19 Mayıs 2020 00:48
Son Güncellenme Tarihi: 19 Mayıs 2020 13:18

Gençler bayram kutlayamıyor: Hayal kurmayı unuttuk!

Bir 19 Mayıs’a daha gençler işsizlik ve geleceksizlik kıskacında giriyor. “Hayal kurmayı unuttuk” diyen gençler kaygı ve stres altında yaşamak zorunda bırakıldıklarını söylüyor.

İş kuyruğundaki gençler | Fotoğraf: DHA (Arşiv)

Paylaş

Bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı. Gençler bugünü bayram olarak kutlamadıklarını, gelecek kaygısı, maddi yetersizlikler ve işsizlik ile karşı karşıya olduklarını söylüyor.

Gençler, “Hayal kurmayı unuttuk. Bir gelecek planlayamıyoruz. Hepimiz kaygı ve stres altında yasıyoruz. Umutlarının yok olduğunu izlemek, hayallerinin gerçekleşmediğini bilmek ölmekle eş değer” diyor.

"EN BÜYÜK KORKUM DİPLOMALI İŞSİZ OLMAK"

Murat Uysal İstanbul Aydın Üniversitesi Gazetecilik Bölümü 2. Sınıf öğrencisi. “Okuduğum bölümde 4 senenin sonunda ne olacağımı, nasıl bir yerde olacağımı hâlâ kestiremiyorum” diyen Uysal, “İşsizlik sıkıntısını en yakından hisseden öğrencilerin başında geliyor herhalde gazetecilik öğrencileri. Çünkü genellikle alaylı yapılan işin okulunu okuyoruz. Okul bittiğinde ya işsiz kalacağım ya da çok düşük ücretlere çalışacağım. En büyük korkum 4 senenin sonunda elimde diplomayla işsiz kalmak. Okurken yaşadığım sorunların mezun olduktan sonra da devam edeceğini bilmek, okul için harcadığım her emeğin boşa olduğunu hissettiriyor” ifadelerini kullanıyor.

"ÖNCELİĞİN GEÇİM DERDİ"

Salgın dönemi öncesinde, üniversite öğrencisi olarak en son ne zaman parasını verip sinemaya gittiğini hatırlamadığını aktaran Uysal, “Önceliklerin barınmak, geçim derdi olunca kişisel gelişimini de tamamlayamıyorsun. Ders kitapları dışında aldığım kitap sayısı bir elin parmağını geçmez. Çünkü ay sonunu getiremiyorsun. Hal bu iken bizden kültürel gelişimimizi ihmal etmememiz, gazetecilik öğrencisi olarak her alanda hiç olmazsa biraz bilgi edinmemiz isteniyor. Maalesef kültürel gelişim de gazeteci olabilmek de herkes için eşit değil. Kendimi bekleyen karanlık geleceğe doğru ilerlerken hiç ummadığım bir işte çalışmak ya da diplomalı işsiz bir gazeteci olmak arasında gidip gidip geliyorum. Okul içerisinde de arkadaşlarımın çoğu da bu çıkmazın içerisinde. Durumu daha iyi olanlar, “Bu ülkede bu meslek yapılmaz” diyor. Mezun olduktan sonra Avrupa'ya gitmeyi planlıyorlar” diyor.

"HAYAL KURMAYI UNUTTUM"

1 yıl önce elektrik elektronik mühendisliği bölümünden mezun olan Senem Kaya ise yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Mezun olmadan önce işsiz kalırım korkusu yaşamaya başlamıştım. Son sene hep aklımda işsiz kalırsam ne yaparım düşüncesi vardı. 1 yıl oldu mezun olalı başvurmadığım yer kalmadı. Verilen ilanların çoğu yalan, başvuruyorsun dönüş yapmıyorlar. Elden CV bıraktığımda içeri bile almayan yerler vardı. Bu ülkede birinin yeğeni değilseniz iş bulmanız imkansız. Üstelik öyle bir döneme denk geldik ki kriz var, ekonomi yerlerde, iş yerleri işçi çıkarıyorlar. Sürekli ekonomi çok iyi diyorlar eğer öyleyse biz neden iş bulamıyoruz? Kendi alanım dışı işlere de başvuruyorum. Marketlere kasiyer olarak başvurdum, fakat onlar bile dönüş yapmadı, çünkü alım yok. Bizi işsizliğe mahkum ettiler. 19 Mayıs gençlik bayramı kutluyorlar. Ama gençlerin halini sormuyorlar. Hayal kurmayı unuttum. Bir gelecek planlayamıyorum. Hepimiz kaygı ve stres altında yasıyoruz. Kendime artık güvenim kalmadı. Umutlarının yok olduğunu izlemek, hayallerinin gerçekleşmediğini bilmek ölmekle eş değer.”

"AĞIR ÇALIŞMA KOŞULLARINA MAHKUM EDİLDİK"

Esenyurt’ta bir çorap fabrikasında 7 aydır çalışan 20 yaşındaki genç işçi ise, “Biz işçi gençliğe reva görülen hayat ve yaşam koşulları bizlerin bir ‘genç’ gibi yaşayacağı olanakları sunmuyor. Tersine isteklerimizden vazgeçmek zorunda kalıyoruz. Tatile, tiyatroya, sinemaya gidemiyoruz, bir arkadaşımızla bir kafede bile oturmaya ne vaktimiz ne paramız oluyor. Tüm insani ihtiyaçlarımızdan yoksun bir şekilde fabrikalarda ağır çalışma koşullarının altına itiliyoruz. Çay molasında veya yemek molasında gelecek üzerine konuşurken evlenmek bile çok uzak gözüküyor. Çünkü evleneceğimiz zaman çok yoksullaşmış ve yükün 2 kat daha arttığı bir hayatı öngörebiliyoruz. Yaşımımızın, enerjimizin ve gücümüzün sermayedarlar tarafından çok iyi fırsat olarak bilinmesi fakat üretime yeni atılmış toy bir emek olduğundan dolayı ucuz iş gücüne tabi tutması bize ilk başta uzun ve yorucu bir maratonun başladığını gösteriyor” dedi.

ÖNCEKİ HABER

EMEP Antep: Ölümle burun buruna çalıştırılan işçileri mücadeleye çağırıyoruz

SONRAKİ HABER

Kandıra Cezaevinden gönderilen mektuplardaki "AKP" ifadeleri sansürleniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...