ KALDIRILMAK ZORUNDA”

Dokuz Eylül Hastanesi sağlık çalışanlarının eylemlilik sürecini de anlatan Uğur, “Ek ödeme ücretlerinden bağımsız olarak her ay aldığımız sabit döner sermayelerimizden kesinti yapıldı. Yani artık sağlık çalışanı tamamen kendini değersiz hissetmeye başladı. Biz de bu durumda 10 sendika ve kurum temsilcisi ile bir araya geldik. Özellikle yıllardır mücadelesini verdiğimiz performans sisteminin kaldırılmasının bu süreçte ne kadar önemli bir talep olduğunu gördük” dedi. Yaşanan sorunun sadece kendi hastanelerine özgü olmadığını da ifade eden Uğur, birçok yerde benzer sorunlarla karşılaşıldığını söyledi. Uğur, “Hastaneler bir şekilde bu dönemde kazanamadıkları parayı çalışanlarından çıkarmaya çalışıyor. O nedenle performans sistemi kaldırılmak zorunda” dedi.

MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR”

Uğur, “Biz ek ödeme istemiyoruz. Temel ücret verilsin, emekliliğe yansıyacak ücretler verilsin. Bu ücretler en az olanı yoksulluk sınırının üzerinde olarak belirlensin. 3600 ek gösterge yıpranma payımız talebinin de pandemi sürecinde de ne kadar hak ettiğimizi gösterdi” şeklinde talepleri sıralayarak sözlerini sürdürdü. Mücadelenin önemine vurgu yapan Uğur “Bu süreçte sivil toplum kuruluşları, Emek ve demokrasi güçleri ve yerel yönetimlerin, Balçova Belediyesi'nin desteğini aldık. Milletvekillerinden bizim sorun ve taleplerimizi meclise taşıyanlar oldu. Buradan hareketle eylemimizi imza kampanyasına dönüştürdük. TBMM'ye sorun ve taleplerimizi yazıp altına imza atıyoruz” dedi.

LÜTFİ ÇAMLI: SAĞLIK BAKANI KİMİN BAKANI?

Son olarak, Sağlık Bakanlığının sağlık çalışanlarının yaşadıklarının kendisinin sorunu olmadığına ilişkin yaptığı açıklamasının hatırlatıldığı Lütfi Çamlı, “Zaman zaman bu ve buna benzer açıklamaları duyunca Sağlık Bakanı kimin Bakanı diye düşündüğümüz oluyor. Örneğin pandemi sürecinde bile sağlık çalışanları şiddete uğradılar. Bu şiddetler devam ederken Sağlık Bakanı ya da daha üst düzeydeki yöneticileri çıkıp bir açıklama yaptığına şahit olmadım. Bu çalışanların güvenliği, sağlığı kimin sorumluluğunda? Bütün bunlar karşısında duyarsız kalınca Sağlık Bakanı kimin Bakanı diye aklımızdan geçiriyoruz” diye ifade etti. (EVRENSEL WEB TV)

{{408016}}

{{407486}}

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Gebze'de 24 saatten uzun süren su kesintisi tepki çekti

SONRAKİ HABER

Sakarya Hendek’te havai fişek fabrikasında patlama: 7 ölü, 114 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa