28 Mayıs 2020 00:35

Halk(ın) sağlığı için koruyucu sağlık hizmeti

"Sağlık ocaklarında ekip hizmeti anlayışını da yok eden, adından da anlaşılacağı üzere “aile hekimliği”, tamamen hekim üzerine oturtulmuştur."

Fotoğraf: Rawpixel

Paylaş

Rabia TUNCER
Eski SES Şişli Şube Başkanı

Dünya Sağlık Örgütü sağlığı şöyle tanımlamıştır: “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedenen, ruhen ve sosyal yönden de tam sağlık halidir.”

Sağlık hizmeti denince çok kimse hasta tedavi hizmetlerini anlar. Oysa sağlık hizmeti önem sırasına göre koruyucu, iyileştirici ve rehabilite edici hizmetlerdir.

Bu yazıda koruyucu sağlık hizmetlerinden bahsetmek istiyorum.

Koruyucu sağlık hizmeti, hastalıklardan koruma yanında erken tanı ve tedavi ve hastalığın nüks ve komplikasyonlarından korunmayı da kapsar. Çevremizde sağlığımızı olumsuz etkileyen biyolojik, fiziki ve sosyal etkenleri kaldırma, aşılama, dengeli beslenme, anne-çocuk sağlığı, kişilere sağlıklarını nasıl koruyacaklarını öğretmektir. Koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi edici hizmetlere kıyasla daha etkindir.

Birinci basamak koruyucu sağlık hizmetleri; sağlık ocakları, sağlık evleri, anne-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezler, verem savaş dispanserleri, sıtma merkezi, kanserle savaş merkezi aracılığıyla sunulmaktadır.

Sağlık ocaklarında çeşitli branşlarda çok sayıda hekim (çocuk, dahiliye, kadın doğum, pratisyen…) ve çok sayıda ebe, hemşire, sağlık memuru çalışmaktaydı. Örneğin sağlık evleri; kırsal bölgelerde coğrafyaya ve yol durumu gözetilerek 2-3 bin nüfus için bir sağlık evi yapılmış. Sağlık evleri, sağlık ocaklarına bağlı çok yönlü hizmet veren kuruluşlar.

Sağlık evlerinde; ana-çocuk sağlığı, sıtma eradikasyonu, hasta takibi ve eğitimi, çevrenin düzenlenmesi ve korunması, sağlık eğitimi, ilkyardım ve acil tedavi hizmetleri veriliyordu.

24 OCAK KARARLARI İLE ÖZELLEŞTİRMELER BAŞLADI

Özelleştirmeler, 1980 sonrası 24 Ocak Kararlarıyla başladı. Ülkemizde sağlık hizmetlerinde doğrudan özelleştirmelerin ilk somut örneği 2003 yılında “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında olmuştur. Tamamen serbest piyasa mantığıyla sağlık hizmetleri metalaştırılarak, sağlık kurumlarının kâr amaçlı işletmelere dönüştürüldüğü sürecin başlangıcı oldu.

Birinci basamak koruyucu sağlık hizmetleri yerine aile hekimliği, 2004 yılında 5283 Sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yasa ile bazı illerde pilot uygulama olarak başladı.

Sağlık ocaklarında ekip hizmeti anlayışını da yok eden, adından da anlaşılacağı üzere “aile hekimliği”, tamamen hekim üzerine oturtulmuştur.

Başlangıçta pilot uygulamada Sağlık Bakanlığı personeli, kamudaki memur kadroları korunarak bu görevlere atamaları yapılmıştır. Süreç içerisinde sağlığın piyasalaştırılması ile Aile Sağlığı Merkezinde sözleşmeli çalışma dönemi başlamıştır. Artık hekim, işveren ve patrondur. Sonuç olarak devletin kamu eliyle sağlık ocaklarından verdiği sağlık hizmetleri, aile hekimliğine geçişle piyasa mantığıyla yeni bir sağlık hizmeti örgütlenmesi olmuştur.

TÜM İLLERDE AİLE HEKİMLİĞİ!

2010’da tüm illerde hayata geçirilen aile hekimliği şöyle tanımlanıyor: Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belirli bir mekanda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya kurumun öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabipleri kapsar. Aile hekimi tüm bunları beraber çalıştığı aile sağlığı elemanı (hemşire, ebe, sağlık memuru, acil tıp teknisyeni) ile yapması gerekmektedir.

Hatırlayacak olursak; bu uygulamadan önceki koruyucu sağlık hizmetlerinin verildiği sağlık ocaklarında, birçok alanda hekimin, hemşirenin, ebenin, sağlık memurunun vermiş olduğu hizmeti, “aile hekimliği” uygulaması ile bir aile hekimi ve bir aile sağlığı elemanı vermektedir.

Yeniden aile hekiminin tanımı kapsamında verilmesi gereken hizmetlere baktığımızda, bu kadar hizmetin ve iş yükünün az elemanla nasıl verildiği? Burada çalışan sağlık emekçilerinin iş güvencesiz çalışma koşullarının durumu? Verilen hizmetin niteliği? Daha birçok soru sorulabilir.

Covid-19 salgınıyla beraber sağlık emekçilerinin iş yükleri daha da artmıştır. Salgın döneminde birinci basamak sağlık hizmetlerinin öneminin bir kez daha artmış olduğu görülmektedir. Salgın başladığında ciddi ekipman eksiklikleri yaşanmıştır. Onlarca aile hekimliği merkezinde çalışanlar Covid-19 olmuşlardır.

ACİLEN YAPILMASI GEREKENLER

Bu kapsamda acilen yapılması gerekenler şöyle sıralanabilir:

- Ekipman eksikliğinin tamamlanması.

- Hasta olan çalışanların maaş kesintisinin olmaması.

- Salgın süreci boyunca çalışanlara düzenli aralıklarla test yapılması.

- Sağlık emekçilerinin iş güvenceli-kadrolu çalıştırılması.

- Sağlık emekçilerinin yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi.

- Anne ve çocuk sağlığının korunması.

- Konut, çevre, gıda vb. alanlarda halk sağlığı için gereken önlemlerin alınarak koruyucu ve önleyici hizmetlerin planlanması.

- Hizmetlerin eşit, ücretsiz, etkin, nitelikli verilmesi.

- Sağlığın korunması ve halkın sağlığı, devlet güvencesinde olması.

Aile hekimliği sisteminden bir an önce vazgeçilerek, bölgesindeki hiçbir yurttaşı kapsamı dışında bırakmayan, hizmetin bütünlüklü olarak sunulduğu, ekip hizmetine dayanan sisteme geçilmelidir.

ÖNCEKİ HABER

"Bizi kim koruyacak?" diyen Dr. Salih Cenap Çevli Kovid-19'dan yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

İktidarı eleştirenlere anında ceza veren RTÜK: A Haber 3,5 aydır incelemede

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...