18 Mayıs 2020 00:41

Metal işçileri: Bize, ailemize bulaşırsa, ölürsek hesabını kim verecek!

Metal işçileri, sokağa çıkma yasağına rağmen üretimin fabrikalarda üretimin devam ettirilmesine tepkili.

Metal işçileri: Bize, ailemize bulaşırsa, ölürsek hesabını kim verecek!

Fotoğraf: EVRENSEL

Hasan KARA
Baran KOZAN
Ankara

Ankara’da bulunan metal fabrikalarından pozitif vaka iddiaları artıyor. Sokağa çıkma yasaklarında bile çalıştırılmalarına öfkeli olan işçiler, her krizde olduğu gibi salgında da bedelin kendilerine ödettirildiğini söyledi.

Yaklaşık beş yıldır Man’da çalışan bir işçi, “Üç binden fazla çalışan var, o yüzden bazen vakalardan haberimiz olmayabiliyor. Ama benim bildiğim en az üç kişi var. İskelet bölümünden iki kişiyi hastaneye götürdüklerini biliyorum. Bir de servisten indirilip direkt hastaneye gönderilen bir çalışan var. Üretim ise hâlâ devam ediyor. Giriş çıkışa ateş ölçer koymak, bir iki yere dezenfektan bırakmak sorunu çözmüyor. Ben çok tedirginim. Bana bulaşırsa, aileme bulaşırsa ve korona yüzünden ölürsek hesabını kim verecek?​” diye konuştu. İşçi şöyle devam etti: “2021 yılındaki siparişlerin bir kısmı iptal edildi ama bizim çalışma tempomuzda bir değişiklik yok. Bu cumartesi (16 Mayıs) ve pazartesi (18 Mayıs) günleri de sokağa çıkma yasağına rağmen özel izinle çalışmaya devam ediyoruz.”

"PATRONA BİR ŞEY OLMUYOR, BEDELİ HEP İŞÇİ ÖDÜYOR"

Man’da çalışan başka bir işçi de şunları söyledi: “İki işçinin fabrikanın çalışmadığı dönemde hasta olduğu sendika tarafından duyuruldu. Ancak bu arkadaşların iyileştiği ve çalışmaya başladıkları da fabrikada konuşuluyor. Herkes tedirgin ama ekmek parası için çaresizce çalışıyoruz. Salgından önce üretim sürekli artıyordu, şimdi tekrar günlük üretilen otobüs sayısı 11-12’ye düştü. Dünya ekonomisinin kötüye gitmesi bizim fabrikayı da etkileyecek. İŞKUR’luları, emekliliği gelenleri ilk elden işten çıkarabilirler. 2008 krizinde de büyük sorunlarla karşı karşıya kalınmıştı ve işçi çıkarılmıştı. Sonuç olarak patronlara yine bir şey olmuyor, bedeli hep işçi ödüyor.”

"SENDİKAYA DAİR BİR UMUDUM KALMADI"

Başka bir Man işçisi ise fabrikada örgütlü Türk Metal’in sessizliğine tepki gösterdi. Salgın koşullarında çalışmaya devam edilirken sendikanın hiç ses çıkarmadığını ifade eden işçi, “Salgına karşı işçileri korumak için en büyük görev sendikaya düşüyor ama benim sendikaya dair bir umudum kalmadı. İşçiyi dinlemiyorlar. Böyle olunca işçiler de çaresiz kalıyorlar ve işsizlik korkusu ile çalışmaya devam ediyorlar. Onların bizim hakkımızı arayabileceğine inanmıyorum” diye konuştu.

20 yıldan fazladır Man’da çalışan bir işçi ise Man yönetiminin aldığı kararlardan memnun olduğunu, virüsün fabrikanın dışından taşındığını ve yönetimin de bu açıdan doğru kararlar aldığını savundu: “Ücretlerimiz fazlasıyla yattı. Sosyal hakları işyeri yatırdı, geri kalanını İŞKUR tamamladı. Diğer yerlerin durumu ile kıyaslayınca bizim halimiz bence iyi. Pozitif vaka olduğunu ben duymadım. Man çalışanlarının yakınlarında virüs çıktığını onların da zaten fabrikaya gelmediğini duydum. İzne çıkarken 3 kişide pozitif vaka olduğunu, sonraki testlerinin de negatif çıktığını ve şimdi işe devam ettikleri konusunda bilgilendirildik. Bence işyerinden çok insanların cahilliği yüzünden vakalar yayılıyor. İşyerinin bir suçu yok, dışarıdan virüs fabrikaya taşınırsa zaten onu gönderiyor. Üretim devam etmezse ülke ekonomisi de işçilerin ekonomisi de çöker.”

TÜRK TRAKTÖR SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINDA DA ÖZEL İZİNLE ÇALIŞIYOR

Türk Traktör fabrikasında on yıldır çalışan bir işçi fabrikada şu ana kadar motor hattında çalışan bir kişide virüs çıktığı haberi aldığını söyledi. “Motor hattından virüse yakalananla beraber birkaç kişiyi karantinaya almışlar ama şimdi hiçbir şey olmamış gibi üretim devam ediyor. Birçok önlem alındı ama bir kişide çıkması bile bizi tedirgin etmeye yetti. İşler şu an için çok yoğun bir tempoda gidiyor. Resmen ‘Yardırıyoruz’, sokağa çıkma yasağında bile özel izinle fabrika iki gün çalışacak” diyen işçi uzun bir süre tek vardiya giden fabrikanın birkaç aydır iki vardiya şeklinde ilerlediğini belirtti.

Türk Traktör’de çalışan başka bir işçi, fabrikadaki önlemlerin şu ana kadar yeterli olduğunu, risk grubunda olup raporlu olanların idari izinli sayıldığını söyledi. Ücretlerin zamanında ve tam yattığını söyleyen işçi “Biz halimize şükrediyoruz, işsiz kalanlar ne yapsın? İşverenimizle bir sıkıntımız yok ama hükümetin bu salgın yönetiminde başarılı olduğunu düşünmüyorum. Hükümet önlemleri gevşetti, herkes sokaklara döküldü. Şimdi salgın yeniden yükselişe geçerse bunun sorumlusu bence hükümettir. İnsanlar dışarıda geziyor, virüs yayılıyor. Fabrikaya gidince suçlu işveren mi oluyor?​” dedi.

"EMEĞİMİZİN KARŞILIĞI OLUŞAN PARAYI GÖSTERİŞ YAPARAK DAĞITIYORLAR"

Man ile Erkunt fabrikasında çalışan işçiler yakın duraklardan servise biniyor. Durakta işçilerle konuşuyoruz. İlk sözü alan Erkunt Traktör işçisi, normalleşme dönemine girilmesinden kazançlı çıkanların patronlar olduğunu söyledi. İşçi “Her şey normalleşsin ki ekonomi canlansın hem fabrikada çalışarak hem de dışarıda harcayarak birilerini zengin edelim. Bizim fabrika aralıksız çalıştı, kimsenin bizi düşündüğü yok. Fabrikada biri hasta olsa hepimiz hasta oluruz ama her gün işe devam ediyoruz” diye konuştu.

Söze giren Man işçisi de şunları söyledi: “İşsizlik fonundan para ödediler, bu işsizlik fonunu kim dolduruyor? Biz. Fabrikanın çalışmadığı dönemde işverenden bizlere bir miktar ödeme yapıldı, kimin ürettiğinden birikmişti? Bizim. Bunlar hep bize emeklerimizin karşılığında oluşan paraları büyük gösterişlerle dağıtıyor. Bu hükümet de bunlara çalışıyor; benim kızım üniversite için sınava girecek zaten uzaktan eğitim vb. ile birçok zorluk yaşadı, şimdi de temmuzdaki sınavı hazirana çektiler ne yapacağını bilmiyor. Niye sınav tarihi değişti yazın iç turizm çalışsın diye, sınavdan sonra gezilsin ekonomi canlansın diye benim kızım mağdur oldu. Kim için? Para sahipleri istedi diye.”

Duraktaki bir başka işçi emekli olup kurtulmak istediğini ama yaşı beklediğini söyleyince Man’da çalışan işçi öfkeyle “Yok yaşı beklemek için; yok primi beklemek için hep çalışırsın, yaşın bilmem ne olur çalışamaz hale gelirsin ancak o zaman kurtulursun” dedi.

TÜRK METAL: MAN'DA TEMASLI 5 ARKADAŞIMIZ EV KARANTİNASINDA

Man işçilerinin örgütlü olduğu Türk Metal Sendikası Ankara 3 No'lu Şubenin Başkanı Nihat Zengin, "Arkadaşlarımızdan direkt rahatsız olan yok fakat ailesinde veya yakınlarında olan çalışanlarımız var. Onlar 14 gün evlerinde, bakanlık gözleminde kalıyorlar. Bu anlamda 5 kişi hastane değil, sadece evlerinde gözlem  altında" dedi.


PATRONUN MASKESİ DÜŞTÜ, VİRÜSÜN FATURASI BİZE KESİLDİ

Metal işçisi
Ankara

Merhaba, ben 600’den fazla işçinin bulunduğu, Ankara’nın en büyük fabrikalarından birine mal üreten bir metal fabrikasında çalışıyorum. Koronavirüs salgını nedeniyle çalıştığım fabrika 5 hafta üretimini durdurmuştu. İşçilere bu 5 haftanın ücretli izin kapsamına girdiğini, salgına karşı tedbir amaçlı ara verdiklerini duyurmuşlardı. Ama biz ilk baştan beri biliyorduk ki, bağlı olduğu fabrikaya ve bizim fabrikaya yurt dışından ham madde gelişi durmuştu. Sözde sağlığımız için izin veriyoruz deseler de üretime devam edemeyeceğini anladıkları için fabrikayı kapatmışlardı. 5 haftalık duruş sonrasında aniden fabrikayı açma kararı aldılar. Anlaşılacağı üzere ham madde bulunmuştu!

ÜCRETLİ İZİN DEĞİL, KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİYMİŞ

Açıldığı ilk gün anladık ki, ücretli izin falan yok. Kısa çalışma ödeneğine başvurulmuş. Üretim durduğu için patron, işsizlik fonundan yardım almış ve maaşlarımızın bir kısmı işsizlik fonundan ödenecekmiş. Kısa çalışma ödeneği aldığımız için, işsiz kaldığımızda, işsizlik parası da alamayacakmışız. İşsizlik fonu yine patrona peşkeş çekilmiş. Hükümet yine tarafını patrondan yana seçmiş. Bizler maaşlarımız tam yatacak diye beklerken, bir kısmımız eksik, bir kısmımız 10 gün geç aldı. Kısa çalışma ödeneği şartlarını taşımayanlara ise sadece 400 TL gibi bir para verildi. Anlayacağınız virüsün faturası da bize kesildi.

"ÜÇ HAFTA İÇİN 5 MASKE VERDİLER"

Virüse karşı hiçbir önlem alınmadan işe başlamak zorunda kaldık. Maske yok, sosyal mesafe yok, zaten sosyal mesafe bu çalışma koşullarında münkün değil. 3 hafta boyunca, toplamda 5 tane maske verildi. Ancak diğerlerinin kalitesi iyi olmadığı için çoğu kişi uzun süre ilk verdikleri bez maskeyi taktı. Canımızı hiçe sayarak çalışmaya mahkum ettiler bizi. Yaptıkları tek açıklama, “Ya ücretsiz izin verilecek ya çalışacaksınız” oldu. Kısacası ya açlıktan ya da virüsten öleceksin. Beş haftalık duruşun acısını gene bizden çıkardılar. 

"SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINDA DA ÇALIŞIYORUZ"

Malum Cumhurbaşkanı hafta sonlarında sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. 2 haftadır sokağa çıkma yasağında üretime devam ediyoruz. Yönetim izin alındığını söylüyor. Arkadaşlarla aramızda konuşurken, eski çalışanlardan bir abi “Bu patron elinden gelse, eve yollamaz çalıştırır ama suç hükümetin. Madem sokağa çıkma yasağı var, neden her izin isteyen fabrikaya izin veriyorsun? Zorunlu fabrikalar dışında izin verilmesin” dedi. Yasak varmış, kim için bu yasak? Fabrikalar pazar günü dahil çalışıyor. Kime bu yasak!

PATRONUN ÖNLEMİ: İŞTEN ATMA TEHDİDİ

Bu kadar tedbirsizliğin, ihmalin sonucu fabrikada koronavirüs vakası çıktı. Bağlı olduğu 2 fabrikada da vaka çıkmış ama üretime ara verilmedi. Bunun üzerine bir açıklama yapıldı: “Maske, siperlik, sosyal mesafeye uymayanlar tazminatsız işten atılacaktır.” İşte bardağı taşıran son nokta! 3 hafta boyunca hiçbir tedbir alınmadı, yeterli sayıda maske dağıtılmadı, sosyal mesafeyi sağlayacak çalışma ortamı sağlanmadı ama tazminatsız işten atma hakkı var. Üretim yeniden başladıktan sonra doğru düzgün maske bulamadık ama patronun maskesi de böylece düştü. Acilen üretime ara verilmesini, ücretli izin verilmesini talep ediyoruz. Bu koşullarda üretime devam etmek işçilerin canıyla kumar oynamaktır.

Evrensel'i Takip Et