01 Haziran 2020 20:13

"Salgında sendikal mücadele olmaz"dan kitlesel eylemlere

Sağlık emekçileri Evrensel için hazırladıkları dosyada pandemi sürecinde sağlıkçıların mücadelesini yansıttı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Koronavirüs salgını boyunca verilen mücadele ve yapılan eylemlerle basında sıkça yer bulan, sürekli gündemde olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde salgın sürecindeki gelişmeleri ve ortaya çıkan olanakları SES İşyeri Temsilcisi Aydın Erol’la konuştuk.  

Salgın ilk başladığında, hastane içinde bile çalışanların birbirinden uzak durduğu, bu koşullarda sendikal mücadele verilemeyeceği, eylem yapılamayacağı inancı hakimdi. Şimdi işyerleri önünde, önlemlere uyulan ama kalabalık eylemler yapılıyor. Buraya nasıl geldi süreç?

Salgın işyerlerinde çalışanların rutinini bozdu. Uzun yıllar çalıştıkları birimlerden hiç alışık olmadıkları yeni hizmet birimlerine gönderildiler. Aynı zamanda dönüşümlü çalışma sistemine geçildi. Hal böyleyken online olarak yaptığımız şube temsilciler kurullarında, işyeri temsilcilerinde, çalışanların bir kısmında salgın süresince sendikal faaliyetin olamayacağı, çalışanlarla temasın ve iletişimin çok zor olacağı, koşulların elverişli olmadığı yönünde bir eğilim oluşmaya başladı. Koronanın toplumda yarattığı panik ve tedirginlik, sağlık emekçileri için de öngörülmeyen bir sürecin başlangıcıydı. Farklı birimlere görevlendirilmeleri, olumsuz çalışma koşulları, herhangi bir eğitim sürecinden geçmeden yeni çalışma ortamına uyum sağlamaya çalışmaları, kişisel koruyucu ekipmana ulaşmadaki zorluklar, Covid-19 hastalarına hizmet sürecinde şeffaf olmayan çalışma listelerinin oluşturulması oluşan tepkiyi iyice artırdı. 

Biz sağlık emekçileriyle bu süreci birlikte yaşadık. İşyerimizden, alandan hiç kopmadık, bir süre birebir temas olmasa da iletişimi hep güçlü tuttuk, bunun için tüm araçları kullandık. Hastanede geçmişten gelen, her birimde yaşanan sorunları aktaran, sorunların çözümü için sendikayla bağ kuran, çözüm önerilerini ileten, salgın sürecine dair aradığımızda bilgi alışverişinde bulunduğumuz, temas ettiğimiz örgütlü bir yapımız var. Buralarda ortaya çıkan başlıkların üzerine gittik. 

EKİPMAN EKSİĞİ MÜCADELEYLE GİDERİLDİ

Ekipman eksikliği en çok yaşanan sorunlardandı. Oluşan tepkinin Cerrahpaşa’da eyleme dönüştüğünü biliyoruz. Bu mücadele nasıl bir seyir izledi, sonuçları ne oldu?

Kişisel koruyucu ekipman konusunda çok çalışma yürüttük. Ekipman verilmeden ya da standartlara uygun olmadan sağlık hizmeti verilmesinin İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na aykırı olduğunu, çalışanların çalışmaktan kaçınma hakları olduğunu anlatan yaygın faaliyet yürüttük. Bu bilgi ve güçle çalışanlar da kararlı bir şekilde ekipman temininde ısrarcı oldular. Bir taraftan da sendika olarak, oluşan bu kadar sorunu ve tepkiyi kamuoyuna da yansıtmak için özellikle ekipman eksikliğini öne çıkaran bir basın açıklaması kararı aldık. Açıklamamıza ilgi ve katılım çok yoğun oldu. Ulusal medyada da geniş yer alması ve her platformda konuşulur olması kısa süre içinde sağlık emekçilerinin ekipmana erişimini sağladı. Hastanemizde ekipman eksiğinin giderilmesi de aslında bu mücadelenin sonucunda oluştu. Bu süreç aslında doğru zamanda yapılan müdahalenin, doğru çalışma yönteminin, sendikal mücadelede inisiyatif almanın, bir kıvılcımın yanmasını sağladığını tekrar hatırlatmış oldu. Bu, bizlere sınıf içinde çalışmanın öğrettiği deneyimlerdendir. 

OLAĞANÜSTÜ DÖNEMLER DAYANIŞMAYI ARTIRIR 

Sağlık alanı hem meslek ve istihdam biçimi açısından hem de örgütlenme açısından çok fazla parçalandı. Salgın dönemi deneyimleri bu parçalı halin değişmesi için de vesile olabilir mi? Bunun dayanakları var mı? 

Olağanüstü dönemlerde ekip içindeki dayanışma ve kenetlenme de artar. Ekip hızlıca organize olur; temizlik personeli, hastabakıcı, hemşire, hekim... Hiyerarşi ve statü farkı gözetilmeden herkes üstüne düşen görevi yapar. Böyle dönemlerde üstün bir gayret ve vicdani sorumluluk ağır basar, karşılık beklemeden sağlık hizmeti verilir. Pandemi süreci gibi olağanüstü koşullarda verilen sağlık hizmetinin maddi karşılığı ölçülemez, fakat Sağlık Bakanının tavandan ek ödeme açıklaması herkeste beklenti yarattı. Karşılığının alınamaması da tepkiyi beraberinde getirdi. 15 Nisan’da Sağlık Bakanlığı personeli için yapılan tavandan ek ödemenin adil dağıtılmadığını, KHK ile kadroya geçen sağlık işçilerinin hiç ödeme alamadıklarını biliyorduk. Üniversite hastanelerinin bir ay gecikmeli ödemesi zaten bir tepki oluştururken, beklentilerin çok altında yapılan ödeme oluşan tepkiyi daha da artırdı. 15 Mayıs sabahı hesabını inceleyen sağlık emekçileri büyük bir öfkeyle beni aramaya başladılar. Aynı gün bu tepki üzerine basın açıklaması yaptık. Açıklamaya herkes katıldı; hemşireler, hastabakıcılar, memurlar, temizlik işçileri basınla röportajlar yaptı ve yine ulusal basında geniş yer aldı. Bu eylemin pek çok işyerinde alkış eylemlerinin yapılmasına olanak sağladığını da düşünüyorum. 

Elbette, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde sergilenen bu mücadele bir günde oluşmadı. Yıllardır işyerinde sürdürdüğümüz mücadele, hastane içinde güvenceli-güvencesiz, üyemiz ya da farklı sendika üyesi ayırt etmeden sorunların çözümü konusunda hep müdahale ettik, çözüme ulaştırdık, inandırıcılığımızdan taviz vermeden çalışanların yanında olduk. Servis, kreş, performans, çalışma saatleri sorunlarında, iş sağlığı güvenliği önlemlerinin alınması, maaş promosyonlarının şeffaf şekilde ödenmesi, personel yemeklerinin ücretsiz hale getirilmesi ve kaliteli yemek çıkarılması konularında çalışanlarla birlikte mücadele verdik ve kazandık. İşyerimiz taşeron sağlık işçilerine kadro talebiyle yapılan eylemlerin merkezi ve yönlendiricisi oldu. Bu süreçte mücadeleye önderlik ettik, taşeron sağlık işçilerinin kadroya alınmasında Cerrahpaşa ve Çapa mücadelesi belirleyiciydi. Onların hayatlarına değen, aradıklarında sorunlarını rahatça konuşabildikleri, çözüm önerileri üreten bir sendikacılık yapıyoruz. Karşılıklı güvene dayanan bu ilişki, mücadelenin ilerlemesini sağladı.

TALEPLER ARTIK DAHA FAZLA SAHİPLENİLİYOR

Gelinen noktada salgın sürecinin mücadele olanakları açısından ortaya çıkardığı sonuçlar nedir?

Yoğun bakım ve Covid-19 servislerinde hizmet veren asistan doktor, hemşire, laborant, 4/D statüsünde çalışan sağlık işçileri, temizlik personeli, hastabakıcı, güvenlik görevlisi, veri giriş personeli, teknisyenler, yemekhane çalışanları diğer sağlık personeli arasında bağlı bulundukları istihdam biçimi nedeniyle uğradıkları adaletsizlik açığa çıkmış oldu. Uzun süredir anlatmaya çalıştığımız sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğunu, verilen hizmetin güvenceli kadrolu ve performansın ekip ruhuna aykırı olduğunu, ekibi bölüp parçaladığını birbirine düşürdüğünü bu süreç hepimize daha iyi öğretti. Sağlık emekçileri şimdi ek ödeme yerine temel ücretlerinin artırılması talebini daha çok dillendirmeye başladılar. Sendikal faaliyet sürdürmenin olanağı kalmadı dediğimiz salgın süreci, performansın, iş güvencesinin, temel ücretin, iş sağlığı güvenliğinin, gece çalışmasının, yıpranma hakkının tartışıldığı bir evreye getirdi.


BİRİKTİREREK İLERLEYEN BİR HASTANE: EYÜP DEVLET HASTANESİ

İstanbul’un pandemi hastanelerinden biri Eyüp Devlet Hastanesi. Küçük bir hastane, ama sağlık emekçilerinin örgütlü olarak verdiği mücadele ve kazanımlar dikkat çekici. Ekipmandan psikolojik desteğe, yemek düzeninden dayanışmaya her konuda dünden bugüne adım adım örülen bir mücadelenin izleri var. Salgın sürecinde yaşanan sorunları ve Eyüp’teki deneyimi SES Aksaray Şube Yöneticisi Fadime Dursun’la değerlendirdik.

Salgın başladığında karşınıza çıkan tabloyu anlatır mısın?

Hiç ekipmanın olmadığı, bir cerrahi maske bile bulmakta zorlandığımız bir durumda başladık sürece. Pandemi hastanesi ilan edildikten sonra bu konudaki mücadelemiz daha belirginleşti. Her türlü sorun için önce üyemiz olan ve olmayan sağlık emekçilerine ulaşıp sorun ve talepleri belirliyor, sonra idare ile temasa geçiyoruz. Bu nedenle idare, görüşmelerimizde dile getirdiklerimizin çalışanların talebi olduğunu biliyor. Salgındaki sorunlarla ilgili süreci de böyle işlettik. Örneğin koruyucu ekipman temin etmek zorunda olduklarını, aksi takdirde çalışmaktan kaçınma hakkımızı kullanacağımız söyledik. Hemen çözülmedi, her bir ekipman için ayrı ayrı uğraştık, ama bir yandan faaliyetlerimiz bir yandan idareye baskılarımız sonucunda, önce biri sonra diğerleri derken çoğunu çözdük. Ekipmanların sadece belirli çalışanlara verilmesi söz konusu idi, buna da müdahale ettik ve ayrımsız tüm çalışanların ekipmana ulaşmasını sağladık.

Ekipman dışında hangi sorunlar öne çıktı?

Tek sorun ekipman değildi tabi. Yakınlarına bulaştırmamak kaygısıyla evine gitmek istemeyen sağlık emekçileri için konaklama yeri, ulaşım sorunları, hastanede yemek sorunu, hijyen sorunu gibi birçok sorun vardı. Sürecin psikolojik kısmı çok ağırdı, çoğu arkadaşımız panik atak yaşıyordu, kaygı bozukluğu oluşmuştu. Psikolojik destek ihtiyacı vardı. Bu sorunların hepsini kapsayan biçiminde şekillendi çalışmalarımız. Hepsiyle ilgili çeşitli adımlar atılmasını başardık. Psikolojik destek için bir düzenleme yapıldı ve ısrarımız üzerine tüm çalışanlara bilgilendirme yapıldı. Konaklama yeri için ayarlanan iki yerde 20’şer kişi kaldı. Yemeklerin kapalı bir şekilde, ambalajlı ve sıcak biçimde, talep ettiğimiz gibi servis edilmesini sağladık. Bu sürede aslında ne kadar haklı olduğumuzu gösteren şeyler oldu. Örneğin işçi arkadaşlardan hasta karşılama ve yönlendirme olarak görev yapan, veri girişini kaydeden arkadaşlar Covid-19’a en çok yakalanan kişiler oldu. Dolayısıyla bu, taleplerimizin ne kadar haklı olduğunun, hastanenin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinin, bu işin bir ekip işi ve herkesin aynı biçimde tehdit altında olduğunun da kanıtı oldu aslında. Sonrasında müdahalelerimiz, mücadelemiz devam etti. Çözemediğimiz şeyler de oldu tabii, dönüşümlü çalışmaya geçilmesini sağlayamadık örneğin.

Eyüp Hastanesi ek ödeme adaletsizliğine karşı nasıl birleşti, neler yaptınız?

Pandemi sürecince performansla ilgili kısım çok can yaktı. Yani ek ödemelerle ilgili çok tartışmalar oldu, adaletsizlikler görülür oldu, ayrımcılık ortaya çıktı. Dolayısıyla bu da insanları kızdırdı, öfkelendirdi. Biz de bu konuya yönelik çok çalışma yaptık. Eylem hazırlığı sırasında, temel ücretin gerekliliğini, performans sisteminin ne kadar çok adaletsizlik ve ayrımcılık getirdiğini anlatırken herkes ilgiyle dinledi. Ek ödemeyle ilgili kimin yanına gitmişsek, derdimizi, muradımızı anlatmışsak o gün kapının önüne toplu toplu geldiler. Ve işçiler de birbirlerini getirdiler. Temizlik işçileri Genel-İş’te örgütlü ama şu anda işyeri sendika çalışmaları yok. Fakat hep birlikte geldiler. Örgütsüz işçiler de geldi. Diğer sendikalarda örgütlü memur ve işçiler de geldi. Türk Sağlık-Sen’in de temsilcisi katıldı ve destekledi. Hastanede yıllardır bu kadar katılım sağlanan bir eylem olmamıştı. Ameliyat personeli inmezdi mesela, ameliyat ve iş olmadığı için onların tamamı indi, hem işçiler hem memurlar olarak. O gün etkili bir eylem oldu ve bu hastanemizde bir eylem kültürü oluşmasına da vesile oldu.

Açıklamaya bu kadar katılım olmasında tabii ki konunun yarattığı öfke, eylem öncesi yaptığımız çalışmanın etkisi var. Ama bununla sınırlı değil, bizim orada sürekli hale gelmiş olan işyerine dayanan çalışmamızın biriktirdiklerinin de katkısı büyük. Zaten sürekli temas halindeyiz, beni biliyorlar, sendikamızı biliyorlar, çalışmamızı biliyorlar, yani verdiğimiz emeği görüyorlar. Nöbet çıkışı çalışma için hastanede kaldığımı biliyorlar. Haklarımız için sürekli çalışma yürütüyor olmamız bir etki ve bilinç yaratıyor. Yani ilk defa bu eylem için yanlarına gitmedik, aksine birçok sorunda bizi hep yanlarında gördüler. Bu da ek ödemeyle ilgili biriken öfkeye karşı birlikte bir şeyler yapabilmenin önünü açtı. Mücadelenin biriktirerek ilerlediğini, dün yaptığımız ya da yapmadığımız her şeyin bugün illa ki olanak ya da engel olarak önümüze geldiğini görüyoruz. Bu süreçte diğer sendikaların hiçbir etkisi yoktu. Yetkili sendika nerede, diye soruyorlardı. Türk Sağlık-Sen’e tepki çoktu, istifalar da oldu. Bizden ve Sağlık-Sen’den istifalar olmadı. Bu arada elimizden geldiğince örgütlenmeye, üye yapmaya da çalışıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Ankara Tabip Odası: “Normalleşme” adımlarıyla vaka artacak, filyasyon aksayacak

SONRAKİ HABER

“Huzurevlerindeki koronavirüs vakaları artıyor”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa