28 Mayıs 2020 04:35

Kadroya geçirilmeyen belediye işçisi: Mahkemeyi kazanıyoruz ama işimize dönemiyoruz

Van'da kadroya geçirilmeyen belediye işçisi Evrensel'e yazdı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Yavuz ÖZKAN
Van’da kadroya geçirilmeyen işçilerden

Ben Yavuz Özkan. 5 yılık belediye çalışanıydım. 2013 yılının temmuz ayında Van Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkanlığına işe kabul haberim geldi. Tesadüfe bakın ki o gün ailem kız isteme töreninde olacaktı. Benim işsiz oluşumdan dolayı içleri buruktu ama yine güzel bir gündü. Aynı saatlerde işe kabul haberi geldiğinde kimse değemezdi keyfimize. Nikahta keramet vardır derler. Bu keramet çok kısa sürede tecelli etmiş, günün burukluğu sevince dönüşmüştü. Güzel bir gün geçirmiştik.

Bir yıl sonra bebeğim olmuştu. Adını Abdullah koymuştuk. Derken günler geçiyor bizler işimizi layıkıyla yapıyor ekmeğimizin hakkını verme çabasıyla çalışmaya devam ediyorduk.

Bir gece bebeğimiz Abdullah aniden rahatsızlanınca hastane yolunu tuttuk, rutin kontroller yapıldı kan alındı, serum bağlandı. Bu müdahalelerden sonra her şey düzelecek evimize geçecektik. Her ne olduysa doktorlar ve hemşirelerin hallerinde bir tuhaflık oldu, bir telaş havası esmeye başladı, zira durum ciddiydi. Bebek komaya girmişti. Ne olduğunu anlamadan doktor bize her şeye hazır olmamızı söyledi. O an içimde kazanların kaynadığını hissettim. Bebeğimiz ölüyor muydu?

O günden sonra hastaneler evimiz olmuştu. Üstümüzü başımızı değiştirmek için eve uğruyorduk. Aylar yıllar böyle geçti tedavi için gittiğimiz Ankara’da hastalığın tanısı yeni konmuştu; metabolik hasta. Sinsi bir hastalıktı ölene kadar diyet yapacaktı. Meyve, sebze paketlenmiş ürünler, baklagiller kısacası her şey yasaktı. Sadece haşlanmış gıdalar yiyecekti. Bunun nasıl bir duygu olduğunu kelimelerle anlatmak çok zor neticede, o bir çocuktu. Her çocuk gibi yiyeceği şeyler belliydi ama o yiyemezdi. Yerse neler olabileceğini biliyorduk ve artık bebek yaşına rağmen o da biliyor, kendini bu hastalığa teslim etmişti.

Ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi buhranlarda idare değişmiş kayyumlar atanmıştı. Her güne yeni bir haberle uyanıyorduk. Ve açıkçası bu haberler çok can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı. Beraber çalıştığımız mesai arkadaşlarımız işlerinden oluyordu bu korku bizim içimize de salınmıştı.

Taşeron olarak çalıştığımız kurumda kadroya geçiş müjdesi vermişti devlet. Kadroya geçecek özlük haklarımız düzelecek iş garantimiz olacak heyecanı başlamıştı. Bir nebze olsun bu haber üzerimizdeki kasveti almıştı. Kadroya geçebilmek için mülakata girecektik. İdare amirlerimiz daha mülakata girmeden bizi tebrik ediyor; “Şimdiden kadronuz hayırlı olsun” diyordu. Buruk bir sevinçti.

Mülakata girdik ve bazı arkadaşlarımızla elendik. Bu kötü haberle sevincimiz kursağımızda kalmıştı. Ve üstüne üstlük çocuğumun hastalığı tekrar etmişti. Aksilikler üst üste gelmişti. Tam bir hezeyandı. Bu haber aile içindeki huzurluğu da tavan yapmıştı. Tükeniyorduk Allahım sen yardım et.

İşimizden, ekmeğimizden olmuştuk ve 25 ay geçmişti üzerinden bir ayağım hastanede bir ayağım avukatlardaydı. Diğer yandan geçim derdindeydim. Üç başlı ifrit hayatımıza musallat olmuştu. Mahkeme duruşmalarımız başlamıştı. Verilen karalar olumlu geliyor, işe geri dönüş hakkı tanıyordu bize. Lakin bu karar idare amirlerini ve Van’ın seçilmişleri için yetmiyordu. Nasıl yetmez yüce mahkeme karar vermişti; “Bunlar mağdur İŞLERİNE iade edin” diyordu ama olmuyordu. Bizler tekrardan mülakata giriyor tekrar ret alıyor, tekrar mahkeme yoluna gidiyorduk. Mahkemeyi kazanıyor ama işimize dönemiyorduk. Olmuyordu, gölge bir el buna izin vermiyordu.

Bizler bu işi aklımızla çözemiyorduk vicdanları köhnemiş seçilmişler bizlerin durumundan habersiz umursamaz bir tavırla edalarını takınıyorlardı. Geçim sıkıntısından bir arkadaşımız canına kıydı. Allah gani gani rahmet etsin. Bu bile seçilmişlerin vicdanında bir kıvılcım yaratmadı. Biz böyle bir vicdana nasıl derdimizi anlatacaktık. Olmuyor olmuyor olmuyordu.

Bu benim hikayem ve bunu okuyan gözler hisseden vicdanlara sesleniyorum. Biz 306 işçi kardeşimle bir dayanışma içerisindeyiz. Biz bir aileyiz ve mağduriyetimizin boyutu 306 hikayede saklı. Bize ses olun nefes olun. İyiler kötüler kadar cesur olmazsa aydınlıklar karanlığa mahkum kalır. Bizleri bu karanlıktan aydınlığa çıkaracak olan siz iyilerin desteği ve dayanışmasıyla mümkün olacak. Selametle.

ÖNCEKİ HABER

Yurdun pek çok kentinden görülen ve meteor olduğu düşünülen gök cismi heyacan yarattı

SONRAKİ HABER

Müzisyenler Ferhat Tunç, Pınar Aydınlar ve Yazar Gökhan Yavuzel: Geri adım atmıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa