New York’ta binler George Floyd için yürüdü: Bu vahşeti artık kabul etmeyeceğiz

ABD’de 30'un üzerinde kentte yüz binlerce kişi cumartesi günü ırkçı polis şiddetine karşı yürüdü. New York’taki gösterilere katılanlardan biri de Kamra'ydı: Bu vahşeti artık kabul etmeyeceğiz.

31 Mayıs 2020 08:27
Son Güncellenme Tarihi: 31 Mayıs 2020 16:12
Paylaş

Ekim KILIÇ
New York

ABD’nin Minneapolis kentinde 26 Mayıs Salı günü, 46 yaşındaki siyah George Floyd polis memuru Derek Chauvin’in (44) diziyle uzun süre ensesine bastırmasının ardından dakikalarca nefessiz kalarak öldürüldü. Floyd’un “Nefes alamıyorum” yakarışı telefon kameralarıyla dünyaya ulaştı. Cinayet mahalinde Chauvin’in yanı sıra Tou Thao adlı polis memurunun da olduğu Star Tribune gazetesi tarafından tespit edildi. Diğer iki polis memurunun adları ise hâlâ açıklanmadı.

OTUZUN ÜZERİNDE KENTTE PROTESTOLAR

Yıllardır siyahlara yönelik ırkçı polis şiddetini meşrulaştıran türlü gerekçeler üreten -özellikle beyaz orta sınıf- kesimler için bile bütün argümanların tuzla buz olduğu bir dönemden geçiyoruz.

Polisin gösterilere biber gazıyla ve şiddetle yanıt vermesi ise halkta tepkiyi yükseltti. Protestolara ülke çapında hız ve güç kazandırdı. 30 Mayıs Cumartesi günü ve gecesi, otuzun üzerinde yerleşim biriminde George Floyd için protestolar düzenlendi. Bunların birçoğu ayaklanmalara dönüştü.

Son üç gündür yer yer polisle yumruklu kavgalar; yüzlerce gözaltı ve çeşitli şiddet görüntüleri yaşandı. Minneapolis kentinin 3 No’lu Karakolu ele geçirilip ateşe verildikten sonra Cuma günü de New York’un Brooklyn semtindeki 88’nci Karakol’a benzer teşebbüsde bulunuldu. Aynı gün CNN International’in Atlanta’da bulunan merkezi de kuşatıldı.

SADECE SİYAHLAR YÜRÜMEDİ

ABD’de siyahların öncülük ettiği halk ayaklanmaları genellikle gözü kara ve amansız olarak nitelendiriliyor. Ancak bu kez dikkat çeken başka bir özellik daha var. Yıllardır kemer sıkma politikaları ve gerici-ırkçı vesayet altında “nefes aldırılmayan” diğer halklar da her türlü samimiyetsizliğe karşı tepkilerini ortaya koyuyor. Bu nedenle aslında yayınlarında Trump’ı eleştiren CNN International’a tepkiler “liberal ikiyüzlülüğe” karşı diye okunabilir.

Protesto videolarında dikkat çeken ise gösterilere katılanların polise karşı ABD’de bir süredir hiç görülmemiş biçimde sert davranması. Pandeminin derinleştirdiği işsizlik, ekonomik mahrumiyet, kapıda bekleyen evsizlik ve sokağa tereddütsüz çıkamama hallerinden bıkan ABD’liler ve özellikle pandemiden en büyük zararı gören siyahlar için Floyd cinayeti ülkede bir süre daha kolaylıkla durulmayacak bir öfkeyi tetikledi.

Bu arada 16 Nisan’da Michigan eyaletinin hükümet binası, karantina önlemleri ile ilgili görüşmeler sırasında otomatik silahlar kuşanmış; sağcı, ırkçı (ve beyaz) göstericiler tarafından basılmış, polis ise tabir yerindeyse gönül almaya çalışarak ikna çabalarına girişmişti. ABD Başkanı Trump’ın da sosyal medya hesabından göstericileri “iyi insanlar” olarak tanımlaması Minneapolis’te başlayan gösterilere yönelik ise polisin aşırı şiddet kullanımı ve Trump’ın bu kez göstericileri “haydutlar” diye adlandırarak tehdit etmesi, ABD’de siyahlara uygulanan ayrımcılığı bir kez daha kanıtlar nitelikte oldu.

NEW YORK DÖRT KOLDAN BİRDEN YÜRÜDÜ

Öte yandan cumartesi günü kitlesel gösterilerin gerçekleştiği kentler arasında New York da vardı. Yerel saatle 15.00’te Manhattan, Brooklyn, Bronx ve Queens ilçelerinde 4 farklı noktada protestolar gerçekleştirildi. Brooklyn’de yürüyüşün başladığı yer Afro-Karayipli halkın mesken tuttuğu Flatbush Mahallesi oldu. Mahalle “soylulaştırma” yani kentsel dönüşümün yavaş yavaş uğradığı bölgelerden. Ancak hâlâ emekçi siyah kesimlerin yoğunlukla yaşadığı bir yer.

Şaşırtıcı olan ise yürüyüşün çoğunlukla siyahlardan oluşacağına dair beklentinin boşa çıkması oldu. Her milletten, özellikle Amerikalı beyazlardan gençler dayanışmalarını sergilemek, adeta atalarının ırkçı geçmişleriyle bir daha hesaplaşmak adına alanları doldurmuşlardı.

Yürüyüş saatinde toplanma yerinde 20-30 kişi varken, yarım saat içinde katılım 1000’leri buldu. Polisler ise, cuma gecesi yaşananların kalabalıkta biriktirdiği öfkeden korkarak geri çekildi.

YETER ARTIK, BİZİM DE SESİMİZ VAR

Yapılan konuşmalar, atılan sloganların ve çalınan davulların, zillerin canlılığı ardından yürüyüşe başlandı. Ancak ortam gergindi. Röportaj taleplerimiz sık sık geri çevrildi. Brooklyn koluna katılanlar oldukça enerjik ve öfkeliydi. Özellikle siyah ve beyaz genç kadınlar eylemin ön saflarını tutuyordu.

Röportaj talebimizi reddetmeyen, New York Taşımacılık Kurumu işçisi olan Kinyata (25) çok büyük öfke duyduğunu belirterek bu seferki isyanın farklı olduğunu söyledi, “Yeter artık” dedi. Polislerin korunduğunu söyleyen Kinyata “Bizim de sesimiz var” diyerek mücadeleye devam edeceklerini belirtti.

BU VAHŞETİ ARTIK KABUL ETMEYECEĞİZ

Kamra Hakim (27) ise örgütlü bir sanatçı. Siyahların yaşamı için birçok insanın sesinin yükseltmesinden mutlu hissettiğini söyledi: “Bu ülkenin konsepti polis elinde acı çeken siyahlar olageldi ve bunun sona ermesi gerekiyor. Polisin dağıtılması ve mali kaynaklarının elinden alınması gerekiyor. Devlete artık bu vahşeti kabul etmeyeceğimizi ve onlardan daha güçlü olduğumuzu göstereceğiz.”

Siyah Sosyalist Aktivist Logan Sheffield da (29) öfkeli:  “Bu artık devam edemez. Bu ırkçı katiller, bu polisler, bu köle avcıları, bu Nazi pislikleri durdurulmak zorunda.”

Sheffield, siyah hakları için mücadeleye katılan “beyazlar”a müttefik denmesini eleştiriyor ve “Müttefik değil, yoldaşlar” diyor. Sheffield’ın burada işaret ettiği, siyahların yaşadıklarından dolayı beyazların “beyaz suçluluk” hissettiği veya hissetmesi gerektiğine dair süren bir tartışma. Ancak bu “suçluluk” tartışmalarının özellikle Amerikan solu içindeki bazı çevrelerde siyah ve beyaz emekçilerin birliğini zedeleyici amaçlarla kullanıldığını da not edelim.

Asyalı-Amerikalı Araştırmacı Rachel Lee (22), yürüyüşe katılmasının sebebinin mayıs ayının “Asyalı-Amerikalılar ayı” olması nedeniyle kendi toplumları içinde de yaygın olan siyah karşıtı ırkçılığa karşı mücadele edilmesi ihtiyacı olduğunu belirtiyor: “Özellikle George Floyd’u öldüren polislerden birisi Asyalı-Amerikalı olduğu için buna işaret etmemiz; onu ‘bizden biri’ olduğu için korumamamız önemli. Çünkü o, George Floyd’u öldürdü. Bu yüzden biz 'model azınlık' mitinin devam etmediğinden emin olmalıyız.”

MAHALLEDE ‘SIRADAN’ POLİS ŞİDDETİ

Bu arada yürüyüş binlerce kişiyle devam ediyor. Flatbush ana caddesinde yürüyenler pencerelerden de selamlanıyor; evlerden pankartlar sarkıtılıyor ve sloganlar atılıyor. Önceden belirlenmiş bir güzergah yok gibi; polis hangi sokağın önünü kapatırsa yürüyüş oraya yöneliyor. Bununla “Burası bizim mahallemiz. İstediğimiz yerde yürürüz” mesajı veriliyor.

Hatta bir ara, birkaç polis otosunun bulunduğu sokağa ufak bir arbedeyle giriliyor. Her yerdeki gibi polis otoları üzerinde sloganlar yazılıyor. Siyah bir kadın yürüyüşçü, “Polisler burada bir şey yapmaya çekinirler. Burası bizim mahallemiz” diyor: “Ben ceza hukuku okudum. Polis arkadaşlarım var. Onlar da teşkilatın içerisinde bir sürü pisliğin farkındalar ama karışmak istemiyorlar. Geçen şu iki blok ötede gençlerin takıldığı çıkmaz bir sokağa polis otoları geldi. Oradaki ortam da iyi değil ama polis arabasıyla basketbol oynayan (siyah) çocukların topunu ezdi. Çocuklar ağladı.”

Başka bir sokağa geçiyoruz. Yüzlerce çevik kuvvet polisi ve az sayıda eylemci ile kapı önlerindeki çoluk çocuk mahalle halkı karşı karşıya kalmış. Görüntü, 1960’lar Sivil Haklar Hareketi döneminde polislerin siyah mahallelerine müdahalelerini andırıyor. Polis bu kez bir şey yapmıyor; gövde gösterisiyle yetiniyor.

KİTLENİN ÜZERİNE ARABA SÜRDÜLER

Eylemin diğer büyük kısmı Brooklyn’de cuma günü çatışmanın çıktığı bölgeye doğru yürüyor. Burada onlarca gözaltı olduğu ve gaz bombalarının atıldığı yerde barikatlar ve sokaklardan yükselen alevli manzaralar ortaya çıkıyor. Polis barikatıyla polis otosunu iten göstericiler üzerine polisin aracını sürdüğü görüntüler sosyal medyada da yayılıyor. Yani, ABD kolluk kuvveti vahşeti tüm tepkilere rağmen devam ediyor ve sosyal medya bu şiddetin yansıdığı görüntülerle dolu.

Otuzun üzerinde merkezde yapılan eylemlerde yer yer OHAL ilanları, sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor. Ulusal muhafızlar devreye sokuluyor ve süreci izleyen ABD Savunma Bakanlığı orduyu hazırda bekletiyor. Hatta sosyal medyada Minnesota eyaletinin Minneapolis kentinden gelen görüntülerde, ulusal muhafızların konut bölgelerine giriş yaptığı, kapıların önündeki vatandaşlara plastik mermi sıktığı da açıkça görülüyor.

GAZETECİLERE ŞİDDET

Kolluk kuvvetlerinin saldırıları bununla sınırlı değil. Geçtiğimiz günlerde CNN muhabirlerinin göz altına alındığı görüntüler yansımıştı. Tepkilere rağmen gazetecilere yönelik şiddet de bitmedi. Polis, farklı yerleşim birimlerinde muhabir oldukları açık kişilere plastik mermi ve gaz bombası atmaktan çekinmiyor.

Ülkenin dört bir yanından kitle örgütleri, sosyalist partiler ve toplumun diğer ilerici güçleri eylemlerle güç birliği yaparken Demokrat Partililer ise, Cumhuriyetçi Başkan Trump’ın ilk günlerdeki tepkisini göstermekten bile aciz.

Cumhuriyetçiler ve beyaz üstünlükçü ırkçılar ise, eylemlerin içinde uyuşturucu kartellerinin bulunduğunu söyleyerek lekelemeye çalışıyor.

Ancak koronavirüs krizinde hükümetin halkı koruma sorumluluğunu gerektiği biçimde yerine getirmemiş olması ve derinleşen ekonomik sorunların varlığı üzerine gelen George Floyd’un öldürülmesiyle başlayan ayaklanmanın, en azından bir süre daha devam edeceği görülüyor. Sokağa yansıyan sadece polise ve ırkçılığa olan tepkiden öte, yıllardır işsizliğe, yoksulluğa, evsizliğe ve diğer bütün baskı biçimlerine biriken öfkeyi yansıtıyor.

"ASYALI POLİS MEMURU"NUN CANLANDIRDIĞI TARTIŞMA

Katil zanlısı Polis Derek Chauvin hakkında tutuklama kararı olaydan üç gün sonra çıkmıştı. Chauvin’in sicili hayli kabarık. Hakkında 20 şikayet bulunan Chauvin’in öldürdükleri arasında Amerikan yerlileri ve yine siyah yurttaşlar bulunuyor. Kimliği belirlenen diğer Polis Memuru Thao’nun da Chauvin gibi sicili “Aşırı güç kullanma” konusunda bir hayli kabarık.

Cinayete Asya kökenli bir polisin de karışması, Doğu ve bir kısım Güneydoğu Asyalı kesimlerin, ABD’de artık beyazlara yönelik ayrıcalıklardan azade olmadıkları tartışmalarını canlandırdı.

Sosyal medyada yapılan birçok paylaşımda Asyalı-Amerikalıların “model azınlık miti"yle yüzleşmesi gerektiği belirtildi. Güneydoğu Asyalı Amerikalılar Sivil Haklar Örgütü SEARAC da, Floyd cinayetini kınama açıklaması yayınlayarak, kendi toplumlarının ülkedeki genel çağrıya katılarak Floyd davasında adalet ve polis şiddetinin diğer kurbanları için siyah toplumu ile dayanışma içerisinde olduklarını ilan etti.

SEARAC ayrıca önemli bir noktaya dikkat çekerek, bugün Asyalı-Amerikalı toplumun da sahip olduğu hakların “Siyahların tarihsel sivil haklar için mücadelelerinin ve kazanımlarının bir sonucu” olduğuna vurgu yaptı.

Belirtmemiz gereken bir önemli dayanışma da otobüs şöforlerinden. Eylemlere, ilk gün Mineapolisli ve daha sonrasında New Yorklu otobüs sürücüleri de destek verdi. Sürücüler, otobüslerinin, bulundukları eyaletlerdeki polis departmanları tarafından gözaltına alınanlar için kullanılmasını reddettiler.

POLİSİN ÖLDÜRDÜKLERİNİN YÜZDE 47’Sİ SİYAH

ABD’nin en büyük yüz kentini baz alan ve FBI suç verisi ile 2010 nüfus sayımı verisinin karşılaştırmalı kullanıldığı bir araştırma, polis şiddetinin ırkçılıkla özdeşleştiği boyutları göz önüne seriyor. 100 kentteki polisler tarafından işlenen cinayetler, ocak 2013 ile aralık 2019 arasında toplamın yüzde 26’sına denk geliyor. Bu veriler ışığında yargılanan nüfusun yüzde 21’inin siyah olmasına rağmen öldürülenlerin yüzde 38’si siyah. Daha çarpıcı olanı ise polis tarafından öldürülen silahsız insanların yüzde 47’sinin yine siyah olması. Bu rakam polis tarafından öldürülen beyazların dört katından daha fazla.

AMERİKAN EMEK PARTİSİNDEN AÇIKLAMA

Irkçı cinayete karşı bir açıklama da Amerikan Emek Partisi (APL) tarafından yayımlandı. APL, Floyd’un polislerce katledilmesinin ardından başlayan protestolara yönelik Demokrat Partililerin  “sakinleşme” çağrısını eleştirdi. Açıklama da pasifleşme çağrılarının suçluların yargılanmasında daha önce hiçbir işe yaramadığına da vurgu yapıldı.

APL, açıklamasını, “Önümüzdeki günler George Floyd için adaleti temin etmek ve polis departmanları ve eyaletleri temelden yeniden şekillendirmek için hareketimizi güçlendirmek için kritik olacak. Ferguson ayaklanmasının öğrencileri olmalıyız; zaferlerinden ve yenilgilerinden öğrenmeli ve militan antiırkçı ve antikapitalist hareket içinde bağlantılar kurmak için yorulmadan çalışmaya devam etmeliyiz. Ülkedeki her polis memuru ve politikacı, adalet taleplerimizin aciliyetini hissetmeli” dedi.

Seferber olmuş bir halkın değiştirici gücüne işaret edilen açıklamada, hareketin sürdürülmesi gerektiği vurgusu yapıldı.

APL açıklamasında George Floyd’un öldürülmesinden sorumlu dört memurun tamamının cinayetten tutuklanması, Polis Derek Chauvin’in birinci derece cinayetle suçlanması, Minneapolis Polis Departmanının soruşturmayı yürütecek ve ileride doğrudan gözetim sağlayacak demokratik bir topluluk liderleri organının doğrudan kontrolüne alınması talepleriyle mücadeleye devam kararlığı ifade edildi. “George Floyd’un katilleri için adalet yerine gelinceye kadar yorulmak bilmeyen çalışmamızı durdurmayacağız” denildi.

IRKÇILIĞA SUÇ ORTAĞI OLMAYACAĞIZ

Brooklyn’deki yürüyüş sona ererken dönüş yolunda genç bir çiftle sohbet ediyoruz. Yazılım Mühendisi Luis Boguslaw (23) ve Öğrenci Anna Himenez (22), herkes gibi tepkilerini ifade ediyorlar. Ancak Boguslaw’ın beyaz olması ve Himenez’in hispanik olması sohbetimize oldukça yansıyor. Öyle ki sorduğumuz sorulara Boguslaw arkadaşının gözünün içine onay istercesine bakarak cevap vermeye çalışırken Himenez tereddütsüz bütün ABD ırkçı sistemini açıklıyor:

“Bu ülkenin sistematik olarak bazı vatandaşlarını sürekli baskılamasına doyduk. Bu ülke yaratıldığından beri bu oluyor. Bu ülke yerli halkların katledilmesi ve siyahların köleleştirilmesi üzerine kuruldu. Sokaklara çıkıp buna suç ortağı olmayacağımızı söylememiz lazım.”

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Hasta tutuklu Vefa Kartal yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

EMEP: Gezi'nin birikimiyle bağımsız ve demokratik Türkiye mücadelesine devam

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...