03 Temmuz 2020 00:09

"Deniz var ama daha ailemi sahile götüremedim!"

Salgın döneminde işsiz kalan Cengiz ve Murat’ın anlattıkları, devletin istihdam ve ekonomideki söylemlerini yalanlıyor.

Fotoğraf: Pxfuel

Paylaş

Adem KARA
Kocaeli

TÜİK’e göre salgın döneminde dahi geçen yılın aynı dönemine göre işsizlik düştü. Salgın döneminde işsiz kalan Cengiz ve Murat’ın anlattıkları ise tam tersi bir tablo çiziyor. Murat, “Son 3 ayda çevremde en az 50-60 kişinin işsiz kaldığını biliyorum” derken, Cengiz ise kendisiyle birlikte 48 arkadaşının daha işten atıldığını dile getirdi. Devletin patronlara milyarlarca lira yardım yaparken kendilerinin ise kaderlerine terk edilmesine öfkeliler.

35 yaşında olan Cengiz, kendini bildi bileli çalıştığını söylüyor. Bugüne kadar birçok işte çalıştığını anlatan Cengiz, “Son 3 yıldır Nova Reklam fabrikasında çalışıyordum. Çalıştığım yerde hiçbir sosyal hakkım yoktu. Bayramlarda 100-150 lira yardım alırdım, başka da bir şey yok. O kadar kötü ki, son 2 senedir işyerinin verdiği kışlık elbiseler yetmiyordu. Hasta olmamak için kendimiz eski elbiseleri kat kat giyiyorduk. İşe girdiğimde 600’e yakın kişi çalışıyordu. 2016 yılında 150 kişi çıkardılar, sonrasında 2019 yılında 30 kişi işten atıldı, yerine tahminen 5-10 kişi alındı. En son pandemi döneminde ‘İşçi çıkarılmayacak’ lafı dolaşmaya başladığında, işten atma yasağı gelmeden 2 gün önce 48 işçi işten atıldı... 3 yıllık işçiyim asgari ücretin 150 lira üstü maaş alıyordum” diye konuştu.

"MİLYARLAR PATRONA PEŞKEŞ ÇEKİLDİ"

Metal maliyetlerinin artması nedeniyle kapı önüne koyulduklarını söyleyen Cengiz şöyle devam etti: “3.5 aylık çocuğum var. Daha tazminatımı alamadım. Eş dosttan yardım aldım. Emek Partisi yardım etti. Ev sahibi kira zamanı geldiğinde, kirasını istiyor. Ona ‘Ben işsizim bu ay veremem’ diyemezsin ki. Ev sahibinin 12 dairesi, 6 dükkanı var, bence paraya ihtiyacı yok ama malı kıymetlidir.” Hükümetin televizyon ekranlarından duyurduğu milyarlarca lira yardımdan kendilerine hiçbir şey harcanmadığını söyleyen Cengiz, “Geçim zor, kırmızı eti geçtim artık tavuk eti bile lüks gelmeye başladı. Borçla evdendim, yeri geldi borcu ödemek için evden çıkmadım, para harcamayayım diye ama tam borçlarım bitti çocuğum oldu, şimdi de işten atıldım. Verilen 1000 liradan da almadım. Bahsedilen milyar liralar bize gelmedi, patronlara peşkeş çekildi. Bu onların adaleti.” Bugünlerin daha da kötüye gideceğini belirten Cengiz, “Esnaf siftah yapamıyor, benim işim yok, işten çıkarmalar devam edecek. Bence bu süreç çok uzayacak. Ama işçi geçim için çalışmak zorunda, başka geliri yok. Zengin daha zengin, fakir daha da fakir oldu” dedi.

ÇOCUKLARIM İYİ ŞARTLARDA OKUSUN DİYE

Ailesiyle birlikte 5 yıl önce Ağrı’dan Kocaeli’ye gelen Murat, memleketinde kardeşleriyle beraber hayvancılık ve çiftçilik yapıyormuş. “Maliyetler arttı, mazot ve gübre fiyatlarına katlanamaz hale geldik” diyen Murat, devam etti: “Tek başıma 100 dönüm buğday veya arpa ekiyordum. 30 yaşındayım, 3 çocuğum var onların hayatı kurtulsun, ben okuyamadım onlar iyi şartlarda okusun diye geldim.” Kocaeli’ye geldikten sonra hayata sıfırdan başlamış gibi hissettiğini söyleyen Murat, “Biz evde tasarrufu iyi yaparız. 2016 yılında ilk geldiğimizde elektrik, su ve doğal gaz için 100 TL fatura öderdik, şimdi ise üçü için 300 TL’ye yakın ödüyorum ve 3 aydır çalışmıyorum. Hangi kapıya işe gittim ise ‘Virüs var, iş yok’ dediler. Soruyorum sizlere; ben ve çocuklarım ne yiyecek? Benim sadece derdim eve ekmek götürmek. Affedersiniz tuvalet bile temizlerim. Emlak Konut’ta, devletin kurumunda temizlik işi yapıyordum. Cumhurbaşkanı kimseyi işten çıkarmayın dedi ama beni işten çıkardılar. İşten atıldığımı duyunca eşim şok oldu, inanmadılar. Zaten kıt kanaat geçiniyorduk.” Bir iş başvurusunda yaşadıklarını anlatan Murat, “Gece bekçiliği yapacağım, sigorta yok, 12 saat için günlük 60 TL’ye… Kim çalışır bu işte?​” diye sitem etti.

"BABA BİZ NEDEN MUZ YEMİYORUZ?"

İşçiyi koruyup kollamayanların sonunun iyi olmayacağını ve yaşadıklarına isyan ettiği söyleyen Murat, “İsyan etmek günah ama haşa Allah’ın gücüne gitmesin bu yaşadıklarıma bazen isyan ediyorum. Biz başka hayatları yaşamları da görüyoruz. Bir eli yağda bir eli balda olanları... Kocaeli’de deniz var mı, var. Ama ailemi daha sahile götürüp gezdirmemişim. Ben istemez miyim gezmeyi? Ama geçimi düşününce bu bana lüks geliyor. Çünkü orada harcayacağım ekstra 20 lira param yok. Sadece ben değil, çevremde benim tanıdığım, dün işi olan ama bugün işsiz en az 50 kişi sayarım size… Şehir hayatı zor, durduğun yerde para gidiyor. Çoğu gün peynir ekmek idare ettim. Ben apartmanda oturuyorum, üst komşum evine poşetle geliyor. Çocuk görünce, baba sen ne getirdin diye soruyor. Yokluğu gel de anlat? Çocuk ya, çocuk! Baba biz neden muz yemiyoruz diye sordu? Önümüzdeki ay diye diye her ay erteliyorum. Şimdi iş olunca ara sıra günlük 80 TL’ye inşaatta çalışıyorum. Verdikleri üç kuruş para, onu da yüzümüze vuruyorlar. Bu para neye yetsin ki. Şimdi merak ediyorum. 3 ay 5 ay böyle gidecek hadi 1 sene böyle gitsin, peki, sonra ne olacak nasıl olacak halimiz? Pandemi daha da belirgin hale getirdi. Benim anladığım bir şey var. Şimdi bir devlet işçinin yanında değilse onu koruyup kollamıyorsa batmaya mahkumdur” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Türk Traktör işçileri: Biz huzursuzsak Hükümet de huzursuz olur

SONRAKİ HABER

Metal işçileri: Sendikaları mücadeleye ancak biz çekebiliriz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...