01 Temmuz 2020 23:54

Kolaycılık bir virüs gibi…

Denizli’den yerel basın emekçisi yazdı: Basın mensubu İlyas’ın ölümü burjuva demokrasisinde bile büyük olay olur ama burada değişen bir şey olmadı.

Kaynak: Oytun Yıldız

Paylaş

Oytun YILDIZ (Gazeteci)
Denizli

2014 yılından bu yana Denizli’de yerel bir televizyonda çalışıyorum. Çalıştığım kurumun arkasında holding tarzı bir mali yapılanmanın olmaması büyük bir avantaj diyebilirim.

Basın anlamında ilk çalışma tecrübem Denizli’de oldu. Burada beni en çok rahatsız eden şeylerin başında insanların uyguladıkları otosansür geliyor. Ve kolaycılık neredeyse bir virüs gibi tüm sektöre yayılmış. Mesela gecenin yarısında bir kaza olmuş, bir hayvan katliamı yaşanmış, bir yolsuzluk yapılmış gibi önemli haberleri ele alsak orada bir avuç gazeteciyi görürsünüz. Ama nerede bir valinin, bakanın, belediye başkanının yemekli bir basın açıklaması olsa bir bakıyorum eline fotoğraf makinesini, kamerasını, cep telefonunu alan kim varsa orada. İşin acı tarafıysa buraya gelen kişilerin çoğunun kendisini gazeteci, ya da basın mensubu olarak görmeleri.

Bir başka olumsuz tutum şu ki kendisinin basın olduğunu iddia eden bazı kurumlar, reklam alamadıkları belediyeler ya da diğer kurumlar aleyhine haberler yaparak ellerindeki mesleği bir silah olarak kullanıyorlar.

TİMSAH GÖZYAŞLARI

Denizli’de bu sektöre girdiğimde tanıdığım dünyalar tatlısı ve çevresine de neşe saçan bir arkadaş vardı. İlyas Haytan. Uzun yıllar bu sektörde dirsek çürüttükten sonra sanırım artık biraz rahat edeyim diye belediyenin basın biriminde çalışmaya başlamıştı. 1 Kasım 2015 seçim dayatması süreci geldi. Bu süreçte seçim propagandası için ilçeleri gezen iktidar partisinden bir milletvekili adayını takip etmekle görevlendirilen İlyas ve onun yanındaki Alperen Ersoy, yolda geçirdikleri bir kaza sonrasında can verdiler. İlyas’ın ailesinin o perişan hali beni kahretmişti. Çalıştığım kurumdaki çaycı arkadaşa varıncaya kadar herkes cenazeye gitti, bir ben kaldım gitmeyen. Hem o acıyı görmek istemedim, hem de oraya gelen timsah gözyaşları döken malum kişileri!

Bu durum, ortalamanın üzerinde değil, normal düzeyde bir burjuva demokrasisinde bile büyük bir olay olur. Ama burası öyle mi? O günden sonra kurum nezdinde bu olayı adamakıllı protesto eden ne bir muhalefet partisi duydum ne de başka bir kurum.

HATALARDAN DERS ÇIKARMAK

Bu konu üzerinden devam etmek istiyorum. İlyas öldükten bir süre sonra dönemin ekonomi bakanıyla diğer bazı bürokratlar Denizli’ye gelmişlerdi. O gün belediyenin basın arabasına binme şanssızlığına uğradım. Huzurevi yolunda arabanın 160 kilometreyi geçen ibresini gördüm. Önde gidenlerin altında gemi gibi makam arabaları vardı ama biz kalkıp da o hızla kaza yapsak herhalde cesetlerimizi asfalttan kazırlardı. Bu acı olay da Türkiye’nin hatalardan ders çıkarılmamasının kitabının yazıldığı bir ülke olması açısından önemlidir sanırım...

Bu olaylar yaşanmışken ve yaşanıyorken hâlâ bir bakan, vekil ya da böyle bir yetkili geldiğinde basın sektöründen kişilerin gene iki büklüm olup kodamanlara methiyeler düzmelerine ben şahsen katlanamıyorum. Öyle olduğu için de mümkün olduğunca bu tür ortamlardan uzak kalmaya çalışıyorum. 

ÖNCEKİ HABER

Ankara Tuzluçayır’da Sivas Katliamı anmasına polis müdahale etti

SONRAKİ HABER

Hekimler kaybettikleri meslektaşlarını müzikle anıyor: “Uzun ince bir yoldayım”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...